@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Peygamberimizi İhtiyarlatan Süre - Vakıa




Peygamberimizi İhtiyarlatan Süre
Vakıa süresi 57 ve 96 suresi şerifleri
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh'ın ve İbn-i Abbas radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre buyurmuşlar ki:
"Şeyyebetnî hûdün ve'l-vâkıatü ve'l-mürselâtü ve amme yetesâelûne ve ize'ş-şemsü küvvirat."
Tirmizî ve Hâkim'in Müstedrek'inde yer alan bir hadîs-i şerîf.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki:
Şeyyebetnî "Beni ihtiyarlattı."
Şeybe, "saçın sakalın ağarması" mânasına gelen bir kelime. Şeyyebe de, "öyle yapmak, insanın saçını sakalını ağartmak" demek.
Onun için, "saçımı sakalımı ağarttı ama telâştan, üzüntüden dolayı ağarttı veyahut beni ihtiyarlattı." mânasına.
Peygamber Efendimiz'in saçını, sakalını telâştan, üzüntüden ağartan ne?
Hûdün "Hûd sûresi."
Sûretü'l-Hûd demiyor, ama hûdün deyince, içinde Hûd aleyhisselâm'ın da kıssasının geçtiği sûreyi kastediyor.
"Vâkıa sûresi ve Mürselât sûresi, ve Amme yetesâelûn Sûresi, ve İzeş-şemsü küvvirat Sûresi; bunlar beni ihtiyarlattı, saçımı sakalımı ağarttı, üzdü, telâşlandırdı." mânasına.
Burada Peygamberimizin (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in “Beni ihtiyarlattı, saçımı sakalımı ağarttı” dediği Hud sûresinin 112. ayetidir, meali şöyledir: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”



57. Nahnu ḣalaknâkum felevlâ tusaddikûn(e)
57. Ey inkâr edenler! Sizi biz yarattık. Hâlâ tasdik etmeyecek misiniz?
58. Eferaeytum mâ tumnûn(e)
58. Gördünüz mü (rahimlere) akıttığınız meniyi?
59. E-entum taḣlukûnehu em nahnu-lḣâlikûn(e)
59. Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz?
60. Nahnu kaddernâ beynekumu-lmevte vemâ nahnu bimesbûkîn(e)
60. Aranızda ölümü takdir eden biziz ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz.
61. 'Alâ en nubeddile emśâlekum ve nunşi-ekum fî mâ lâ ta'lemûn(e)
61. Sizi ortadan kaldırıp da sizin yerinize benzerlerinizi getirmeye ve sizi bilmeyeceğiniz bir biçimde yaratmaya da gücümüz yeter.
62. Ve lekad 'alimtumu-nneş-ete-l-ûlâ felevlâ teżekkerûn(e)
62. Her halde ilk yaratılışınızı bilirsiniz, (fakat tekrar yaratılacağınızı) düşünmeli değil misiniz?
63. Eferaeytum mâ tahruśûn(e)
63. Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin!
64. E-entum tezra'ûnehu em nahnu-zzâri'ûn(e)
64. Onu yerden siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?
65. Lev neşâu lece'alnâhu hutâmen fezaltum tefekkehûn(e)
65. Eğer isteseydik onu (o ekini tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz şaşakalırdınız.
66. İnnâ lemuġramûn(e)
66. (O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık."
67. Bel nahnu mahrûmûn(e)
67. "Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık."
68. Eferaeytumu-lmâe-lleżî teşrabûn(e)
68. İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana!
69. E-entum enzeltumûhu mine-lmuzni em nahnu-lmunzilûn(e)
69. Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa indirenler biz miyiz?
70. Lev neşâu ce'alnâhu ucâcen felevlâ teşkurûn(e)
70. Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. Hâlâ şükretmez misiniz?
71. Eferaeytumu-nnâra-lletî tûrûn(e)
71. Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi!
72. E-entum enşetum şeceratehâ em nahnu-lmunşi-ûn(e)
72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?
73. Nahnu ce'alnâhâ teżkiraten ve metâ'an lilmukvîn(e)
73. Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık.
74. Fesebbih bismi rabbike-l'azîm(i)
74. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!
75. Felâ uksimu bimevâki'i-nnucûm(i)
75. Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki!
76. Ve-innehu lekasemun lev ta'lemûne 'azîm(un)
76. Bu, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir.
77. İnnehu lekur-ânun kerîm(un)
77. Muhakkak ki o, elbette çok şerefli bir Kur'an'dır.
78. Fî kitâbin meknûn(in)
78. Koruma altında olan bir kitaptadır.
79. Lâ yemessuhu illâ-lmutahherûn(e)
79. Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.
80. Tenzîlun min rabbi-l'âlemîn(e)
80. Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
81. Efebihâżâ-lhadîśi entum mudhinûn(e)
81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Ve tec'alûne rizkakum ennekum tukeżżibûn(e)
82. Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
83. Felevlâ iżâ belaġati-lhulkûm(e)
83. Can boğaza dayandığında,
84. Ve entum hîne-iżin tenzurûn(e)
84. Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.
85. Ve nahnu akrabu ileyhi minkum velâkin lâ tubsirûn(e)
85. Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz.
86. Felevlâ in kuntum ġayra medînîn(e)
86. Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz,
87. Terci'ûnehâ in kuntum sâdikîn(e)
87. Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddiânızda doğru sözlü iseniz.
88. Fe-emmâ in kâne mine-lmukarrabîn(e)
88. O (ölen kişi Allah'a) yaklaştırılanlardan ise,
89. Feravhun ve rayhânun ve cennetu na'îm(in)
89. Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti var.
90. Ve emmâ in kâne min ashâbi-lyemîn(i)
90. Eğer sağcılardan ise,
91. Feselâmun leke min ashâbi-lyemîn(i)
91. "Ey sağcı! Sağcılardan sana selâm!" denir.
92. Ve emmâ in kâne mine-lmukeżżibîne-ddâllîn(e)
92. Amma yalanlayıcı sapıklardan ise,
93. Fenuzulun min hamîm(in)
93. İşte ona kaynar sudan bir ziyafet,
94. Ve tasliyetu cahîm(in)
94. Ve cehenneme atılma vardır.
95. İnne hâżâ lehuve hakku-lyakîn(i)
95. Kesin gerçek budur işte.
96. Fesebbih bismi rabbike-l'azîm(i)
96. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!

Derleme @erolkaranet
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.