@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Kabedeki Bu Yerden Dua Etmeden Ayrılmayın




Kabe'nin kuzey doğu duvarında (Rükn-i Hacerî ile Rükn-i Irakî ara­sında) zeminden iki metre kadar yükseklikte "Kabe Kapısı" Vardır.
Bu duvarın Rükn-i Hacerî ile kapı arasında kalan kısmına da Mültezem denir. Hatîm'in "Hatîm" diye isimlendirilmesi halkın burada yemini çok yapmasındandır.
Burada yapılan dualar makbuldür. Fakat kim burada yalan yere yemin ederse, ALLAH en kısa zamanda onun cezasını verir.
Diyanet İslam Ansiklopedisine göre
Hacerülesved ile Kâbe kapısı arasında, dua etmenin makbul olduğu yer.
Sözlükte “sarılmak, bir yere yapışıp kalmak, ayrılmamak” anlamındaki iltizâm masdarından mekân ismi olan mültezem “sıkı sıkıya yapışılan yer” demektir.
Hacıların tavaftan sonra burada ısrarla dua etmelerinden dolayı bu adla anılmıştır
Abdullah b. Abbas’tan nakledilen (el-Muvaŧŧaǿ, “Ĥac”, 251) ve genel kabul gören rivayete göre Mültezem, Hacerülesved rüknü ile Kâbe kapısı arasında bulunan mekânın adıdır.
İbn Abbas, Mültezem’in Kâbe’nin arkasında bulunduğunu ileri süren Abdullah b. Zübeyr’e burasının yaşlı Kureyş kadınlarının mültezemi olduğunu söyleyerek karşı çıkmıştır (Ezrakī, s. 247).
Mültezem, “Allah’tan günahların affedilmesini dilemek amacıyla içten gelen bir duygu ile yapılan duaların kabul edildiği yer” anlamında Med‘â (bazı kaynaklarda Müddeâ), “bütün kötülüklerin şerrinden sığınılan yer” mânasında Müteavvez diye de anılır.
Hacerülesved ile Kâbe kapısının arasındaki mesafe yaklaşık 2 metredir. Gerek sahâbe gerekse tâbiîn ileri gelenlerinden birçoğu ayrıca Kâbe’nin etrafındaki çeşitli yerlerde, Hicr’deki altın oluk altında ve Kâbe’nin arkasında batı tarafında Rüknülyemânî’ye yakın bir yerde de dua ederdi.
Bazı hadislerde Mültezem’in duaların kabul edildiği mübarek bir yer olduğu belirtilmiş
İltizam özellikle vedâ tavafından sonra yapılır. Mâlikîler ve Hanbelîler’le Hanefî mezhebinde en sahih ve meşhur kabul edilen görüşe göre Makām-ı İbrâhîm’in arkasında iki rek‘at tavaf namazı kılıp zemzem içtikten sonra Safâ’ya çıkmadan önce Mültezem’de durup dua etmek müstehaptır.
Şâfiî kaynaklarından anlaşıldığına göre kudûm tavafının arkasından Mültezem’de dua edip iki rek‘at tavaf namazı kılmak, vedâ tavafından sonra ise iki rek‘at tavaf namazını kılıp zemzem içtikten sonra Mültezem’de dua etmek menduptur (Gazzâlî, I, 258, 265; Kalyûbî, II, 108, 125; krş. Nevevî, VIII, 259).



Hac görevini ifa eden kimse vedâ tavafını yaptıktan sonra, dilediği bir duayı veya bazı selef âlimlerinin tavsiye ettikleri ve fıkıh kitaplarında Mültezem duası diye zikredilen şu duayı okuyabilir: “Allahım! Ev senin evin, kul senin kulun ve senin kullarının çocuğudur. Emrime verdiğin vasıtalarla beni ülkelerinde dolaştırıp gezdirdin ve nimetine eriştirdin, hac ibadetini yerine getirmemde bana yardım ettin. Eğer benden razı olduysan rızanı arttır, onu eksik etme, esirgeme. Eğer razı olmadıysan nerede ise evim haline gelen ve ruhumda yer eden evinden uzaklaşmadan bana ihsanda bulun. Eğer izin verirsen artık ayrılma zamanım geldi. Senden ve evinden asla vazgeçmiyor, yüz çevirmiyorum. Allahım! Bedenime sağlık ve âfiyet ihsan et, dinim konusunda beni kötülüklerden koru. Dönüşümü hayırlı kıl, ölünceye kadar beni tâat ve ibadetinden ayırma, dünya ve âhiretin iyiliklerini nasip eyle. Sen her şeye kadirsin” (Ahmed b. Hüseyin el-Beyhakī, V, 164; İbn Kudâme, III, 462-463). Bazı Hanefî kaynaklarında bundan farklı bir dua metni de kaydedilmektedir (Ebû Mansûr Muhammed b. Mükerrem el-Kirmânî, I, 627-628; Osman b. Ali ez-Zeylaî, II, 37).

İbn Abbas'tan rivayet olunan bir hadis-i şerifte Peygamber (s.a.)'in şöyle bu­yurduğu ifade ediliyor: Rükn(-i Hacer) ile makam(-ı İbrahim) arası mülte-zemdir. Burada duâ eden hastalar şifâ bulur."[376] Ancak bu hadisin sene­dinde rivayeti metruk olan Abbâd b. Kesîr vardır. Mültezem "duâ yeri" anlamına gelen "el-Müddeâ" ismiyle de anılır. Ashâb-i kiramın Kabe ka­pısı ile Hatîm'in sonu arasında kalan duvarları öperken Resul-i Ekrem'in onların arasında bulunmuş olması, aynı fiile O'nun da iştirak ettiği anla­mına gelmez. Metinde Resûl-i Ekrem'in de bu fiile iştirak edip etmediğine dair bir açıklık yoktur.
Bu hadisin bab başlığı (terceme) ile ilgisi "Ashab-i Kiramın Kabe ka-pısıyla hatîmin sonu arasında kalan duvarları istilâm etmeleri ve bu kısma yüzlerini sürmeleri caiz olduğuna göre Hacer-i esved ile Kabe kapısı ara­sında kalan Mültezemi istilam etmek ve bu kısma yüz sürmek de caiz olur." şeklindeki kıyas ile kurulacak ilgiden ibarettir.[

Mültezemi Anlamak
Mültezem, Hacer-i Esved ile Kâbe kapısı arasında kalan kısımdır.



Bazı hacıların gözyaşları içerisinde yapışıp inleyerek dua ettikleri yerdir. İster Kâbe'nin kapısına/eşiğine, isterse Kâbe'nin duvarlarına örtüsüne sarılarak ağlasın, bu ağlaması, en içten duygularla "Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka hüsrana uğrayacağız!" (A'raf, 23) şeklinde ayette belirtildiği gibi Mevla'ya yakarması, tıpkı yaramazlık yapıp da annesine kendisini affettirmek için göz yaşları döken çocuğun durumuna benzer. Anne önce kabul etmese de, eteğini bırakmayan yavrusuna sonunda yüreği dayanamaz, affeder, kucaklar, bağrına basar. Acaba en merhametli olan Allah, Kâbe'sinin etekleri etrafında defalarca tavaf eden, evinin perdelerine sarılmış ve bütün benliğiyle "Hatalarıma rağmen başka bir yere değil senin kapına geldim; benim günahım çok, ama senin merhametin daha çok! Beni affetmeden buradan ayrılmam ya Rabbi!" diye niyaz eder de Rahman ve Rahim olan O ev sahibi affetmez mi? İşte bu duygu ve düşüncelerle hacı -izdihama neden olmamak kaydıyla- Kâbe'de kendisini affettirmek için içtenlikle yalvarır, yakarır, göz yaşları döker. Şüphesiz böylesi içten bir yöneliş Yüce Allah tarafından karşılık görecektir.


Bir öykü

Zamanında yemenden bir kervan yola çıkar haccetmek içi. aralarında da okuması yazması olmayan, saf bir kul ahmet vardır. neyse, bu kafile hacc görevlerini yerine getirir ve geri yemen'e dönmek üzere yola çıkarlar. yolda arkadaşları ahmet'e takılır:
- Ahmet, senin hacc kabul oldu mu? beratın nerede? , Bak, işte hepimizin var - yalandan bir kağıt gösterir hepsi- , bu yoksa haccın kabul olmamış demektir.
Ahmet, devesinin yularından tuttuğu gibi geri döner, doğru gider mültezeme, verir ağlayarak dua etmeye başlar:
- Ey allahım, en günahkar kulun ben miydim de, bir benimkini kabul etmedin. vallahi de beratımı vermeden gitmem.
Arkadaşları Ahmet'in arkadan hızlıca geldiğini görerler. tekrar kafileye yetişmiştir ahmet. elinde de bir berat. arkadaşları merak eder, elinden alıp bakarlar hemen. şöyle yazar üzerinde: "ahmet kulumun hacc'ı kabul olmuştur"...
Yaradanı, kulunun duasını duyar da, gözyaşını görür de, onun hiç üzer mi. cebrail'i (as) aracı kılar, sebepleri aracı kılar, yine sevindirir kulunu...
Gözyaşımız olmasa da, mücrim olsak da, bizleri de ibadetlerini kabul ettiklerin arasında eyle. amin.

Derleme @erolkaranet - 26.02.2020
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.