Babası ölen bir kişi, “babasının ilk önce davalının annesiyle evlendiğini, anlaşmalı boşandıktan 6 gün sonra ise davalıyla evlendiğini, evlilik tarihinden 10 gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu’na göre babasıyla yeni eşinin evliliğinin iptali için dava açtığını ve evliliğin iptaline karar verildiğini’’ belirterek, babasının evlendiği kadının “mirasçılık belgesinin iptali’’ istemiyle dava açtı.
Davanın görüldüğü Uşak 1. Sulh Hukuk Mahkemesi, miras bırakanın evli iken vefat ettiğini, Türk Medeni Kanunu’na göre davalı kadının mirasçılık sıfatının bulunduğunu kabul ederek davayı reddetti. Kararın temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nce görüşüldü. Daire, yerel mahkemenin kararını oy birliğiyle bozdu. Kararda, Türk Medeni Kanunu’nun 159. maddesinde, evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eşin yasal mirasçı olamayacağı ve daha önce yapılmış ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybedeceğinin düzenlendiği vurgulandı.
İşte o karar örneği
7. Hukuk Dairesi
2010/4637 E.,
2011/1411 K.
EVLENMENİN BUTLANI
MİRASÇILIK BELGESİNİN İPTALİ
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 156 ]
MİRASÇILIK BELGESİNİN İPTALİ
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 156 ]
4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 159 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, miras bırakan Lütfi'nin evlatlığı ve tek mirasçı kendisi olduğu halde, miras bırakanın davalı ile evli görüldüğünü ve mirasçılık belgesinde pay verildiğini, oysa miras bırakan Lütfi'nin davalının annesi Zöhre île evli iken anlaşmalı biçimde 13.06.2003 tarihinde boşandığını, boşanmadan altı gün sonra davalı ile evlendiğini, evlilik tarihinden on gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu'nun 129/2. maddesine göre, miras bırakan ile davalının evliliğinin mutlak butlan sebebine dayalı iptal davası açtıkları ve evliliğin iptaline karar verildiğini belirterek önceki günlü mirasçılık belgesinin iptalini İstemiştir.
Davalı, miras bırakanın kendisi ile evlendikten sonra öldüğünü TMK 156. maddesine göre, batıl bir evliliğin ancak hakimin kararıyla sona ereceğini ve hakimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakan Lütfi'nin evli iken vefat ettiğini, TMK'nın 156. maddesi uyarınca, davalının mirasçılık sıfatının bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dosyası ve eklerinin incelenmesinde; miras bırakan Lütfi'nin 30.06.2006 tarihinde davalı E.Deniz ile evli iken vefat ettiği, davalı tarafından Uşak Sulh Hukuk Mahkemesinden 05.07.2006 tarih 2006/1286 E.- 2006/1181 K. sayılı mirasçılık belgesinin alındığı, bu ilamda davacıya üç pay, davalıya bir pay verildiği, davacı tarafından Uşak Aile Mahkemesi'ne 26.07.2006 tarihinde açılan mutlak butlan sebebine dayalı iptal davasının kabul edilerek evliliğin iptaline karar verildiği, bu kararın 21.05.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nun 159. maddesinde evlenmenin butlanını dava etme hakkının mirasçılara geçmeyeceği ancak mirasçıların açılmış bir davayı sürdürebileceği dava sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eşin, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybedeceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme uyarınca, sağ kalan davalı eşin, evliliğin akdi sırasında iyiniyetli olup olmadığının tespiti gerekir. Miras bırakanın önce davalının annesi île evlenip boşanması ve altı gün sonra davalı ile evlenmesi gözönüne alındığında, davalının bu durumu bilmeden evliliği gerçekleştirmesi hayatın olağan akışına terstir. Şu halde davalının evliliğin icrası sırasında iyiniyetli olmadığı, dolayısıyla mirasçı olamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 10.03.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, miras bırakan Lütfi'nin evlatlığı ve tek mirasçı kendisi olduğu halde, miras bırakanın davalı ile evli görüldüğünü ve mirasçılık belgesinde pay verildiğini, oysa miras bırakan Lütfi'nin davalının annesi Zöhre île evli iken anlaşmalı biçimde 13.06.2003 tarihinde boşandığını, boşanmadan altı gün sonra davalı ile evlendiğini, evlilik tarihinden on gün sonra da öldüğünü, Türk Medeni Kanunu'nun 129/2. maddesine göre, miras bırakan ile davalının evliliğinin mutlak butlan sebebine dayalı iptal davası açtıkları ve evliliğin iptaline karar verildiğini belirterek önceki günlü mirasçılık belgesinin iptalini İstemiştir.
Davalı, miras bırakanın kendisi ile evlendikten sonra öldüğünü TMK 156. maddesine göre, batıl bir evliliğin ancak hakimin kararıyla sona ereceğini ve hakimin kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğuracağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, miras bırakan Lütfi'nin evli iken vefat ettiğini, TMK'nın 156. maddesi uyarınca, davalının mirasçılık sıfatının bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Dava dosyası ve eklerinin incelenmesinde; miras bırakan Lütfi'nin 30.06.2006 tarihinde davalı E.Deniz ile evli iken vefat ettiği, davalı tarafından Uşak Sulh Hukuk Mahkemesinden 05.07.2006 tarih 2006/1286 E.- 2006/1181 K. sayılı mirasçılık belgesinin alındığı, bu ilamda davacıya üç pay, davalıya bir pay verildiği, davacı tarafından Uşak Aile Mahkemesi'ne 26.07.2006 tarihinde açılan mutlak butlan sebebine dayalı iptal davasının kabul edilerek evliliğin iptaline karar verildiği, bu kararın 21.05.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu'nun 159. maddesinde evlenmenin butlanını dava etme hakkının mirasçılara geçmeyeceği ancak mirasçıların açılmış bir davayı sürdürebileceği dava sonucunda evlenme sırasında iyi niyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eşin, yasal mirasçı olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybedeceği düzenlenmiştir. Bu yasal düzenleme uyarınca, sağ kalan davalı eşin, evliliğin akdi sırasında iyiniyetli olup olmadığının tespiti gerekir. Miras bırakanın önce davalının annesi île evlenip boşanması ve altı gün sonra davalı ile evlenmesi gözönüne alındığında, davalının bu durumu bilmeden evliliği gerçekleştirmesi hayatın olağan akışına terstir. Şu halde davalının evliliğin icrası sırasında iyiniyetli olmadığı, dolayısıyla mirasçı olamayacağı kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde ilgilisine iadesine, 10.03.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.
@erolkaranet - 26.12.2022