وَلَقَدْ اٰتَيْنَاكَ سَبْعاً مِنَ الْمَثَان۪ي وَالْقُرْاٰنَ الْعَظ۪يمَ
Velekad âteynâke seb’an mine-lmeśânî velkur-âne-l’azîm(e)
Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur'an'ı verdik. (Diyanet meali)
veya
“Şu bir gerçek ki biz sana ‘tekrarlanan yedi’yi ve yüce Kuran’ı verdik.”
Yukarıda yazdığımız, Kuran dili ile yazılmış hali, latin harfleri ile okunuşu Diyanet meali ile birlikte birlikte asıl kastedilen anlamı ile Hicr suresinin 7. ayetidir.
Bir çok mecrada tartışılan ayette geçen "7 ayet ve Kuran-ı Kerim" tanımında "yedi" kelimesine "ayet" kavramı sonradan eklenmiştir. Ayetin özünde bu yoktur.
Genelde alimler bu yedinin arkasına ayet kavramını eklemiş ve öyle de kabul görmeye çalışılmıştır. Bu şekliyle baktığımız 7 ayetin her namazda öncelikle okunan ve şart olan Fatiha suresi olduğunu söyler. Bu açıklama doğru mudur ?
Yoksa pek söz edilmeyen yine 7 ayetten oluşan Maun suresi midir. ?
Bu tartışma konusu olarak sürmektedir. Zira Fatiha'da Besmele eklenirse 7 ayet oluyor, Maun suresinde besmelesiz 7 ayet var.
Bununla birlikte Tevbe suresi hariç tüm surelerde besmele bulunmaktadır.
Bir anlam çelişkisi olabilmektedir.
Konuya farklı bakarsak;
Bu tartışma konusu olarak sürmektedir. Zira Fatiha'da Besmele eklenirse 7 ayet oluyor, Maun suresinde besmelesiz 7 ayet var.
Bununla birlikte Tevbe suresi hariç tüm surelerde besmele bulunmaktadır.
Bir anlam çelişkisi olabilmektedir.
Konuya farklı bakarsak;
Ya da Kuran-ı Kerim dışında 7 ayet olup bu ayetler anladığımız anlamda, Kur'an ayetleri gibi bir ayet midir ? Kur'an-ı Kerim dışında mıdır ?
Bunların dışında ayet olarak nitelendirirsek Allah-u Teala'nın peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselama sunduğu farklı olarak yaratılmış özel unsurlar mıdır.
Zira Allahu Teala yaratığı her şeyi farklı ayet olarak bahsettiği ayetler bulunmaktadır.
Mesela,
Zira Allahu Teala yaratığı her şeyi farklı ayet olarak bahsettiği ayetler bulunmaktadır.
Mesela,
Ayeti okurken "biz sana tekrarlanan yedi ayeti" sözünün Kuran-ı Kerim dışında farklı olduğu kanısı doğmaktadır. Alimlerin de bu kanı üzerinden düşünceleri bulunmaktadır.
İşte Kur'anı Kerim'de farklı objelerden ayet olarak söz edildiği ayetler
"BAKARA, 164
"Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiriyle yer değiştirmesinde, insanların yararı için okyanusta akıp giden gemilerde, Allah'ın gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve orada yaydığı her çeşit canlıda, rüzgarları ve gök ile yer arasında hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için elbette ayetler (dersler ve kanıtlar) vardır."
"ENBİYA, 37
"İnsanlar aceleci olarak yaratılmıştır. Size ayetlerimi (işaretlerimi) göstereceğim; acele etmeyin."
RUM, 20
"Sizi bir topraktan yaratması ve sonra yayılıp çoğalan insanlar olmanız O'nun ayetlerindendir".
RUM, 21
"Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması O'nun ayetlerindendir. Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır."
RUM, 22
"Göklerin ve yerin yaratılışı, dillerinizin ve renklerinizin farklılığı da O'nun ayetlerindendir. Bilenler için bunda işaretler vardır."
RUM, 23
"Geceleyin ve gündüzün uyumanız ve O'nun lütfundan aramanız da O'nun ayetlerindendir. Dinleyen bir toplum için bunda işaretler vardır."
RUM, 24
"Korku ve umut kaynağı olarak size şimşeği göstermesi ve gökten bir su indirerek ölümünden sonra onunla yeri diriltmesi de O'nun ayetlerindendir. Aklını kullanan bir toplum için bunda işaretler vardır."
RUM, 25
RUM, 25
"Göğün ve yerin O'nun buyruğuyla ayakta durması da O'nun ayetlerindendir. Sonra sizi yerden bir tek çağrıyla çağırdığı vakit siz çıkıverirsiniz."
LOKMAN, 31
"Size bazı ayetlerini göstermek için, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde akıp gittiğini görmez misin? Her sabreden ve şükreden için bunda dersler vardır."
YA-SİN, 33
"Ölü toprak onlar için bir ayettir: Onu diriltiriz ve oradan taneler çıkarırız da ondan yerler."
YA-SİN, 37
"Gece de onlar için bir ayettir: Ondan gündüzü soyarız da onlar karanlıkta kalırlar."
YA-SİN, 41
"Onlar için bir başka ayette, insan soyunu yüklü gemide taşımamızdır."
MÜMİN, 13
"O ki size ayetlerini (kanıtlarını ve işaretlerini) göstermekte ve sizin için gökten bir rızık indirmektedir. Tümüyle yönelip teslim olandan başkası ibret almaz."
FUSSİLET, 37
"Gece, gündüz, güneş ve ay O'nun ayetlerindendir. Güneşe ve ay'a secde etmeyin, onları yaratan Allah'a secde edin. O'na kulluk edecekseniz."
FUSSİLET, 39
"Kupkuru gördüğün toprağın üzerine su yağdırdığımızda onun titreşip kabarması da O'nun ayetlerindendir. Onu dirilten ölüleri de diriltir. O, herşeye gücü yetendir."
"Kupkuru gördüğün toprağın üzerine su yağdırdığımızda onun titreşip kabarması da O'nun ayetlerindendir. Onu dirilten ölüleri de diriltir. O, herşeye gücü yetendir."
FUSSİLET, 53
"Onun gerçek olduğu onlara apaçık oluncaya kadar onlara, ufuklarda ve kendi içlerinde ayetlerimizi (işaret ve kanıtlarımızı)göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanık olması yetmez mi?"
"Onun gerçek olduğu onlara apaçık oluncaya kadar onlara, ufuklarda ve kendi içlerinde ayetlerimizi (işaret ve kanıtlarımızı)göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanık olması yetmez mi?"
CASİYE, 3
"İnananlar için göklerde ve yerde ayetler var."
"İnananlar için göklerde ve yerde ayetler var."
ZARİYAT, 20
"Kesin inananlar için yerde ayetler (işaret ve deliller) vardır."
"Kesin inananlar için yerde ayetler (işaret ve deliller) vardır."
Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi ayet kavramı Kur'an-ı kerim'de farklı anlamlarda kullanılmıştır. O halde Hicr Suresinde geçen o 7 ayet anlam olarak farklı bir anlamda mıdır?
Bir de yukarıda mealen yazılan diğer açıklamaya bakarak
Öncelikle konumuza esas olan ayetteki "seb’an mine-lmeśânî"ne bakarsak "biz sana yedi ayeti verdik" denilmediğidir. Burada "biz sana yediyi verdik", denildiği bir çok kaynakta da yer almaktadır. Ayeti bu haliyle tekrar yazarsak “Şu bir gerçek ki biz sana ‘tekrarlanan yedi’yi ve yüce Kuran’ı verdik.” anlamı çıkacaktır.
Ayeti kelime kelime açıyoruz.
Bir de yukarıda mealen yazılan diğer açıklamaya bakarak
Öncelikle konumuza esas olan ayetteki "seb’an mine-lmeśânî"ne bakarsak "biz sana yedi ayeti verdik" denilmediğidir. Burada "biz sana yediyi verdik", denildiği bir çok kaynakta da yer almaktadır. Ayeti bu haliyle tekrar yazarsak “Şu bir gerçek ki biz sana ‘tekrarlanan yedi’yi ve yüce Kuran’ı verdik.” anlamı çıkacaktır.
Ayeti kelime kelime açıyoruz.
Seb'a, سبعة ; Arapça'da “ Yedi ” anlamıdır.
Min, من ; Yalnız başına bir anlam ifade etmeyen, “ Harf-i Cer ” dir. Min, isme “..den,dan” hali veren bir edattır.
Mesani, مثانى ; Mesna karşılaşmaları çoğuludur. Mesna ise lügatta bükülmek, katlanmak, sonuçlara varmak veya tekrar kullanmak ikilenen veya başka bir şey dahille takviye edilen veya çeşitlendirilen herhangi bir sonunda. İkişer, ikili, mükerrer, bükülü, çifteli, büklüm, bükümlü, büküm yeri kat olan, katlı, kıvrım, kıvrımlı, kıvrak, manalarına gelmektedir. ( El-Mu'cem'ul Vasit, I, 101, 102 İsfehani-Müfredat SNY maddesi)
Bu lügati bilgilerinden “ Seban minel mesani” ifadesi için “ Tekrarlanan Yedi” yahut “ Tekrarlananlardan Yedi ” tercümelerinden ikisi de uygundur.
Bu bağlamda ayetin tercümesi;
“Ve Andolsun ki sana Tekrarlanan yediyi ve Kur'an-ı Azim'i verdik.” (Hicr:87)
şeklindedir.
Pekala, bu 7 (yedi) nedir ?
İnanıyoruz ki, Bazı surelerin başında bulunan sadece harflerden oluşan ve açıklamaları asla yapılamayan ayetler gibi bunun sırrı da Allah-u Teala'nın katında gizli olup üzerinde yapılacak yorumlarda hata yapma olasılığı ayet mealinin farklı şekillerde yazılıp anlamının çarpıtılması gibi yanlış anlamlara sebep olup, günaha girmeye neden olacağını düşünüyoruz.En doğrusunu Allah c.c bilir.
Derleme - @erolkaranet - 23.12.2022