
Bismillahirrahmânirrahîm.* Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
"Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb / Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da
Mâ eğnâ anhü mâlühû ve mâ keseb / Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi.
Seyeslâ nâren zâte leheb / O, alevli bir ateşte yanacak
Vemraetühû hammâletelhatab / Odun taşıyıcı olarak karısı da (ateşe girecek).
Fî cî dihâ hablün min mesed / Ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde."
Şüphesiz Allah-u Teala Doğru Söylemiştir. ..Allah c.c vaadinden asla dönmez
*******
Yukarıda yer verdiğimiz Tebbet süresini bir Müslüman mutlaka duymuştur. Surenin öznesi olan Ebu Leheb, peygamber efendimiz aleyhisselamın öz be öz amcasıdır. Ebu Leheb, Kıymetli efendimize, karısı ile birlikte çok zulüm etmiştir. Ayetin iniş sebebi ise,
Rivayete göre Allah Teâlâ kendisine yakınlarını uyarıp İslâm’a çağırmasını emredince (bk. Şuarâ 26/214) Hz. Peygamber (asm) Safa tepesine çıkmış, orada bulunan yakın akrabasını bir araya toplayıp onları İslam’a davet etti. Bunun üzerine Ebu Leheb, bu olaya kızarak “Tebben leke” (Hüsrana uğrayasın, kahrolasın, Kuruyup yok olasıca), Bunun için mi bizi buraya çağırdın..!” diye beddua etti. Bunun üzerine Tebbet suresi nazil oldu. (Buhârî, “Tefsîr”, 111;Taberi XXX, 217-218, Razi, Beydavi, Kurtubi, ilgili yer)
Surenin ilk üç ayetinde asıl adı Ebû Utbe Abdüluzzâ olan, fakat yüzünün güzelliği dolayısıyla babası tarafından “Ebû Leheb” (alev alev parıldayan) künyesiyle anılan amcasına beddua edilmekte, sahip olduğu servetin ve çocuklarının kendisini cehennem ateşinden kurtaramayacağı haber verilmektedir. Son iki âyette Ebû Leheb’in karısı Ümmü Cemîl Ervâ’nın da alev alev tutuşan cehenneme gireceği bildirilmektedir; çünkü o Hz. Peygamber’e eziyet etmek için dikenler taşıyıp geçeceği yola sermekteydi.
Ve bu söylenen herkesin şahit olduğu bir olay olup, aynen gerçekleşmiştir.
Ahiretteki yaşamaları da Allah-u Teala hazretlerinin bildirdiği şekliyle de gerçekleşecektir, inşallah.
Şimdi, peygamber efendimizin risalete başladığı yıllardan bu yana sürekli kendini bilmez şuursuzlar ona karşı hadsiz bir mücadeleye, kötüleme yarışına girmişlerdir.
Ve bu söylenen herkesin şahit olduğu bir olay olup, aynen gerçekleşmiştir.
Ahiretteki yaşamaları da Allah-u Teala hazretlerinin bildirdiği şekliyle de gerçekleşecektir, inşallah.
Şimdi, peygamber efendimizin risalete başladığı yıllardan bu yana sürekli kendini bilmez şuursuzlar ona karşı hadsiz bir mücadeleye, kötüleme yarışına girmişlerdir.
Canlılar kategorisinde insan müsveddesi olarak dolaşan bazı kimseler okuduğu / yazdığı kitaplarla dünyalık menfaat elde etmek amacıyla ve farklılık olsun maksatlı yazılar yazarak bir de bundan geçim yolunu bulduğu kitaplar, makaleler yazmaktadır.
İçimizde bulunan sözde Müslüman, sureti haktan görünen münafıkların yaptığı İslam düşmanlığı da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.. Zira Müslümanlar arasında fitne ve fesat sokanlar İslam düşmanı Küfrün elebaşları olan cenahlardır.
İçimizde bulunan sözde Müslüman, sureti haktan görünen münafıkların yaptığı İslam düşmanlığı da ayrıca üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.. Zira Müslümanlar arasında fitne ve fesat sokanlar İslam düşmanı Küfrün elebaşları olan cenahlardır.
1500 yıllık bir hicri yılın her döneminde yapılan beyinsizce girişimler insanlık tarihinin son bulacağı güne kadar da devam edecektir.
Ne yazık ki, son zamanlarda değil her zaman İslam düşmanları, İslami eserler üzerinden yine Müslümanları vuracak, vurmaya devam edecektir. Fitne ve fesatlıkta yarış edecekler. Ve dinini gerçekten bilmeyen söz de Müslümanlar da her türlü mecradan nefret kusup, İslamdan uzaklaşmış olacaklardır.
Akıllı bir insan sadece yukarıdaki ayeti anlayıp dinlese herhalde kendi geleceğini bu denli zulme, acımasızlık, acıklı bir istikbale sürüklemez. Ne var ki, gaflet içinde bulunan insan bunu, Ebu Leheb'in de uyarılmış olmasına rağmen nasıl dinlemediyse, pişman olmadıysa, peygambere de hakaret edenlerin aynı akıbete tevbe etmedikçe uğrayacakları kesin görülmektedir.
“Allah’ın elçisine doğrudan dil uzatan (söven, küfreden), onun kendisine, ailesine, soyuna, dinine veya ona özgü niteliklerinden birine herhangi bir şekilde ayıp, kusur ve noksanlık katan, dolaylı da olsa ona dil uzatan, kimlik ve kişiliğini diğer bir ifade ile şahsiyetini hafife almak, yaralamak, şan ve şerefini küçük düşürmek, hakaret etmek ve ayıplamak kastıyla birine veya bir şeye benzeten ona sövmüş (sebbetmiş) sayılır. Yine Peygamber’e beddua eden, lanet okuyan, herhangi bir şekilde zarar görmesini isteyen, kötülemek amacıyla makam mevki ve şerefine uygun olmayan şeyleri ona nispet eden, dine (şeriata) aykırı olan yalan sözlerle onu taciz eden, maruz kaldığı bir takım musibet ve zorlukları devamlı bir şekilde anarak onu ayıplayan, başkalarında da olabilecek bir takım insanî arızaları bahane ederek onu insanların gözünden düşürmeye çalışan bireyler de ona hakaret ve saygısızlık etmiş olur. Bütün bunlar Hz. Peygamber’e sövme (sebbetme) kavramı içerisine giren eylem ve davranışlardan sayılmıştır.
Bunların dışında peygamberlerde bulunan yalnızca peygamberlere özgü üstün olgunluk sıfatlarının, kendisinde veya başkasında bulunduğunu ileri sürerek kendisini yada başkasını yücelten bireyler de Hz. Peygamber’e saygısızlık yapmış olurlar. (Kaynak : (Kâdı îyaz, Eş-Şifâ bi Tarifi Hukuki’l-Mustafa (nşr. Muhammed Emin Karaali ve diğerleri), Dımaşk, 1932, II, 473-474))
Konu hakkında daha fazla yorum yapmıyoruz ve Kur'an-ı Kerim vasıtasıyla peygambere ve ailesine yapılan hakaretlere Allah-u Teala neler buyuyor okuyoruz...
Peygamber’e saygısızlık, her şeyden önce onu elçi olarak seçip gönderen Yüce Allah’a ve O’nun emirlerine saygısızlıktır. Bununla birlikte Peygamber’in şahsi ve manevi kimliğine saygısızlıktır. Dahası o peygamberi Allah’ın elçisi olarak bilen ve onun getirmiş olduğu ilahî buyruklarla hayatını idame ettiren milyonlarca mümin ve Müslüman bireyin maddî ve manevî kimlik, kişilik ve onurlarına saygısızlıktır. Çünkü Peygamberler gönderildikleri insan topluluklarının yol göstericileri/ rehberleri ve örnek şahsiyetleridirler.
İşte bu ayetler, peygamberin mesajını çarptırarak yürürlükten kaldırmak suretiyle manen peygamberi ve mesajlarını öldürmek isteyen bireylere yönelik bir uyarı olarak değerlendirilebilir.
İslam bilginleri, Hz. Peygamber’e yahut Allah’ın elçilerinden başka bir peygambere söven, ayıplayan veya küçümseyen kimselerin ister Müslüman olsun, isterse Müslüman olmasın (Kafir) cezasının ölüm olduğuna hükmetmişlerdir. Peygamber’e söven şahsın Müslüman olması halinde verilen hükmün değişmeyeceği, hatta tövbe etse bile tövbesinin kabul olunmayacağını bildirmişlerdir. Kadı İyaz, eş-Şifa, II, 221.
İmam Azam Ebu Hanife ile diğer Hanefi fıkıh bilginleri ile diğer mezhep imamlarının da tercihe şayan bulunan diğer görüşlerine göre ise Hz. Peygamber’e söven, onu tebliğinde yalanlayan ve ondan uzak olduğunu söyleyen birey, mürted (dinden çıkmış) hükmündedir. Tövbe etmesi istenir, tövbe eder de pişmanlığını bildirirse ölüm cezası uygulanmaz ve ceza düşer. Tövbe etmezse dinden çıkmış sayılarak, ölüm cezası uygulanır ve kendisine Müslüman muamelesi yapılmayarak yani cenazesi yıkanmayarak, cenaze namazı kılınmayarak ve Müslüman mezarlığına da defnedilmeyerek bir çukura gömülür. Mirası da varislerine paylaştırılmayıp, hazineye bırakılır. Kadı İyaz, eş-Şifa, II, 220, 227, 236, 255, 256, 265; Kastalânî, Mevâhibü’l-Ledünniye, I, 513; Topaloğlu, agm, 77.
O halde Hz. Peygamber (asm)’in maddi ve manevi şahsiyetine dil uzatanlar, onu küçümseyici bir görünüm içerisinde tasvir edip betimleme yoluna gidenler, onun şahsi ve aile hayatına açık veya dolaylı yollarla iftirada bulunanlar, onunla veya onunla ilgili değerlerle alay edenler, ona saygısızlıkta bulunmuş olurlar. Bu tür insanlar yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi, dünyada ve ahirette Allah’ın lanetine maruz kalacaklardır.
Nemrut’un, Firavun’un, Ad kavminin, Semud kavminin, Lut Aleyhisselam’ın kavminin başlarına gelenleri, Ebu Cehilllerin, Ebu Leheplerin başına gelenleri, en son batılı karikatüristin kendisini korumaya çalışan 2 polis ile birlikte otomobilde yanarak ölmeleri hepsi ayrı ayrı ibrettir
Bu tür eylem ve davranışlarda bulunanlara, kanunların elverdiği ölçüde tepkide bulunmak ve bu gibi davranışlara engel olmak da inanan bireylerin ve onların teşkil ettiği siyasal otoritelerin görevidir.
Kaynaklar
Kur'an-ı kerim ilgili ayetler
Hz. Peygambere Yönelik saygısızlıklar - Doc.Dr. Selim Özarslan
Peygambere küfür eden dinden çıkar mı?
Peygambere saygısı olmayanların dinde nasipleri olmaz
Rasûlullah’a Hakaretin ve Hakaret Edenleri Desteklemenin Hükmü - Faruk Furkan
Ne yazık ki, son zamanlarda değil her zaman İslam düşmanları, İslami eserler üzerinden yine Müslümanları vuracak, vurmaya devam edecektir. Fitne ve fesatlıkta yarış edecekler. Ve dinini gerçekten bilmeyen söz de Müslümanlar da her türlü mecradan nefret kusup, İslamdan uzaklaşmış olacaklardır.
Akıllı bir insan sadece yukarıdaki ayeti anlayıp dinlese herhalde kendi geleceğini bu denli zulme, acımasızlık, acıklı bir istikbale sürüklemez. Ne var ki, gaflet içinde bulunan insan bunu, Ebu Leheb'in de uyarılmış olmasına rağmen nasıl dinlemediyse, pişman olmadıysa, peygambere de hakaret edenlerin aynı akıbete tevbe etmedikçe uğrayacakları kesin görülmektedir.
“Allah’ın elçisine doğrudan dil uzatan (söven, küfreden), onun kendisine, ailesine, soyuna, dinine veya ona özgü niteliklerinden birine herhangi bir şekilde ayıp, kusur ve noksanlık katan, dolaylı da olsa ona dil uzatan, kimlik ve kişiliğini diğer bir ifade ile şahsiyetini hafife almak, yaralamak, şan ve şerefini küçük düşürmek, hakaret etmek ve ayıplamak kastıyla birine veya bir şeye benzeten ona sövmüş (sebbetmiş) sayılır. Yine Peygamber’e beddua eden, lanet okuyan, herhangi bir şekilde zarar görmesini isteyen, kötülemek amacıyla makam mevki ve şerefine uygun olmayan şeyleri ona nispet eden, dine (şeriata) aykırı olan yalan sözlerle onu taciz eden, maruz kaldığı bir takım musibet ve zorlukları devamlı bir şekilde anarak onu ayıplayan, başkalarında da olabilecek bir takım insanî arızaları bahane ederek onu insanların gözünden düşürmeye çalışan bireyler de ona hakaret ve saygısızlık etmiş olur. Bütün bunlar Hz. Peygamber’e sövme (sebbetme) kavramı içerisine giren eylem ve davranışlardan sayılmıştır.
Bunların dışında peygamberlerde bulunan yalnızca peygamberlere özgü üstün olgunluk sıfatlarının, kendisinde veya başkasında bulunduğunu ileri sürerek kendisini yada başkasını yücelten bireyler de Hz. Peygamber’e saygısızlık yapmış olurlar. (Kaynak : (Kâdı îyaz, Eş-Şifâ bi Tarifi Hukuki’l-Mustafa (nşr. Muhammed Emin Karaali ve diğerleri), Dımaşk, 1932, II, 473-474))
Konu hakkında daha fazla yorum yapmıyoruz ve Kur'an-ı Kerim vasıtasıyla peygambere ve ailesine yapılan hakaretlere Allah-u Teala neler buyuyor okuyoruz...
- “Allah’ın ayetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberleri öldürenler, adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı haber ver!” Âl-i İmran, 3/21.
- “Ey iman edenler, Siz de Musa’ya eziyet edenler gibi olmayın. Allah onu onların yakıştırdıkları şeylerden arındırdı. O, Allah katında şerefli ve saygındı.” el-Ahzab, 33/ 69.
- “Kuşkusuz senden önce de nice peygamberlerle alay edildi. İnkâr edenlere mühlet verip, sonra onları yakaladım. Baksınlar cezam nasılmış?” Er-Ra’d, 13/32
- “Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.”El-Mâide, 5/33.
- “Andolsun, onlara (Tebük gazvesine giderken söyledikleri o alaylı sözleri) soracak olsan, elbette şöyle diyeceklerdir: ‘Biz sadece eğlenip şakalaşıyorduk.’ De ki: Allah ile O’nun ayetleri ile ve Rasûlü ile mi alay ediyorsunuz? Özür dilemeyin. Siz iman ettikten sonra gerçekten de kâfir oldunuz…” (Tevbe, 65, 66)
- “Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün elebaşlarıyla savaşın/öldürün. Çünkü onlar yeminlerine riayet etmeyen kimselerdir. Umulur ki, vazgeçerler.” (Tevbe, 12)
- “O, (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır” diyen kimseler de vardır. De ki: “O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah’a inanır, müminlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah’ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır.”Tevbe, 9/61. Ayrıca bkz. Tevbe, 9/65-66. 38
- “Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı (karşı gelmeyi) konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah’ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, “Söylediklerimiz yüzünden Allah bize azap etse ya!” diyorlar. Cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü dönüş yeridir orası!” Mücadele, 58/8.
- “Allah ve Resûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.”Ahzab, 33/57
- “…Sizin Allah’ın Resulünü üzmeniz ve kendisinden sonra onun hanımlarını nikâhlamanız asla caiz olmaz. Çünkü bu Allah katında büyük (bir günah) tır.”Ahzab, 33/53.
- “Kuşkusuz senden önce de nice peygamberlerle alay edildi. İnkâr edenlere mühlet verip, sonra onları yakaladım. Baksınlar cezam nasılmış?” Ra’d, 13/32;
- “Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.”Mâide, 5/33
- Yine onlardan (münafıklardan) peygamberi inciten ve “O, (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır” diyen kimseler de vardır. De ki: “O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah’a inanır, müminlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah’ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır.”Tevbe, 9/61
- “Gizlice konuşmaktan menedilip de, menedildikleri şeyi işleyen ve günah, düşmanlık ve peygambere isyanı (karşı gelmeyi) konuşanları görmedin mi? Sana geldiklerinde Allah’ın seni selamlamadığı selamla selamlıyorlar. İçlerinden de, “Söylediklerimiz yüzünden Allah bize azap etse ya!” diyorlar. Cehennem onlara yeter! Oraya girecekler. Ne kötü dönüş yeridir orası!” Mücadele, 58/8.
Peygamber’e saygısızlık, her şeyden önce onu elçi olarak seçip gönderen Yüce Allah’a ve O’nun emirlerine saygısızlıktır. Bununla birlikte Peygamber’in şahsi ve manevi kimliğine saygısızlıktır. Dahası o peygamberi Allah’ın elçisi olarak bilen ve onun getirmiş olduğu ilahî buyruklarla hayatını idame ettiren milyonlarca mümin ve Müslüman bireyin maddî ve manevî kimlik, kişilik ve onurlarına saygısızlıktır. Çünkü Peygamberler gönderildikleri insan topluluklarının yol göstericileri/ rehberleri ve örnek şahsiyetleridirler.
İşte bu ayetler, peygamberin mesajını çarptırarak yürürlükten kaldırmak suretiyle manen peygamberi ve mesajlarını öldürmek isteyen bireylere yönelik bir uyarı olarak değerlendirilebilir.
İslam bilginleri, Hz. Peygamber’e yahut Allah’ın elçilerinden başka bir peygambere söven, ayıplayan veya küçümseyen kimselerin ister Müslüman olsun, isterse Müslüman olmasın (Kafir) cezasının ölüm olduğuna hükmetmişlerdir. Peygamber’e söven şahsın Müslüman olması halinde verilen hükmün değişmeyeceği, hatta tövbe etse bile tövbesinin kabul olunmayacağını bildirmişlerdir. Kadı İyaz, eş-Şifa, II, 221.
İmam Azam Ebu Hanife ile diğer Hanefi fıkıh bilginleri ile diğer mezhep imamlarının da tercihe şayan bulunan diğer görüşlerine göre ise Hz. Peygamber’e söven, onu tebliğinde yalanlayan ve ondan uzak olduğunu söyleyen birey, mürted (dinden çıkmış) hükmündedir. Tövbe etmesi istenir, tövbe eder de pişmanlığını bildirirse ölüm cezası uygulanmaz ve ceza düşer. Tövbe etmezse dinden çıkmış sayılarak, ölüm cezası uygulanır ve kendisine Müslüman muamelesi yapılmayarak yani cenazesi yıkanmayarak, cenaze namazı kılınmayarak ve Müslüman mezarlığına da defnedilmeyerek bir çukura gömülür. Mirası da varislerine paylaştırılmayıp, hazineye bırakılır. Kadı İyaz, eş-Şifa, II, 220, 227, 236, 255, 256, 265; Kastalânî, Mevâhibü’l-Ledünniye, I, 513; Topaloğlu, agm, 77.
O halde Hz. Peygamber (asm)’in maddi ve manevi şahsiyetine dil uzatanlar, onu küçümseyici bir görünüm içerisinde tasvir edip betimleme yoluna gidenler, onun şahsi ve aile hayatına açık veya dolaylı yollarla iftirada bulunanlar, onunla veya onunla ilgili değerlerle alay edenler, ona saygısızlıkta bulunmuş olurlar. Bu tür insanlar yukarıdaki ayetlerde belirtildiği gibi, dünyada ve ahirette Allah’ın lanetine maruz kalacaklardır.
Nemrut’un, Firavun’un, Ad kavminin, Semud kavminin, Lut Aleyhisselam’ın kavminin başlarına gelenleri, Ebu Cehilllerin, Ebu Leheplerin başına gelenleri, en son batılı karikatüristin kendisini korumaya çalışan 2 polis ile birlikte otomobilde yanarak ölmeleri hepsi ayrı ayrı ibrettir
Bu tür eylem ve davranışlarda bulunanlara, kanunların elverdiği ölçüde tepkide bulunmak ve bu gibi davranışlara engel olmak da inanan bireylerin ve onların teşkil ettiği siyasal otoritelerin görevidir.
Kaynaklar
Kur'an-ı kerim ilgili ayetler
Hz. Peygambere Yönelik saygısızlıklar - Doc.Dr. Selim Özarslan
Peygambere küfür eden dinden çıkar mı?
Peygambere saygısı olmayanların dinde nasipleri olmaz
Rasûlullah’a Hakaretin ve Hakaret Edenleri Desteklemenin Hükmü - Faruk Furkan
Derleme : Erol Kara @erolkaranet - 25.02.2023