
Çikolata üretimi ve ihracatı o kadar önemli bir konuma sahip ki bu ürüne ait özel bir kanunu dahi vardır.
Sömürgeciliği asla bırakmayan batının çirkin yüzü çikolata üretiminde de öne çıkmaktadır. Hatta, birazdan okuyacağınız bilgilerden sonra Belçika çikolatası yer misiniz yemez misiniz o kararı kendiniz vereceksiniz.
Belçika'da el şeklinde kurabiyeler ya da çikolatalar üretilmektedir. Ve bu el çikolata ve kurabiyeleri nedense çok tercih edilmektedir. Masumane bir öykü üzerinden Belçikalıların inandıkları aslında dünya gerçeğini bilenlerin ise farklı bir şekilde dile getirdiği Kongo vahşetinin bir belgesidir o eller. Vahşetin belgesi olmasına rağmen , Belçika'nın yüz karası olsa da vitrinlerde ve mutfaklarda bu eller yaygındır.
Belçikalılar el kurabiyesini yapar ya da yerken zaman zaman bir sözde efsaneden bahsederler. Bu efsaneye Antwerp efsanesi adını vermişlerdir.
Antwerp adlı şehirde, Druon Antigoon adında korkunç bir dev varmış. Gemiler geçiş ücretini ödemeyince -ya da ödeyemeyince- ellerini kesip nehre atarmış.. Devin bu zulmünü ise Brabo adlı bir kahraman sona erdirmiş. Brabo, devle savaşarak onun sağ elini denize atmış. Böylece, herkes devden kurtulmuş O gündür bu gündür Belçikalılar el şeklinde kurabiye ve şekerlemeler yaparak o günleri hatırlarlarmış. Hatta, şehirde devin eli olarak bir heykel dahi mevcuttur.
Sömürgeciliği asla bırakmayan batının çirkin yüzü çikolata üretiminde de öne çıkmaktadır. Hatta, birazdan okuyacağınız bilgilerden sonra Belçika çikolatası yer misiniz yemez misiniz o kararı kendiniz vereceksiniz.
Belçika'da el şeklinde kurabiyeler ya da çikolatalar üretilmektedir. Ve bu el çikolata ve kurabiyeleri nedense çok tercih edilmektedir. Masumane bir öykü üzerinden Belçikalıların inandıkları aslında dünya gerçeğini bilenlerin ise farklı bir şekilde dile getirdiği Kongo vahşetinin bir belgesidir o eller. Vahşetin belgesi olmasına rağmen , Belçika'nın yüz karası olsa da vitrinlerde ve mutfaklarda bu eller yaygındır.
Belçikalılar el kurabiyesini yapar ya da yerken zaman zaman bir sözde efsaneden bahsederler. Bu efsaneye Antwerp efsanesi adını vermişlerdir.
Antwerp adlı şehirde, Druon Antigoon adında korkunç bir dev varmış. Gemiler geçiş ücretini ödemeyince -ya da ödeyemeyince- ellerini kesip nehre atarmış.. Devin bu zulmünü ise Brabo adlı bir kahraman sona erdirmiş. Brabo, devle savaşarak onun sağ elini denize atmış. Böylece, herkes devden kurtulmuş O gündür bu gündür Belçikalılar el şeklinde kurabiye ve şekerlemeler yaparak o günleri hatırlarlarmış. Hatta, şehirde devin eli olarak bir heykel dahi mevcuttur.

Gerçek, Belçika'nın vahşeti. Belçika'nın Kongo'daki vahşeti. Milyonlarca insanı öldüren, çoluk çocuk, kadın erkek milyonlarca Kongolu'nun ellerini, ayaklarını ve cinsel organlarını kestirten Belçika'nın yüz karası olan olaydır.
Hitler, Stalin veya Mao kadar lanetlenmeyen, ismi dilden dile dolaşmayan, acımasızlığı hakkında filmler yapılmayan, belgeseller çekilmeyen, kitaplar yazılmayan, paraların üstüne resmi basılan, sokaklara heykelleri dikilen eli kanlı kral II. Leopold.
Kimdir, nasıldır, ne yapmıştır gibi geniş geniş yazılar yazmayacağımız bu cani kral, gözünü kırpmadan herkesi harcayabilecek, paraya ve güce düşkün bir cani olan Leopold büyük güç ve zenginlik peşinde idi.

Kral Leopold gizlice gönderdiği heyetle Kongo'daki kabile şeflerini kandırarak Kongo topraklarını parça parça satın almıştı. Daha sonra uluslararası bir konferansta bu tapuları göstererek kendisine karar çıkarmış ve Avrupa devletleri Kongo'yu Kral Leopold'ın özel mülkü olarak tescillemişlerdi. Böylece bu topraklar üzerinde yaşayan 20 milyon Afrikalının efendisi Belçika Kralı II. Leopold olmuştu.
“Biz medeniyet getirmek için geldik” dedikleri Kongo'dan lastik ve fildişi ticaretine giriştiler. Lastik ve fildişi ticareti Belçika için çok önemliydi. O nedenle bu ticaret için Kongo’daki milyonlarca insanı zorla çalıştırdılar. Ama işin asıl facia tarafı şu ki büyük bir insan gücüne ihtiyaç vardı ve bunun için yetişkinler yetmiyordu. Bu noktada çocuklar devreye girdi.
Kauçuk toplayan Afrikalı köylüleri kullanarak daha fazla ürün toplamaya başladılar. Yeterince ürün toplayamayanların ise “tembelliklerinden” dolayı kolları kesiliyordu. Elleri ve kolları kesilenlerin sayısı artıp, çalıştıracak kimseyi bulamayınca bu kez, askerler bu kişilerin eşlerinin veya çocuklarının ellerini kestiler.
![]() |
Fotoğraftaki adam, kendisi gibi köle olan ve yeterince kauçuk toplayamadığı için cezalandırılan 5 yaşındaki kızının kesilen sol eli ve sağ ayağına bakıyor. |
Ülkenin her yerinde yeteri kadar hızlı çalışmayanlara ibret olsun diye cinsel organlarından asılmış veya idam edilmiş çıplak bedenler ve kesik vücutlar sergileniyordu