@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Peygamberimizin Mal Varlığı..




Tevrattan alıntılarla, rivayetlerle, hadislerle, anlatılarla her Müslüman bilir ki aktarılan bilgilerde Hazreti Muhammed Mustafa salli aleyhi ve sellem her zaman aç idi, karnına taş bağlayarak gezerdi, günlerce açlıktan kıvranırdı, evine et girmezdi, giyeceği yoktu., borçlu olarak vefat etmişti. vs vs..
Bu anlatılar cami kürsülerinden, hutbelere, ev sohbetlerinden cemaat anlatılarına kadar o kadar yaygın anlatılır ki bunları anlatanlar asla sıkılmazlar. Gözyaşlarını katarak anlatırlar ve cemaat, onları dinleyen cemaatte ağlar, vahlar.. Ne var ki, hem anlatan hem dinleyen dünyanın da zevkini, keyfini çıkartmaktan geri kalmaz. Peygamber efendimizin her yaptığını sünnet olarak ibadetlerimize yer edenler nedense Resulullah'ın aç iken yaptığını yapmayı asla kabul edip, yerine getirmezler.
Evet, doğru olan Resulullah aleyhisselamın sıkıntılar içinde kaldığı, yiyecek aş bulamadığı, giyecek bulamadığı doğrudur. Bu dönemler gerçektir. Ancak bunu tüm ömrüne yansıtmak, alemlerin efendisi, kainatın efendisi peygambere hakarete veya aşağılamaya vardıracak şekilde dile getirilmesi büyük yanlıştır. Peygamberi küçümsemek ya da bu durumundan yararlanarak fayda temin etmek çirkinliktir.
Hatta, Resullullah'ın ganimetlerden toplananları dağıttığını söyleyerek elinde bir şey bırakmadan, ailesini de açlık durumunda bırakacak şekilde her şeyini dağıttığını da dile getirmek, Allah'ın "tasarruf edin" ayetine de terstir. Ve hatta "biz seni zengin etmedik mi" diye buyuran yüce Allah'ı haşa yalancı çıkartmaktır.
Önce, Haşimoğullarına bakmak lazım. Haşimoğulları peygamberimizin bağlı olduğu, ferdi olduğu, koca bir hükümranlığın soyundan olup Mekke'nin en zengin, en önemli bir ailesidir. Büyük ticaret kervanlarına sahip olan, pek çok ülkeye ticari malları taşıyan, pazarlayan bu soyun zenginliği ve Arabistan'ın dışına taşmış saygınlığı tarih kitaplarında yer almaktadır. Peygamberimiz bu ailenin oğlu Abdullah'ın oğludur. Anne tarafından da zengin bir soya sahip olan peygamberimizin de ticaret kervanlarıyla yolculuk yaptığını, az çok herkes biliyordur.
Allahın Habibinin yetim doğması mağdur olduğu anlamına gelmez. Dedesi Abdülmuttalib'in mal varlığına, Mekke'deki durumuna bakmanız yeter. Süt anne bulmakta zorlanmış, kimse süt annesi olmayı kabul etmemiş, fakir bir aile almak zorunda kalmış gibi anlatıların bu ahlak timsali peygamberin fakir olduğunu göstermez. O süt anneye verilmesindeki hikmeti de bilemezsiniz. Düğünlere gitmeyen, oyunlara dalmayan, gitmek istediğinde uykuya dalan küçük Muhammed'in ,çobanlık yapması da tesadüfü değildir, yoksulluğundan değildir. Hepsi bir hikmetin eseridir. O güzeller güzeli insan çocukluğunu, gençliğini, zengin bir aile içinde yaşamıştır. Bu arada Hazreti Hatice annemizle evlenip, zenginliğe kavuşmuş olması, Hatice annemizin tüm mal varlığını kıymetli eşine teslim edip, ona hediye etmesi, ticaret mallarını satması nedense pek sözü edilmeyen konulardandır.
Resûlullah Mekke’de kıtlık ve boykot yılları ve savaş hallerinde sıkıntılı yıllarda, fakirlik, yokluk, açlık yaşamışsa da geri kalan zamanda zengin olarak yaşadığı da bir gerçektir.
Doğru kaynaklardan bakıldığında, Peygamber efendimizin sahip olduğu hayvan sürüleri, gelen hediyeler ve ganimetler, eşi şehit düşmüş, gazi olmuş mağduriyet içinde yaşayan ailelerin geçimini sağlaması, 11 kez evlenmiş bulunan ve yaşayan her eşine ayrı bir ev açarak bunların nafakasını sağlaması, 2 cariyeye sahip olması, çok sayıda işçi çalıştırması, bunların nafakası, çok sayıda yetim ve fakirin bakımını üstlenmesi, köleler satın alarak bunları azat etmesi, Ashâb-ı Suffe’nin giderlerinin bir kısmını karşılaması, heyet ağırlaması, gelen elçilere, uzak diyarlardan gelen misafirlerine ikramları, hediyeleri ve en yakın arkadaşlarının çok zengin olması, hac zamanında binlerce deve kurban etmesi, günümüzde kürsülerde feryat ederek Resullulahı hep aç ve fakir olarak anlatanların duymak istemediği, duyurmak istemediği hallerdir.
Hz. Peygamberin varlıklı olmakla birlikte alçakgönüllü ve sade bir hayat yaşaması ve hatta ümmetine zenginliği tavsiye etmesi, zengin olanın dinini daha iyi yaşayacağı şeklinde tavsiyeleri de asla unutulmamalıdır.
Bunların yanı sıra, Hz. Muhammed’in vefatından sonra ise mirasının nasıl değerlendirileceği konusunda kızı Hazreti Fatıma ile hazreti Ebu Bekir ( Allah hepsinden razı olsun) arasında fikir ayrılığı oluştuğunu da dile getirirsek, o mirasın tartışmalara sebep olması nedendi. Eğer, bazılarının dile getirdiği gibi, "vefatından hemen önce zırhının bir Yahudi'nin evinde, üç ölçek arpa karşılığında rehin tutuluyordu, üzerindeki elbilseeri yamalıydı" şeklinde sözler gerçek olabilir mi ? Kaldı ki, güzel elbiseler giyin tavsiyesinde bulunan kendileridir.
Resullullah'ın neyi vardı, derseniz Hicretin 617 - 620 yılları arasında tüm mal varlığı elinden alınmış bir peygamberimiz vardı.
Ancak gerek Mekke döneminde gerekse Medine'de çok sayıda malı olan, ancak sürekli tasadduk eden, dağıtan, paylaşan, borç alan bir peygamberimiz olduğunu da bilin.
Yüzeysel olarak peygamberimizin Mekke ve Medine hayatına baktığımızda

Mekke Döneminde:
  • Babası Abdullah oğluna beş deve, küçük bir koyun ve keçi sürüsü ve bir cariye bırakmıştı.
  • Ücretle çobanlık yapmıştır.
  • 12 yaşında ticaret hayatına atılıp, ticaret kervanına katılmış 
  • Hz. Hatice ile evlendiği 25 yaşında Hz. Hatice adına ücretle ticaret kervanlarını idare etmiştir. Hem kendi adına hem de eşi adına ticaret yapmıştır.
  • Hac döneminde panayırlara katılmış, diğer zamanlarda ise Mekke’de toptancılık yapmıştır. Bu esnada ücretli insanlar çalıştırmış ve vekilleri olmuştur.
  • Ortaklık kurmuştur.
Medine Döneminde:

Medine’ye geldiğinde hiçbir mal varlığı olmayan peygamberimiz, Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evinde 7 ay misafir olarak kaldı.
  • Çalışmayı ve ticareti seven peygamberimiz Medine’de pek çok süt, yük ve binek ve kümes hayvanları edindi Medine civarındaki meralarda otlayan 20 adet devesi, 7 adet keçisi vardı ve her akşam çoban ona iki büyük kırba süt getiriyordu.
  • Hz. Peygamber (sav) bir kısım hayvanlarını kendi imkanlarıyla satın almış, bir kısmını da ona zengin sahabesi hediye etmişti.
  • Hz. Peygamber’in (sav) ganimet (humus)ve fey gelirlerinden hak alırdı.
  • Medine yakınlarındaki Hurmalıklar; Hayber ve Fedek Hurmalıkları ona aitti.
  • 60'tan fazla kölesi, 20 cariyesi,11 eşi vardı
  • Hazreti Ayşe'nin bir andını bozması üzerine kendi malından 40 köle birden azad etmesi (Buhari; tecrid hadis no: 699 ve devamı)
  • Hicri 3. yılda Muhayrık adındaki Sahabeden vasiyet yoluyla 7 Hurma bahçesi
  • ''Adamın biri peygambere gelip istekte, yardım talebinde bulunuyor. Peygamberde o kişiye ''iki dağın'' arasını dolduracak kadar çok koyun verdi.'
  • Cariyeler, köleler, savaştan elde edilen mücevherler
  • Misafirlerin getirdiği hediyeler ve daha niceleri...
Müslümanlar, Allah'ın ilk emri olan okumayı,araştırmayı öğrenmediği sürece fakirlik edebiyatı yapıp kendileri saltanat içinde yüzen din tüccarlarına inanmaya devam eder. Onlar da deveyi amuduyla götürürken fakir olmanın iyi bir şey olduğunu sanan Müslümanlarda peygamberlerin belli bir süre yoksul kalması üzerine yapılan edebi konuşmalara ağlar durur.. Miskin misin oturmayı dinin gereği sanır.
Son söz : "Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?" Duha suresi ayet 8.. Peygamberimizin zengin olduğuna Kur'an-ı Kerimden delildir.
Her şeyin doğrusunu mutlaka Allah bilir. Mümin uyanıktır. 

Derleme @erolkaranet - 07.11.2022
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.