"Hacca giden bir kimse kıyametin küçük bir provasını yaşar", şeklinde bir sözü hemen hemen herkes duymuştur. "Kıyametin küçük bir provası sadece hac esnasında mı yaşanır" şeklinde bir soru sorulacaksa bunun cevabı "hayır" olacaktır.
Allah için kulluk eden ve ibadetlerini yapan bir insan kıyamete kendini hazırlarken bir çok hal ve hareketi ile zaman zaman kıyamet sahnesinden bölümleri yaşar. Namaz bunlardan biridir.
Ezan ile daveti alan Müslüman huzura çıkmak için seccadesinde yerini alır. Tekbir ile dünyadan sıyrılır, ayrılır.
Huzura yükselir.
Kulluğunu göstermeye çalışır. Kendisini ifade etmeye çalıştıktan sonra oturuşunda Yaradanı ile diz dize gelir. Selamları iletir. Selam alır. Sonunda af diler, münacaatta bulunur.
Derdini anlatır. Umut eder. Bekler.
Her Müslüman bir cenaze namazında da kıyametten bir sahne yaşar.
Biliyorsunuz dünyevi kirlerden temizlenen, gusül abdesti aldırılan, kefenlenen bir insan son mekanına gitmeden önce bir ara durak kabul edeceğimiz musalla taşına konur.
Musalla taşında bekletilmesi, kıyamet sonrası hesap gününde bekletilmesi gibi...
Toprağa girince, son mekanına girince ilk sorgulamadan geçerek ebedi uykusuna girecek olan mevta musalla taşında dua almak için beklemektedir.
Burada toplanan geride bıraktığı sevenleri, sevmeyenleri, tanıyanları, tanımayanları onu izlemektedir.
O ise, üzerinde "Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti kerimesinin ve tevhidin yazılı olduğu örtüsü altında sessiz ve çaresiz beklemektedir.
Tıpkı, hesap gününde sırasını bekleyecek trilyonlarca insan gibi.
Burada toplanan kalabalıktan birinin, bir kaçının, bir çoğunun edeceği dua ile, edeceği şahitlikle nispeten fayda ya da zarar görecektir.
Sanki, kıyamet günü Allah'ın affına mazhar olmak için çevresinde kendisine şahitlik edeceği kimseleri görmek bulmak ister gibi.
Bu şahitlerden kimi onun kurtuluşu, kimi de felaketi olacak.
İnsan kendisinden başka yardıma koşacak birini arayacağı o gün, toplandıkları o günde amel defterlerinin yanı sıra, kendisi hakkında iyi sözler söyleyecek tanıklar da görmek isteyecektir.
Bu tanıklar iyiliğe ya da kötülüğe tanıklık edeceklerdir.
“De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” (Tevbe, 105)
Ayeti Kerimesindeki hakikat gerçekleşmiş olacak.
İşte ahirette yaşanılacak olan sahnenin küçük bir provası musalla taşı üzerinde yatan cenaze ve onun karşısında toplanan kalabalıkla dünyada da canlanmış olacak..
Sessizliği bozan imam...
“Merhumun iyi bir Müslüman olduğuna, Allah’a, meleklerine, kitaplarına iman ettiğine, şahitlik eder misiniz?”
Sorunun muhatabı , orada ayakta dikilen birazdan Allah'ın rahmeti ile muamele etmesi için ölen kişiye dua edecek olanlar...
Kim cenazeye iştirak ettiyse sorunun cevabını vermek için bir an düşünüyor.
“İyi bir insan mıydı."
Her Müslüman bir cenaze namazında da kıyametten bir sahne yaşar.
Biliyorsunuz dünyevi kirlerden temizlenen, gusül abdesti aldırılan, kefenlenen bir insan son mekanına gitmeden önce bir ara durak kabul edeceğimiz musalla taşına konur.
Musalla taşında bekletilmesi, kıyamet sonrası hesap gününde bekletilmesi gibi...
Toprağa girince, son mekanına girince ilk sorgulamadan geçerek ebedi uykusuna girecek olan mevta musalla taşında dua almak için beklemektedir.
Burada toplanan geride bıraktığı sevenleri, sevmeyenleri, tanıyanları, tanımayanları onu izlemektedir.
O ise, üzerinde "Her canlı ölümü tadacaktır" ayeti kerimesinin ve tevhidin yazılı olduğu örtüsü altında sessiz ve çaresiz beklemektedir.
Tıpkı, hesap gününde sırasını bekleyecek trilyonlarca insan gibi.
Burada toplanan kalabalıktan birinin, bir kaçının, bir çoğunun edeceği dua ile, edeceği şahitlikle nispeten fayda ya da zarar görecektir.
Sanki, kıyamet günü Allah'ın affına mazhar olmak için çevresinde kendisine şahitlik edeceği kimseleri görmek bulmak ister gibi.
Bu şahitlerden kimi onun kurtuluşu, kimi de felaketi olacak.
İnsan kendisinden başka yardıma koşacak birini arayacağı o gün, toplandıkları o günde amel defterlerinin yanı sıra, kendisi hakkında iyi sözler söyleyecek tanıklar da görmek isteyecektir.
Bu tanıklar iyiliğe ya da kötülüğe tanıklık edeceklerdir.
“De ki: (Yapacağınızı) yapın! Amelinizi Allah da Resûlü de müminler de görecektir. Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.” (Tevbe, 105)
Ayeti Kerimesindeki hakikat gerçekleşmiş olacak.
İşte ahirette yaşanılacak olan sahnenin küçük bir provası musalla taşı üzerinde yatan cenaze ve onun karşısında toplanan kalabalıkla dünyada da canlanmış olacak..
Sessizliği bozan imam...
“Merhumun iyi bir Müslüman olduğuna, Allah’a, meleklerine, kitaplarına iman ettiğine, şahitlik eder misiniz?”
Sorunun muhatabı , orada ayakta dikilen birazdan Allah'ın rahmeti ile muamele etmesi için ölen kişiye dua edecek olanlar...
Kim cenazeye iştirak ettiyse sorunun cevabını vermek için bir an düşünüyor.
“İyi bir insan mıydı."
"İyi idi"
"Değildi"
"Ne bilirim"
"Nereden bileyim"
"Allah bilir".
Yüzde yüz emin iseniz kalbinizle,dilinizle Şahitlik edin. Kazansın..
Bilmiyorsanız susun, ya da Allah'ın bilgisine sığının.
Takdiri Allah'a bırakın.
“Kalplerde olanı sadece Allah bilir.”
Ne derseniz, deyin. ne düşünürseniz düşünün Kalplerde olanın hakikatini Allah c.c. bildiğine göre...
Doğruyu söylerseniz ne ala..
Yalan söylerseniz, yalancılardan yazılır kendinizi de yakarsınız.
Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav) yanından bir cenaze geçti. Oradakiler, cenazeyi hayırla yâd ettiler. Peygamber Efendimiz (sav):
“Vacib oldu!” buyurdular.
Sonra bir cenaze daha geçti. Bunu kötü sözlerle yâd ettiler. Resûlullah (sav) yine:
“Vâcib oldu!” buyurdular.
Hz. Ömer (ra):
“Ya Resulallah! Her iki cenazeye de vacip oldu buyurdunuz. Vacip olan nedir?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz (sav):
“Öncekini hayırla yâd ettiniz; ona Cennet vacip oldu. İkincisini kötülükle yâd ettiniz; ona da Cehennem vacip oldu. Sizler Allah’ın yeryüzündeki şahitlerisiniz!” buyurdu. (Buhârî, Cenâiz 86)
Cenaze için şahitlik etme eylemi, hesap vereceğimiz günde yapacağımız şahitliğin küçük bir örneğidir.
Küçük bir farkla burada edeceğiniz şahitliğinizin doğru olup olmadığı dışarıdan pek belli olmasa da ahirette edeceğiniz şahitliğin asla yalan dolanla olmayacağını da biliniz.
Allah c.c tüm ölmüşlerimize merhametiyle muamele etsin.
Dünyada ve ahirette selamette olmanız dileğiyle
Erol Kara - 09.09.2022
"Değildi"
"Ne bilirim"
"Nereden bileyim"
"Allah bilir".
Yüzde yüz emin iseniz kalbinizle,dilinizle Şahitlik edin. Kazansın..
Bilmiyorsanız susun, ya da Allah'ın bilgisine sığının.
Takdiri Allah'a bırakın.
“Kalplerde olanı sadece Allah bilir.”
Ne derseniz, deyin. ne düşünürseniz düşünün Kalplerde olanın hakikatini Allah c.c. bildiğine göre...
Doğruyu söylerseniz ne ala..
Yalan söylerseniz, yalancılardan yazılır kendinizi de yakarsınız.
Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Resûlullah’ın (sav) yanından bir cenaze geçti. Oradakiler, cenazeyi hayırla yâd ettiler. Peygamber Efendimiz (sav):
“Vacib oldu!” buyurdular.
Sonra bir cenaze daha geçti. Bunu kötü sözlerle yâd ettiler. Resûlullah (sav) yine:
“Vâcib oldu!” buyurdular.
Hz. Ömer (ra):
“Ya Resulallah! Her iki cenazeye de vacip oldu buyurdunuz. Vacip olan nedir?” diye sordu.
Peygamber Efendimiz (sav):
“Öncekini hayırla yâd ettiniz; ona Cennet vacip oldu. İkincisini kötülükle yâd ettiniz; ona da Cehennem vacip oldu. Sizler Allah’ın yeryüzündeki şahitlerisiniz!” buyurdu. (Buhârî, Cenâiz 86)
Cenaze için şahitlik etme eylemi, hesap vereceğimiz günde yapacağımız şahitliğin küçük bir örneğidir.
Küçük bir farkla burada edeceğiniz şahitliğinizin doğru olup olmadığı dışarıdan pek belli olmasa da ahirette edeceğiniz şahitliğin asla yalan dolanla olmayacağını da biliniz.
Allah c.c tüm ölmüşlerimize merhametiyle muamele etsin.
Dünyada ve ahirette selamette olmanız dileğiyle
Erol Kara - 09.09.2022