
El-Adl (cc): - Mutlak adil
Adl (cc): , doğru olmak, doğru davranmak, adaletle hükmetmek; eşitlemek, doğruluk, hakkaniyet ve adalet anlamlarıyla isim olarak kullanıldığı gibi, “çok âdil” anlamında sıfat olarak da kullanılır.
Adl (cc): , Allah’ın isimlerinden biri olarak kullanıldığında mübalağa ifade eden bir sıfat olup “çok âdil, asla zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden, haktan başkasını söylemeyen ve yapmayan” anlamına gelir.
Adl’in tersi zulümdür. Allâh’a zulüm isnâd etmek mutlak küfürdür. Allah Teâlâ hiçbir varlığa zerre kadar zulüm etmez. Zâlimin hasmıdır. Belki mühlet verir ama tutunca da iflâh ettirmez. Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi sekiz âyette adâletten ve adâletli olmanın öneminden bahsedilmektedir.
Adâlet Kur’ân’ın temel kavramlarındandır. Bir şeyi olması gereken, lâyık olduğu yere koymaktır. Ulûhiyet ve Rubûbiyeti Allah Teâlâ’ya tahsîs etmek, Allah’tan başkasına ibâdet etmemek, O’na hiçbir varlığı şirk koşmamak adâlettir.
Îtikadda, amelde ve ahlâkta orta yolu tutmak; tevhîd üzere olmaktır.
Allâh’ın (cc) el-Adl isminden nasîbini alan bir Müslüman insanların nâmuslarına saygı gösterir. Nâmus emniyetini ihlâl edecek bir davranışta bulunmadığı gibi; başkalarının gerek ferdî gerekse kurumsal planda nâmus emniyetini ihlâl etmelerine, zinâyı meşrû görecek davranışlarda bulunmalarına aslâ râzı olmaz. Zinâyı suç saymayan ve diğer emniyet alanlarını koruma altına almayan bir siyâsa zulüm üzerine binâ edilmiştir. Çünkü zinâ, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (sav)’e kadar bütün şerîatlerde en büyük toplumsal suç sayılmıştır.
Zalimlere gelen bütün semavi tokatlar El-Adl isminin bir tecellisidir.
Nuh kavminin, Ad kavminin, Semud kavminin, Firavunların, Nemrutların, Karunların helakı hep bu ismin tecellisiyledir. Nerede bir zalim varsa ve ona semavi bir tokat inmişse, onda El-Adl ismi tecelli etmiştir.
“Karun’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Hâlbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek değillerdi. Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik. Kimini korkunç bir ses yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlar. (Ankebut 39-40)
Kâinattaki mizan, denge ve ölçü El-Adl isminin bir tecellisidir.
Kâinattaki mizan, denge ve ölçü El-Adl isminin bir tecellisidir. Şimdi El-Adl isminin bu manasını âlem sayfasında tefekkür edelim: Şu âlemdeki her varlık, mikroorganizmalardan bitki ve hayvanlara varıncaya kadar her şey bu dünyayı istila etmek istemektedir. Hâlbuki onların bu istila meyli ve arzusu bir kuvvetin setti ile önlenmekte ve her biri bir limiti geçememektedir.
Mesela bir mikroorganizma uygun şartları bulduğunda 44 saat içinde 5000 dünya ağırlığında bir büyüklüğe ulaşabilme özelliğine sahiptir. Eğer bu mikroorganizma dilediği gibi büyüyebilseydi, tek başına şu âlemi istila edebilirdi. Ancak diğer canlıların hayat haklarının korunması için bu mikroorganizmaya müsaade edilmemiş ve çeşitli düşmanlarla mücadele etmek zorunda bırakılarak dünyayı istilasının önüne geçilmiştir. İşte bu organizmanın büyümesini önleyen El-Adl isminin tecellisidir.
Denizlerde milyonlarca yumurta yumurtlayan balıklara da bir sınır getirilmiştir. Eğer bir sınırlama getirilmeseydi, her bir balık türü denizleri kendi cinsiyle istila ederdi ve denge de yerle bir olurdu.
Mesela ıstakoz bir yılda yedi milyon yumurta yumurtlar. Eğer bunların hepsi ıstakoz olsaydı, birkaç senede denizler ıstakozla dolar taşardı.
Mezgit balığı da senede altı milyon yumurta yumurtlar. Eğer bütün mezgitler yaşasaydı, bir seneye kalmaz denizler mezgitle dolardı. Oysa altı milyon mezgitten ancak bir düzinesi hayatta kalabilmekte ve diğerleri hayvanlara yem olmaktadır.
Eğer balıklar ve diğer deniz canlıları diledikleri gibi çoğalsalardı, bir sene içinde denizlerin dörtte üçünün canlılarla dolup taşacağını, karaları da suların istila edeceğini kestirmek herhâlde güç olmaz. Ancak buna müsaade edilmemekte ve denizlerde muhteşem bir denge hâkim olmaktadır. İşte bu denge El-Adl isminin bir tecellisidir.
Bir cins ev faresinin bir sene içerisinde 400’e, ikinci senede ise 65.000’e ulaşabileceği tespit edilmiştir. Eğer farelerin üremesi ve çoğalmasının önüne geçilmeseydi, iki sene içerisinde yeryüzünü iki karış fare kaplardı. Bu farenin de dilediği gibi çoğalamaması El-Adl isminin bir tecellisidir.
Ya dünya atmosferindeki oksijen dengesine ne demeli? Atmosferde % 21 oksijen, % 77 azot ve %2 oranında da diğer gazlar vardır. Eğer oksijen %21 oranında değil de biraz daha fazla olsaydı, ocağı yakmak için kibriti çaktığınızda dünyayı yakabilirdiniz. Ya da biraz daha az olsaydı, boğazımıza bir ip geçirilmiş gibi nefessiz kalırdık. İşte bu denge ve ölçü de El-Adl isminin bir tecellisidir.
Misalleri çoğaltmak hatta kâinattaki denge ile ilgili bir kitap yazmak mümkündür. Zaten her fennin konusu bu denge olup her fen bu dengenin varlığına sadık bir şahittir. İşte âlemdeki bütün bu dengeler, mizanlar ve ölçüler El-Adl isminin bir tecellisidir. Demek, bu ism-i şerif bir an âlemdeki tecellisini çekse, âlem karmakarışık bir hâl alıp her şey birbirine girecektir. El-Adl isminin bu manadaki tecellisi sebebiyle Rabb’imize sonsuz hamd ve sena olsun.
Bu isimden hissemiz şu olmalıdır: İlk önce her işimizde doğru ve adaletli davranmalı ve El-Adl ismine bu cihette parlak bir ayna olmalıyız. Yalan ve hile asla bizden sudur etmemelidir. Daha sonra, bu ismin saydığımız manalarını âlem sayfalarında tefekkür etmeli ve her mahlukun üzerinde El-Adl ismini farklı cihetlerle okuyarak marifetullahta yükselmeliyiz.
Kur'an-ı Kerim'de 'ADL' İsmi
Esma-ul Hüsna'nın tamamına ulaşmak için buraya tıklayınız
Adl (cc): , doğru olmak, doğru davranmak, adaletle hükmetmek; eşitlemek, doğruluk, hakkaniyet ve adalet anlamlarıyla isim olarak kullanıldığı gibi, “çok âdil” anlamında sıfat olarak da kullanılır.
Adl (cc): , Allah’ın isimlerinden biri olarak kullanıldığında mübalağa ifade eden bir sıfat olup “çok âdil, asla zulmetmeyen, hakkaniyetle hükmeden, haktan başkasını söylemeyen ve yapmayan” anlamına gelir.
Adl’in tersi zulümdür. Allâh’a zulüm isnâd etmek mutlak küfürdür. Allah Teâlâ hiçbir varlığa zerre kadar zulüm etmez. Zâlimin hasmıdır. Belki mühlet verir ama tutunca da iflâh ettirmez. Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi sekiz âyette adâletten ve adâletli olmanın öneminden bahsedilmektedir.
Adâlet Kur’ân’ın temel kavramlarındandır. Bir şeyi olması gereken, lâyık olduğu yere koymaktır. Ulûhiyet ve Rubûbiyeti Allah Teâlâ’ya tahsîs etmek, Allah’tan başkasına ibâdet etmemek, O’na hiçbir varlığı şirk koşmamak adâlettir.
Îtikadda, amelde ve ahlâkta orta yolu tutmak; tevhîd üzere olmaktır.
Allâh’ın (cc) el-Adl isminden nasîbini alan bir Müslüman insanların nâmuslarına saygı gösterir. Nâmus emniyetini ihlâl edecek bir davranışta bulunmadığı gibi; başkalarının gerek ferdî gerekse kurumsal planda nâmus emniyetini ihlâl etmelerine, zinâyı meşrû görecek davranışlarda bulunmalarına aslâ râzı olmaz. Zinâyı suç saymayan ve diğer emniyet alanlarını koruma altına almayan bir siyâsa zulüm üzerine binâ edilmiştir. Çünkü zinâ, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed (sav)’e kadar bütün şerîatlerde en büyük toplumsal suç sayılmıştır.
Zalimlere gelen bütün semavi tokatlar El-Adl isminin bir tecellisidir.
Nuh kavminin, Ad kavminin, Semud kavminin, Firavunların, Nemrutların, Karunların helakı hep bu ismin tecellisiyledir. Nerede bir zalim varsa ve ona semavi bir tokat inmişse, onda El-Adl ismi tecelli etmiştir.
“Karun’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Hâlbuki (azabımızı aşıp) geçebilecek değillerdi. Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık. Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik. Kimini korkunç bir ses yakaladı. Kimini yerin dibine geçirdik. Kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlar. (Ankebut 39-40)
Kâinattaki mizan, denge ve ölçü El-Adl isminin bir tecellisidir.
Kâinattaki mizan, denge ve ölçü El-Adl isminin bir tecellisidir. Şimdi El-Adl isminin bu manasını âlem sayfasında tefekkür edelim: Şu âlemdeki her varlık, mikroorganizmalardan bitki ve hayvanlara varıncaya kadar her şey bu dünyayı istila etmek istemektedir. Hâlbuki onların bu istila meyli ve arzusu bir kuvvetin setti ile önlenmekte ve her biri bir limiti geçememektedir.
Mesela bir mikroorganizma uygun şartları bulduğunda 44 saat içinde 5000 dünya ağırlığında bir büyüklüğe ulaşabilme özelliğine sahiptir. Eğer bu mikroorganizma dilediği gibi büyüyebilseydi, tek başına şu âlemi istila edebilirdi. Ancak diğer canlıların hayat haklarının korunması için bu mikroorganizmaya müsaade edilmemiş ve çeşitli düşmanlarla mücadele etmek zorunda bırakılarak dünyayı istilasının önüne geçilmiştir. İşte bu organizmanın büyümesini önleyen El-Adl isminin tecellisidir.
Denizlerde milyonlarca yumurta yumurtlayan balıklara da bir sınır getirilmiştir. Eğer bir sınırlama getirilmeseydi, her bir balık türü denizleri kendi cinsiyle istila ederdi ve denge de yerle bir olurdu.
Mesela ıstakoz bir yılda yedi milyon yumurta yumurtlar. Eğer bunların hepsi ıstakoz olsaydı, birkaç senede denizler ıstakozla dolar taşardı.
Mezgit balığı da senede altı milyon yumurta yumurtlar. Eğer bütün mezgitler yaşasaydı, bir seneye kalmaz denizler mezgitle dolardı. Oysa altı milyon mezgitten ancak bir düzinesi hayatta kalabilmekte ve diğerleri hayvanlara yem olmaktadır.
Eğer balıklar ve diğer deniz canlıları diledikleri gibi çoğalsalardı, bir sene içinde denizlerin dörtte üçünün canlılarla dolup taşacağını, karaları da suların istila edeceğini kestirmek herhâlde güç olmaz. Ancak buna müsaade edilmemekte ve denizlerde muhteşem bir denge hâkim olmaktadır. İşte bu denge El-Adl isminin bir tecellisidir.
Bir cins ev faresinin bir sene içerisinde 400’e, ikinci senede ise 65.000’e ulaşabileceği tespit edilmiştir. Eğer farelerin üremesi ve çoğalmasının önüne geçilmeseydi, iki sene içerisinde yeryüzünü iki karış fare kaplardı. Bu farenin de dilediği gibi çoğalamaması El-Adl isminin bir tecellisidir.
Ya dünya atmosferindeki oksijen dengesine ne demeli? Atmosferde % 21 oksijen, % 77 azot ve %2 oranında da diğer gazlar vardır. Eğer oksijen %21 oranında değil de biraz daha fazla olsaydı, ocağı yakmak için kibriti çaktığınızda dünyayı yakabilirdiniz. Ya da biraz daha az olsaydı, boğazımıza bir ip geçirilmiş gibi nefessiz kalırdık. İşte bu denge ve ölçü de El-Adl isminin bir tecellisidir.
Misalleri çoğaltmak hatta kâinattaki denge ile ilgili bir kitap yazmak mümkündür. Zaten her fennin konusu bu denge olup her fen bu dengenin varlığına sadık bir şahittir. İşte âlemdeki bütün bu dengeler, mizanlar ve ölçüler El-Adl isminin bir tecellisidir. Demek, bu ism-i şerif bir an âlemdeki tecellisini çekse, âlem karmakarışık bir hâl alıp her şey birbirine girecektir. El-Adl isminin bu manadaki tecellisi sebebiyle Rabb’imize sonsuz hamd ve sena olsun.
Bu isimden hissemiz şu olmalıdır: İlk önce her işimizde doğru ve adaletli davranmalı ve El-Adl ismine bu cihette parlak bir ayna olmalıyız. Yalan ve hile asla bizden sudur etmemelidir. Daha sonra, bu ismin saydığımız manalarını âlem sayfalarında tefekkür etmeli ve her mahlukun üzerinde El-Adl ismini farklı cihetlerle okuyarak marifetullahta yükselmeliyiz.
Kur'an-ı Kerim'de 'ADL' İsmi
- “Allah âdil olanları sever.” (Maide-52)
- ”Biz ise, kıyamet günü için dürüst teraziler koyarız; hiçbir kimseye zerre kadar zulmedilmez; bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa, onu getirir koruz. Hesap gören olarak da Biz yeteriz.” (Enbiya-47)
- "Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal-7-8)
- “Şüphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder; hayasızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.” (Nahl-90)
- ”Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Nisa Suresi, 58)
- "Rabbinin sözü hem doğrulukça, hem de adaletçe tamamlanmıştır. O'nun sözlerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir." (En'am Suresi115)
- "Biz, onda onların üzerine şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, dişe diş, yaralamada ödeşme. Kim de bu hakkını sadakasına sayarsa, o, günahlarının bağışlanmasına vesile olur. Her kim de Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, onlar hep zalimlerdir." Maide Suresi 45
- "Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever." Hucurat - 9
- "Yetim malına, erginlik çağına erişene kadar en iyi şeklin dışında yaklaşmayın; ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz. Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun. Allah'ın ahdini yerine getirin. Allah size bunları öğüt almanız için buyurmaktadır. En’am - 152
- " Ey iman edenler, birbirinizden belirli bir vade ile borç aldığınızda, onu yazın; aranızda doğrulukla tanınmış bir yazı bilen kişi, onu yazsın. Yazı bilen de kendisine Allah'ın öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın. Bir de borçlu adam söyleyip yazdırsın, her biri Allah'tan korksun ve haktan birşey eksiltmesin. Eğer borçlu, aklı ermeyen biri yahut küçük veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi dosdoğru söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki şahit gösterin. Eğer ikisi de erkek olamıyorsa o zaman doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olsun ki, biri unutunca diğeri hatırlatsın. Şahitler de çağrıldıklarında kaçınmasınlar. Siz yazanlar da az olsun çok olsun onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu Allah yanında adalete en uygun olduğu gibi şahitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. Ancak aranızda peşin devrettiğiniz bir ticaretse, o zaman bunu yazmamanızda size bir sakınca yoktur. Alışveriş yaptığınızda da şahit tutun, bir de ne yazana ne de şahitlik edene zarar verilmesin. Eğer zarar verirseniz bu mutlaka kendinize dokunacak bir günah olur. Allah'tan korkun! Allah size ilim öğretiyor ve Allah her şeyi bilir. Bakara-282
- "Ey iman edenler, hak ölçülerle hareket edip adaleti yerine getirmeye uğraşan hakimler, Allah için şahitlik yapan kişiler olunuz. Gerek kendileriniz veya ana-babanız yahut en yakınlarınız aleyhine olsun; gerek zengin, gerek fakir olsun. Çünkü Allah, ikisinden de önceliklidir. Bundan dolayı adaletten uzaklaşıp da nefsinize uymayın. Şahitlik yaparken dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." Nisa-135
- A'raf suresi 7/87. ayeti: Mademki sizin bir kısmınız benimle gönderilene iman etmiş, bir kısmınız da iman etmemişse; o halde Allah aramızda hükmünü verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
- Tin suresi 95/8. ayeti: Allah; hüküm verenlerin, en iyi hüküm vereni değil mi?
- El-Adl ismini Cuma gece 25 ekmek parçasına yazan ve bunu okuyan kişi tüm bunların ardından bu ekmekleri yerse, Allah ona bütün mahlukatı musahhar kılar ve mesud olmasını sağlar.
- El-Ald adı zikrin adabına göre devam eden her kimse, iş yaşamında ve hal hareketlerinde adil olacaktır. Bu zikrin adabına göre yaşayan kişi kimselere zulum etmez, zalim olmaz. Kendisini fitne fesat ve kötü düşüncelerden arındırarak kötü huylarını iyi niyete çevirir. Bunun neticesinde güzel bir ahlak ile bütünleşir.
- El – Adl ismi adaletin sağlanması, sürmesi ve mevcut durumun iyiye gitmesi için "Ya Adı Celle Celalühü" denerek 104 defa okunmalıdır.
- Adil olmak için günlük bu esma-ı zikri 'Ya Adl' diye 104 defa okunması gerekiyor.
- İnsanlar arasında sevilmek istiyorsanız bu ismi şerifi devamlı olarak 'Ya Adl' diye 140 defa okuyun.
- Zulmeden zalimlere yönelik okunduğunda zalimi bile hizaya getirdiği gibi yapacağı zulmünden vazgeçmek zorunda kalır.
- Sabahın seher vaktinde güneş doğmadan evvel 'Ya Adl' diyerek 92 defa okunduğunda kişilere karşı daha adeletli bir davranış sergiliyor hale gelir.
- Bu ismin zikrine usulüne göre devam eden kimse iş ve davranışlarında adil olur, hiç kimseye zulmedemez, nefsini fitne ve fesattan kurtarır. Kötü huyları iyi huylara dönüşür; güzel ahlaka sahip olur.
- Cuma gecesi 20 lokma ekmek üzerine yazıp yerse,insanların,cinlerin vebütün mahlukatın hürmet ve saygısını kazanır.
- Hakimler bu ismi her gün (104) defa okuyarak devam ederlerse,Cenabı-hak,onları zulümden korur, isabetli kararlar ilham eder davalı ve davacı ve şahitler doğrudan başka bir şey söyleyemez, hakkı gizleyemezler.
- Başkalarında hakkı olup da alamayanlar, üç gün riyazetle oruç tutup geceleri(10816) defa, ”YA ADL” diye zikredip, sonunda ” Ey adil-i mutlak olan Allah’ım! bu ismin hürmetine hakkımı falan kimseden alıvermemi istiyorum” diye dua ederse ,Allah o zalim ve zorba hak yeyici kimseyi,dua eden kimsenin hakkını vermeye mecbur eder; yine de vermezse başka türlü cezasını çeker.
- Bu esma zikir saatinde 'Ya Adl' diye 104 defa çekildiği zaman maddi manevi sıkıntılardan kurtuluşa erer.
Esma-ul Hüsna'nın tamamına ulaşmak için buraya tıklayınız