Önce Beyaz kod..
Ardından yasa çıkartmalar, doktorları dokunulmaz zırhıyla donatmak ve en son aldıkları kararla doktorların hatasını devletin üzerine yıkmak. Tazminatları devlete ödetmek. .
En son açıklama yine doktor olan ve hastanelere sahip bulunan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan geldi.
Doktorların kaygılarına son vereceklermiş.
Bu nasıl kaygı ki bitmek bilmiyor.
Peki vatandaş ne yapsın, Sayın Koca..
Bu kadar imtiyaz, "Gideriz Tehdidi" eden doktorlara Cumhurbaşkanı'nın "Giderseniz Gidin" demesine rağmen mi veriliyor.
Kaygıyı vatandaş da duyuyor.
184 Sabim, artık hasta şikayetlerini dikkate almıyor. Sayısız şikayet var. Yetişemiyorlar.
Doktorlar, sağlıklarına çözüm aramak için gelen hastaya potansiyel suçlu gibi bakıyor.
Sayın Koca, özel hastanede amele gibi çalışan doktorların sesi çıkmazken, devlet hastanelerinde zırt pırt grev yapan, işi bırakmak için bahaneler üreten adeta devlete isyan eden doktorları mı savunuyorsunuz.
Muayene için gelen hastayı şiddete yöneltecek tavırlar, sözler sarfederek "beyaz kod"u kullanmak için bahaneler arayan doktorlarınıza baktınız mı ?
Vatandaşa nasıl davrandığını, devlet hastanelerinde gelip gözlenlediniz mi ?
Ben doktora gitmeye korkar oldum.
Başıma bir musibet, bela gelir diye günlerce randevu almamın imkanı olmadığını bilerek MHRS'ye bile girmeye korkuyorum.
Ben doktorları 60 küsur yıldır tanıyorum. Eski doktorlar yok. Kopyala yapıştır, boykot grev ile uzaktan girilen sınavlarla, paralı okullardan para hatırına mezun doktorlarla hastaneleri dolduran sistem bugünü yaşattı.
Bizler eskiden doktora giderdik. Test mest yoktu. Derdimize çözüm bulunurdu.
O eli ayağı öpülesi doktorlar nerede..
Doktor gibi doktorlara giderdik. Kavga mavga, şiddet middet de olmazdı.
Bugünkü gibi doktorların önüne serilmiş imkanlar da yoktu.
Çoğunun altında lüks arabalar, yaşadıkları villalar, yatlar da yoktu. Onlarda toplu taşıma ile hastanelere, dispanserlere, sağlık ocaklarına giderdi. Belki saatlerce yürüyerek.
Devleti tehdit etmedikleri gibi isyanda etmezlerdi.
Ama doktor idiler.
Şimdi, üç dakika sürmeyen ön görüşme, 40-50 güne alınan röntgen, tomografi, emar, efor, ameliyat günü randevuları, iki üç gün sonra çıkacak tahlil sonuçları ve ardından tekrar randevu alabilmek için geçirilen zamanda hasta "ölmezsek gelir" durumuna düşmüş. Haberiniz var mı?
14 Mart Tıp Bayramı hak edilmiyor.
Zaten onlar zırt pırt grev yapıyor. MHRS randevum olduğu halde grev yaptıkları için kapılar duvar oluyor.
Eğer bu ülkede doktora şiddet varsa hastaya da şiddet var. Mobbing var. Tehdit var. Tahrik var.
Hastaneye gitmeye korkuyorum.
Karar alacaksanız, hayatın gerçeklerini de göz önüne alın.
Onların kaygılarını giderecekseniz vatandaşın da kaygılarını giderin.
Siz bizim de vekilimizsiniz. Dengede tutun. Tek taraflı olmak, adaletsizliktir.
Ve dokunulmaz zırhı ile sırça köşklere koymaya çalıştığınız doktorlara vatandaşın insan olduğunu, çare aramak için kapılarına kadar geldiklerini, mezun olduklarında ettikleri yemini sindirmek zorunda kaldıklarını, bu işleri bedava yapmadıklarını, zorlu bir eğitim sonrası o masaya oturduklarını herkesin bildiğini, saygı gösterenin saygı bulacağını hatırlatın.
Hastaneye gittiğimde başıma bir bela gelir diye gitmeye duyduğum korkuyu duymamamız için biz VATANDAŞA DA YARDIMCI OLUN.
Erol Kara - 10.03.2022