@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Hz. Ebubekir, Kelimelere ve Sıfatlara Sığmayan İnsan




Hz. Ebubekir, Peygamberin sadık dostu, kayınpederi, sahabenin zirve ismi, "Üzülme, Allah bizimledir" dediği "mağara arkadaşı", "can yoldaşı" "yar-ı gar", "ilk halife", "hicretteki yol arkadaşı", "Sen Allah'ın cehennemden azat ettiği kimsesin" iltifatına mazhar olmuş, Peygamberlerden sonra, Eshab-ı kiramın ve insanların en üstünü olan "mükemmel insan"..
Hazreti Ebubekir (Allah ondan razı olsun), ya da tam adıyla "Ebû Bekr Abdullah bin Ebî Kuhâfe Osmân bin Âmir el-Kureşî et-Teymî" vefatının 1389'uncu yılında yad ediliyor.
Mekke'de 573'te doğan Hazreti Ebubekir'in, anne ve babasının mensup olduğu Teym kabilesinden soyu Mürre bin Ka'b'da Hazreti Muhammed'in nesebiyle birleşiyor. Annesi Ümmü’l-Hayr Selmâ bint Sahr, Babası Ebû Kuhâfe'dir.
Müslüman olmadan önce adı, "Abdüluzzâ" veya "Abdulka'be" idi. Peygamberimize (aleyhisselam) iman ettikten sonra O'nun ismini "Abdullah" olarak değiştirdi.
İslam tarihi kaynaklarında isminden daha çok "güzel, soylu, eski ve azat edilmiş" gibi anlamlara gelen "Atik" lakabıyla anılan Hazreti Ebubekir 1389 yıl önce bugün vefat etmişti.
Bir rivayette de, Hz. Ebu Bekir'in annesi Ümmül Hayr-i Selmâ'nın bir iki evladı olmuş ise de hiçbirisi yaşamamış olduğundan, Hz. Ebu Bekir doğduğu zaman, annesi kucağına alıp, Kâ'beye götürmüş ve yaşaması için "Allahım bu çocuğu ölümden âzâd edip bana bağışla!" diye dua eyleyince; Kâ'be'nin her yanında "Yâ Emetellah, sana müjdeler olsun ki, çocuğun yaşayacak, seni pek sevindirecek Tevrat'da adı Sıddik olarak bildirildi" nidası geldi. Oradakilerin hepsi bunu duydular. Bu sebeple de Atik ismini verdiler. Yahud, soy ve sopunda ayıp ve kusur sayılabilecek herhangi bir şey görülmediği için bu lâkabı vermişlerdir, denildi.
Servetini Allah yolunda harcayıp eski elbiseler giydiği için “Zü’l-hilâl” (ذو الخلال), çok şefkatli ve merhametli olduğu için “Evvâh” lakaplarıyla da anılmıştır. Ancak onun en meşhur lakabı "Sıddık-ı Azam"’dır. “Çok samimi, çok sadık” anlamına gelen bu lakap kendisine, mi‘rac olayı başta olmak üzere gaybla ilgili haberleri hiç tereddütsüz kabul ettiği için bizzat Resûl-i Ekrem tarafından verilmiş ve İslâm literatüründe bununla şöhret bulmuştur. Hz. Peygamber’in vefatından sonra onun devlet yönetimi görevini üstlendiği için de “halîfetü resûlillâh” unvanıyla anılmıştır.
İslâm tarihinde “halife” tabiri ilk defa Hz. Ebû Bekir hakkında kullanılmıştır. Resûl-i Ekrem’in halefi olması sebebiyle ashap tarafından kendisine verilen bu unvana itiraz etmemiş, fakat “halîfetullah” unvanını uygun görmemiştir
Resûl-i Ekrem bütün işlerinde Ebû Bekir’e danıştığı için bazı kaynaklarda kendisinden “Peygamber’in veziri” diye söz edilmektedir. Hz. Ebû Bekir ile Ömer “şeyhayn” diye anılmış, Kur’an ve Sünnet’i çok iyi bildiği için Ebû Bekir’e “şeyhülislâm” unvanının verildiğini söyleyenler de olmuştur. Hz. Ebû Bekir devlet işlerinde Resûl-i Ekrem’den intikal eden mührü, şahsî işlerinde ise “Ni‘me’l-kādiru Allah” veya “Abdün zelîl li-rabbin celîl” ibaresini taşıyan mührünü kullanırdı. Câmiu'l Kur'an,lakabı da verilmiştir. Bekir adlı bir çocuğu olmadığı halde kendisine Ebû Bekir künyesinin niçin verildiği konusunda kaynaklarda yeterli bilgi yoksa da bazı kaynaklarda çok fazla teheccüde kalktığından dolayı "Vaktı Seherde Teheccüd Kılanların Babası" anlamındaki "Ebubekir" unvanının verildiği de söylenir. 

O hep Salihlerden idi.
Hz. Ebu Bekir, İslâmiyeti kabul etmesine kadar geçen 38 senelik hayatında asla içki kullanmamış, putlara tapmamış, her türlü sapıklıktan, hurafelerden kaçınmış, iffetiyle ve güzel ahlâkı ile tanınmış bir kişiydi.

Kişiliği
Hz. Ebû Bekir kaynaklarda orta boylu, zayıf yapılı, seyrek sakallı, keskin bakışlı, gür saçlı, sarıya çalan beyazlıkta güzel ve ince yüzlü olarak tasvir edilir.
İlk evliliğini Kuteyle bint Abdüluzzâ adlı bir hanımla yaptı. Bu evlilikten oğlu Abdullah ile kızı Esmâ doğdu. Kuteyle İslâmiyet’i kabul etmeyince onu boşayıp Ümmü Rûmân ile evlendi. Ümmü Rûmân’dan Abdurrahman ile Âişe dünyaya geldi. Ümmü Rûmân vefat edince Esmâ bint Umeys ile evlendi ve bu hanımından Muhammed adını verdiği bir oğlu oldu. Vefatından birkaç ay sonra da diğer hanımı Habîbe bint Hârice’den Ümmü Külsûm adlı kızı dünyaya geldi.Isra - Miraç mucizesi başta olmak üzere gaybla ilgili haberleri hiç tereddütsüz kabul ettiği için Hazreti Muhammed (aleyhisselam) tarafından kendisine "Çok samimi, çok sadık" anlamına gelen "Sıddık" lakabı verilen Hazreti Ebubekir Mekke döneminde Kureyşli müşriklerin ağır işkencelerine maruz kalan Müslüman köleler ile yabancı erkek, kadın, zayıf ve güçsüz pek çok kimseyi büyük paralar ödeyerek satın alıp azat edilmesini sağlayan kimsedir. Tebük Gazvesi'nde Hazreti Muhammed'in kendisine verdiği en büyük sancağı taşıyan ve ordunun bu gazveye hazırlanması için bütün servetini İslam dininin yayılmasına harcamıştır.
Hazreti Ömer'i veliaht bırakmayı kararlaştırarak Hazreti Osman'a bir ahitname yazdıran Hazreti Ebubekir, Cemaziyel-âhir ayının yedisinde Pazartesi günü hastalandı, 15 gün hasta olarak yattıktan sonra 22 Cemâziyelâhir 13 (23 Ağustos 634) tarihinde altmış üç yaşında vefat etti. Cenaze namazını Hz. Ömer (rah) kıldırdı. Peygamber efendimizin kabrinin bulunduğu Hücre-i Seadete defnedildi.

Peygamber efendimizin aynı zamanda kayınpederi olan, Hz. Aişe'nin (rah) babası Hz.Ebu Bekir'in Resulullah efendimize karşı olan sevgisi ve bağlılığı dillere destandır.. Peygamberimizin vefatından sonra kelimelerle tarif edilemeyecek boyuta ulaşan üzüntü, keder ve hasreti vefat etmesine sebep olduğu söylenir.
Hz. Ebû Bekir’in soyundan gelenler Bekrî ve Sıddîkī nisbeleriyle anılır

Hz. Ebubekir'e Yapılan İşkence
Birgün Resulullah efendimiz, yeni müslüman olanlardan birkaçı ile Erkam bin Erkam'ın Safa tepesindeki evinde oturuyorlardı. Başta Hz. Ebu Bekir olmak üzere, hepsi bu yeni dinin müşriklere açıklanmasını arzuladıklarını bildirdiler. Henüz açıkça tebliğ edilmek emri verilmemişti. Peygamber efendimiz de: "Ey Ebu Bekir! Bizim sayımız henüz az. Bu işe yetmeyiz" buyurdu ise de, Hz. Ebu Bekir'in ve arkadaşlarının arzularının çokluğundan onları kıramadı. Hemen Mescid-i Haram'ın bir tarafına topluca oturdular. O sırada müşrikler de orada toplu halde bulunuyorlardı. Hz. Ebu Bekir ayağa kalktı. Putlardan yüz çevirip, Allahü teâlâya ve O'nun Peygamberi Muhammed aleyhisselâma inanmanın lâzım olduğunu anlatmaya başlayınca, müşrikler hep birden Hz. Ebu Bekir'e ve arkadaşlarına saldırdılar. Yumruk ve tekmelerle ortalığı alt üst ettiler. Hz. Ebu Bekir'i fena halde tartaklayıp dövdüler. Utbe bin Rebia, demirli ayakkabılarını Hz. Ebu Bekir'in yüzüne çarpa çarpa yüzünü gözünü kanlar içinde bıraktı, bilinmez hale getirdi. Beni Teym kabilesine mensup olan kişiler yetişip ayırmasaydılar öldürünceye kadar dövmeye devam edeceklerdi. Kabilesinden olan kişiler bitkin ve perişan bir hale gelen Hz. Ebu Bekir'i bir çarşafın içine koyarak evine götürdüler. Hemen geri dönüp Kâ'beye geldiler: "Eğer Hz. Ebu Bekir ölecek olursa, yemin olsun ki, biz de Utbe'yi gebertiriz!" dediler ve yine Hz. Ebu Bekir'in yanına gittiler.

Kuran-ı Kerim'de Hz. Ebubekir (rah)
Kur'an'da Tevbe Suresi'nin 40. ayetinde bahsedilmiştir:
Eğer siz ona (Peygamber’e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkar edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları zaman, ona bizzat Allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, “Üzülme, çünkü Allah bizimle berâber” diyordu. Allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla onu desteklemiş, böylece inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah’ın sözü ise en yücedir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Tevbe, 9/40)
Fahreddin Razi, Leyl Suresi'nin
"Temizlenmek üzere malını hayra veren takva sahibi, ondan (ateşten) uzak tutulur. Yüce Rabbinin rızasını istemekten başka onun nezdinde şükranla karşılanacak bir nimet yoktur. Ve o (buna kavuşarak) hoşnut olacaktır. " mealindeki 17-21. ayetlerinin, özel olarak Ebû Bekir'den bahsettiğini ve bunun Ebû Bekir'in Müslümanların en üstünü olduğu fikrini desteklediğini ifade eder.
Fetih suresinin 29. ayeti, mümtaz vasıflarıyla ve sırasıyla dört halifeye işaret etmektedir."Muhammed Allah'ın Rasûlüdür. Beraberinde bulunan mü'minler kâfirlere karşı çok sert ve tavizsiz, kendi aralarında gâyet merhametlidirler. Onları görürsün; cemaatle rükû ve secde ederek Allah'ın lutuf ve hoşnutluğunu ararlar. Secde izinden meydana gelen nişanları yüzlerindedir." Ayette Hz. Muhammed’den (asm) hemen sonra birinci sırada zikredilen ve meal olarak, “Onunla birlikte bulunanlar” ifadesi, Hz. Ebû Bekir’e tam uyuyor.

Hadislerde Hz. Ebubekir
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bize her nimeti veren ve iyilik eden kimseye karşılığını verdik. Ebu Bekrin iyilik ve ikramının karşılığını veremedik. Hak teâlâ kıyamette ona karşılığını verir. Ebu Bekrin malının fayda verdiği gibi, bir kimsenin malı bana fayda vermedi. Eğer ben dost edinseydim, Ebu Bekri dost edinirdim. Lakin bilmiş olun, sizin sahibiniz, Allahü teâlânın dostudur.) [Mesabih]
“Her kimin bize iyiliği dokunmuşsa onun karşılığını mutlaka vermişizdir. Ebû Bekir hariç. Onun bize çok iyiliği dokunmuştur. Onun mükâfatını kıyamet gününde mutlaka Allah verecektir. Ebû Bekir’in malının bizi faydalandırdığı kadar hiç kimsenin malı bizi faydalandırmamıştır. Eğer bir dost edinseydim mutlaka Ebû Bekir’i dost edinirdim. Ancak bilesiniz ki sizin Peygamberiniz Allah’ın dostudur.”
(Allah, İbrahim aleyhisselamı halil [dost] edindiği gibi, beni de halil edindi. Ümmetimden birini kendime halil edinseydim, Ebu Bekr’i edinirdim.) [Müslim, Tirmizi]
(Ebu Bekir, insanların en üstünüdür. Yalnız Peygamber değildir.) [Deylemi]
(Ebu Bekir’i sevmek ve ona şükretmek her mümine vaciptir.) [Deylemi]
(Allahü teâlâ, Ebu Bekir’e “Sıddık” ismini verdi.) [Deylemi]
(Kıyamette, Ebu Bekir’den başka herkese hesap sorulur.) [Hatib]
(Ebu Bekir’in imanı, herkesin imanları toplamı ile tartılsa, hepsinden ağır gelir.) [M.Ç.Güzin]
(Göğsümdeki marifetlerin, bilgilerin hepsini, Ebu Bekir’in göğsüne akıttım.) [Reddi revafıd]
(Her Peygamberin halili vardır. Benim halilim Ebu Bekir’dir.) [Deylemi]
(Cebrail bana geldi. Elimden tuttu. Ümmetimden birinin, Cennet kapısından içeri girdiğini, bana gösterdi. Ebu Bekir dedi ki, (Ya Resulallah! Orada, seninle beraber olmak isterim). Ya Eba Bekir! Ümmetim içinden Cennete en önce sen gireceksin, buyurdu.) [Tirmizi]

Dostlarından
Hazret-i Ömer buyurdu ki:
Ebu Bekir bizim seyyidimiz, hayırlımızdır ki, Allah Resulüne hepimizden daha sevgilidir.

Hz. Ebubekir'den özlü Sözler
Ebû Bekir’in çok tesirli konuşmaları fesahat ve belâgat bakımından olduğu kadar muhtevalarının güzelliğiyle de ünlüdür. Onun bazı özlü sözleri şöyledir:
“Sana yol göstermek isteyenden durumunu gizleme, aksi takdirde kendini aldatırsın”;
“Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış, ulaşınca da onu geç”;
“Sabır imanın yarısı, yakīn ise tamamıdır”;
“Ölüme karşı haris ol, sana hayat verilir.”
"Takva akıllıca yapılan işlerin en güzelidir. Hakka âsi olmak ahmakça yapılan işlerin en çirkinidir. Verilen emaneti yerine getirmek en üstün doğruluk sayılır. Hıyanet olarak da, en önde yalan gelir."
“Ölümü özüne sevdir. Nasıl olsa gelecek."
"Ömrünü faydasız, boş şeylerle geçiren, tarlaya tohum ekme vaktini kaçırmış olur. Vaktinde tohum ekmeyen ise, hasat zamanında pişman olur."
"Ne söyleyeceğine ve ne zaman söyleyeceğine dikkat et!"
Ordu kumandanlarını bir yere gönderdiği zaman, onlara:
"Kadınları öldürmeyiniz, çocuklara, ihtiyarlara dokunmayınız, meyve ağacı kesmeyiniz, mamur yerleri tahrip etmeyiniz, haddi tecavüz etmeyiniz, korkmayınız ve gıdadan başka bir maksatla koyun ve deve kesmeyiniz ve manastırlarına çekilmiş insanlara zarar vermeyiniz" diye emirler ve nasihatler verirdi.
Bir hutbesinde buyurdu ki:
"Ey insanlar, Allah'tan af ve afiyet isteyiniz. Çünkü mümine, İslam'dan sonra af ve afiyetten daha hayırlı bir şey verilmemiştir."
"Müslümanlardan hiçbiri, diğerini hakir görmesin! Zira Müslümanların küçüğü, Allah yanında büyüktür."
"Allahü teâlâdan, kendisini, kıyamet gününde Cehennem ateşinden korumasını isteyen bir kimse, müminlere karşı çok merhametli ve ince kalbli davransın!"
Bir gün Eshab-ı kirama hitaben buyurdu ki:
"Allahü teâlâ size dünyayı fethettirecek, kapılarını açacaktır. Siz, ihtiyacınızdan fazlasını almayınız!"
"Bilmiş ol ki, sabah namazını kılan kimse, Allah’ın himayesindedir. Allah’ın hakkını küçümseme, zira yüzüstü seni Cehenneme atar."
"Allahü teâlâya olan halis sevginin zevkine varan, dünyalıktan vazgeçer ve bütün insanlardan yüz çevirir."
"Kişinin kelamı, aklının beyanı, faziletinin tercümanıdır."

Derleme @erolkaranet - 2023

Kaynaklar :
Diyanet İslam Ansiklopedisi
Molla Cami.com
Dinimiz İslam com
Zafer Dergisi
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.