@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Banner


erolkaranet

Kefil Oldum , Pişmanım. Kefillikten Vazgeçebilir miyim ?




" Merhaba , ben özel bir dershanede öğretmenim. Bir arkadaşım 10 bin TL kredi çekti ve ben de ona kefil oldum. Sonra pişman oldum. Vazgeçebilir miyim. Vazgeçemezsem hangi şartta ödemediği takdirde bana geri dönüş olur. O özel bir şirkette çalışıyor ve ben bu kefillikten pişmanım. İptal ettirmek istiyorum."
Sayın ziyaretçimiz , Bu sorunun cevabı, banka o müşterisi ile çalışmaya devam ettiği sürece “asla” dır.
Kefil, geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından sonra, tek taraflı olarak kefaletini geri alamaz. Kefaletten vazgeçme beyanında bulunulduğu tarihte, cari hesap ilişkisinde borç bakiyesinin sıfır olması dahi, bu sonuca etkili değildir. Bunun tersinin kabulü kefalete aykırıdır. Çünkü kredi alacaklısı borçluya kredi vermeyi kabullenirken borçlu kadar onun kefilinin ödeme gücüne de güvenerek hareket eder.Bu başta Yargıtay olmak üzere hukuk ekolünde yer etmiş bir kuraldır. Kefilin kefaletinin sona ermesi için tüm borcun tamamen kapanmış ve asıl borçlunun bankaya kredi istemeyeceğine ve kefilin kefaletinin sona ermesini beyan etmesiyle olabilir. Eğer borçlu aynı kredi hesabının üzerinden borcu bittikçe kredi kullanmak istediğinde kefilin kefaleti de devam edecektir.
BK. M. 484 uyarınca kefaletin geçerliliği için yazılı olması ve ayrıca kefilin mesul olacağı belli bir miktarın gösterilmesine bağlı tutulmuştur. Bankaların hazırladığı ve okumaya fırsat bulunamayan matbu sözleşmelerde ne yazık ki süre ve miktar fazlaca söz konusu edilmemektedir. Bu tür "süresiz" kredi sözleşmelerinde bankalar borçlusuna belirli bir limite kadar kredi açarlar ve kefiller de bu belirli olan limit dahilinde kullanılan "veya kullanılacak" krediler için kefaleten taahhütte bulunurlar. Kredi kullanılıp, ödendikçe ödenen kısım kadar kredi limiti kendiliğinden açılır. Bu durum kredi sözleşmesinin feshine kadar devam eder.
Banka uygulamalarında kefalet daha çok cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmelerinde alınmaktadır. Bu itibarla bir cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmesine kefil olunmuşsa, cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmesi devam ettiği sürece limit kadar kefalet verilmiş kabul olunur.
Cari hesap nedeniyle kredi borçlusunun aldığı krediyi ödemesi ve yeni kredi alması , kefilin borçluluğunu etkilemez. (Bkz. YTD. 12.1.1951, 1413/175, T.İçt.Küll. C.3,N.59, Reisoğlu (Kefalet) sh.12-13, 102-103; Reisoğlu Bankalar Kanunu Şerhi, 2002 bası, Sh.456, dipnot)
Ancak kefil, süresiz kredi sözleşmelerinde kredi borçlusuna yeni bir kredi açılmaması açıldığı takdirde sorumlu tutulamayacağını kredi alacaklısı bankaya ihtar edebilir. Böyle bir ihtarı aldıktan sonra banka yeni bir kredi kullandırırsa artık borçlunun ödememesi durumunda kefile başvuramaz. Yargıtay HGK. bu durumu hakkın kötüye kullanılması kabul edip, kefilin sorumlu tutulamayacağını benimsiyor. Her ne kadar bu tür davalarda bankalar hep haklı çıksa da kefillikten kredi sonunda vazgeçmek istiyorsanız noter kanalıyla ihtarda bulunmanız ve bu ihtarnamenin bir suretini de saklamanızı tavsiye edeceğiz.
Bir daha birine kefil olduğunuz da ya da kefil olmayı düşünenlere " Banka sizi değil kendini korur. Kefil olmadan önce düşünüp gereken kayıtları o zaman koymanız gerekirdi. Sözleşmeye örneğin çok açık olarak sadece " şu tarihte açılan ve şu tarihte bitecek olan şu kredi için kefaletim geçerli olup bunun dışındaki hiç bir kredi kullandırılmasına kefaletim geçerli değildir" gibi ibareler eklemenizin faydası olabilirdi. " şeklinde bir tavsiyemiz olacaktır.
Tekrar ediyoruz. kefilliğinizin bitimi ancak ve ancak borcun bitmesi, borç miktarının sıfır olmasından sonra gerçekleşebilir. Şunu da belirtmekte fayda görüyoruz. Banka eğer borç bitiminde hesabın kat edildiğine kapandığına dair bir yaz göndermiş olsa da bu kredi verilmeyeceği anlamına gelmez. Yani ,hesabın kat edilmesi kredi sözleşmesinin ortada kalkmasına neden olmaz. Sizin kredi hesabınızın da açılmamak üzere kapatılmasını sağlamanız gerekir. Kredi sözleşmesi feshedilmedikçe, geçerlidir
Kefilliğin sona ermesi konusunda da yargı yoluna gitmeyi düşünüyorsanız boşuna masraf ve vakit kaybınız olacaktır. Yargı yolu anlamında şu an için bir seçeneğiniz yok, bahsettiğim ihtarnameden sonra yapılan kredi kullandırımlarından dolayı sorumlu tutulmanız halinde yargı yoluna başvurabilirsiniz.

BİR YORUM
Banka ile, o bankadan kredi kullanmak isteyen müşterisi arasında imzalanmak üzere hazırlanmış olan ve ekonomik yönden güçlü durumda bulunan Bankanın tek taraflı olarak empoze ettiği koşullardan oluşan, genel işlem şartları ile dolu bir kredi sözleşmesinde, kefilin, kefaletten kurtulmayı sağlayıcı haklardan peşinen feragat etmesini öngören hükümler, kefili yasal ihbarname haklarından mahrum bırakan, ekonomik olarak öngöremediği ve kefil olduğu banka müşterisinin ekonomik gücünü tahmin dahi edemediği zaman dilimlerinde de kendisinin kefaletten sorumlu tutulması sonucunu doğuracak ve tüm def’i haklarını elinden almaya yönelik hükümlerdir. Bu bakımdan, Banka tarafından hazırlanmış olan Genel Kredi Sözleşmelerindeki kefil aleyhine getirilmiş matbu hükümlerle, kefalet akdinde, taraflar arasında adil bir denge kurmak amacıyla, kanun koyucu tarafından öngörülen yedek hukuk kurallarının tümü bertaraf edilmekte ve bu hükümlerle banka tarafından adeta asıl borçlu yanında ikinci bir borçlu yaratılmaktadır (Yeşim ATAMER, Genel İşlem Şartlarının Denetlenmesi, İstanbul 2001, s.263).

KEFİLİN YARARINA BİR KARAR ÖRNEĞİ

YARGITAY HGK. 2002/19-426E. 2002/513K. İçtihat
Davalı kefilin, kredi borçlusunun ödeme gücüne olan güven duygusunu kaybettiği, o nedenle, 19.6.1992 günlü ihtarnameyi göndererek, o tarih itibariyle mevcut borç bakiyesinin kendisine bildirilmesini istediği, ayrıca, tebliğ tarihinden sonra borçluya kullandırılacak kredilerden dolayı sorumluluk kabul etmeyeceğini bildirdiği; davacı bankanın, kendisine 23.6.1992 günü tebliğ edilen bu ihtarnamedeki, kefaletten vazgeçmeye ilişkin söz konusu irade beyanına yönelik herhangi bir cevap vermediği, borç bakiyesini de bildirmediği; böylece, davalı kefilde, ihtarnamesi sayesinde kendisinin kefaletten kurtulduğu yolunda haklı bir kanaat oluşmasına neden olduğu; buna rağmen, borçluya daha sonra yeni bir kredi kullandırdığı görülmektedir.
Somut olayın bu özellikleri gözetildiğinde, davacı bankanın, borçluya açıklanan şekilde yeni bir kredi kullandırmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığının, dolayısıyla, davalı kefilin, sonradan kullandırılan bu nakdi krediden dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığının kabulü zorunludur.

SON SÖZ
Kefil olmak sorumluluk ve ciddiyet isteyen çok iyi düşünülüp yapılması gereken bir eylemdir

@erolkaranet - 22.08.2022
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.