Kurban kesmekle yükümlü olan Müslümanların bu dini vecibeleri her ne kadar Hazreti Muhammed aleyhisselam döneminden beri olduğu söylense de Hazreti Adem aleyhisselam ile başlamış, Hazreti İbrahim aleyhisselam ile doruğa ulaşmış ve kıymetli peygamberimize ve dolayısıyla insanlığa inen Kuran-ı kerim ile noktalanmış bir ibadettir.
İnsanlığın var olduğu günden bu yana kurban her zaman vardı, var olacaktır. BU eylemin yapılmasına kimse engel olamayacaktır.Kurban, insanlar arasında hep bir şükür aracı olarak görülse de, kurban kesmek Allah-u Teala'nın emridir. İnsanlar üzerinde kimi alimlere göre farz, kimilerine göre vacip kimilerine göre sünnet olarak şekillense de kurban Allah-u Tealanın kesin emridir. Günü zamanı saati geldiğinde yükümlülüğü taşıyan herkes için yapılması zorunlu bir ibadettir. Ve en net şekliyle Kevser süresinde "Kurban kes" emri nettir.
“Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir" diye buyuran Resulullah (s.a.v.) 'in sözündeki şu müjde bile kurban kesmenin ne kadar önemli, ne kadar değerli bir ibadet olduğunu göstermektedir.
Burada önemli bir noktaya da değinmek istiyorum. Kurbanda hile yaptığınız zaman peygamber çocuğu da olsanız o kurban Allah c.c katında asla ve asla kabul olmaz. Unutmayın.
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Mâide 5/27)
Burada önemli bir noktaya da değinmek istiyorum. Kurbanda hile yaptığınız zaman peygamber çocuğu da olsanız o kurban Allah c.c katında asla ve asla kabul olmaz. Unutmayın.
“Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Mâide 5/27)
Kurban kesilecek zaman, kurban bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günüdür. Bu zaman içinde kesilen kurbanın kurban olması için önce takva lazım. Sonra kuralına göre kesilmesi gerekir ki, bu kuralın ilk şartı “Bismillahi -Allahu Ekber”diyerek kişinin kendisinin kesmesidir. Kişi kesemediği takdirde bu işi güzel yapan birine vekalet vererek, kendisi de herhangi bir mazereti yoksa kurbanın başında durarak kesilmesini sağlar. Kesim işi bitince etinden yemesi de Allah-u Teala'nın emridir.
Günümüzde adeta moda olan görmeden yapılan kurban alışverişleri, görmeden etmeden, hissedarları bilinmeden yapılan kurban kesimleri, marketlere, kasaplara, besicilere uzaktan verilen taleplerle koli içinde kurban alma istekleri ve en tehlikesi de uzak ülkelerde yaptırılan kurban kesimlerine rağbet edenlerin gaflet hallerinin yanlışlığını vurgulayan ayete dikkat edelim
“Kendilerine ait birtakım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun”. (Hac 22/28)
“Biz, büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu hâlde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin hem de ihtiyacını gizleyen/gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.” (Hac 22/36)
Vacip olan, yani imkanı olan her Müslümana Kurban bayramı günlerinde zorunluluk olan Allahtan bir emir olarak bildirilen Kurbanın kesilmesinde önemli şartlardan biri , kesenin kurban etinden yeme mecburiyetidir.
Ve uzak ülkelerde bulunan bir yerde görmediği, bilmediği, kesilmesine şahit olmadığı, kanının aktığına tanık olmadığı kurbanında o gaflet ve hıyanet içinde bulunan kimse eti de yiyemeyeceği için Allah'ın emrine karşı geldi mi gelmedi, cevabı size bırakalım.
Ve uzak ülkelerde bulunan bir yerde görmediği, bilmediği, kesilmesine şahit olmadığı, kanının aktığına tanık olmadığı kurbanında o gaflet ve hıyanet içinde bulunan kimse eti de yiyemeyeceği için Allah'ın emrine karşı geldi mi gelmedi, cevabı size bırakalım.

Peygamberimiz [aleyhissalatü vesselam], kurban bayramı günü, kızı Hz. Fatıma (r.a.)'ya şöyle buyurur.
"Ey Fatıma! Kalk, kurbanının yanında bulun, şunu iyi bil ki; onun kanından yere düşen ilk damla ile, işlemiş olduğun günahların tümü affedilir. Kurban kesilmeden önce şöyle dua et: 'Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi içindir. Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanlardanım.'"
Bu sırada Peygamberimiz [aleyhissalatü vesselam]'ın yanında bulunan sahabeden İmran b. Husayn şöyle bir soru sorar:
Ey Allah'ın Resulü! Bu (bağışlanma ve sevap) yalnız senin ehl-i beytine mi mahsustur, yoksa tüm Müslümanlar için de durum aynı mıdır?
Resulü Ekrem [aleyhissalatü vesselam] da:
"Tüm mü'minler için aynı sevap vardır" buyurur. (Heysemi, Mecmeu'z-Zevaid, c. IV, s. 17; Hakim, el-Müstedrek, c. IV, s. 222.)
Anlatıya dikkat edelim. "Kurbanın yanına gel."
Anlatıya dikkat edelim. "Kurbanın yanına gel."
Son söz, Afrika'ya ,Asya'ya, Uzak yakın doğuya, Amerika'ya, Avrupa'ya dünyanın neresinde olursa olsun muhtaçlara et göndermek isteyenlere diyoruz ki, Vacip kurban dışında her kurbanı (adak, akika, şükür vs. ) gönderebilirsin. Vacip, farz ya da sünnet olan kurbanını, Kurban bayramı günlerinde kesmek zorunda kaldığın kurbanını gönderemezsin.
"Kim ki gönül hoşnutluğuyla ve kestiği kurbanın sevabını Allah'tan umarak kurban keserse, bu onun için Cehennem ateşine karşı perde olur" (Timizi, Kıyame, 50)
Derleme @erolkaranet