@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Bakan Açıkladı.. Günde Bin Kişi.. Utanmalı mı Sevinmeli mi ?




Kiracı - ev sahibi çekişmeleri giderek artıyor.
Kiracı - ev sahibi adli olayları artıyor.
Kiracı - ev sahibi cinayetleri artıyor
Kiracı - ev sahibi düşmanlığı giderek artıyor.
Kiracılar ev bulmakta zorlanıyor. Fahiş kira artışları kiracıların kabusu oldu.
Ev sahipleri kiracıların evlerine verdikleri zararlardan "illallah" dedi. Kiracıların kira ödemeden kaçması sorun olurken, piyasa rayicinden çok az ödeme yapan kiracılar ev sahiplerine kök söktürmeye başladı.
Ev sahiplerinden adalet bekleyen, insaf bekleyen kiracılar kadar ev sahipleri de kiracılardan adalet ve insaf bekliyor
Nice zorluklarla ev yapıp, geçimini sağlamak için kiracıya ev veren ev sahipleri sanki "evin ortağı" gibi davranan kiracılar yüzünden evlerini kiraya vermek istemiyor.
"Ben buradan çıkartamazsın" diyerek ev sahibine kafa tutarak zorla işgal eylemine geçen kiracılar yüzünden mahkemelere düşen ev sahipleri bir kaç yıl uzayan davalar yüzünden kira vermeden oturanlara karşı ne yapacağını şaşırdı.
"Param yok, bir canım onu mu alacaksın" diyerek aylardır kira ödemeyen kiracılar yüzünden ev sahipleri mağdur olurken, kiracıyı çıkartmak istediğinde kamuoyunun gözü önünde "acımazsız, zalim, gaddar ev sahibi" hakaretine maruz kalıyor.
Bu arada, haksız, adaletsiz, yanlış bir karar olarak yaşanılan enflasyon oranlarının karşısında sadece ev sahiplerini %25'e mahkum etmek de büyük bir ayıp. Adil "devlet baba"lığına yakışmayan bir uygulama.. Ev sahibinin elini kolunu bağlayan kiracının bayram etmesine sebep olan yasa. Hani, ev sahibi tüm ihtiyaçlarını %25 e varan oranlarla görse kabul. Ama vergiler %170, piyasalar %200, zorunlu gider olan (su, elektrik, doğalgaz, ulaşım) %200 olursa ev sahibinin %25'e mahkum edilmesi asla ve asla adalet değil. Bu da tüm çekişmelerin odak noktası..
Oysa, kararan yanlışlığı ortaya çıkınca geri adım atılsa büyüklük, erdemlik olarak kalacaktı.
Kalmadı, ev sahibi kiracı kavgalarının ana sebebi oldu.
Mahkemeye başvuranların sayısı yüzünden uzayıp giden dosyalar artarken, sadece yerel mahkeme ile yetinmeyen taraflar istinafa , Yargıtay'a gittikçe davalar 5 yılı buluyor. Bu süreler yüzünden her iki taraf çıldırmanın zirvesine ulaşıyor.
Eylül ayında başlayan arabulucu sistemi ile çözüme bir nebze de olsa fayda sağlayacak görüşmeler aslında insan olan tarafların kendi aralarında da pek ala çözeceği bir girişimdir. 
Şimdi, bunca girizgahtan sonra Adalet Bakanı Yılmaz Tunç tarafından yapılan "kira, ortaklığın giderilmesi, kat mülkiyeti, komşuluk hukuku ve tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı hukuk uyuşmazlıklarının giderilmesi için 1 Eylül'de hayata geçirilen zorunlu arabuluculuk uygulamasına 15 günde 14 bin 385 başvurunun yapıldığını" sosyal medya paylaşımının ardından bu sayıya üzülüp üzülmeme konusunda kararsız kaldık.
Önce Bakan Tunç'un paylaşımına bakalım.


"1 Eylül’den itibaren başlattığımız başta kira hukukundan doğan uyuşmazlıklar olmak üzere komşuluk hukuku, ortaklığın giderilmesi, tarımsal üretim sözleşmeleri ve kat mülkiyetinden doğan uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuk sistemi sayesinde taraflar yıllarca süren davalardan kurtularak dostane ve barışçıl çözüme kavuşuyorlar. Anlaşma sağlanamadığında 2 saatlik arabuluculuk ücreti devlet tarafından karşılanıyor. Anlaşmalar sayesinde taraflar maddi ve manevi olarak yıpranmadan serbest iradeleri ile aralarındaki uyuşmazlığı sonlandırarak toplumsal barışa hizmet ediliyorlar,  hem de yargının iş yükü azalıyor.
1 Eylülden itibaren ilk 15 günde, 
  • Kira uyuşmazlıklarından kaynaklı 12.001 başvuru,
  • Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarından kaynaklı 1241 başvuru,
  • Kat mülkiyetü uyuşmazlıklardan kaynaklı 893 başvuru,
  • Komşuluk hukuku uyuşmazlıklardan kaynaklı 114 başvuru,
  • Tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı 68 başvuru,
Olmak üzere yeni alanlarda toplamda 14.385 başvuru yapıldı. "
Bakan beyin açıklaması böyle..
Hemen hemen günde bin dosya başvuru alınmış.
Ne kadar çözüldüğü belli değil..
Bu kadar sürüncemeye gerek var mıydı.
Sadece arabulucu sıfatını taşıyan bir kişinin önünde çözecekseniz de "kendi aranızda anlaşamıyor musunuz", "insan olarak diyalog kuramadınız mı?" diye soracağımız bu sorular aslında tek bir noktada toplanıyor.
İnsanlığımızı, dürüstlüğümüzü, sözümüzü, özümüzü kaybettik. 
Bu meziyetlerimizi kaybettik ki, Adalet binaları saraylara dönüştü. Saraylar şehirler kadar yer kaplamaya başladı. Sığmadılar bir kaç ek bina daha konulmaya başladı. Yıllar önce bir kaç yerde küçük binalara sığan mahkemeler şimdi şehirlere sığmaz oldu. Oysa, bize ilkokullarda öğretilen şu veciz söz hiç bir zaman aklından çıkmadı. "Bir okul bin hapishane kapatır"  O yıllarda bırakın üniversiteye giden liseye gideni parmakla gösterirlerdi. Yeni okullar açılınca hapishanelerin kapatılacağına inanırdım, hep..
Yani, okumamış, cahil cühela çoktu. Adliye azdı. Hapishane azdı. Buraya düşenler "cahillik ettik" derlerdi. "Kader mahkumuyum" derdi. Borcunu ödemediği için oturduğu sokakta başı öne eğik gidenler olurdu. Kapısına icra arabası gelince utancından evinden çıkamayan insanlar olurdu. Dahası, borcunu ödemediği için icralık olunca sadece utandığı için mahalle değiştirenler olurdu. Şimdi öyle mi..? Borcunu ödeyene aptal, icralık olana kahraman gözüyle bakılıyor.
Nereden nereye..
Bugün her ilde onlarca üniversite var. Sokaklar üniversite mezunlarıyla sözde kültürlü insanlarla dolu. Elinizi sallasanız üniversiteliye çarpacak. Gelgelim özümüzü kaybedip, canavarlaşmamız, hak yememiz, güvensizliğimiz, adaletsizliğimiz, hak yememiz, çalmamız, çırpmamız, işgal etme duygularımız, ele geçirme, aldatma, kandırma, yok etme gibi hayvandan aşağıya düşüren duygularımız da çoğaldı. 
Adliyelerde, hapishaneler de dopdolu .. Okullarda dopdolu
Demek ki okumakla adam olunmuyormuş. Demek ki diploma insanlık oldurmuyormuş. Şimdi, komşu komşunun külüne muhtaç atasözünde dolayı komşusunu incitmekten korkanların yerine komşusunun gözünü oyacak, kiracısına zulmedecek, ev sahibinin hakkını yiyecek türler nüksetti.
Ve Adalet Bakanı'nın açıklaması toplumun hazin halinin acıklı bir açıklaması oldu
Oysa, keşke Adalet Bakanımız aynı zamanda savunmanın bir ayağını temsil eden Avukat bakanımız bu paylaşımı üzülerek açıklasaydı da, insanların mahkemelere uğramadan sorunlarını çözdüğü için, Adalet görevlilerine işleri düşmediği için kamuoyuna teşekkür eden mesajını görseydik.
Bugünlerde günde bin kişi kira özlü şikayetlerle arabulucuya bugün gidiyor.
On beş günde 15 bin başvuru. Tatil günlerini düşün. 10 günde 15 bin başvuru.
Ne kadar çözüme kavuştu belli değil.
Kendi aralarında anlaşamayan insan üçüncü bir şahsın önünde anlaşabilir mi ?
Biraz zor. Vakit kaybı. İsraf. hadi, olmadı yine mahkeme..
Yarın bu sayının artmayacağından emin değiliz. 
Üzülerek belirtelim ki, yıl sonuna kadar bu sayı enflasyon gibi artışa geçecektir.
Hele hele yılbaşının ilk ayları daha fazla..
Korkunç bir durum.
İnsan insana zarar vermeye devam ediyor. Canavarlaşıyoruz.
Adalet sistemimiz, kanunlar buna ne yapsın
Allah c.c hakimlerimize, savcılarımıza, Adalet çalışanlarına güç kuvvet halkımıza da merhamet ve insanlık versin.

Erol Kara  @erolkaranet
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.