Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Bakanlık ile Ankara Üniversitesi Rektörlüğü iş birliği ile yürütülen ‘Hukuk Klinikleri Uygulamalarının 2022-2023 Eğitim Öğretim Yılı Açılış’ programına katıldı. Yargı kararlarının üst denetim yolunun açık olduğunu belirten Bakan Bozdağ, "Sosyal medya iftiracılarına, sosyal medya yalancılarına, sosyal medya yargıçlarına itibar edersek elbette bu ülkede adalete de, hukuka da hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza da kendimize de en büyük kötülüğü yapmış oluruz."dedi.
Bakan Bozdağ’ın konuşmasından bazı bölümler şunlar:
"Zaman zaman hizmetleri mukayesesi yapılır. Yol hizmetiyle sağlık hizmetiyle eğitim hizmetiyle adalet hizmetlerinin mukayesesini yapmak adalet hizmeti sunanlara karşı büyük bir haksızlığa yol açmaktadır. Neden derseniz? Bakın şu anda 2021 yılı içerisinde 14 milyon. Yargıtay, istinaf, savcılık ilk derece idare toplam 14 milyon civarında bir dosya şu anda olduğu söylendi. Tabii bir düşünün, yılda da yaklaşık 8, 8,5 milyon dosyanın görüşüldüğü bir yargı sisteminde davacı ve davalı var. Öte yandan sanık var, müşteki müdahil var. Bunu ne anlama gelir? Yarısı kaybediyor, sistem gereği yarısı kazanıyor. Yani bir sistemde düşünün yarısı kaybediyor, yarısı kazanıyor. Burada memnuniyeti 70’lere, 80’lere çıkarma imkanı var mı? İkinci bir yön, kazanan da istediği gibi kazanmıyor. Örneğin tazminat davası açmış, 100 bin TL tazminat talep ediyor. Ama mahkeme ona 10 bin TL tazminat vermiş. Ondan, o da memnun değil. Müşteki olmuş, müdahil olmuş, hapis cezası şu kadar alsın istiyor, tahrik uygulanmasın istiyor, mahkeme tahriki üst düzeyde uygulamış. Kazanan da kazandığından memnun değil. O zaman elinizi vicdanınıza koyun. Böyle bir uygulamada adalet hizmetlerini ölçümlerken, tartarken yarısının zaten memnun olmadığı kazananın da istediği gibi kazanamadığı bir sistemde bunları ölçümlerken, değerlendirirken, diğerleriyle kıyas yapmak adalet hizmeti sunan hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza ve onlara yardımcı olan herkese gerçekten büyük bir haksızlık oluşturmaktadır. Her şeyi yerli yerine koymak, yerli yerince tartmak, yerli yerince değerlendirmek bizi doğru sonuca götürür. Ama bu demek değildir ki bu alanda sıkıntı yok. Elbette sıkıntılarımız var. O sıkıntıları gidermek için de bizim hükümet olarak aldığımız tedbirler var. Alacağımız tedbirler var. Bunların üzerinde kararlı bir şekilde çalışmamızı sürdüreceğiz.
SUBJEKTİF YAKLAŞIMLARLA ADALETE HİZMET EDEMEYİZ
Ama bu vesileyle hakim ve savcılarımıza yapılan bu konular üzerinden değerlendirmelerle yapılan haksızlığın adil olmadığını, hakkaniyete uymadığını buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Türkiye'de bakarsanız milyonlarca davanın görüldüğü bir ülkede tartışılan kararlara, davalara baktığınızda iki elin parmağını geçmiyor. Biraz vicdan. Bir ülkede 8 milyondan fazla dava görülür de o ülkede tartışılan dosya veyahut da karar sayısı 10’u geçmez, hadi diyelim 50 olsun, hadi diyelim 100 olsun ki şu anda öyle bir şey yok. Kamuoyu bilinirliği bakımından söylüyorum bunu. Yoksa tartışma yok demiyorum. 8,5 milyon olan yerde 100 tanenin tartışılması geri kalanların tamamına haksızlık olmaz mı? Kaldı ki tartışılanlar da adil tartışılmıyor. Siyasi taraftarlık üzerinden tartışılıyor. Kendi siyasi görüşlerine uygun karar verilirse “Ankara'da hakimler var.” Kendi siyasi görüşlerine aykırı karar verirse “sarayın hakimleri” var. Nerede Anayasa? Nerede kanun? Nerede hukuk, nerede vicdan? Hepsini bir kenara koyuyorlar. Bizim ölçümlemede göz önünde duracağımız şey, tutacağımız şey kararların Anayasa, kanun ve hukuka bağlı bir vicdanla tesis edilmesi. Kimse buna bakmıyor. Dosyanın içerisinde ne var? Kimsenin haberi yok. Deliller kimi haklı kimi haksız gösteriyor? Ondan yana da kimsenin umurunda değil. “Bize yakınsa ne yazarsa yazsın haksız.”, “Bizden uzaksa ne yazarsa yazsın haklı.” Böyle değerlendirmelerle, subjektif yaklaşımlarla adalete hizmet edemeyiz. Adaleti ayakta tutamayız. Sadece yargı sistemimizi ve özveriyle milyonlarca davayı karara bağlamak için gece gündüz fedakarca çalışan hakim ve savcılarımızı, kalemde görev yapan yardımcı personelimizi, avukatlarımızı töhmet altında bırakmaktan başka hiçbir sonuç doğurmaz.
DOSYALARI BİLMEDEN KONUŞMAYIN
Lütfen dosyaları bilmeden konuşmayın. Delillere vakıf olmadan değerlendirme yapmayın. Lütfen siyasi taraftarlığa göre insanları haklı haksız terazisinde tartmayın. Hiçbir şey bilmiyorsanız orada size düşen şey, bilmiş bilmiş konuşmak değil, sükut etmek, bilen birisi varsa onun bilgisine müracaat etmektir. Ama maalesef ülkemizde herkes hakim, herkes savcı, herkes avukat, herkes her dosyayı dosyaya bakan hakimden savcıdan sanki daha iyi biliyormuş gibi bir edayla Türk yargısını yargılamaya ve onun hakkında haksız karar vermeye devam ediyor. Vicdanlı olmak lazım. Biz haksızlığı başkalarının yapmasını istemiyorsak kendimiz de o haksızlığı yapmamamız lazım. Bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi bizim de başkalarına yapmamamız lazım. Ama maalesef bu konularda istediğimiz neticeyi almış değiliz.
MÜLKÜN TEMELİ ADALETTİR
Bir yandan siyasiler, bir yandan ilgili taraflar herkes hakimi suçluyorlar. Kimi suçluyorlar? Savcıyı suçluyorlar. Avukatı suçluyorlar. Hiçbirinin dosyadan haberi yok. Bir ülkede dosyadan haberi olmadan haberi varmış gibi bu kadar çok konuşan, suçlayan olursa orada adalete güven yukarı çıkar mı? Ben dosyayı bilmiyorum, bir şey diyemem diyemez miyiz? Bilen bir arkadaşım var ona soralım diyemez miyiz? Sosyal medyada yazıyor birisi yalanı. Hiç teyit etmeden yalan mı doğru mu demeden herkes ona inanıp gidiyor. Bu kadar kolay mı? Sosyal medya iftiracılarına, sosyal medya yalancılarına, sosyal medya yargıçlarına itibar edersek elbette bu ülkede adalete de, hukuka da hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza da kendimize de en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Bu konuların üzerinde elbette hukuk kliniklerine devam edecek olan hukuk okuyan bu mesleği icra eden herkesin hassasiyetle durması gerektiği gibi burada vatandaşlarımızın da bu konular karşısında müteakkız olmasında büyük bir fayda vardır. Çünkü mülkün temeli adalettir. Eğer adalete güveni el birliğiyle yıkar ve adalet beklemeyi mahkemelerden, hakimlerden, adalet bekleme duygusunu zayıflatırsak o zaman hukuksuzluğa kapı aralamış oluruz.
Kaynak : Adalet Bakanlığı - 29.11.2022 - @erolkaranet