Çeşme-i Pâkize, Çeşme-i Nur, Çeşme-i Nevpeyda da denilen bu çeşmeye 3. Ahmet Çeşmesi de denmektedir.
İstanbul Ansiklopedisinde verilen bilgiye göre Kağıthane’de Sadabad’da Çağlayan önünde bulunan bu çeşme Lâle devrinin bugüne kalmış tek eseri olduğu gibi zamanın büyük şairi Nedim’in meşhur şarkısındaki “Çeşme-i nev-peyda” da budur.
İki yüzlü bir çeşmedir. Ön yüzünde ortada sivri, süslemeli bir kemer mevcuttur. Nişindeki ayna taşının üzerinde zemine çizilerek yapılmış bir kase ve iki hurma ağacı figürü bulunmaktadır. Üst yanında da dendan süslemeler vardır.
İki selsebili bulunmaktadır. Selsebillerin nişleri balık sırtı şeklinde yapılmış, üstleri istiridye kabuğu gibi süslenmiştir. Üzeri de ayrıca desen çalışılmıştır.
III. Ahmet Çeşmesiİlk dönemlerinde saçaklı bir çeşmedir. Saçakları 44 zira' büyüklüğünde, nakışlı, mermerleri de altın tezhiblidir. Saçakları günümüzde yoktur. Selsebilleri ve nişleri kırıktır.
Kitabesi dönemin meşhur şairlerinden Seyyid Vehbi tarafından yazılmış olup şunlar yazılmıştır
'Menba'-ı cüy-ı sa‘âdet âb-ı rûy-saltanat
'Hazret-i Sultân Ahmed Hân-ı İskender-şıfât
'Yaptırıp bu kasr-ı Sa‘d-âbâd'ı çün faşş-ı nigîn
'Şöyle bir su verdi kim hayrette kaldı kâ'inât
'Ya'nî bir nev-çeşme-i pâkîze bünyâd etti kim
'Lûlesi ibrîk-i şerbettir suyu katr-ı nabât
'Şevketin efzûn edip Hak 'ömr-i Hızr ihsân ede
'Devlet ü şân u şükûhu haşre dek bulsun şebât
'Âbını nûş eyleyip Vehbî dedi ta'rîhini
'Dehre Sultân Ahmed icrâ eyledi mâ-i hayât
'1134'
Nedim ise divanında bu çeşme için,
'Çeşme-i Nûr ise nur âyetin eyler tefsîr
'Cedvel-î Sim ile bulsa nola zîb-ü şânı'
diye yazmıştır.