Muhakkak ki hastalıklar ister istemez her canlıda olabilen olumsuz olaylardır. Hastalık her ne kadar insan yaşamında zor günler demekse de manevi yönden bakıldığında bir musibet olduğu, musibete dayanma gücünün sabır olduğu da bilinmektedir. Muhakkak hastalığı yaratmış olan Allah c.c şifasını da vermektedir. Şifasız hiçbir hastalık olmadığı gibi, insana imtihan vesilesi olarak verilen hastalığın çeşitli sebeplerle (ilaç gibi) yine Allah c.c tarafından şifanın verildiğini görmekte inanç meselesidir. İlaç şifa vermez ilaca şifa vermesi Allah'ın kudreti ile olur. Onun izin vermesiyle olur. Yaşam gücünü kaybeden insanın miadı dolmuşsa, sebep aramaya gerek yok diyerek ölüm olayına razı olduğumuz gibi nice hastaların ölüm döşeğinden sapa sağlam kalktığı da bilinmektedir.
Bilindiği gibi meme kanseri ve meme kanseri tedavisi, kadınlarda en sık erkeklerde nadiren görülen kanser türü olma özelliğini korumaktadır. Ülkemizde ve dünyada görülme sıklığı gün geçtikçe artan meme kanserinden mümkün olduğunca uzak kalmanın ilki düzenli yaşam tarzıdır. Hastalığa yakalanmadan yaşayan, ya da hiç ummadık yaşta bu hastalığa yakalanan kadınlar için bir yıkım gibi görünse de iman eden , Allah'tan gelip ona dönüleceğinin idrakinde bulunan kadının bunu da imtihan vesilesi bilmesi manevi yönden bir tesellidir. Halk arasında sıkça tekrarlanan " Allah sevdiği kuluna çektirirmiş" sözünü hemen hemen herkes duymuştur. Zira başı hiç ağrımayan adam için peygamberimiz Hazreti Muhammed aleyhisselam'ın "o cehennemliktir" diye buyurması da bunu gösterir.
İnsanlar genelde doğal olanı sever. Doğal olana daha çok tercih gösterir. Genellikle ilaç sektöründeki ticari kaygı nedeniyle içinde ilaç olmayan sözde ilaçların satışının her geçen gün artması insanları doğaya sevk ediyor. Bunun için geleneksel tıp giderek öne çıkıyor. Her ne kadar yediğimiz içtiğimiz artık sanayi türü maddelerden olup vücudumuzun daha hızlı yıpranmasına neden olsa da başka çare olmadığı için tüketiyoruz. Doğala özlem giderek artsa da imkanı olmayanlar çaresiz bulduğu ile yetiniyor.
İşte kanser tedavisinde arayış içine girenler namazını devam eden kadın ve erkeklerde meme kanseri riskini hatta daha da genişletelim bir çok hastalıklara karşı daha dayanıklı olduklarına şahit olmaktadır.. Namazdaki keramet bir çok hastalık içinde şifa durumundadır.
Günde 5 vakit namazını düzenli kılan kadınların hatta buna gece namazını da ilave dersek bu şekilde ibadet eden kadının her namazda ortala 15 - 20 dakika egzersiz yapmış gibi olmasıyla vücudun diri olmasına katkı sağladığı gözlemlenmiştir.
Sabah erken kalkan, akşam erken yatıp gece yarısı uyanan ve tekrar uyuyan kadının günün belirli ama sabit olmayan saatlerinde egzersiz yapmış olduğu kabulü ve hem de dini vazifesini yerine getirmiş olmasının kabulünü gerektirir.
Namazın insan yaşamını düzene getirdiği, maneviyatı ve buna eklenen dıuanın gücüyle rahatladığı hatta abdest ile vücudun suyla temas edip kötü enerjiyi attığı da dini bütün doktorların dikkat çektiği unsurlar olmaktadır.
Namazın; kanser hastalarında ağrı, depresyon, stres, uyku bozukluğu, halsizlik gibi problemleri azaltarak yaşam kalitesine ciddi katkı sağladığı da doktorların da dikkatini çekerken bunu samimi buldukları hastalarına önerdiği, dinle alakalı olayan hastalarına de muhtelif etkinlikler önerdiği görülmektedir. Biraz daha dikkat edersek namazın kanser tedavi sürecinde yaşanan; kaygı, stres, depresyon, halsizlik, idrar kaçırma, cinsel sorunlar, kas ve eklem ağrıları gibi problemler üzerinde olumlu etkileri olduğu da görülmektedir.
Hakiki Müslümanın stresi yaşamadığı söylenmektedir. Hatta, peygamberimiz zamanında Bizans kralının hastaları tedavi için Mekke'ye gönderdiği doktorun uzun zaman işsiz kalması da anlatılan rivayetlerdendir.
Vücut egzersizleri fazla olan insanın enerji seviyelerinin yüksek olduğu, morallerinin artmış, kendilerini daha iyi ve zinde hissettikleri biliniyor. İşte namaz kılan insanın günde beş vakit namazı, buna eklenen teheccüd namazı ile 6 vakit namaza kalkarak usulüne uygun ağır, dikkatli ve acele etmeksizin kıldığı namazla da bu sayılanları vücudunda hissettiği bilinen bir başka gerçektir. Tabi, yukarıda belirttiğimiz gibi abdestli olmanın etkisi de bu etkinliğin tamamlayıcı unsurudur. Stres hormonu olan ve bağışıklık sisteminin çalışmasını bozan kortizol hormonunun da namaz kılanlarda, belirgin derecede düşük olarak saptandığını yazımıza ilave etmek isteriz. Namaz kılan, dini vecibelerini safi gönülle yapan insanlarda azalan stres ise vücut dengesinin korunmasına yardımcı olmaktadır
İnsanlık tarihi boyunca emredilen namazın yaratıcı tarafından insanlara boşuna emredilmediği düşünülürse namaz ve abdestin maddi faydaları yanında psikolojik/manevi faydaları olduğunu da unutmamak gerekir.
Namaz dünya ve ahiret saadetidir.
Araştırma @erolkaranet - 14.09.2022
