Euzü Billahi mineş şeytanir racim - Bismillahirrahmanirrahim
اِقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذٖي خَلَقَۚ
Ikra'bismi rabbikellezi halak.Yaratan rabbinin adıyla oku!
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍۚ
Halakal insane min alak.O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan (aşılanmış hücre) (kan pıhtısı)yaratmıştır.
)اِقْرَأْ وَرَبُّكَ الْاَكْرَمُۙ
Ikra' ve rabbukel ekrem.Oku! Senin Rabbin en cömert (lütuf ve kerem) olandır
اَلَّذٖي عَلَّمَ بِالْقَلَمِۙ
Ellezi alleme bil kalem.O, kalemle yazmayı öğretendir,
عَلَّمَ الْاِنْسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْؕ
Allemel insane ma lem ya'lem.İnsana bilmediğini öğretendir.
Şüphesiz, Doğrusunu alim, aziz ve celil olan Allah-u Teala Bilir..
Allah'ın rızasını kazanabilmek için, Kabe-i Muazzama'nın şubesi olan bu camii şerifin kubbesi ve çevresinde toplanmış olan Değerli Müminler
Yukarıda okuduğum ayeti az çok duymuşsunuzdur. Duymuş olmanın yanında anlamını bilenler de vardır.
Bilenlere ne mutlu.. Ne büyük saadettir ki, öğrenmiş olmanın değerini bilenler onlardır.
Hele ki, Kainatın kitabı olan Kur'an-ı kerim'i öğrenenler ve öğretenler Allah'ın sevgili, kıymetli kullarıdır.
Peygamber Hazreti Muhammed'in,salli aleyhi ve sellem efendimiz "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğreten ve öğrenendir" hadisinde olduğu gibi, en hayırlılardandır.
Yüce Allah, okuduğum Alak süreyi celilesinin ilk ayetinde "Oku" emrini vermektedir.
Hz. Peygamber inzivaya çekilmeyi âdet edindiği Mekke ile Mina arasında bulunan Hira mağarasında iken, Ramazan ayının 27. Pazartesi gecesi tan yerinin ağarmaya başlamasından az önce ufukta nurdan bir şekil görmüş ve o zamana kadar hiç karşılaşmadığı bu nûrânî varlığın kendisine seslendiğini duymuştur. Resûl-i Ekrem olayı şöyle anlatır:
“O varlık bana Cebrâil olduğunu, Allah’ın beni peygamber seçtiğini ve bunu bildirmek için kendisini görevlendirdiğini söyledi. Bana istincâyı, temizlenmeyi ve abdest almayı öğretti. Ben de temizlenip dönünce okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kolları arasına alıp kuvvetle sıktı; sonra ‘Oku!’ dedi. Ben yine, ‘Okuma bilmem’ dedim. Beni tekrar kolları arasına aldı, kuvvetle sıktı ve ‘Oku!’ diye tekrar etti. Ben yine ‘Okuma bilmem’ dedim. Üçüncü defa kolları arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi: ‘Oku, yaratan rabbinin adıyla; insanı alaktan yaratan O’dur. Oku, rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini öğreten O’dur’” (Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 3; Müslim, “Îmân”, 252).
Okumak, öğrenmek, adam olmak her insanın büyüklerinden öğrendiği kalıplanmış bir sözdür. İlim insanı yüceltir. Zümer süresi 9.ayette de Allahu Teala ;
“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diye bilenlerin, ilim sahibi olanların, öğrenenlerin öğrenmeyenlerle bir olmayacağını bizlere bildirmiştir.
Değerli cemaat..
Nedense son model telefonu bir kaç saat içerisinde çözen bizler, din konusuna gelince öğrenmekten imtina ediyoruz. kafam almıyor, ben anlamam sözleriyle geçiştiriyoruz.
Yüce Allah, okuduğum Alak süreyi celilesinin ilk ayetinde "Oku" emrini vermektedir.
Hz. Peygamber inzivaya çekilmeyi âdet edindiği Mekke ile Mina arasında bulunan Hira mağarasında iken, Ramazan ayının 27. Pazartesi gecesi tan yerinin ağarmaya başlamasından az önce ufukta nurdan bir şekil görmüş ve o zamana kadar hiç karşılaşmadığı bu nûrânî varlığın kendisine seslendiğini duymuştur. Resûl-i Ekrem olayı şöyle anlatır:
“O varlık bana Cebrâil olduğunu, Allah’ın beni peygamber seçtiğini ve bunu bildirmek için kendisini görevlendirdiğini söyledi. Bana istincâyı, temizlenmeyi ve abdest almayı öğretti. Ben de temizlenip dönünce okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kolları arasına alıp kuvvetle sıktı; sonra ‘Oku!’ dedi. Ben yine, ‘Okuma bilmem’ dedim. Beni tekrar kolları arasına aldı, kuvvetle sıktı ve ‘Oku!’ diye tekrar etti. Ben yine ‘Okuma bilmem’ dedim. Üçüncü defa kolları arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi: ‘Oku, yaratan rabbinin adıyla; insanı alaktan yaratan O’dur. Oku, rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O’dur. İnsana bilmediğini öğreten O’dur’” (Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 3; Müslim, “Îmân”, 252).
Okumak, öğrenmek, adam olmak her insanın büyüklerinden öğrendiği kalıplanmış bir sözdür. İlim insanı yüceltir. Zümer süresi 9.ayette de Allahu Teala ;
قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذِينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
.“De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” diye bilenlerin, ilim sahibi olanların, öğrenenlerin öğrenmeyenlerle bir olmayacağını bizlere bildirmiştir.
Bunları neden ifade etmeye çalıştığımıza gelince,
Değerli cemaat..
Nedense son model telefonu bir kaç saat içerisinde çözen bizler, din konusuna gelince öğrenmekten imtina ediyoruz. kafam almıyor, ben anlamam sözleriyle geçiştiriyoruz.
Buna karşılık, toplantılarda, misafirliklerde, yolda, arabada orada burada konu dinden açıldığı zaman da adeta ulema kesiliyoruz.
Ne yazık ki, bu çok bilmişliğimize rağmen camide imam olmadığı zaman gözümüz cami imamını, müezzini arıyor.
Çocuğumuz olduğunda isim koyma konusunda, gençlerin evlenmesi halinde, cenazemiz olduğunda imam ararız, hoca ararız.
Bilhassa camide imamın gelip gelmediğini, niçin gelmediğini didik didik eder, aranır dururuz. İmamın hangi gün gelmediğini, nereye gittiğini ajan gibi takip ederiz.
Bildiğiniz gibi kış aylarında köylerde insan sayısı azalır. Beş on ihtiyar ya kalır ya kalmaz. Bu durumda müftülükler, cemaatin olmadığı ya da yeterli olmadığı sayıda görev yapan imamı oradan alır, daha fazla ihtiyaç olan yere gönderir. Bunu bile şikayet konusu yapar, imamın camide görev yapmamasını ulusal bir sorun haline getiririz.
Oysa, o beş on kişiden biri pekala o camide, köyün camisinde ezan okuyabilmeli, namaz kıldırabilmelidir. Bunu ben Müslümanım diyen her kişinin yapabileceğini düşünmeyiz
Sadece şikayet ederiz.
Sadece şikayet ederiz.
Kıymetli Müslümanlar,
Muâviye radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur.
“Allah, hakkında hayır dilediği kimseye din hususunda büyük bir anlayış verir.” (Buhârî, İlim 10, Humus 7, İ’tisâm 10; Müslim, İmâre 175, Zekât 98, 100. Ayrıca bk. Tirmizî, İlim 4; İbni Mâce, Mukaddime 17)
hadis şerif'den de öğrendiğimiz gibi, din konusunda tembellik edip, kitap açmayan, okumayan, öğrenmeyen bizlere Allah anlayış vermez. Ancak, öğrenmek isteyen de hadiste görüldüğü gibi din hususunda öğrenmek isterseniz Allah bir anlayış verir.
Demem o ki, biz imamlar hemen her zaman aradığınız zaman yanınızda olamayız.
Biz olmazsak, işler duracak mı ? Tabii ki, hayır.
Biz olmazsak, işler duracak mı ? Tabii ki, hayır.
Allah'ın ilmi, dini herkes içindir. nasıl ki, Resullulah aleyhisselama "oku" emri verilmişse o emir bizler için,sizler için herkes için geçerlidir.
Bugün en büyük eksikliğimiz dini bilgileri öğrenmeyişimizden gelmektedir.İlmihal bilgilerini öğrenmeyişimizden gelir. Her şeyi öğrenen bizler, ilmihal kitaplarını açarak ne yazıyor, nedir diye bakmıyoruz.
Bildiğiniz gibi, camilerde Kuranı kerim okunur, birileri okur, birileri takip eder. Hamdolsun lakin bu yetmez. Zaten dinleyen sadece dinlemiş olur, okuyan eğer anlamıyorsa sadece okumuş olmak için okur. Sadece okunur, sadece dinlenir. Ve lakin kimse bir şey anlamaz. Bunun kimseye bir faydası olmaz. Acı olan odur ki, camilerde tefsir, meal dersleri verilse kimse takip etmez, dinlemeye gelmez, dinlemeye gelen de can kulağı ile dinlemez. Belki bir, iki, üç kişi.. O da yetmez..
Değerli Müslümanlar
Her Müslüman Kuran öğrenmeyi kendisine mecbur edecek. öğrenecek ama anlayacak. Her Müslüman bağlı olduğu mezhebe göre hal ilmini,din ilmihalini öğrenecek. Abdest, taharet, namaz, oruç, zekat her ne varsa öğrenecek.
Zırt pırt hocaların eşiğine varıp kolayına geldiği gibi sormayacak. Sormamalıdır da.. Din hocaların tekelinde değildir. Din, dini bilgiler Müslüman olan herkesin hakkıdır. Dün sadece kitaplar vardı, ulaşılmazdı. Bugün her yer kitap kaynıyor. Her yer bilgiye ulaşmanın kolay yollarına ulaştırıyor. Ancak dininizi öğrenirken ehli sünnet vel cemaat olan bir alime, bilgisine inandığınız birine danışmanız yeterlidir. Bugün ülkemizde, en sağlıklı bilgi Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları yer almaktadır.
Öğrenmek, bilmek Allah'ın ilk emridir. Kitapları açıp öğrenecek olan sizlersiniz.
Bununla birlikte çocuğa isim verme konusunda, nikah yapma konusunda, sünnette, düğünde, cenazede ne dua edileceğini, nasıl söyleneceğini bilmek zorundadır. Bunları öğrenmek farzdır.
Kıymetli, Müslümanlar, sadece bu değil..
Cenazeyi yıkama konusunda bile kendinizi geliştirmelisiniz. Cenazeyi yıkamak için gassal aramayacak. her biriniz zaten gassal olmalısınız. Namaz vakti, camileriniz için ezan okuyacak adam aramayacaksınız gerekirse görevlinin gelmediğine kanaat ediyorsanız ezanı siz okuyacaksınız. namazı siz kıldıracaksınız.
Bu söylediklerim, her Müslüman üzerine farzdır, Belki bir imamdan böyle sözleri ilk kez duyuyorsunuz, neticede gerçek budur. Uyanın, farkına varın. Üzerinizdeki ölü toprağını silkeleyip, atın.
Eğer her işinizi imama has kılarsanız, imamdan beklerseniz bizim hahamlardan, papazlardan ne farkımız olur.
İslam'da herkes dini, dini kuralları bilmek ve yapılması gerekenleri de yapmak zorundadır. Kitabını anlamak, ilmihale göre kendine çeki düzen vermek zorundadır.
Değerli cemaat..
Eğer sizler dininize sahip çıkmazsanız, dini eline geçiren sapıkların, din tüccarlarının oyuncağı olursunuz. Gözü paraya doymayanların din hokkabazlarının oyuncağı olursunuz.
Sonrada şikayet etmeyiniz.
Bundan sonrası sizin gönlünüzde, beyninizde.. Selamette kalınız, imanla kalınız, Allah'a emanet olunuz.
Elfatiha..
Hazırlayan : Erol Kara - 04.11.2021 @erolkaranet