
Zenbilli denmesinin nedeni de;
Mübarek mütebessimdir, refiktir, yumuşaklığı sever. Ufacık çocukları bile muhatap edinir, onlara nasihat eder. İnsanların çekinmeden soru sorabilmelerini çok ister. Ancak üç kıtaya yayılan bir imparatorluğun şeyhülislamı halkın gözünde destan kahramanı gibidir. O, ne kadar mütevazı olursa olsun, karşısındakileri ter basar, huzurda sıkılırlar. Mübarek pratik bir yol bulur. Zembilini camdan sarkıtır. Sorusu olan bir kağıda yazıp zembile bırakır. Mübarek derhal cevabını yazar ve yine zembille sallandırır aşağı. Düşünürseniz zor iştir. Her gün önünüze gelen yüzlerce kağıt ve birbirine benzeyen sıradan sualler. Ama o bunu kurtuluşunun sermayesi bilir. Öyle ya, insanlara Allah’ın dinini öğretmekten güzel iş mi vardır?
Zenbilli müfti olarak da bilinir.
Zühdü, takvası ve doğruluğu ile meşhur olan Zenbilli Ali Efendi, Sultan İkinci Bayezid’in vefatı sonrasında Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde de vazifesine devam eder.
Zenbilli Ali Efendi, dine uymayan her çeşit hükme ve karara şiddetle karşı çıkardı. Kendisine ve çevresindekilere yapılanlara bazen göz yuman Ali Efendi, konu mukaddesat olunca hiçbir şekilde taviz vermezdi.
Konya, İstanbul ve Bursa’da tahsil gördü.
Yavuz Sultan Selim Han’ı Çaldıran Seferine teşvik eden de O’dur.
Onun ilmî meselelerde tâviz vermediği, hatta sert mizaçlı Yavuz Sultan Selim’e bile karşı çıktığı kaynaklarda anlatılır.
***
Kaynaklara göre,
Zenbilli Ali Efendi, dine uymayan her çeşit hükme ve karara şiddetle karşı çıkardı. Kendisine ve çevresindekilere yapılanlara bazen göz yuman Ali Efendi, konu mukaddesat olunca hiçbir şekilde taviz vermezdi.
Konya, İstanbul ve Bursa’da tahsil gördü.
Yavuz Sultan Selim Han’ı Çaldıran Seferine teşvik eden de O’dur.
Onun ilmî meselelerde tâviz vermediği, hatta sert mizaçlı Yavuz Sultan Selim’e bile karşı çıktığı kaynaklarda anlatılır.
***
Kaynaklara göre,
Bir defâsında Yavuz Sultan Selim Han, Topkapı Sarayı hazîne görevlilerinden 150 kişinin sorumsuz davranışların dan dolayı îdâmını emretmişti. Zenbilli Ali Efendi, bu karârı duyunca derhal dîvân-ı hümâyûna koştu. Vezîrler ayağa kalkıp saygı ile karşıladılar ve baş köşeye oturttular. Şeyhülislâmın dîvâna gelmesi âdet olmadığından, niçin geldiğini sordular. Pâdişâhla görüşmek istediğini söyledi. Durum Pâdişâha arzedildi. Yavuz Sultan Selim Han, huzûra girmesine izin verdi. Arz odasına girip selâm verdi. Pâdişâhın hürmet göstermesinden sonra, gösterilen yere oturdu. Sonra Pâdişâha; “Fetvâ vazîfesinde (şeyhülislâmlıkta) bulunanların bir işi de, Pâdişâhın âhiretini korumak, onları dînen hatâ olan şeylerden sakındırmaktır. Duyuldu ki, 150 kişinin îdâm edilmesine pâdişâh fermânı çıkmış. Fakat onların öldürülmeleri için, dînen bir sebep tespit edilmiş değildir. Recâ olunur ki, af buyrula!” dedi. Zenbilli Ali Efendinin bu sözlerine kızan Pâdişâh; “Bu iş saltanatın gereğidir. Âlimler böyle işlere karışırsa, devlet idâresi kargaşaya uğrar. Sorumsuzluklara göz yummak, beğenilecek tutum değildir. Bu işlere karışmak sizin vazîfeniz değildir.” deyince; “Bu karar âhiretinizle ilgilidir ve buna karışmak da bizim vazîfemizdir. Eğer affederseniz ne iyi, ne güzeldir. Yoksa âhirette cezâya müstehak olursunuz.” cevâbını verdi. Bu sözler Pâdişâhın kızgınlığını yatıştırdı. “Affettik!” diyerek lütûf gösterip, neşeyle sohbete başladı. Konuşma bittikten sonra, gitmek üzere ayağa kalkan Zenbilli Ali Efendi, Yavuz Sultan Selim Hana; “Âhiretinizle ilgili olan hizmeti yerine getirdim. Mürüvvetle ilgili bir sözüm daha var.” dedi. Pâdişâh; “Onu da söyle.” deyince; “O sözüm de şudur ki, Pâdişâhın affına uğrayan o kişilerin, işlerinden el çektirilip, el açarak sokaklarda dolaşmaları, Pâdişâhın şânına lâyık mıdır?” dedi. Pâdişâh, bu isteği de kabul etmekle berâber, vazîfelerinde kusur ettikleri için, bunları tâzir edeceğini belirtti. Zenbilli Ali buna karşı da; “Tâzir (azarlama) Pâdişâhın reyine kalmıştır. Orasını siz bilirsiniz. Bizim arzumuzu kabul etmeniz bize yeter.” dedi ve teşekkür ederek, Pâdişâhın huzûrundan ayrıldı. Yavuz Sultan Selim Han da onu medhederek uğurladı.
***
1503 yılında şeyhülislam oldu.
Kanuni döneminde görev aldı.
Kanuni döneminde, padişahı Rodos seferine ikna etmiş, hatta kendisi de Rodos fitnecilerine karşı savaşmıştır. Rodos fethedildikten sonra camiye çevrilen Saint Jean Katedrali’nde ilk cuma namazını kıldırdı..
Burada kalıp yerli halka İslamiyet’i anlatmış, birçok Rum’un hidayete ermesine vesile olmuştur. Rodoslu Müslümanların mayasında onun gayretleri vardır.
****
Kaynaklara göre,
Kanunî Sultan Süleymân Han, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, karıncaları kırmak için mes’eleyi Zenbilli Ali Efendi’ye güzel bir beytle sorar ve şöyle der; “Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca, zarar var mı karıncayı kırınca.”
Zenbilli Ali Efendi zarif bir ifâde ile sorulan bu suâlin altına şu beyti yazarak cevab vermiştir: “Yarın dîvânına Hakk’ın varınca Süleymân’dan alır hakkın karınca.”
***
Mübareğin sonu hoş olur. Ayan beyan ölüme hazırlanır. O gün görülmedik şekilde neşelidir ve çevresindekilerle tek tek helalleşir. Talebeleri ayrılık vaktinin geldiğini anlar, çok ağlarlar.
***
1503 yılında şeyhülislam oldu.
Kanuni döneminde görev aldı.
Kanuni döneminde, padişahı Rodos seferine ikna etmiş, hatta kendisi de Rodos fitnecilerine karşı savaşmıştır. Rodos fethedildikten sonra camiye çevrilen Saint Jean Katedrali’nde ilk cuma namazını kıldırdı..
Burada kalıp yerli halka İslamiyet’i anlatmış, birçok Rum’un hidayete ermesine vesile olmuştur. Rodoslu Müslümanların mayasında onun gayretleri vardır.
****
Kaynaklara göre,
Kanunî Sultan Süleymân Han, meyve ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, karıncaları kırmak için mes’eleyi Zenbilli Ali Efendi’ye güzel bir beytle sorar ve şöyle der; “Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca, zarar var mı karıncayı kırınca.”
Zenbilli Ali Efendi zarif bir ifâde ile sorulan bu suâlin altına şu beyti yazarak cevab vermiştir: “Yarın dîvânına Hakk’ın varınca Süleymân’dan alır hakkın karınca.”
***
Mübareğin sonu hoş olur. Ayan beyan ölüme hazırlanır. O gün görülmedik şekilde neşelidir ve çevresindekilerle tek tek helalleşir. Talebeleri ayrılık vaktinin geldiğini anlar, çok ağlarlar.
1526 senesinde Hakk’a yürüyen Zenbilli Ali Efendi’nin kabri, Zeyrek yokuşunda kendi adına yaptırmış olduğu sıbyan mektebi bahçesindedir. Unkapanı'ndaki SGK binasının hemen arkasındadır.
Fıkıh alanında Muhtaratü’l Feteva adlı bir eser yazmıştır.
Derleme @erolkaranet / 2023
.










