@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

erolkarasiteleri

                                                                                                   "

Banner

Mezarlıkta Kadın Cenazesi Gömülürken




Hz. Fatıma'nın (Allah ondan razı olsun) evinde hizmetkâr olarak çalışan Umeys kızı Esma'dan ( Allah ondan razı olsun) rivayetle;
Peygamberin vefatı ile Hz. Fatıma'nın şehadeti arasında 95 gün vardı. Bu 95 gün içerisinde Hz. Fatıma'nın bir gün dahi güldüğünü görmedim. Hep ağlıyordu. Bir gün yine ağlarken yanına gittim.
-"Ey Fatıma! Ne kadar da ağlıyorsun? Şimdiye kadar ağladıkların yetmez mi?" dedim.
-"Sadece bir şeye ağlamıyorum ki..." dedi; babamın musibetine ağlıyorum, kocama yapılan zulme ağlıyorum, onun mazlumiyetine ağlıyorum, kendi dertlerime ağlıyorum... Ama bir derdim daha var ki, onu düşündükçe daha çok ağlayasım geliyor!
-Ey Fatıma! Baban için seni teselli edemem. Kocana yapılan zulmü gidermek de elimden gelmez. Ama eğer derdini söylersen belki senin için bir şey yapabilirim, dedim.
Hz. Fatıma, dert yanarak cevap verdi:
-Ey Esma, vefat ettiğimde Ali beni mezara götürürken bedenimin hacmini namahremlerin görmesini istemiyorum. Beni en çok düşündüren de bu!..
Esma der ki: Hz. Fatıma bunları söyleyince "Üzülme ey Fatıma! Bunun bir çaresi var: Ben Habeşistan'da bir cariyeyken orada ölüleri tabut içinde mezarlığa götürdüklerini görmüştüm. Tahta parçalarından bir kutu yapar, ölülerini onun içine koyarlardı. Biz de senin için öyle yapabiliriz!" dedim.
Bunun üzerine Hz. Fatıma, bizden tahta tedarik etmemizi istedi. Birkaç tahta parçası getirip Ali'ye verdik. Ali onlarla tabut yaparken Hasan ile Hüseyin de bir köşede oturmuş, babalarını izliyorlardı. Bu tabutun anneleri için yapıldığını biliyorlardı ve bu yüzden ağlıyorlardı. Ali gözyaşları arasında tabutu tamamlayınca ilk kez o gün Fatıma'nın gülümsediğini gördüm.
-Ne kadar güzel bir tabut, beni bunun içinde hiçbir namahrem göremez, deyip rahat bir nefes aldı.

* * *
Bu, cenazesinin dahi namahrem tarafından görülmesini istemeyen Hz. Fatıma'nın son günlerinin öyküsüdür. Sizce kıymetli annemiz, sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamın en sevgili kızı Hz. Fatıma, onca musibetin ardından bu anlamlı tebessümüyle mümin kadınlara ne gibi bir mesaj vermiş olabilir?
Sorunun cevabı gayet açık.
Kadın mahremiyetini öyle muhafaza etmeli ki, ölünce dahi vücudunun kendisine haram olabilecek kimselere görünmesinden bile çekinmelidir.
Bugün öyle mi ?. Bilhassa bir kadın cenazesine katıldığımızda üzülerek izlediğim ve hiç bir zaman razı olmadığım o görüntü beni çıldırtıyor. Nazımız geçen, hatırı olan kimselere hatırlatıyorum. Uyan da uymayan da oluyor. Bilhassa bazı kadın cenazelerinde, define başlanırken yakınlarının son bir defa yüzüne bakabilir miyiz diyerek yüzünü açtırdığı sırada orada bulunan yabancı erkeklerinde ölen kadına bakması, kadının kefene sıkı sarılmış kadın vücudunun şekline bakması hiç ama hiç hoş olmadığı gibi, zannımca d ölene eziyet oluyor. Hele bu ölen Saliha bir kadın ise..
Bu nedenle bir kadın cenazesine iştirak ettiğimde ve hatırımız geçen, sözümüzü dinleyecek olan merhumenin yakınına bir örtünün, cenazenin tabuttan çıkartılmadan önce tabut üzerine örtülmesi çevresinde kendisine mahrem olmayan kimselerce tutulup kabre indirilmeye çalışmasını tavsiye ediyoruz. Böylece, kadına yabancı olanların vücudunun şeklini görmesi mümkün olduğunca engellenmiş olur. Toprağa bırakılan kadın üzerine tahtalar dizildikten sonra, vücudu örtülünce toprak atmak isteyenlere müsaade edilir. Bundan sonrası için sorun yoktur.
Bu arada şunu da özellikle belirtelim ki, salih bir erkek bir başka canlı ya da ölü bir kadının vücuduna, bakılması haram olan yerlerine bakılmayacağını bilir. Hal böyle olunca da, kadın cenazesinde tabuttan çıkartılan kadının vücuduna bakmak da doğru değildir. Bu durumlarda erkeklerin, kadın gömülürken arkalarını dönmeleri, cenazeye bakmaktan kendilerini korumaları önemlidir. Hem kendilerine günah yazılmamış hem harama bakılmamış hem de ölüye eziyet verilmemiş olur.

Kadının Kocası Cenazeyi Kabre Koyabilir mi ?
Bir diğer husus ise, cenazeyi kabre kim indirecektir.
“… Kadınları kabre koyacak kimselerin kendilerinin rahim cihetinden mahremleri olmaları evladır. Bunlar bulunmazsa yabancılardan salâhı hâl sahibi olanlar tercih olunur…” (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, S.260). “Kadın cenazeyi mezara indirecek kimselerin, cenazenin mahremi olması tercih edilir.” (M. Varlı, İslam İlmihali, S.200). “Kadınları kabre koyacak kimselerin kendilerinin rahim cihetinden mahremleri olmaları evladır.” (M. Zihni, Nimet-i İslam, S.436).
Buna göre kadın cenazeyi babası, oğlu, kardeşi, amcası, dayısı ve yeğenleri gibi bir yakınının, bir mahreminin mezara indirmesi tercih sebebidir. Burada koca sayılmamaktadır. Pekala, erkek hanımının cenazesini yıkayamaz mı, toprağa koyamaz mı ? 
“Erkek ölüyü erkek, kadını da kadın yıkar… (Şayet yıkayıcı yoksa) Bir kadın, vefat eden kocasını yıkayabilir. Çünkü kadın, iddet bekleyecektir. Bu iddet çıkmadıkça zevciyet (kadının eşliği) bâki sayılır. Fakat bir erkek, ölmüş bulunan zevcesini yıkayamaz. Zira erkeğe iddet gelmez, zevcesi ölünce aralarındaki zevciyet zail olmuş olur (yani evlilik bitmiş olur). Şu kadar var ki yıkayacak kadın bulunmazsa (kocası) zevcesine teyemmüm ettirir. Eimmei selaseye (üç mezhep imamına) göre zevcin de zevcesini yıkaması caizdir.” (Bilmen, AGE, S.248; ayrıca Bk. Prof. Dr. M. Cemal Sofuoğlu, İslam Dini İnanç- İbadet- Ahlak Esasları, S.240).
Kuran-ı Kerimde yer almayan ancak peygamber efendimizin hayatında yer alan bir takım olaylarda, nakledilen hadislerde ve ilmihal kitaplarında çokça tartışmaya sebep olan bilgilerden mezheplerden sadece Hanifi mezhebinde bunun onaylanmadığını görüyoruz. Diğer mezheplerde ise kocaya izin çıkmıştır. 
Şimdi şu hadisi şeriflere bakalım.
Resulullah’a ilk iman eden, onu malıyla destekleyen ve her bakımdan yardımcı olan Hz. Hatice, İslam tarihinde “Hüzün Yılı” diye bilinen senede Hz. Peygamber’in amcası Ebu Talip’ten üç gün sonra 65 yaşında vefat etmiştir. Peygamberimiz onu Mekke’nin Hacun denilen mezarlığına götürüp bizzat kendi eliyle defnetmiştir. (Bk. Ziya Kazıcı, Ümmehatü’l-Müminin, İGYA, C.4, S.399,400).
Hz. Ayşe rivayet ediyor: “Peygamber (sav) bir cenazeden veya Bâki kabristanından döndü, başımda bir ağrı hissediyordum, ‘Vah başım!’ dedim. ‘Benim de başım!’ Ayşe’, dedi. Sonra buyurdu ki: ‘Ne olur sanki sen benden önce ölsen de kalkıp seni yıkasam, kefenlesem, üzerine namaz kılıp seni gömsem!’ buyurdu.” (İbn Mace, Cenaiz, 9).
Hz. Ayşe’nin annesi Ümmü Ruman’ın, hicretin altıncı yılında, Resulullah (sa.) hayattayken vefat ettiğini ve Resulullah’ın bizzat onun kabrine indiğini zikreder. (İbn Sâd, Tabakât, VIII, 276-277’den Zerkeşî, Haz. Bünyamin Erul, Hz. Ayşe’nin Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler, S.127, Otto).
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisinde Muhammed el-Bakır’ın belirttiğine göre Peygamberimiz ’in kızı Hz. Fatma’yı eşi Hz. Ali yıkamıştır… Cenaze namazını Hz. Abbas veya Hz. Ali kıldırmıştır. Vasiyeti üzerine geceleyin Hz. Ali, Hz. Abbas ile Abbas’ın oğlu Fazl tarafından Fatma Cennetü’l Bâki’a defnedilmiştir. (Bk. M. Yaşar Kandemir, Fatıma, DİA, C.12, S.219-220).
Hz. Ebu Bekir’in (r. a.) vefat edeceği zaman; “Cenazesinin eski elbiseleriyle kefenlenmesini, karısı Esma bint Umeys tarafından yıkanmasını ve oğlu Abdurrahman’ın ona yardım etmesini istediği” bildirilmektedir. (Bk. Mustafa fayda, Ebu Bekir, DİA, C.10, s. 104).
Aktarılan bu hadisi şeriflerden, çok net olarak bir adam karısını yıkayabildiği gibi, kabre girerek onun toprağa verilmesine iştirek edebilir, mezara girebilir, defin işlerini yapabilir.

Allah c.c tüm ölmüşlerimize merhametiyle muamele etsin.
Dünyada ve ahirette selamette olmanız dileğiyle


Erol Kara - @erolkaranet - 2023
#Yargı, #Magazin, #Hastalık, #Gezi, #Dini, #Kamuda

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.