Bu cami hikayemiz aslında Adapazarı Karasu ilçesi Üçbaş köyünden kalkıp İstanbul'a yerleşen ve burada bir berber dükkanı açan bir Anadolu insanının hikayesidir.
Berber Nurettin Hamza, 1530'lu yıllarda Fatih'e gelir ve bir berber dükkânı açar. Ancak işinin o kadar ehlidir ki civarda 'sosyete berberi' diye anılır ve çok fazla ücret ister.
Bu nedenle 'parayı çok seven berber' diye söz edilir kendisinden... Hatta öyle sözler çıkar ki bunlardan en bilineni "bu kadar parayı ne yapacak, mezara mı götürecek" sözü sıkça tekrarlanır.
O'nun da derdi işte bu imiş.. Kazandığı parayı ahirete götürmek.. Kefenin cebi de yok , bu iş nasıl olacak..
O da gün gelmiş o soruya şu cevabı vermiş. "Parayı çok severim doğru, ama işin ucunda ölüm var. Öldükten sonra da parayı yanımda götürmek için cami yaptırdım."
Üçbaş Nurettin Hamza Cami işte o cami...
Fatih'te Fevzi Paşa Caddesi'nin arka taraflarında, Arif Efendi Sokak'ın hemen başındaki cami
Fatih'te Fevzi Paşa Caddesi'nin arka taraflarında, Arif Efendi Sokak'ın hemen başındaki cami
1532'de Fatih'te inşa edilmiş. Mimar Sinan'ın tarihi tespit edilebilen ilk eseri olma özelliğini taşıyor. Nureddin Hamza Camii olarak ta bilinen yapı 1989 yılında yenilenmiş.
*******
Üçbaş Nurettin Hamza Cami
Fatih, Beyceğiz Mahallesi, Sarayağa Caddesi'nde, tarihi Zincirlikuyu'nun yanında bulunmaktadır.
Cami, M.1532 yılında Amasya'da kadılık yapmış olan Ataullah oğlu Nureddin Hamza adlı hayır sahibi tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca yapılış tarihini gösteren kapı üzerindeki kitabe tarihi şöyledir: ''Hayır-ı Latif 939''.
Camiin Üçbaş adıyla anılması, banisinin Karasu Kasabasının Üçbaş köyünde doğduğu ve doğum yerine nisbetle anıldığı içindir.
MİMARİ YAPISI:
Evliya Çelebiye Seyahatnamesi'nde, Caminin Mimar Sinan'ın eseri olduğunu bildirmektedir. Evliya Çelebi ye göre bu camiyi yaptıran Nurettin Hamza Efendi, Hz. Muhammed'i tıraş ettiği için berberlerin piri kabul edilen Selman-ı Pak ın köçeklerindendi.(köçek, Şeyhlerin, yaşlı kimselerin hizmetinde bulunan kimselere söylenmektedir ).
Evvelce duvarları kagir, tavanı ve çatısı ahşap olan cami, zamanla hasar görmüş, çatı çatı kısmı çökmeye yüz tutmuşken, 1989 yılında esaslı bir şekilde tamiratı yapılmıştır.Tamirat sırasında, eskiyen duvarları tuğladan örülerek yenilenmiş, tavan kısmı biraz yükseltilerek betondan düz olarak yapılmıştır. Avlu giriş kapısının solunda bulunan kısa ve kalın minaresi kesme taştan yapılmıştır. İç alanı 95 m2 olan caminin, mihrabı mermer kaplı, kürsüsü ahşap, minberi mermerdir. Tek giriş kapısı olup, ayrıca betondan yapılan mahfiline içerden ve dışardan çıkılmaktadır.
Cami avlusunda, kağir bir yapıya sahip olan Üçbaş Medresesi bakımsız ve atıl bir durumda iken bugün yenilenmiş olarak Balkan Vakfı çatısı altında Fatih Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ne bağlı okul öncesi eğitim merkezi olarak faaliyet göstermektedir.
Ayrıca avlu içinde küçük bir mezarlık vardır. Yakınında Kara Halil Medresesi ve Edirme Saray Ağası'nın M.1682 yılında yaptırdıgı caminin bulunduğu caddeye ismi verilen tarihi ''Saray Ağası Çeşmesi'' yer almaktadır.
2012’de Koruma Kurulu tarafından onaylanan rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerine uygun olarak hizmete hazır hâle tekrar getirilen külliyenin camii ibadete açık olup, medresesi Balkan Vakfı çatısı altında, Fatih Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’ne bağlı okul öncesi eğitim merkezi olarak faaliyet göstermektedir. Külliyenin haziresi ise duvar onarımı, temizlik ve bakım, taş onarım ve restorasyon hizmeti beklemektedir.
***
Nureddin Hamza bin Ataullah:
Osmanlı alimlerinden. İsmi, Nureddin Hamza bin Ataullah'tır. Üçbaş diye bilinir. Sakarya iline bağlı Karasu ilçesinin Üçbaş köyünde doğdu. Ancak doğum tarihi bilinmemektedir. M.1533 senesinde İstanbul'da vefat etti.
Kabri İstanbul'da, Atik Ali semtinde yaptırdığı, ''Üçbaş Mescidi'nin bahçesindedir.''
Zamanının alimlerinden akli ve nakli ilimleri tahsil ettikten sonra, Molla Muarrif-zade'nin hizmetinde bulundu. Onun sohbetlerinden istifade edip ilmi olgunluğa eriştikten sonra, sırasıyla; ''Manisa Medresesi, İznik Medresesi ve İstanbul Ebu Eyyub el-Ensari Medresesi'nde müderrislik yaptı.
Daha sonra Edirne Üçşerefeli Medresesi'ne müderris ta'yin olundu. Bu medreselerde ilim öğretip insanlara faydalı olmakla meşgul iken, Sultan İkinci Bayezid Han'ın Amasya'da yaptırdığı medresede müderris olarak vazifelendirildi.
Bir müddet Amasya müftiliği vazifesini de yürüten Nureddin Hamza bin Ataullah, müderrislik ve müftîliği bırakıp emekli oldu. İstanbul'da vefat etti.
Nureddin Hamza bin Ataullah Efendi, alim, faziletli bir zat idi. Birçok ilimlerde ve fıkıh ilminde ihtisas sahibi idi. Güzel ahlak sahibi olup, insanlardan uzak ve sade bir hayat yaşardı.
Süslü elbiseler giymekten kaçınır, eski elbiseler giyerdi. İlim ehlinin bir yere giderken at ile gitmesi usul olduğu halde, o yürüyerek giderdi. Çok zengin olup, sayılamayacak derecede mal sahibi idi. Bu malından, fakir ve fukaraya ihsan ederdi. Hatta İstanbul'da Üçbaş Mescidi diye bilinen bir mescid ve bu mescidin çevresinde, fakirlerin ve ilim öğrenen talebelerin kalabileceği hücreler ve medrese yaptırmıştı. Mimar Sinan'ın eseri olan mescid ve hücreler, bugün de mescid ve talebe yurdu olarak kullanılmaktadır.
Nakledilir ki; Kanuni Sultan Süleyman Han'ın vezirlerinden İbrahim Paşa, birgün Nureddin Hamza Efendi ile sohbet ederken; ''Sizin altın gümüş ve paraya karşı ilginiz var. Fakat onları hayır ve hasenata çok sarf ediyorsunuz. Bu nasıl oluyor?'' dedi. Nureddin Hamza Efendi ise, cevabında;
''Evet, altın, gümüş ve parayı çok sever görünüyorum. Çünkü onunla ahıretimi kazanırım. Ya'ni bu elde ettiğim paralarla hayr işleri yapıp, ahıreti kazanmaya çalışırım.'' buyurdu.
*******
1943-1950 yılları arasında bu medresede kalan ve başta Ali Haydar Ahıshavî Hazretleri olmak üzere Fatih dersiamlarının derslerine gidip gelen Emin Saraç Hoca Efendinin dilinde tarifini şöyle bulur: “Orayı salih insanlar ihya etmiştir. İçinde cami de vardır. Ulemanın merkezi idi. Allah Teâlâ bize de nasip etti, oradan feyz aldık. Gece yarısı oldu mu kalkılır, teheccüde kıyam edilirdi.”
Derisam Yakub Efendi, Çürüksulu Murad Efendi, Ahmed Efendi ve Abdullah Efendi gibi büyük âlimlerin kaldığı medresede, Fatih Camii’nde elli sene başkayyımlık yapan Süleyman Efendi talebe okutup icazet vermiş, Cumhuriyet devrinin sonraki yıllarında Reîsülkurrâ Gönenli Mehmed Efendi de Kur’ân Kursu muallimi olarak hâfızları burada himaye edip yetiştirmiştir.
*******
Bilgiler ve fotoğraflar internetten sağlanmıştır. /
@erolkaranet