@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

erolkarasiteleri

                                                                                                   "

Banner

İsevilikten Hristiyanlığa Dönenlerin İlk Kilisesi Hatay'da..



Kaynağını Tevrat ve İncil'den, bu kitapların saptırılmış halinden sonra yine kaynaklarını bu uyduruk dinlerin alimlerinden alan kaynaklara göre İslamiyet Hz Muhammed aleyhisselam'a yapılan vahyin sonrasında başladığı ifade edilir.
Ve ilk Müslümanlar denilerek Hz. Muhammed aleyhisselam ve ona ilk inananlar ifade edilir.
Oysa, Allahın kitabı Kur'an-ı Kerim'de İslamiyet Hazreti Adem aleyhisselam ile başlar ve kıyamete kadar da sürecektir. 
Tek semavi din olan ve Allah-u Teala hazretlerinin emrettiği, bildirdiği şekilde tek din, kabul edilen tek din İslamdır. Ve bütün peygamberlerle birlikte onlara inanan ve ardından giden tevhid dinini tüm fertleri de Müslümandı.

"Bir zaman Rabbi ona: "İslâm ol" dediğinde, İbrahim: "Alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." demişti. İbrahim İslâm ümmetinden olmayı oğullarına da vasiyet etti. Yakub da onu tavsiye ederek: "Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti. O halde sizler sadece Müslümanlar olarak can verin." dedi. Yoksa siz Yakub'a ölüm geldiği sırada yanında mı bulunuyordunuz? O zaman o, oğullarına: "Benden sonra neye tapacaksınız?" demiş, oğulları da:"Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek ilâha kulluk edeceğiz. Bizler O'na teslim olduk." demişlerdi."(Bakara, 2/131-133)."

"Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a ve torunlarına indirilene, Musa'ya ve İsa'ya verilen ve diğer peygamberlere Rableri tarafından verilene iman ettik. Onlar arasında bir ayırım yapmayız, biz de Allah'a teslim olanlarız, deyin."(Bakara, 2/136).

"Kitap ehli: "Yahudi ve Hristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız." dediler. Ey Muhammed! De ki:"Hayır biz bâtılı bırakıp hakka yönelen İbrahim'in dinine uyarız O, Allah'a ortak koşanlardan değildi."(Bakara, 2/135).

"İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyandı. Fakat o, doğruya yönelmiş, hanîf) bir Müslümandı. Müşriklerden değildi."(Âli İmrân, 3/67).

"Şüphesiz, Allah katında din İslâm'dır."(Âli İmrân, 3/19).

"Eğer seninle mücadele ederlerse, de ki: "Ben Allah'a yöneldim. Bana tabi olanlar da." Kendine kitap verilenlere ve okur yazarlığı olmayanlara, de ki: "İslâm oldunuz mu?" Eğer Müslüman olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar."(Âli İmrân, 3/20)

"Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, onun dini asla kabul edilmeyecektir."(Âli İmrân, 3/85).

"Bugün dininizi sizin için ikmâl edip üzerinize nimetimi tamamladım ve din olarak size İslâm'ı seçtim." (Mâide, 5/3).

"De ki: “Benim namazım da, her türlü ibadetlerim de, hayatım da ölümüm de hep Rabbülalemin olan Allah’a aittir. Eşi ortağı yoktur O’nun. Bana verilen emir budur. O’na ilk teslim olan da benim.” (En'am 162-163)

 "Bana Allah’a teslim olan Müslümanların ilki olmam emredildi."(Zümer, 39/12) 

Buradan yola çıkarak Hz. Musa aleyhisselama döneminde yaşamış ve ona inanan Müslümanlara Musevi, Hz. İsa aleyhisselam döneminde ona inanan Müslümanlara İsevi, Hz Muhammed aleyhisselama inananlara Muhammedi denir. Tevhid inancını yayan bu peygamberlerin en sonuncusu olan ve tüm insanlığında inanmak zorunda kaldığı peygamberde Hazreti Muhammed aleyhisselamdır. Hz. Muhammed'e ve diğer tüm peygamberlere inanamayanlar, kabul etmeyenler dinden çıkar. Uyduruk dinlere inandıkları içinde varacakları yer cehennemdir.
Günümüzdeki Museviler, Hristiyanlar yukarıda söz ettiğimiz peygamberin ümmeti değillerdir. Bunlar  ve diğerleri gaflet içinde yaşayan ve tevbe ettikleri takdirde Müslüman oldukları zamanda kurtuluşa erecek olanlardır.
Konumuza geçmeden önce demeliyiz ki, Hz. Musa Museviliği, Hz. İsa Hristiyanlığı getirmemiştir. 


Konumuza esas olan Hatay'dakiAziz Piere kilisesi de Hristiyanlığın ilk mabedi olup, Hristiyanlık Hazreti İsa aleyhisselam'a özde inanmayanların, saptırılmış İncil'le birlikte oluşturdukları din olarak Hatay'dan yayılmıştır.

Antakya- Reyhanlı yolu üzerinde kente iki kilometre uzaklıkta Habib-i Neccar Dağında (Stauris Dağı'nın (Haç Dağı) ) doğal bir mağara olup eklemelerle kiliseye dönüştürülen ve kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte; İsa peygamberin on iki havarisinden biri olan Aziz Petrus’un ilk vaaz verdiği yer olduğuna ve mağarada cemaatin ilk kez ‘Hıristiyan’ adını aldığına inanılan yerdir. Hristiyanlığın Katolik, Ortodoks ve Protestanlık mezheplerine ayrılmadan önceki ilk kilisesi olarak da biliniyor.
Bu nedenle mağara, Hristiyanlığın Roma Devleti tarafından resmi din olarak kabil edilmesinden sonra yapılan eklemeler ile gotik tarzda bir kilise şeklini almıştır. Aziz Petrus’un (Pierre) ilk Papa olarak kabul edilmesiyle Katolik inancının dünyaya yayılmasında bir merkez konumunu almıştır.
St. Pierre (Aziz Petrus) Kilisesi, 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından “Hac yeri” ilân edilmiştir. Modern şehir manzarası eşliğinde gezilen kilisede, her yıl 29 Haziran’da Katolik Kilisesi tarafından ayin düzenlenmektedir. 


Hatay Valiliği sayfasından edindiğimiz bilgilere göre kilise hakkında şunlar belirtilmektedir.

Kilise, Asi Nehri’nin doğu yakasında, Staurin (Hac) Dağı’nın eteğinde, tavanı beşik tonoz şeklinde biçimlendirilmiş kayaya oyularak şekillendirilmiş tek mekanlı bir yapıdır. Mağara kilise olarak adlandırılan yapı 13 m derinlikte ve 9,5 m genişlikte ve 7 m yüksekliktedir. Yapının ön kısmı ise daha sonraki kullanım evrelerinde öne doğru uzatılmış, içte iki paye dikme ile üç nefli kilise planı uygulanmıştır. Yapının cephesinde üç kapı ve üstünde üç pencere içeren cephesi bu plana uygun olarak inşa edilmiştir. Yapının iç kısmında korunagelen iki renkli beyaz ve siyah renkli tesseralar kullanılan taban mozaiği, Antakya kazılarında ortaya çıkarılan ve MS. IV. Yüzyıl sonlarında inşa edilen Kavaslı Kilisesi mozaik tabanına benzerliği nedeniyle MS. IV. Yüzyıl sonlarına tarihlendirilebilir. Bugün mevcut olan giriş (batı) cephesi, 1863 yılında Kapuçin rahipleri tarafından restorasyonu yapılmıştır.
 
Mağara kilisenin üst kısmında, antik kente Harbiye yönünden gelen su kanalları uzanmaktadır. Kilisenin kuzeydoğu köşesinde açılan bir geçit bu su kanallarına bağlanmaktadır. Sözlü geleneğe göre Hristiyanlığın yönetim tarafından kabul görmediği ve tepkiyle karşılandığı ilk yıllarda, bu inanışı benimseyen halkın, gizli dini faaliyetlerini sürdürürken baskın anında bu geçidi bir kaçış yolu olarak kullandıklarına inanılmaktadır. Mekanın güneydoğu köşesinde ana kayaya oyularak biçimlendirilmiş minik bir havuzcuğun içine kayadan süzülen suyun biriktiği vaftiz kuyusu mağaranın kiliseye dönüşüm sürecine ait olmalıdır.  Kayaya oygu kilisenin duvarlarında çok az bir kısmı görülebilen kırmızı boya izleri, mekanın iç kısmının sıvalı ve boyalı olduğunu göstermektedir.
 
M.S. IV. yüzyılda Hristiyanlığın ve paganizmin birlikte var olduğu dönemde Aziz Petrus Kilisesinin batısı Roma Çağı Antakyasının  merkezidir. Antik kaynaklara göre İmparator Valens tarafından yaptırılan “Forum” burada yer almakta olup kentin tapınak, meclis binaları, hamam gibi diğer kamusal yapıları da bu çevrede bulunmaktadır. Antakya’nın kent merkezinin burada olması; agora olarak düşünülen alanın yakınlarında yer alması, St. Pierre kilisesinin halkın gündelik yaşamında önemli bir yer tuttuğunu göstermektedir. Kilisenin yerleştiği alanın çevresinin IV. Yüzyıldan itibaren kutsiyet taşıdığı bu alanın yakınlarında mezarların kilise ile ilişkili olarak kullanıldığı anlaşılmakta olup kilisenin yakınlarındaki bir çok doğal mağaracıkların veya kayaya oyularak şekillendirilen mekanların inziva odaları olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. V. Yüzyılda yaşamış olan Aziz John Chrisostomus’ un Aziz Petrus Kilisesi yakınlarındaki inziva odalarından birisinde uzun yıllar kaldığı bilinmektedir. Aziz Petrus Kilisesi ve yakın çevresi Hıristiyanlığın ilk ortaya çıkış ve yayılım evrelerinde önemli rol oynamış mekanlardır. St. Pierre ya da Aziz Petrus Mağara Kilisesi ve çevresi hem dini hem de kültürel ve siyasi bakımdan uygarlık tarihinde önemli rol oynamış olan Antakyanın kent merkezi olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. 1932-1939 yılları arasında Fransız manda döneminde ve 2010-2012 yılları arasında yapılan kurtarma kazıları bu alanın ne denli önemli arkeolojik kalıntılar barındırdığının ipuçlarını vermektedir.
 
Kültür ve Turizm Bakanlığı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 30.06.2005 tarih ve 799 sayılı kararıyla Anıt olarak tescili yapılmıştır. Her yıl 29 Haziran’da düzenli olarak ve yıl içerisinde de çeşitli zamanlarda kilisede ayinler düzenlenmektedir.


Derleme @erolkaranet - 06.10.2011
#Yargı, #Magazin, #Hastalık, #Gezi, #Dini, #Kamuda

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.