ZABIT TUTMA VE HACİZ TUTANAĞININ TEBLİĞİ :
(Değişik madde: 18/02/1965 - 538/102 md.)
Haczi icra eden memur bir tutanak düzenler. Bunda haczolunan şeyler ve kıymetleri gösterilir ve derhal icra dairesine verilir.
İcra dairesi, ihtiyati haciz tutanağının birer suretini üç gün içinde haciz sırasında hazır bulunmayan alacaklı ve borçluya ve icabında üçüncü şahsa tebliğ eder.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun İhtiyati Haciz ile ilgili 'Zabıt tutma ve haciz tutanağının tebliği' kenar başlıklı 262/2. maddede ise, "İcra dairesi, ihtiyati haciz tutanağının birer suretini üç gün içinde haciz sırasında hazır bulunmayan alacaklı ve borçluya ve icabında üçüncü şahsa tebliğ eder' denilmiştir.
Gerek avukatların genel yetkileri gerekse de İcra İflas Kanunu uyarınca haciz sırasında alacaklı vekilinin de hazır bulunabileceği, hukuki statüsünün ise "hazirun" olacağı hükme bağlandığı yorum yolu ile düşünülse de, Ancak hazirunun haciz mahalli içerisinde bulunması hukuka uygun değil. O sebeple hazirun kabul edilemez. Avukat veya stajyer avukat olmayan biri haczin evrak işlerini yapabilir, harçlarını yatırabilir ve sair ama haciz mahali içersinde bulunamaz.
KALDI Kİ BU DURUM VEKİLLER İCİNDE TARTIŞMALIDIR.
Bir görüşe göre (ÜSTÜNDAĞ S. İcra Hukuku s.166-SEVİĞ, V.R. Açıklamalı İcra ve İflas Kanunu. C:2 sh:59) alacaklının haciz sırasında hazır bulunmayı talebe hakkı yoktur. Onun bütün rolü borçlunun haciz edilebilecek mallarına dair bilgi ve masrafları vermekten ibarettir.
Diğer bir görüşe göre ise (ANSAY. Ş. Hukuk, İcra ve İflas Usulleri. Sh:73) alacaklı, çıkarlarının gözetilmesi bakımından zorunlu veya faydalı ise, hacizde bulundurulmalıdır.
Nihayet son bir görüşe göre ise, (KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, sh:672-POSTACIOĞLU, İ a.g.e sh:299) hukukumuzda alacaklı haciz sırasında bulunma hakkına sahiptir. Nitekim İİY. Mad.103, 88/II bu görüşü doğrulamaktadır. Ancak, borçlunun borca yetecek kadar malını bildirmiş olduğu ve bu malların haczi ile, borcun karşılanacağının anlaşıldığı hallerde; borçlunun, alacaklısını veya vekilini ev, dükkan gibi kapalı yerlerine sokmamak kabul edilebilir. Kanımızca, son görüşte isabet vardır. Gerçekten mal beyanı olarak örneğin borcu masrafları ile birlikte karşılamaya yetecek kadar belirli bir bankada hesabı olduğunu bildiren borçlunun ev veya işyerine alacaklının istemi üzerine hacze gidilmesi hatalı olacağı gibi, alacaklının bu hacizde hazır bulunmak istemesine de borçlu karşı koyabilmelidir.” TALİH UYAR, İcra Hukukunda Haciz-1990 Sh:200
GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE DOKTİRİNDE BİLE BİR BİRLİK YOKTUR.
Baki Kuru hocanın dayandığı 88 ve 103. maddeleri çok zorlama bir yorum.
Alacaklı vekilinin haciz esnasında bulunabileceği, ancak borçlu tarafından haciz mahallini terk etmesi istendiğinde de oradan ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Haciz için açılan talep nedir? "...borca yeter miktarda menkul haczi ve muhafazası yapılması..." Vekil olarak talebi yapar ve işin gerçekleştirilme kısmını icra memuruna bırakılır. Vekil olarak haciz mahalline gidiş amacıda borçlu ile görüşmek, belki anlaşmak, hatta tahsilat yapabilmektir. O yüzden haciz mahallindeki avukatın, görevi başındaki memur olarak nitelendirilemez. Görevini ifa eden icra memuru ödeme yapan borçlunun parasını dosyaya alır, geri kalan miktar için işlemine de devam eder. Oysa vekil orada ise belki muhafaza işleminden vazgeçebilir. Memurun yasadan kaynaklı haciz mahallinde bulunma hakkı varken alacaklının yahut vekilinin bulunma zorunluluğu olduğu kanısında değilim.Zaten yeni düzenleme ilede buna işaret ettiği görülmektedir.
Vekaleten duruşmaya girmek nasıl avukat olmayı gerektiriyorsa haciz yapabilmekte avukat olmayı gerektirir.
Bir gün bir düzenleme yapıp avukatlık görevinin bu yetkiyi elinde bulundurmayan katiplere verilebileceği öngörülse sanırım hiç hoş olmaz.
ANAYASA. KONUT DOKUNULMAZLIĞI
Madde 21.- Kimsenin konutuna dokunulamaz. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
Katilin veya Disiplin hapsi cezasına çarptırılan birinin bile yakalanması için hakim kararı gerekirken BİR PARÇA EŞYANIN haczi için konut dokunulmazlığının çiğnenmesi garip değil mi?Anayasa ile korunan bir hakkın kanunla da düzenlenmesinde yarar olmalı. Yoksa konutlar sosyal hayatın bir parçası olur.
ESAS SIKINTI BURADA BAŞLIYOR;1136,Avukatlık Kanunu MADDE 1 Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
(Değişik : 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Zaten sıkıntılar avukatlığın tanımlandığı Avukatlık Kanunu m.1'deki tarifle başlıyor ve devam ediyor. Hem kamu hizmeti hem serbest meslek yapmak nasıl olabiliyorsa.?
MADEMKİ BU BÖYLE OLABİLİYORSA.savcılık sanık veya sanıkların TCK 265/2 den yargılanmaları için dava açsa dahi. Ancak yargılama sonunda mahkeme sanıkların 265/1 den cezalandırılmalarına hükmetmesi gerekir."herne kadar iddianame ile 5237 sayılı TCK nın 265/2 maddesi uygulanması talep ediliyor ise de, burada muhafaza altına alma görevini yapma işlemi icra memuruna ait olup alacaklı vekili olan müşteki avukatın işlem sırasında sadece hazır bulunan sıfatında olup zaten burada'da sanıklarca amaç malların kaldırılmasını engellemek olduğundan, belirtilen fiillerle icra memurunun işlemini yapması engellenmiş olacağından eylem 5237 s. TCK nın 265/1 kapsamında olduğu göz önüne alınıp düşünülerek karar verilmesi gerekir.
-------
(Değişik : 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Zaten sıkıntılar avukatlığın tanımlandığı Avukatlık Kanunu m.1'deki tarifle başlıyor ve devam ediyor. Hem kamu hizmeti hem serbest meslek yapmak nasıl olabiliyorsa.?
MADEMKİ BU BÖYLE OLABİLİYORSA.savcılık sanık veya sanıkların TCK 265/2 den yargılanmaları için dava açsa dahi. Ancak yargılama sonunda mahkeme sanıkların 265/1 den cezalandırılmalarına hükmetmesi gerekir."herne kadar iddianame ile 5237 sayılı TCK nın 265/2 maddesi uygulanması talep ediliyor ise de, burada muhafaza altına alma görevini yapma işlemi icra memuruna ait olup alacaklı vekili olan müşteki avukatın işlem sırasında sadece hazır bulunan sıfatında olup zaten burada'da sanıklarca amaç malların kaldırılmasını engellemek olduğundan, belirtilen fiillerle icra memurunun işlemini yapması engellenmiş olacağından eylem 5237 s. TCK nın 265/1 kapsamında olduğu göz önüne alınıp düşünülerek karar verilmesi gerekir.
-------
Araştırma yaptığımız bir çok kaynakta halen tartışılan bir durumun yıllarca bir netliğe kavuşamadığını görüyoruz. Son olarak konu hakkında şunu diyebiliriz ki,
"Haciz mahallinde bulunan avukat ve diğer görevlilerin ne evrak araştırma ne de haciz işlemleriyle ilgili fiili anlamda her hangi bir yetkisinden bahsedilemez. Avukatın haciz mahalline örneğin bir eve veya ticarethaneye haciz esnasında girebilmesi yetkisi bir görüşe göre haciz mahalli olan ev veya ticarethaneye ancak icra memurunun oluru, daveti ile veya borçlunun izin vermesi ile girebilir.
Alacaklı avukatının katibi gibi görevlilerin ise "uygulamadakinin aksine haciz esnasında bir ev veya ticarethaneye girmesi borçlunun veya orada bulunan 3. kişilerin daveti yoksa suçtur. Avukat katibinin icra memurundan her hangi bir talepte bulunması mümkün değildir."
Kararara.com forum sayfasından ve çeşitli kaynaklardan derlemedir - 29.08.2022 - @erolkaranet