Burnu sürtülsün, burnunu sürtmek çokca kullanılan bir deyim. Hemen hemen herkes bir başkası için bu deyimi mecazi anlamda kullanır. Hatta, "burnu sürtülsün" sözünü peygamber efendimizin (aleyhisselam) kullandığı bir hadisi şerifle bize kadar intikal etmiştir.
Burnu sürtülsün kelime anlamı olarak "Yazıklar olsun" anlamında mecazi bir ifadedir
Burnu sürtülmek kelimesi mecazi bir ifade olduğu için yerine, konuma ve konuya göre değişkenlik gösterebilir. Mesela, daha önce beğenmediği bir işi, bir durumu, bir süre sıkıntı çektikten sonra, kabul edecek duruma gelmek, kibrinden vazgeçmek anlamında kullanılabilir. Bunun yanı sıra "taşkın davranışlarının cezasını çekerek, güçlüklerle, başarısızlıklarla karşılaşarak artık ılımlı bir yol tutmak" anlamında da kullanılabilir.
Başka bir anlamı ise eğer bir kişi uyarıları dinlemiyorsa ve yapmaması gereken şeyler yapıyorsa bunun sonucunu acı bir şekilde deneyimler ve buna burnu sürtülmek denir.
Şimdi gelelim, "Sorularla İslamiyet" sayfasında ifade edilen şekliyle peygamber efendimizin (aleyhisselam) bu deyimi kullandığı olaya..
"Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde üç grup insan hakkında 'burunları yerde sürtülsün' buyuruyor.
''Ramazan girip çıktığı halde günahları affedilmemiş olan insanın burnu sürtülsün. Anne ve babasına veya bunlardan birine yetişip de onlar sayesinde cennete girmeyen kimsenin de burnu sürtülsün. Ben yanında zikredildigim zaman bana salat okumayan kimsesinin de burnu sürtülsün!'' (Tirmizi, Daavat 110, (3539)) şeklinde günümüze ulaşılan bu hadisi şerifin kaynağı nedir, Resullullah aleyhisselam "burunları sürtülsün" demekle neyi kastetti, niçin buyurdu, merak konusu oldu.
Peygamber Efendimiz (a.s.m) bir keresinde minbere çıkarken, her adımda "âmin" dedi: Bir adım çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."; bir adım daha çıktı, "âmin..."
Hutbesi bittikten sonra: "Yâ Rasûlallah! Minbere çıktığınız zaman 'âmin' dediniz, her adımınızda bunu neden söylediniz?" diyerek sebebini sordular.
Buyurdu ki: "Cebrail (a.s.) üç dua etti, ben de onlara amin dedim.
- Birisi: Cebrail (a.s.): 'Annesine, babasına veya sadece onlardan birine ulaşmış bir evlat, (onlara güzel hizmet edip, onların hayır duasını alıp) cenneti kazanamadıysa, ona yazıklar olsun/burnu yerde sürtünsün!' dedi, ben de amin dedim.”
(Demek ki insanın bir evlat olarak, anne babasının rızasını kazanması, onların elini öpmesi, gönlünü alması, hizmet eylemesi, böylece cenneti kazanması gerekiyor. Ve bu yoldan cenneti kazanmak çok da kolaydır. Buna rağmen bunu başaramayana, anne babasının rızasını almadığı için cennete giremeyene yazıklar olsun ve olacaktır.)
- İkincisi: "Cebrail (as): 'Sen peygamber olarak bir insanın yanında anıldığın zaman, sana salat-ü selâm getirmezse; ona yazıklar olsun!.. Onun burnu yere sürünsün!' dedi. Ben de ona amin dedim."
“Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin.”(Ahzab, 33/56)
mealindeki ayet de salavat-ı şerifenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Allah’ın bu açık teşvik ve davetine rağmen, yanında ismi anıldığı halde Peygamber Efendimize (asm) salavat getirerek kısa yoldan büyük sevaplar kazanmayı düşünmeyen kimse, herhalde “yazıklar olsun”u çoktan hakketmiştir.)
- “Üçüncüsü: "Cebrail (as): 'Ramazana eriştiği halde bir insan, buna Ramazanın feyzinden, bereketinden istifade edememiş, Ramazan gelmiş geçmiş de hâlâ Allah'ın mağfiret ettiği bir kul olamamışsa, Allah'ın affını, mağfiretini kazanamamışsa; yazıklar olsun o kula!.. Burnu yerde sürtsün!' diye dua etti. Ben de ona amin dedim.” (bk. Buharî, el-edebu’l-müfred- 1419/1998, Riyad- 1/338; Taberanî-evsat- h. no: 8994; Bezzar, h. no: 1405; Mecmau’z-zevaid, 10/164)
Rabbim bizleri Peygamberimizin aminlerinde yer alan zümreden bizleri uzak eylesin. Peygamberimizin adı anıldığında salavat getiren, anne ve babasının hayır duasını alanlardan eylesin. Ramazan’a erişip kendini Allah’a affettiren kullardan eylesin."
Derleme @erolkaranet