@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Sağlık ve Bereketi Yok Eden Uyku Saatleri




“Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) yapan O’dur.” (Furkan, 25/47)
Dinimizde bazı saatlerde uyumanın fayda ve zararalrını bizlere bildirmiştir. Bu saatleri inceleyen bilim adamalrı da 1500 yıl önce bildirilen emir ve tavsiyelerin doğruluğu hakkında da hayretlerini gizleyememektedir.
Kur’an-ı Kerim’de bize bildirilen bir ayette de uykunun istirahat için yaratıldığı bildirilmiştir. Ancak, uyku için öyle vakitler var ki, bu saatlerde uyumanın insanı hem psikolojik olarak hem de madden hasta edebileceği bildirilmiştir. İşte, hem peygambe efendimiz aleyhisselam hem de ilahiyatçılar bu saatleri bize ildirerek uyanık kalmamız saatleri de belritmiştir. Uyumanın zararlı olacağı saatlerde uyanık olmak, güzel şeylerle meşgul olmak hayırlı olduğu gibi, bu vakitlerde uyuyan kimse, hem hayırdan ve hem de bereketten mahrum kalabiliyor.
“Uykunuzu bir dinlenme kıldık.” (Nebe, 78/9) diye buyuran Allahu Teala c.c ile peygamberimizin "feylul", "gaylule" ve "kaylule" olmak üzere üç çeşit uykudan söz ettiğini de bilmemiz gerekiyor.
"Gaylule" uykusu, imsak saatinin girmesi ile güneşin tamamen aydınlattığı zaman içerisinde olan vakittir. Buna kerahat zamanının bitimi olarak belirleyen alimler "Sabah namazından sonra kerahat vaktine çıkana kadar uyumanın rızkın bereketine engel olduğunu" belirtir. (Beyhakî, el-âdâb, 1/276; Şarani, Levakıh-u'l-Envar, s. 295)
Eskiler, sabah ezanı ile kalkar, namazlarını kıldıktan sonra işyerlerini açar, işe başlardı. Bu da işin ve kazancın bereketli olmasına sebep olurdu. Günümüzde bilhassa şehir hayatında bunlar unutuldu. gelecektir. Bereketsizliğin sebebi budur.
Şunu da belirtmeliyiz ki, zorunlu olarak kerahet vaktinde eğer iş ve yoğunluk uyumayı gerektiriyorsa, pekâlâ uyunabilir. Meselâ gece mesaisi yapmış birisi sabah namazını kıldıktan sonra kerahet vaktinin geçmesini beklemeden uyuyabilir, ve bu sünnete aykırı düşmez. Çünkü adam günlük mesaisini yapmış, sabah namazını da kılmış, kerahet vaktinin geçmesini beklemeye artık dinî bir sebep yoktur. Burada "kerahet vakti" sadece bir zaman ismi olarak zikredilmiştir. Yoksa mutlak derecede uyku yasağı getiren bir zaman parçası olarak gelmemiştir.
"Kaylule" uykusu olan kuşluk vaktinden öğle sonrası vakte kadar güneşin en hararetli olduğu zaman dilimi içinde yarım saat kadar uyumak ise sünnette tavsiye edilmiştir. Bu tavsiyeyi öğle öncesi giren kerahet vakti delemez. Yani kerahet vakti geldi diye sünnet olan öğle uykusunun yapılamaması söz konusu değildir. Çünkü esasen kerahet vakitlerinde sadece namaz kılma yasağı vardır. Bunun da gerekçesi hadiste açıklanmıştır. Hadisçe bunun gerekçesi, o vaktin, kâfirlerin güneşe secde ettikleri vakit oluşudur. (Müslim, Salatül Misafirin, s. 294)
"Feylule" de ikindi namazı ile akşam ezanı arasındaki vakittir. uykusunda da aynı durum söz konusudur. İkindi namazından sonra güneş tamamen batıncaya kadar geçen zaman dilimi, yine bir çok iş kolu için en verimli zaman dilimidir. Bu saatte uyumak rızkı da, ömrü de noksanlaştırır. Çünkü insanın günün verimini muhasebe edeceği, ölçüp tartacağı, yarınki gün için yeni plânlar yapacağı, hayat için yeni moral ve motivasyon bulacağı bu zaman diliminde uyumak insanı bütün bu neticelerden genellikle mahrum bırakır. (bk. Nursi, Lem'alar, s.269)
Kaylule uykusunun tavsiye edildiği saat ise, kaba kuşluktan ikindi öncesi zamana kadar geçen saattir. Bu saat kişiye ve iş yoğunluğuna göre ve kişiye özel olarak değişebilmektedir. Belirli bir saat verip itaat ehlini saatle sınırlandırmak doğru değildir.
Doğruluğu tam kanıtlanmamış olsa da bir hadiste Hz. Peygamber (asm)’in “Kim ikindiden sonra uyur da aklına bir noksanlık arız olursa, ancak kendini kınasın.”(Keşfu’l Hafâ, Aclûnî, II, 284; Müsnedü Ebî Ya’la, VIII, 316).dediği kaynaklarda yer almaktadır.
Yine de hatırlatalım ki, zorunlu olarak bu saatte uyumanın da dinen bir sakıncası yoktur.
Demek ki, son zamanlarda gittikçe artan bereketsizliğin ve başarısızlığın bir hikmeti, hadislerde de ifade edildiği gibi Müslümanların çalışma saatlerini uyuyarak geçirmeleri olabilir. Maalesef günümüzde yaşam şartları, bazı alışkanlıklar, gelenek ve görenekler "erken uyumanın düşmanı" olarak insanın karşısına dikilmiştir. Bu düşmanları alt edip, mümkün mertebe erken yatıp, teheccüd namazına kalkmak, daha sonra güneş doğmadan önce sabah namazına dinç olarak uyanmak ve ondan sonra yatmayıp çalışmaya başlamak lazımdır. Zinde, dinç, çalışkan oluşlarına hepimizin şahit olduğu dedelerimiz ve ninelerimiz böyle yaparlardı.
Bu güzel âdet yok olunca, sağlık da bereket de huzur da yok oldu.

Derleme @erolkaranet 
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.