Ayet net ve açık.. "...Sen kabirde bulunanlara işittirecek değilsin. " o halde en baştan soralım imamların cenaze gömüldükten ve cenaze yakınları mezarlıktan ayrıldıktan sonra imamın ölünün başına geçip telkin dediğimiz nasihatleri kime ettiğini, kime duyurduğunu merak edip "ne yapıyorsun, imam efendi" diyeniniz oldu mu ?
Olmadı.
Hatta, telkin yapması için imama bahşiş veren bile var. Hatta bu konuda imama ısrarla telkinleri kuvvetli yapmasını isteyen bile var.
Mezarın başında duran imam gördüğü ilgiden ya da ilgisizlikten kendince kısa ya da uzun bir telkin yapmak için mezarın başında diz çöker. Bugünlerde ayakta telkin veren imamların da çoğaldığını görmekteyiz. Aslında yanında kimse bulunmadığı için imamın nasıl bir telkin verdiğini, verip vermediğini, veremediğini hatta içinden neler geçtiğini de bilenimiz yoktur.
Diyelim ki hem Allah'ın (c.c) emirleri arasında hem de peygamber efendimizin (aleyhisselam) hayatında göremediğimiz, telkin faslını kitaplara göre yaptığını kabul edelim.
İmam efendi telkinde ölünün yüzüne karşı durur ve ona ismiyle hitaben;
“Ey falan!” diye üç kez seslenir ve sonra “Üzkür mâ künte aleyhi min şehâdeti en lâ ilâhe illallah…” “Ey falan! Hayatta iken üzerinde olduğun, benimsediğin şu hususları unutmayasın: Allah’tan başka İlah yoktur ve Muhammed O’nun elçisidir. Cennet ve cehennem gerçektir, yeniden diriliş vardır, kıyamet saati kuşkusuz gelecektir. Allah kabirde yatanları yeniden diriltecektir. Yine unutma ki, sen Rab olarak Allah’ı, din olarak İslâm’ı, peygamber olarak Muhammed’i, imam olarak Kuran’ı, kıble olarak Kâbe’yi ve kardeş olarak müminleri seçmiş ve bununla mutlu olmuştun. Rabbim olan Allah’tan başka İlah yoktur, ben ona dayandım, büyük arşın Rabbi de O’dur.”
Bundan sonra üç kere, "Yâ abdellâh, kul lâ ilâhe illallâh (Ey Allah’ın kulu, lâ ilâhe illallah de) bunun ardından üç kere "Rabbim Allah, dinim İslâm, peygamberim Muhammed’dir. Ey Rabbim, sen onu tek başına bırakma, vârislerin en hayırlısı sensin " der ve fatiha der kalkar döner gider.
Şimdi, Allahu Teala'nın yukarıda yazdığımız ayette belirttiği gibi günahsız, tertemiz, Salihlerin en üstünü, Allah c.c'nın habibi, sevgilisi , kainatın efendisi peygamber aleyhisselam da olsa "kabirde bulunanlara işittiremez" iken günahkar imam efendi nasıl duyuracak. Ve tüm fonksiyonları bitmiş ölü nasıl duyacak.
İmamın tembihleri, öğütleri, nasihatleri verdiği bir kaç dakikalık soru ve cevaplar nasıl akılda yer edecek ki, kabir suali için inen meleklere bunları tek tek söyleyecek.
Kabir suali haktır. Kesinlikle olacaktır.
İnsan ölene kadar nasıl imam ettiyse de öyle de cevap verecek ..
Ve ardından günahına göre ya cennet yataklarından bir kabirde ya da cehennem çukurlarından bir çukurda hesap gününe kadar ebedi uykusuna girmiş olacak.
Son dakikada imamın, toprağın 2 - 3 metre altına girmiş cansız bedene verdiği dersin ne kadar anlamsız olduğunu da düşünürsek İslam dininde olmayan bir uygulamanın halen sürdürülebildiğine şaşmamak gerekmez mi ?
Kur’an-ı Kerim Allah'ın dirilere mesajlarını kapsar. Sadece diriler içindir. Yaşayanlar içindir. Yaşayanlara hayatın kullanma kılavuzudur. İnsanın kullanma kılavuzudur. Kişiye ölmeden önce "la ilahe illallah Muhammeden Resullulah" demeyi, dedirtmeyi son anlarına kadar telkin ederseniz çok iyi..
Oysa ölülere duyuramazsınız. Şunu belirtelim kaybettiğimiz kişilerin ruhlarının selameti için Kuranı Kerim okuyup, sadaka dağıtıp, onlara sevabı gitsin diye hayır hasenat yapacaksanız. Mutlaka yapın. Bunların sevabı hem yapana hem yapılana faydalıdır. Salih bir evlat, salih bir kardeş, salih bir akraba, salih bir komşu vs her kim olursa olsun bir ölmüş insan için hayır yaparsa onun amel defterine yazılır. Azabı varsa azaltılmasına sebep olur. Hayrı çoksa cennetteki mevkisi yükselir. Çok faydalıdır.
Bu arada “Ölülerinize “Lâ ilahe illallah… cümlesini telkin edin” hadisini gereğince bu uygulamayı can vermek üzerinde olana muhakkak yapın. “Ölmek üzere olan insanlara” muhakkak yapın. Kaç gün sürerse sürsün. O insan canını verip aranızdan ayrılana kadar sürekli yanında Kuran-ı Kerim okuyun. Tesbihat yapın. Dua edin. Dünya kelamından uzak Allah'ı ve ahireti hatırlatan, tevbe etmesini sağlayacak sözler edin. Bunu mutlaka yapın.
Şimdi, Allahu Teala'nın yukarıda yazdığımız ayette belirttiği gibi günahsız, tertemiz, Salihlerin en üstünü, Allah c.c'nın habibi, sevgilisi , kainatın efendisi peygamber aleyhisselam da olsa "kabirde bulunanlara işittiremez" iken günahkar imam efendi nasıl duyuracak. Ve tüm fonksiyonları bitmiş ölü nasıl duyacak.
İmamın tembihleri, öğütleri, nasihatleri verdiği bir kaç dakikalık soru ve cevaplar nasıl akılda yer edecek ki, kabir suali için inen meleklere bunları tek tek söyleyecek.
Kabir suali haktır. Kesinlikle olacaktır.
İnsan ölene kadar nasıl imam ettiyse de öyle de cevap verecek ..
Ve ardından günahına göre ya cennet yataklarından bir kabirde ya da cehennem çukurlarından bir çukurda hesap gününe kadar ebedi uykusuna girmiş olacak.
Son dakikada imamın, toprağın 2 - 3 metre altına girmiş cansız bedene verdiği dersin ne kadar anlamsız olduğunu da düşünürsek İslam dininde olmayan bir uygulamanın halen sürdürülebildiğine şaşmamak gerekmez mi ?
Kur’an-ı Kerim Allah'ın dirilere mesajlarını kapsar. Sadece diriler içindir. Yaşayanlar içindir. Yaşayanlara hayatın kullanma kılavuzudur. İnsanın kullanma kılavuzudur. Kişiye ölmeden önce "la ilahe illallah Muhammeden Resullulah" demeyi, dedirtmeyi son anlarına kadar telkin ederseniz çok iyi..
Oysa ölülere duyuramazsınız. Şunu belirtelim kaybettiğimiz kişilerin ruhlarının selameti için Kuranı Kerim okuyup, sadaka dağıtıp, onlara sevabı gitsin diye hayır hasenat yapacaksanız. Mutlaka yapın. Bunların sevabı hem yapana hem yapılana faydalıdır. Salih bir evlat, salih bir kardeş, salih bir akraba, salih bir komşu vs her kim olursa olsun bir ölmüş insan için hayır yaparsa onun amel defterine yazılır. Azabı varsa azaltılmasına sebep olur. Hayrı çoksa cennetteki mevkisi yükselir. Çok faydalıdır.
Bu arada “Ölülerinize “Lâ ilahe illallah… cümlesini telkin edin” hadisini gereğince bu uygulamayı can vermek üzerinde olana muhakkak yapın. “Ölmek üzere olan insanlara” muhakkak yapın. Kaç gün sürerse sürsün. O insan canını verip aranızdan ayrılana kadar sürekli yanında Kuran-ı Kerim okuyun. Tesbihat yapın. Dua edin. Dünya kelamından uzak Allah'ı ve ahireti hatırlatan, tevbe etmesini sağlayacak sözler edin. Bunu mutlaka yapın.
Ancak, mezarlığa oturup da "şunu söyle, bunu söyle" diye abesle iştigal etmek komik kaçıyor.
Ölü gömüldükten sonra telkin yapılmaz.
Son olarak, definden sonra mezarın başına durup telkin yapmak ilahi emir de değildir, sünnet de değildir, Peygamberimiz aleyhisselam yapmamıştır, yapın da dememiştir.
Doğrusunu Allah c.c. Bilir.
Hazırlayan @erolkaranet - 02.12.2022
Ölü gömüldükten sonra telkin yapılmaz.
Son olarak, definden sonra mezarın başına durup telkin yapmak ilahi emir de değildir, sünnet de değildir, Peygamberimiz aleyhisselam yapmamıştır, yapın da dememiştir.
Doğrusunu Allah c.c. Bilir.
Hazırlayan @erolkaranet - 02.12.2022