Yer Kocamustafapaşa.. Mekan Sümbül efendi Cami külliyesi.. Nokta. İki sultanın ebedi istirahatgahının hemen yanı..
Yaklaşık 1300 yıllık olduğu söylenen bugün kuru mu kuru, kupkuru bir ağaç gövdesinin sır olmayan ancak doğru olup olmadığı da tartışılan durumundan bahsedeceğiz.
Bir servi ağacı, zamanında zinciri varmış. Zincirin İstanbul belediyesine ait bir müzede saklandığı söylense de hangi müze olduğu meçhul. Çünkü İstanbul Belediyesine ait çok sayıda müze var ama kent müzesi yok. Bir vakitler sahabelerden Hz. Cabir (rah) tarafından Hz. Hüseyin efendimiz (rah) torunları olan bu iki sultanın ayak ucuna dikildiği söylenen servi ağacı zamanla düşecek gibi olduğu için bir rivayete göre Sümbül Sinan Efendi tarafından zincirler sarılmış.
Burada anlatılara baktığımızda zaten bir gariplik var.. Bu garipliğin esası Hz. Cabir'in (rah) diktiği ağacın kurumasını bu iki sultanın vefatına bağlayanlar var. Oysa o vefat olayı olduktan sonra servi dikiliyor. Servinin onca büyümesi de bir hayli zaman alıyor. Ne ara kurusun ki..
Sümbil Sinan hazretlerinin 1500lü yıllarda yaşadığını, Hazreti Cabir rah'nın 670 yıllarında geldiğini de hatırlayalım.
Bununla birlikte Ankara Resim ve Heykel Müzesinde sergilenen aşağıdaki tabloda Servinin kurumadığı yıllara ait görüntüsü de ayan beyan ortada..
“Eskiden selviye asılmış bir zincir, davacı ve davalı olan iki kişiden hangisinin haklı olduğunu gösterirdi. Davacı ve davalı zincirin altına otururlardı ve zincir haklı olana doğru hareket ederdi. Günün birinde adamın biri başka birine borç para vermiş. Geri ödeneceği gün gelmiş, parayı ödünç alan adam parayı geri ödediğine dair yemin ediyor. Ödünç veren ise bunu inkar ediyor. Kavga etmeye başlıyorlar. Ödünç alan öbürünün sakalına asılıyor ve bağırıyor, diğeri ise karşısındakinin parmağını adamakıllı ısırıyor. Yardıma gelen komşular, ikisini ayırıyorlar ve Sümbül Efendi’nin efsanevi servisine gitmeye ikna ediyorlar. Gidiyorlar. İkisi de zincirin altına oturduktan sonra, paraları borç olarak vermiş olan adam davasını anlatıyor serviye. Sıra öbürüne gelince, elini kaldırıp yemin etmek için elindeki kamış bastonu davacıya veriyor ve ‘Al senin olsun, ben istemiyorum şu bastonu’ diyor ve yemin etmeye başlıyor, borcu geri ödediğini söylüyor. Etraftakiler büyük heyecanla zincirin hangisine doğru hareket edeceğini bekliyorlar. Selvinin dallarından bir fısıltı işitiliyor ve en nihayet zincir, paraları borç veren adamın istikametine doğru hareket ediyor. Bunu gören davacı fena şekilde öfkeleniyor, çünkü paraların bastonun içinde saklanmış olduğunu bilmiyor; kızıyor, ayağa kalkıyor ve elindeki kamış bastonla zinciri tartaklamaya başlıyor. Bağırıyor, küfür ediyor, zincirin yalancı ve namuzsuz olduğunu ileri sürüyor. Tam o anda baston kırılıyor ve içine yerleştirilmiş altın paralar meydana dökülüyor. Faizi dahil tüm borç olarak verilen miktar.”
Paraların bastona saklanması, ağacın fısıldaması ve faizden söz edilmesi, Ressam Üsküdarlı Osman'ın tablosundaki servi vs vs...
Buradaki rivayetler bitti mi.. Bitmedi..
İşte diğerleri
İşte diğerleri
Selviye atfedilen önemin bir sebebi de, Sümbül Efendi’nin, bu ağacın altında Allah’ın ruhaniyeti ile görüştüğü rivayetidir. İmkansızdır. Allahın ruhunun olduğunu ileri sürmek, insan gibi kabullenmek ve bir velinin bir peygamberden daha üstün olarak gösterilmesi.. Garip..
Bir diğer rivayet.
Zincirli Selvi ile ilgili bir başka inanışa göre de bu zincir kıyametin kopmasını önlüyormuş. Zincir yerinden kopup düşecek olursa o zaman kıyamet koparmış.
Allah c.c kıyameti kopartacağı zaman bu zincirin durumuna göre mi karar verecek.. Zincir kıyameti önlüyormuş, daha neler...Tövbe tövbe..
Garip bir durum anma kim nasıl inanmak isterse inanabilir.Allah c.c kıyameti kopartacağı zaman bu zincirin durumuna göre mi karar verecek.. Zincir kıyameti önlüyormuş, daha neler...Tövbe tövbe..
@erolkaranet - 02.02.2023