Ciğerparem, ciğerköşem, ciğersiz, ciğeri beş para etmez, ben adamın ciğerini okurum sözünü sıkça duymuşuzdur. Bu sözlerin neden, ne zamandan beri kullanıldığını merak ettiyseniz, bu yazımız sizin için..
Hepatoskopi ya da Karaciğer falı olarak isimlendireceğimiz uygulama çok ama çok öncelere, Hititler, Asurlar, Babiller ve Etrükseslere kadar dayanır. Hepatoskopi, genellikle kuzu ve keçi ciğeri olmak üzere hayvan karaciğerlerinin incelenmesine dayanır.Ancak, bu inceleme hayvan için değil insanın geleceğine dair bir takım varsayımları elde etmeye dayanır.Mezopotamya’da bir tıbbi yöntem olarak kullanılan uygulama kanın, yani dolayısıyla hayatın toplandığı yer olarak görünen karaciğerin parçalarının incelenmesine ve kişinin sağlığına ilişkin işaretlerin aranmasına dayanıyordu.
Aynı zamanda karaciğer, insan karakteri ve kaderi hakkında mistik inançta merkezi bir yer işgal etmiştir. İlk insanlar karaciğerin ılık ve bol kanlı görünümünden etkilenmişler, ılık kanı hayat, yokluğunu ise ölüm olarak kabul etmişlerdir. İlk inanlar karaciğerin ılık kanı oluşturduğundan dolayı hayatın merkezi olarak görülmüştür. Karaciğer ılık kanı yarattığından dolayı hayatın merkezidir. Belki de karaciğerin büyüklüğü, şekli ve naturel farklılıklan da eski insanları etkilemiş olabilir
Ruhun anatomik olarak insan vücudunun hangi bölgesinde bulunduğu eski çağlardan bu yana tartışılan bir konudur. Mısırlılar beynin işlevsiz olduğunu düşünerek diğer organlar ile birlikte cesetten ayırıp sadece böbrek ve kalbi bırakarak tahnit (mumyalama) yaparlardı. Çünkü mumyalanan cesetler için kalp ve böbrek gibi organların kişinin öte dünyada yaşamını sürdüreceğine inanırlardı. Babilliler, insan ruhunun karaciğerde oturduğuna inanırdı ve karaciğeri 'ruhun oturağı' olarak tanımladılar ve falcılığı başlatan ilk toplum oldular...Babilliler yıldızlar ve gezegenler ile karaciğer arasında astrolojik ilişki olduğuna inanırlardı...
Karaciğer Falı geleneğindeki temel düşüce şöyledir: Kurban edilen hayvanın karaciğeri kendisine başvurulan tanrının karaciğerini temsil eder, bu sebeple de tanrının tespit etmiş olduğu geleceğe ilişkin olayları ve tanrının iradesini, kurban edilen hayvanın karaciğerinde okumak mümkündür.
Diğer bir yoruma göre ise kurban tanrıyı değil, kurbanı sunan kişiyi temsil eder, kurban edilen hayvanın karaciğeri de o kişinin karaciğerinin temsilcisidir. Kurban edilen hayvanın karaciğeri bu yoldan da tanrının o kişi hakkında iradesini gösterir. Karaciğer falları ve bu maksatla sunulan kurbanlar için özel törenler yapılmaktaydı.İlkin karaciğerin vücut içindeki durumu dikkatle inceleniyor, karaciğer kesilmeden karaciğerin duruşu, büyüklüğü ve çeşitli kısımları dikkatle tetkik ediliyordu. Papazlar karaciğerin değişik özelliklerine göre ne gibi kararlar verilmesi gerektiğini ve iyi talihin beklenip, bcklenmeyeceğini tespit ederlerdi. Karaciğer falı geleneği ile Mezopotamyalıların karaciğer anatomisi üzerinde çok geniş bilgi edinmiş oldukları anlaşılmaktadır.
Mezopotamya’da başlayan bu uygulama zamanla Anadolu’da Hititlere, Avrupa’da İtalya bölgesinde yaşayan Etrüsklere yayılmıştır. Hepatoskopi geleneği Etrüsklerden sonra Yunanlılar ve Romalılar arasında yaygınlaşmıştır. Buna benzer ayinler bugün hala Borneo, Burma ve Uganda da uygulanmaktadır. Borneo’da yaşayan Kayan’lar bir domuzun karaciğerinin incelenmesi ile kavgalarını sona erdirmektedirler.
İnsanda ciğerin önemi yiğitlikle de derecelendirilen bir öneme sahiptir. Hitit Kralı I. Hattuşuli'nin Vasiyetnamesinde 'sizin karaciğerininiz, dalağınız ve duygunuz bir bütün olarak düzenlenmiştir, üstünlük taslamayın, aranızdan hiçbir düşman çıkmasın....' şeklinde [4] devam eden cümledeki anlamlar günümüze kadar gelen 'ciğeri beş para etmez, ciğerini okumak, ciğerimin köşesi,ciğerci sırığı' gibi onlarca atasözünün günümüze kadar ulaşmasına neden olmuş...Hititlerde karaciğer falı, geleceği okumak anlamında kehanet amaçlı olarak uygulanamaz oluşu ve olmuş bir olayın nedenlerinin araştırılması üzerine kurulu iken Babil ve astrolojik mesajlar içeren madeni olarak yapılmış karaciğerin üzerindeki girinti çıkıntılı bölgelere yazılan kralların adlarının okunduğu Etrüsk falcılığında ise geleceğe yönelik olacak olanların nedenleri ve nasıl olacakları öğrenilirdi....
Falcılığın başlangıcı olarak Babil orijinli kişiler lu-HAL (ciğer falcısı) , lu-AZU(doktor, ciğer falcısı) Hititlerde yönetici sınıfı için hazırlanan törende canlı bir koyunun üzerine elini koyar ve fal bakılmasını isteyen kişiye 'eğer dilerse ciğer falına baksınlar' diye fal okuma törenini başlatır...
KARACİĞER FALI NASIL BAKILIR
Karaciğer falı bârûlar tarafından şöyle bakılırdı: Tan yeri ağarırken, tanrının hoşlanacağı lekesiz bir koyun veya keçi yavrusu seçilir, üzerine susam şarabıyla dolu dört toprak kap, üç düzine ekmek, bir miktar bal ve kaymak, biraz da tuz konmuş masanın önündeki mangal eşelendikten sonra, “kulun x, sabahın erken vaktinde senin huzurunda bu kurbanı sunuyor; organları tam, vücudu sağlam bu semiz koyun yüzünden o sana hoş görünsün” denir, hayvanın karnı yarılır, karaciğerinin durumu ve komşu organlarla ilişkisi incelenir, parçalanmadan çıkarılıp masanın üzerinde incelemeye alınır, büyüklüğü, girinti ve çıkıntıları, rengi, kıvamı, lopları, çukurlukları gözlenirdi. Mesela, sistik kanal yassılaşmışsa hastanın öleceği, lenfatik kanal yassılaşmışsa yaşayacağı, karaciğerin oynak parçası sağa veya sola dönmüşse iyi ve kötü belirtiler arasında gidip geleceği düşünülürdü. (Zeytinyağıyla da fal bakılırdı. Kâhin rahipler (abkallu), kaptaki suya bir damla zeytinyağı damlatır, yağın aldığı şekillere bakarak hastanın iyileşeceğine veya öleceğine dair hükümler çıkarırlardı.)
****
Koyunun kesilmesi sonucunda karaciğer falı bakımını talep eden kişiye kesilen koyunun karaciğer getirilerek Babililerde Baru adı verilen kişiler ciğer üzerindeki numaralandırmaya göre tanımlanan bölgeleri ilgili kişiye anlatmaya başlar:
Bir kısmı parça parça ise ülkenin bölünmeye kadar gidecek bir sonunun olabileceği ve kral ya da kraliçenin öleceği,
Beyaz lekeler ile kaplı ise yağmur yağmayacağına delalet eden güneşli günlerden dolayı Adad'ın da yağmur yağdırmayacağı ve açlık/kıtlığın ortaya çıkacağını,
Safra kesesi çok sıvı dolu ve zarı bırakmaz ise bir kişinin şehre gireceği ve burayı terk etmeyeceği,
Safra kesesinin üzeri koyu bir renk almış ise kralın yakınlarından birinin öleceği, sağlıklı bir safra kesesi var ise düşmanın yenilgiye uğratılacağı,
İki tane parmak şekli mevcut ise bir kişinin kaçak olarak ülkeye gireceği,
Safra kesesi çok koyu ise yağmur yağacağı,
Sol taraftaki parmak ikiye bölünmüş ise düşman ordusunda salgın ortaya çıkacağını, eğer bir silah parmağa dönük ise silahlı ayaklanma olacağını,
Taht kaidesi kısmında bir bozukluk oluşmuşsa kralın oğlunun tahtı ele geçireceği, gibi yorumlar karaciğer okunarak ilgili kişiye bildirilirdi.
Kaynaklar
1. Tarihçevir. com