Müslüman olan her insan kabir sorgusunu duymuştur. aküçük yaşlardan itibaren kabirde sorulacak olan soruların ve buna bağlı olarak cevapların öğretildiği de biliniyor.
Ehl-i sünnet alimlerine, (Kuran-ı Kerim ve sahih hadisleri kendilerine kaynak alan alimler) e göre kabir azabı vardır, kabre giren insana, "sorgu" haktır. Bu sorguyu yapacak olan melekler hakkında Peygamber Efendimiz (SAV) bir hadisinde, "Ölü defnedildiğinde, ona gök gözlü simsiyah iki melek gelir. Bunlardan birine Münker diğerine de Nekir denir" buyurmuştur.Kabir sorgusu, kabirdeki azap ya da kabirdeki ödüllendirme konusunda peygamberlerin bildirdiği dışında hiç kimse olayı tam kavrayamayacağı gibi tam olarak da anlatamaz.
Bu sorgu şudur şeklinde varsayımlar, hatta asılsız rivayetler ifade edilir ki ne kadarı doğru ne kadarı yanlış Allah c.c. bilir.
Her fırsatta duyulan kabir soruları konusunda anlatılanalrın bir çoğunun abartılı olduğunu dile getirmek amacıyla kaleme aldığımız yazımızda nelerin sorulacağı, nelerin sorulamayacağına değinmek istiyoruz.
Kuran-ı Kerimdeki İbrahim Suresi , 27. Ayetinde işaret olunan, bununla birlikte pek çok hadis kaynaklarında (Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İbn Mace ve kısmen Buhari) rivayet edilen sorguda sorulan bir kaç soru vardır.
Ahiret sınavı dünyada veriliyor. Sorgusu, sonucu, ödülü ya dacezası da Ahirette verilecek. Kabir sorgusu haktır dedikten sonra bir çok kaynakta onlarca hatta yüzlerce sıra halinde sorulacak soruların pek çoğunun abartı olduğunu belirtmek isteriz.
Neyin sorulup sorulmayacağını İbn Mâce, Sünen'inde'de görebiliriz. Şöyle ki,
"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar." âyeti, kabir azabı (sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde; "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed (SAV)'dir" diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; ""Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar." (İbrahim, 14/27)" meâlindeki âyetin ifadesidir. (İbn Mace, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14).
- Rabbin kim? - Allahü Teâlâ.
- Dinin nedir? - İslâm
- Hangi Peygamberin ümmetindensin? - Muhammed aleyhisselamın ( Şialar bu soruyu "Dünyada hangi imama uydun?" şeklinde belirtir.
Gelelim abartı ve sorulamayacak / sorulmayacak sorulara
- Kitabın nedir?
- Kıblen neresidir?
- İtikadda mezhebin nedir?
- Amelde mezhebin nedir?
- Kimin zürriyetindensin?
- Kimin milletindensin?
- İman nedir?
- Amentü'nün esasları nelerdir?
- İslam'ın şartları nelerdir?
- Allahü teâlânın sıfatları nelerdir?
- Kardeşlerin kimlerdir?
- Ömrünü nerede harcadın?
- Malını nasıl kazandın ve nerede harcadın?
- Kimlerle dost ve arkadaşlık yaptın?
- Namaz, Hac, Oruç ve zekatların?
"Allah, iman edenleri sabit bir söz ile metanetli kılar." âyeti, kabir azabı (sorgusu) hakkında indi. Ölüye kabirde; "Senin Rabbin kim?" diye sorulur. O da; "Rabbim Allah'tır, Peygamberim Muhammed (SAV)'dir" diye cevap verir. İşte mü'min ölünün böyle cevabı; ""Allah, îman edenleri dünyada da âhirette de değişmeyen sağlam söz üzerinde sabit kılar. Zâlimleri ise saptırır. Allah dilediğini yapar." (İbrahim, 14/27)" meâlindeki âyetin ifadesidir. (İbn Mace, Zühd, 32; Ayrıca bk. Buhari, Tefsîr, Sûre, 14).
İki sorunun sorulacağı yönünde bildirilen İbn Mace'deki bu hadis, Kütüb-ü Sitte'nin hepsinde rivayet edilmiş olmasına rağmen soru sayısı "Rabbin kimdir, dinin nedir, peygamberin kimdir?" diye üçe çıkarılmıştır.
Bu benzeri hadislerden anlaşıldığı kadarıyla mezarda kişi dilinden, ırkından, mezhebinden, meşrebinden, memleketinden sorgulanmayacak. Rabbinden, Peygamberinden, dininden ve Kuran-ı Kerim'den sorgulanacak.
Kabirde sorulacak olan iman kökenli sorulara verilecek cevap doğru olursa hesap gününe, kıyametten sonra tüm insanların toplanacakları güne kadar o kabir cennet yataklarından bir yatak, aksi olursa cehennem döşeklerinden bir döşek olarak o insana uygun hale getirileceği pek çok hadiste vardır. Konu hakkında Kuran-ı kerim'de bir ayet yoksa da sahih hadilerin varlığı da buna inanmamız gerektiği sorumluluğunu verir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) pek çok kez kabir azabından koruması için Allah’a niyazda bulunmuştur (Buhârî, Ezan, 149; Müslim, Küsûf, 8, Cenâiz, 85; Ebû Dâvûd, Salât, 155).
Her ne kadar pek çok kaynakta kabir suali sorulmayacak diyerek bir takım insanlardan söz edilse de bunun doğrusunu Allah bilir demek zorundayız. Zira, kabir sorusu hak ise bir insana sorulacak sorular herkes için aynı olacaktır. Ancak kabrin durumu değişebilir.Şüphesiz Allah, merhamet sahibidir, rahmeti, bağışlaması bol olandır. Müslüman olanın tesellisi de budur. Bir takım kaynaklarda "Şehit, bulaşıcı hastalıktan ölen, sıddîklar, çocuklar, cuma günü veya gecesi ölen, her gece Tebâreke ve Secde sûresini okuyan ve ölüm hastalığında İhlâs sûresini okuyanlara kabir suali olmaz." denislerse de imanı olmayanın, Allaha iman etmeyenin, ortak koşanın bu görevleri ifa etmesi onları ne kabir azabından, ne cehennemden kurtaramayacaktır. Sabiler ve Allah için savaşanlar, hariç tabi..
Kabirde sorulacak olan iman kökenli sorulara verilecek cevap doğru olursa hesap gününe, kıyametten sonra tüm insanların toplanacakları güne kadar o kabir cennet yataklarından bir yatak, aksi olursa cehennem döşeklerinden bir döşek olarak o insana uygun hale getirileceği pek çok hadiste vardır. Konu hakkında Kuran-ı kerim'de bir ayet yoksa da sahih hadilerin varlığı da buna inanmamız gerektiği sorumluluğunu verir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) pek çok kez kabir azabından koruması için Allah’a niyazda bulunmuştur (Buhârî, Ezan, 149; Müslim, Küsûf, 8, Cenâiz, 85; Ebû Dâvûd, Salât, 155).
Her ne kadar pek çok kaynakta kabir suali sorulmayacak diyerek bir takım insanlardan söz edilse de bunun doğrusunu Allah bilir demek zorundayız. Zira, kabir sorusu hak ise bir insana sorulacak sorular herkes için aynı olacaktır. Ancak kabrin durumu değişebilir.Şüphesiz Allah, merhamet sahibidir, rahmeti, bağışlaması bol olandır. Müslüman olanın tesellisi de budur. Bir takım kaynaklarda "Şehit, bulaşıcı hastalıktan ölen, sıddîklar, çocuklar, cuma günü veya gecesi ölen, her gece Tebâreke ve Secde sûresini okuyan ve ölüm hastalığında İhlâs sûresini okuyanlara kabir suali olmaz." denislerse de imanı olmayanın, Allaha iman etmeyenin, ortak koşanın bu görevleri ifa etmesi onları ne kabir azabından, ne cehennemden kurtaramayacaktır. Sabiler ve Allah için savaşanlar, hariç tabi..
Yazımızı peygamber aleyhisselamın şu cenaze duasıyla tamamlayalım
"Allâh’ım! Falan oğlu falan Sana emanettir ve Sen’in himayen altındadır. Artık onu kabir fitnesinden ve Cehennem azâbından koru. Sen sözünde duran ve hamde lâyık olansın. Allâh’ım! Onu bağışla ve ona rahmet et. Şüphesiz bağışlayan ve merhamet eden Sen’sin...” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 56; İbn-i Mâce, Cenâiz, 23)
Derleme @erolkaranet - 10.10.2022
YanıtlaSil