Sözde , hiç bir varlığa inanmayan, Allah ve tanrı kavramlarından uzak olduklarını iddia eden birileri var. ( Onların da inandıkları bir kavram var..İnanmamaya inanmak gibi.)
Bilhassa onca din olmasına rağmen, illa da İslamiyet ile uğraşmaları pek anlamsız kalsa da, işin özünde bu dinden korktukları malum..
Çünkü, insan bilmediği şeyin korkusunu yaşar. Bilmediğinin düşmanı olur.
Tüm dünyada ateistlerin İslam'a saldırdığını şöyle ya da böyle biliyoruz. Allah c.c nın varlığı, yokluğu, kudretinin akıl almazlığı ve bunu anladıklarındaki itaat etme kaygısı ve onun yanında peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselam'ı tanıyınca, severiz korkusunu yaşıyorlar.
Bu korkudan nefret ediyorlar.
Hatta, bu korkularını yenmek için de araştırıyorlar, dile getiriyorlar. Kendilerini haklı çıkartacak çabalar içinde öğreniyorlar da öğreniyorlar.
Geçtiğimiz günlerde twitter'da, "gençler ateist oluyor" diye bir tag açılmıştı. Gençlerin, söz de uydurulmuş isimle Z kuşağı ( bu kavram da doğru değil) adı verilmiş genç kuşağın dinden soğuyarak ateizm, deizm vs gibi saplantılara yöneldiği belirtiliyordu. Bu yönlendirmenin suçlusu olarak her ne kadar Diyanet İşleri Başkanlığı gösterilse de bu ilkede hedefe oturtulan kurumun bizce en son nokta olduğunu belirtmemiz gerekir. Zira, Diyanet'in suçu yok. Diyanet İşleri Başkanlığı sistemsel olarak olması ve bulunması gereken, ideal bir yapılanması ve hatta kabından fazlasını icraate döken bir kurum.
Suç, Ona körü körüne itaat eden Allah'tan (c.c) korkmayan çalışanlarında...
Zira, İslamda ruhbanlık olmadığını her fırsatta söylüyoruz. Ancak tembel, okumayan, araştırmayan, çalışmayan Müslüman denilenlerin çoğunluk olması dinsel/geleneksel yapılması, danışılması gereken işleri papazlar gibi, hahamlar gibi imamların gidilecek kapı görülmesi yanlışın en başında geliyor. Abartmıyoruz ama, imamları (şıh, şeyh, molla, üstad, vs) peygamberlere eşdeğer görecek karakterde fikri iflas etmiş insanlar var.
Dinini öğrenmeyen Müslümanlar, imam doğru söyler diyerek onların ağzından çıkan her söze kayıtsız şartsız inanıyor. her dediklerine "amin" demeye hazır halde kürsüde oturanlara, mihrapta, minberde,postta bulunanlara körü körüne inanıyor. Ondan hiç şüphelenmiyor. Tabii, "ben ne dersem doğru olduğuna inanan güruh var" diyenler de ağzını açıp konuştukça konuşuyor ve sonunda dine zarar veren bir hal alıyor.
İşte, bu tür sarıklıların sözleri ortaya atılınca, bilhassa sosyal medya denilen ortam icat edilip, her şey videolarla dökülünce alay konusu oluyor. "Din de böyle bir şey nasıl olur", diyerek insanların tepkisini çekiyor.
Bir keresinde, tanınmış bir hocanın cemaatine dua aşamasında yaptığı bir şaka vardı ki, ders olarak, tez konusu olarak işletilmelidir.
Hoca, kürsüde vaaz sonrası dua ediyor. Söylüyor, söylüyor duanın bir yerimde "... Müslümanlara" diyor ve cümlenin ardından bedduaya döner gibi söz sarf ediyor. Cemaat buna "amin" deyince hoca kızıyor:"Yahu, ben beddua ediyorum siz ağzımdan çıkmadan, sözü tamamlamadan amin diyorsunuz" diye azarlıyor. Yani, Müslümanlar hocalarının her sözüne amin denileceğini sanacak kadar saplantılı, sabit fikirli olma çabası içindeler.
Oysa, bilmiyorlar ki, imamlar, imam pozisyonunda olanlar insandır, bazı şeyleri bilmeyebilirler, nefisleri vardır, yanılırlar, şehvetleri vardır, menfaatleri vardır, birilerine yaranmak için yalan söylerler, emir kuludurlar, bulundukları pozisyona zarar gelmesin diye kırk takla atabilirler, haram yerler, içki içerler, ticaret yapanı hile de yapabilir, 40 kere hacca gitse de şeytanı boldur, hile yapar, aldatır vs..
İşte uyuyan Müslüman, uyutmaya çalışan imamların elbirliği ile dini kendilerine uyduranların yüzünden ateistler ve yandaşları bunları kullanıyor. Ya da sözü öyle bir seçiyorlar ki , önünü arkasını bildikleri halde, kesip atıp, toplumu tahrik edecek şekilde orta yeri manşete koyuyor, paylaşım yapıyor.
Ve Müslümanız diyenler de "vay be", "yuh be" deyip din dışı düşünceler rüzgarına kapılmaya hazır olur.
Şu bilinen bir gerçek ki, bir insan yıllarca namaz kılsa üç gün kılmasa namaza zor kalkar.. 40 gün namaza devam eden kişi bir kaç gün ara verse, canı secdeye varmak istemez. Abdest almaya dahi üşenir. Ş,mdi, birazdan, az sonra derken diğer vaktin çoktan girdiğini anlamaz, öteler de öteler...
Neden iman zayıflığı..Neden dini gerçek anlamda anlamadığı için.. Allah'a karşı samimi olmadığı için.. Sadece Müslüman olduğu için.. İmansızlık sağa sola savuran rüzgar oluverir, onun için...
Sözde ve taklitçi Müslümanın bu iman zayıflığı da diğer din misyonerlerini faaliyete geçirir. Papazlar, hahamlardan oluşmuş din tacirleri, dinin kavrayamayan bu yüzden anlam veremeyen ateistler çalışmalarının semeresini bu gafil toplumun söz ve hareketleriyle öne çıkartır.
Uyuşuk beyinleri allak bullak eder.
Sonra hazır olan manşet boy boy atılır.
Müslüman gençlik din değiştiriyor, ateist oluyor,deist oluyor vs..
Genç, anne babadan, mahalle imamından, bilmem kimden dinin öğrenemediğinden boşluğa düşüyor.
Bakın aşağıdaki fotoğraf sosyal medyada paylaşılıyor.
Hocayız, diye sahneye çıkan bu kimselerin paylaşımlarına bakın, cinsellik ve şehvet kokuyor
Şehvet, cinsellik beyin kıvrımlarında dolaşan bu insanların erkekleri kandırdıkları noktalar çok tehlikeli. Kaldı ki, dünyanın bildiği cinsellik hayatı ahirette yoktur. Tiksindirici sular cennette olmaz. Hele azgının birinin söylediği "her ilişkiden sonra bakire oluyorlar " sözü yalandır. Gerçeğe terstir. Böyle bir durum söz konusu değildir.
Ve bu densizler bu sözleriyle Allah-u Tealaya bile iftira atmaktadırlar.
Belden aşağı kafaları çalışanlar, erkek cemaatlerinin hoşuna gidecek dini sohbetlerinde bu söylemleriyle kaleleri fethettiklerini sanıyor. Hem kendileri, hem de dinleyip, doğruluğuna inanlar günaha giriyor.
Cinsel yaşamın olmadığı ahirette, melekleri insana, bilhassa kadına benzetme gafleti, yatak odasında konuşulmayacak sözleri önlerinde toplanmış gaflet, dalalet ve hıyanet içinde bulunan sözde cemaatlere sarf eden bu tipler yüzünden saf Müslümanlar buna inanıyor.
Ben Müslümanım diyenin ilk itaati, dinin öğrenmek olmasına rağmen okuması, ilmi alması sonra namaza, oruca başlaması gerekirken balıklama bedensel ibadetlere yönelmesi en büyük hatadır.
O yüzden, Müslümanları uyandırmaya çalışan ateistleri kutlamak istiyorum.
Çünkü, onlar dikkatle dinliyor, araştırıyor, uyarıyor. Kuran ve hadisleri bir Müslümandan daha çok biliyor. Onların sözleri aslında Müslümanları uyarmak için..
Bu faaliyetleri bir teşekkür, ikinci teşekkür de Allah'a ortak koşan, Allah'ı tanımayan, Allah ve dini dikkate alınmayacağını iddia edenler cehennemi dolduracak olmalarındandır.
Belki, bu araştırmalardan sonra gerçek kafalarına dank eder de, Allah ve resulüne inanırlarsa o başka.. Zira insan için tövbe kapısı hep açıktır (son nefesin yaklaştığı, ecelin geldiği saatler hariç)...
"Siz bize sağdan gelir, sûret-i haktan görünürdünüz." (Saffât: 28) ayeti onları bize anlatırken, Resullulah'ın şu sözü çok önemlidir.
"Sizin için Deccal'den daha çok Deccal olmayanlardan korkarım. – Onlar kimlerdir? Saptırıcı imamlardır." (Ahmed bin Hanbel) dikkate alınacak sözler değil mi?