Her biri birer sanat eseri olan, günümüz teknolojileri ve malzemeleri ile dahi yapılması mümkün olmayan atalarımızın eserli helen merak konusu. Mimari özelliklerinden dayanıklılığına kadar ilgi çekici özelliklere sahip olan eserlerinde yeni yeni keşfedilen özellikleri de birer gizem olarak yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor
Bu eserlerden biri de Bursa'daki Yeşil Cami..
Yeşil Cami’nin 11 metreden biraz daha kısa olan mihrabı çini işçiliğinin en nadide örneklerinden biri. .
Ancak bu mihrabı gizemli hale getiren ne diye soracak olursanız buyurun yazımıza,
Adeta bir efsane olan Yeşil türbe nin bir kaç metre ötesine konuşlandırılmış olan Yeşil Caminin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır.
Caminin girişindeki taç kapı, Türk taş oymacılığının mükemmel eserlerinden biridir. Gözlerinizin yorulmasına rağmen saatlerce inceleseniz, her bir santimindeki güzelliğe hayran kalırsınız. Sadce o mu diye düşünüyorsanız, hayır her bir yanı, iç duvarlar, tavanlar, mahviller ve geçiş eyvanları, mükemmel çinilerle süslü caminin mihrabındaki küçük bir ayrıntı bizim konumuz.
Caminin tüm süslemeleri ünlü şair Lamii Çelebi’nin babası olan Nakkaş Ali tarafından yaptırılmıştır. Caminin çinileri kendisine mecnun denilecek kadar kaşi (çini) sanatına meftun Mehmet adlı bir usta tarafından işlenmiştir.
Camideki çini işçiliğinin en mükemmel örneklerinden biri de on metreden yüksek olan mihrabıdır.
Kimi yazarlara göre, bu mihrap âdeta bir çini cennetidir. Dıştan içe doğru hat sanatının celî sülüs kelime-i tevhid ile taçlandırılan mihrap hem çinileriyle hem de Fetih sûresinden bir bölümün yazılı olduğu sarı, lâcivert, fîrûze ve beyaz renkli geniş yazı friziyle muhteşem görünüşe sahip bir yazı kuşağı ile; on iki sıra istalaktitli bir silme, geometrik motişi bir süs ve sonra çiçekli iç pervaz gelmektedir.
Mihraba bakanların ilk etapta değil, biri tarafından gösterilmedikçe görülmeyecek olan iki tarafında yer alan mihrap sütunçesinde üzeri yazılı birer mavi çini yer almaktadır.
Altı asırdan beri duran ve kimselerin fark edemediği bu iki mavi çini üzerindeki, farsça yazılarla gelenleri karşılıyor.
Mihraba bakanların ilk etapta değil, biri tarafından gösterilmedikçe görülmeyecek olan iki tarafında yer alan mihrap sütunçesinde üzeri yazılı birer mavi çini yer almaktadır.
Altı asırdan beri duran ve kimselerin fark edemediği bu iki mavi çini üzerindeki, farsça yazılarla gelenleri karşılıyor.
Karşıdan bakınca, mihrabın sağ tarafında yer alan mavi çini üzerinde "‘Amel-i üstádán-ı Tebriz’, yani ‘Bu, Tebrizli ustaların eseridir’
Mihrabın üst tarafında karşıdan bakınca sol tarafta ufak bir çini panonun üzerinde son derece güç olan, noktasız ve okunması son derece güç olan (noktasız girift) Farsça bir beyit yer almaktadır.Beyitte "Pendáşt sitemger in sitem bá men kerd / Der gerden-i o bemand u ber men begozeşt".
" ‘Zulmeden kişi bu zulmü bana yaptığını sandı; bana yapılan zulüm geçip gitti ama vebáli onun boynunda kaldı’ yazılı.
Sağ tarafta Tebrizli ustaların işi dendiğine göre, bu lanet kokan diğer beytin yer almasını sağlayan kimdi. Ya da bunu yazma cesaretini Tebriz'li ustalar kimden almıştı.
Kim yazdı ya da yazdırdı, neden yazdı, yazdırdı, kime lanet etti, kim o lanetin altında kaldı, derdi neydi, görülen zulüm neydi, kim ceremesini çekti, kimin boyununda kaldı. Neden buraya yazılma gereği duyuldu.
Kocaman bir sır
Kocaman bir sır
Sırlar elbet bir gün açığa çıkar. Ne zaman çıkar o bilinme zancak, bir kaynak bilgiye göre İslam dünyasının ünlü isimlerinden Şeyh Sadi’nin Gülistan adlı eserinden alındığı söylenen beyit Osmanlı'nın ikinci ayağa kalkışının eseri olan bu yapıda neden yer almış.
Bir çok rivayet dile getirilse de en kuvvetli rivayet, beyitle gönderme yapılan kişi, Bursa’yı da yağmalayan Timur'un ordusu ve bu ordunun yaptığı yıkımın sebep olduğu zulmün dile getirmesidir. Yapı yaptıranın izni olmadan mihrabın bir yerine konulan yazının büyük bir ihtimalle padişahın izni ile olabileceğini de düşünürsek, Timur'un zulmüne rağmen tekrar toparlanan Osmanlı'nın işte biz yine buradayız, böyle görkemli yapılar yapıyoruz deme anlamına geleceğine dair sözleri söyleyen araştırmacıların bu sözleri de mantıklı geliyor.
Doğrusunu Allah bilir. Zamanla belki kesin bir bigiye kavuşulur diyelim ve merak ediyorsanız Bursa'ya, yeşil Camiye mutlaka gelin deriz.
Doğrusunu Allah bilir. Zamanla belki kesin bir bigiye kavuşulur diyelim ve merak ediyorsanız Bursa'ya, yeşil Camiye mutlaka gelin deriz.
Araştırma / Derleme @erolkaranet - 27.10.2022