Dünya alemi ve ahiret alemi birbirinden çok farklıdır. Ahiretteki hiç bir şey dünya ile aynı olmayacaktır. her ne kadar Kuran-ı Kerim'de ve peygamberlerin bize ilettikleri bilgilerde anlamamız için fazla detaya girmeden dünyadaki benzer olaylardan , benzer ürünlerden söz edilir ki insanlar bunları akıllarıyla kavramaya çalışsın.
Oysa, Allahu Tealanın ilmini insan olarak kavrayamayacağımıza göre ahirettte neyin nasıl olduğunu kavramamız çok zordur.
Konumuz ahirette evlilikler nasıl olacak üzerine kurulu olduğundan yola çıkalmım ve ahiret evliliği ile dünya evliliğinin aynı olmadığını, dünyada olduğu gibi cinsel bir yaşamdan söz edilemeyeceğini bilmemiz gerekir. Zira, ahirette insanın nefsi diye, ihirası diye, tatmini diye bir duygu olmauacağı gerçek din kitaplarında yazılıdır.
Bazı insanlar İsrailiyat kaynaklı kitaplara dayanarak İslama bir çok hayali anlayışı katarak şudur, budur diye aktarsalar da en doğruyu bilenin Allah c.c olduğuna kalben inanmak gerekir.
Cennete girenlerin mutlak surette eşleri olacağını Resullulah aleyhisselam bize bildirmiştir. Demek ki , ahirette herkes çift olacaktır. Zira tek olmak Allah-u Teala'ya aittir. Buradan yola çıkarak, insanalrın eşleri nasıl olacaktır dersek
- Dünyada evlenmeden ölenlere Allah-u Teala ahiret ehlinden eş verecektir.
- Eşinden boşanmış olduğu halde ölen için de durum aynıdır.
- Eşi cennete girmemiş olan kişinin de durumu aynıdır.
- Evlendikten sonra ölen kişinin eşi öncelikle kendi eşi olacaktır. Zira, kişi ahirette sevdiği ile bir arada olacaktır hadisi bunu gösterir
- Eşi ölüp sonra evlenmeyen ve o şekilde ölen de cennette eşiyle birlikte olur.
- Eşi ölüp ondan sonra bir başkasıyla evlenen, cennette son eşi ile birlikte olur.
- Sevmediği halde evli kalıp sonra ölenler istedikleri takdirde Allahu Teala onlara başka eşler yaratır.
- Cennet hayatı huzur ve mutluluğun mekanıdır. Cennetliklerin istediklerini arzu ettikçe Allahu Teala tarafınbdan kendilerin sunulacağı ayet ve hadislerde geçerlidir. Önemli olan cennete girmektir.
- Cehennemlik olan eşler de aynı durumdadır. Buna bir örnek Ebu lehebi ve cehennemde onun ateşine odun taşıyacak olan karısını verebiliriz.(Tebbet süresi)
- Peygamber eşlerinden iman etmeyenlerde cehennemliktir. Cennet yüzü görmeyeceklerdir. Hazreti Nuh aleyhisselamın, Hazreti Lut Aleyhiselamın eşleri bunlardandır. (Tahrim süresi)
- Kendileri mümin olup cennetle müjdelenen kafir firavunun karısı Asiye ve iffetini koruyan kocası olmayan Hazret-i Meryem'de cennetlik kadınlardandır.
Ebedî saadetin ve sonsuz nimet ve güzelliklerin merkezi cennettir. Cennet hem mü'min erkeklerin, hem de mü'min kadınların nimetler içinde yüzdüğü bir mekândır. Yani cennetin nimetlerinden erkekler kadar kadınlar da istifade edecek, bütün nimet ve ihsanlar her iki cinse de verilecektir.
Cennet ve cennetlikler en güzel ve tatlı bir şekilde Kur’ân'da anlatılır. Çoğu yerde mü'min erkeklerle birlikte, mü'min kadınlar da zikredilir. Meselâ, Tevbe Sûresinin 72. âyetinin meali şöyledir:
"Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara devamlı kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetler, Adn Cennetlerinde hoş meskenler vaad etmiştir. Allah'ın rızası için en büyük mükâfattır. İşte büyük kurtuluş budur."
Cennetlikler ve cennet nimetleri Kur'ân'da anlatılırken cennet ehli için "müttekiler (Allah'tan hakkıyla korkanlar)" ifadesi geçer. Bu kelime hem erkekler, hem de kadınlar için müşterek kullanılır. Biri öbüründen ayırd edilmez, ayrı tutulmaz.
Hadis-i şeriflerde geçen ifadeler de hem erkekler, hem de kadınlar içindir. Bütün müjdeler, taltifler, nimetler, ikramlar herkese aynıdır. Bir hadisin meali şöyle:
"Cennet ehli cennete girdiklerinde bir vazifeli şöyle seslenir:
'Şüphe yok ki, siz cennette ebedî yaşayacak ve hiç ölmeyeceksiniz. Hastalanmayacak ve devamlı sıhhatli bulunacaksınız. Sonsuz nimetlere mazhar olacak ve hiçbir zaman hüzün ve keder görmeyeceksiniz." (Müslim, Cennet 22.)
Başka bir hadis-i şerifte de cennet ehlinin bir hâli şöyle anlatılır:
"Muhakkak, sizden biriniz cennetin en alt derecesinde bulunsanız bile, ona Allah'ın emri ile melekler tarafından, 'Gönlünden geçenleri iste!' denir. O da devamlı temenni eder durur. Bunun üzerine ona, 'Kalbinden geçenleri tamamen temenni ettin mi?' diye sorulur. 'Evet!..' cevabı verince, 'Muhakkak temenni ettiğin şeyler bir misli fazlasıyla sana verilecek.' denir." (Müslim, îman: 301.)
Esas itibariyle cennetin nimetleri hem erkek, hem de kadın mü'minler için müşterek iken, bazı hususlarda her iki cins de birbirlerinden üstünlüklere sahiptirler. Bu üstünlüklerin bir kısmı erkeklere mahsus iken, büyük bir kısmı da kadınlara mahsustur. Kur'ân'da cennetlik kadınlar "Ezvâcün mutahharatün" yani "temiz kadınlar" olarak vasfedilir. Bu ifadenin içinde şu mânâlar saklıdır: Cennet kadınlara mekân ve meskendir. O kadınlar o yüksek cennette lâyıktırlar. Aynı zamanda cennet derecelerinin yüksekliği nisbetinde onların güzellikleri de artar. Ve cennet onlarla güzelleşir ve süslenir.( Bediüzzaman Said Nursî, İşaratü'l-İcaz, s. 175.)
Yani cennetlik kadınlar, cennetin güzelliğine güzellik katmakta, Allah'ın ebedî yurdunu süsleyen canlı bir unsur olmaktadır. Bu "mutahharatün (temiz)" ifadelerinden ayrıca şu mânalar çıkıyor: "Dünya kadınları cennete girdikten sonra kötülüklerden, kıskançlık ve benzeri çirkin huylardan arınacaklar; içleri de dışları gibi berrak ve ter temiz olacak. Güzellikte hurileri geçecekler."
Peygamberimiz (asm) cennetlik kadınları şöyle anlatır:
"Onların vücutlarının güzelliği ile letafetinden dolayı her birinin baldırındaki kemiğin iliği etinin üstünden görünür. Onların aralarında ne ihtilâf vardır, ne düşmanlık, ne de çekememezlik."(Müslim, Cennet: 14-17.)
Yani cennet ehli kadınlar güzellikte o kadar ileride bulunuyorlar ki, sadece bir tek tırnağı dünyaya görünse güneşin ışığını kapatacak kadar parlaklıkta olan hurilerden daha güzel olacaklar. Bir kadının bundan daha güzel bir şey tahayyül etmesi mümkün müdür?
Cenab-ı Hak hem erkek, hem de kadın mü'minlere kalblerinden geçenlerin bir misli fazlasını vereceğine göre nimet ve ihsanın derecesini siz düşünün. Artık bu kadar lütuf ve ikramdan sonra "Allah, cennette bir erkeğe çok sayıda huri veriyor da, cennet ehli kadınlara neden böyle bir imkân verilmiyor?" denmez. Cennette "yok yoktur." Allah insan fıtratına en uygun şekilde her türlü nimet ve ihsanı verecek, kimseyi mahrum bırakmayacaktır.
Esas mesele Allah'ın rızasına nail olmak, ebedî saadete liyakat kazanmak, fâni dünyadan imanlı olarak ayrılıp, Cennetin kapısına ulaşabilmektir.
"(Melekler onlara şöyle derler:) Dünya hayatında da, âhirette de sizin dostunuz (koruyucularınız, yardımcılarınız) biziz. Orada (cennette) canınızın çektiği ve istediğiniz her şey, (affı, merhameti ve ihsanı bol olan Allah tarafından) bir ikram olarak sizindir." (Fussilet Sûresi: 31)
"Onlara (îmân edenlere cennette) altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. (Onlara şöyle denilir:) Sizler, orada ebedî kalıcısınız." (Zuhruf Sûresi: 71)
Bir kadın cennet ehlinden olmuş ve dünyada evlenmemiş ise veyahut da kocası cennet ehlinden olamamış ise, cennete girdiği zaman, orada cennet ehlinden olup dünyada evlenmemiş ve cennette hurîlerden eşleri olan erkeklerden birisiyle evlenir. Dünya hayatında evlenmemiş erkekler, canları çektiği zaman dünya ehlinden cennetlik kadınlardan diledikleri ile evlenebilirler.
Aynı şekilde bir kadın cennete girmiş ve dünyada da evlenmemiş ise veya dünyada evlenmiş fakat kocası kendisiyle birlikte cennete girememiş 'se, canı çektiği zaman cennet ehlinden bir erkekle evlenebilir.Fussilet Sûresi: 31. âyet ile Zuhruf Sûresi: 71. âyetin gösterdiği üzere, -erkeğin olduğu gibi-, cennete giren kadının da canının çekmesi gerekir." ( Mecmûu Fetâvâ İbn-i Useymîn, cilt: 2, sayfa: 52 )
Yine de en iyisini Allah Teâlâ bilir.
Kaynaklar
(Mehmed PAKSU, En Çok Sorulan Mes’eleler ve Çözümleri -2, s.144-146) ve daha bir çok İslami kaynak)
Derleme @erolkaranet