Antakya’nın ve hatta Türkiye'nin en eski ve ilk camisi olarak bilinen Habib-i Neccar Camii.
Yasin süresinde adından söz edilmeden olayı anlatılan, bir çok kaynakta Habib-i Neccar adı ile ünlenen kişinin adını taşıyan cami Neccar dışında üç veliyi, üç Allah dostunu daha barındırmaktadır.
Tüm kaynaklar Habibi Neccar Cami'den söz ederken. Müslümanlar tarafından Hristiyanlardan alınan şehirde bulunan bu camiye sahip çıkıldığını, Müslümanların buraya sahip çıkarak hoşgörü gösterdiğini ifade eder.
Oysa, durum böyle değildir.
Orada yatan başta Habib-i Neccar olmak üzere kabirleri bulunan ve dinden çıkan soysuzlar tarafından katledilen bu mübarek üç insan da Müslümandı.
Dönemin peygamberi olan Hazreti İsa aleyhisselam'ın Müslüman olduğu gibi.
Hatay merkez'de bulunan camii’nin kuzeydoğu kösesindeki odada bulunan bu kişilerin, Hz. İsa’nın tebliğ yapması için gönderdiği iddia edilen kişiler olduğu, Allah'ın dinini putlara yönelen, Allah ve emirlerini unutanlara tekrar hatırlatmak için birer tebliğci olduğu söylenir.
Her ne kadar bu insanların Hazreti İsa döneminde yaşadığı belirtilse de, kesin bilinmeyen bilgilerden biri bu kişilerin Hazreti İsa tarafından görevlendirilmiş kişileri olduğu konusunda kesin bir kayda ulaşılmaması, Yasin süresinde yaşadığı belirtilen olayın da Hatay Antakya'da kesin olarak meydana geldiği bilinmediğidir.
Bir çok kaynakta Hz. İsa aleyhisselam'ın tebliğ amacıyla görevlendirdiği, uzak illere gönderdiği hiç kimse bulunmadığı belirtiliyor.
Öyle ya da böyle, uzak diyarlardan Hatay'a gelen bu kişilerin yoldan çıkmışlara doğru yolu göstermek için gelmiş bir Allah dostu olduğuna inanmak gerekir.
İsimlerinin Yunus (Yuhanna) ve Yahya (Pavlus) olduğu söylenen ve İslam dinini, Allah'ın tevhid dinini insanlara anlatmak için görevlendirilen iki mübarek zatın ardından bu kişilere destek amaçlı bir üçüncü kişinin, Simon Petros (Şem'un-u Safa)'nın geldiğini biliyoruz.
Kuran-ı Kerim’de geçen olaya göre, M.S. 40’lı yıllarda, Hz. İsa, havarilerinden Yunus (Yuhanna) ve Yahya’yı (Pavlus) Antakya’ya gönderir. Bu iki elçi Antakya’ya girerken, koyunlarını otlatan marangoz Habib-i Neccar ile karşılaşır (neccar, marangoz demektir). Neccar, yatalak oğlunun elçiler tarafından iyileştirilmesi üzerine Hz. İsa’nın dininee iman eder.
Ancak Antakyalılar elçileri hoş karşılamaz ve onları hapse atarlar. Hz İsa, bunun üzerine Barnabas’ı şehre üçüncü elçi olarak gönderir. Elçilerin tüm çabalarına rağmen, halk, Hz. İsa’nın dinine inanmaz ve onları öldürmeyi planlar. Bunu öğrenen Habib-i Neccar, şehre giderek, Antakyalılara, “Sizden hiçbir ücret talep etmeden hakk dinini anlatan bu elçilerin söylediklerine uyun” diye seslenir. İsa’nın elçileri de, Habib-i Neccar da işkence altında şehit olurlar.
Bu olay, Kuran-ı Kerim’in Yasin Suresi’nde anlatılmaktadır.
Anadolu'nun, Hz. Ömer döneminde Şam Valisi Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından fethedilmesinin ardından İslam topraklarına katılan Antakya'da, 633 yılında inşasına başlanan ve 638 yılında ibadete açılan Habib-i Neccar Camisi, Anadolu'nun ilk camisi olma özelliği ile Müslümanlar için çok büyük öneme sahip.Bu özelliğinin yanı sıra avlusunda Hz. İsa'nın havarilerinden Yuhanna (Yahya), Pavlos (Yunus) ve Simon Petros (Şem'un-u Safa) ile bu kişilere ilk inanan Antakyalı marangoz Habib-i Neccar'a ait mezarların da bulunduğu cami, her yıl çok sayıda Hristiyan ve Müslüman tarafından ziyaret ediliyor.
Bugün caminin bulunduğu alanda, minarenin alt bölümünde Yahya ve Yunus'un türbelerinin, caminin zemininde ise Şem'un-u Sefa ve Habib-i Neccar'a ait türbelerin bulundu
Derleme @erolkaranet - 01.10.2021