Allah c.c tarafından lanetlenmiş bir millet olarak kıyamete kadar kendilerine has bir vatan toprağı olmayacak olan, bugün Filistin topraklarında işgalci bir yerleşim ve faşist kinleriyle Müslüman ve Hristiyanlara karşı zulüm yapan Yahudiler, özde vahşetin temsilcileridir. Ve en büyük günahları da sayısız olarak öldürdükleri peygamberlerin katili olmalarıdır.
İşte Yahudilerin bir ağacın gövdesine saklanarak kendilerinden korunmaya çalışan Zekeriya aleyhisselam'ı katletme olayları..
Kur'an-ı Kerm'de adı geçen peygamberlerden biri olan Zekeriya aleyhisselam (Zekeriyya bin Âzan bin Müslim bin Sadun) diğer peygamberler gibi Müslümandır. İslam fıtratı üzerine yaşayanlardandır. Kendisi ne bir Yahudi ne de bir Hristiyandır.
Hz. Îsa aleyhisselamın müjdecisi olan Yahyâ peygamberin babası Zekeriyyâ aleyhisselam, Filistin bölgesinde yaşamış sâlih bir kimsedir. Nitekim Zekeriyyâ Kur’an’da Yahyâ, Îsâ, İlyâs ile birlikte dürüst ve erdemli kişiler arasında zikredilir (el-En‘âm 6/85).
Kur'ân-ı Kerim'in Meryem sûresinde, insanlar arasından: Zekeriyyâ, Yahya, İsâ, İbrahim, İshak, Yâkub, Mûsâ, İsmail ve İdris Aleyhisselâmlar anıldıktan sonra: "İşte, bunlar, Allah'ın, kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden, Âdem'in zürriyetinden, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsmail'in neslinden hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir.....diye söz eder.
Allahü teâlâ, Beyt-i Makdis’te Tevrat yazmayı ve kurban kesmeyi idâre eden Zekeriyya aleyhisselamı peygamber olarak vazîfelendirdi. Zekeriyya aleyhisselam Musa aleyhisselamın Allah c.c'dan aldığı emir ve yasakları insanlara tebliğ etti. insanlara nasîhat ederek doğru yola çağırdı. İsrailoğullarından onun bildirdiklerine inananlar olduğu gibi, inanmayıp karşı çıkanlar daha çok oldu.
Zekeriya peygamberin hanımı, İslâmî kaynaklarda Îşâ/İşbâ) Hârûn aleyhisselamın soyuna mensup dindar bir kadındır, aynı zamanda Meryem annemizin de (Allah ondan razı olsun) teyzesi olduğu söylenir.
Âli İmran suresinde Meryem’in doğumu, annesinin onu Allah için adaması ve bakımını Hz. Zekeriya’nın üstlenmesine dair bilgiler sunan ayetlerin sonrasında Hz. Zekeriya’nın duasına ve Yahya ile müjdelendiği kıssaya geçiş yapılmaktadır.
Zekeriya aleyhisselam, Marangozluk yapar elinin emeğiyle geçinirdi.
Yahudilerin Hz. Zekeriya aleyhisselamı şehit etmeleri
Hazret-i Meryem’in annesi olan Hunne; “Cenâb-ı Hak bana bir oğul ihsân ederse Beyt-ül-Makdis’e hizmetçi yapacağım.” diye adakta bulundu. Kızı oldu. Adını Meryem koydu. Hazret-i Meryem doğmadan önce babası İmrân vefat etti. Hunne kızı Meryem’i teslim etmek üzere Beyt-ül-Makdis’e götürdü. Orada bulunan âlimlere niyetini anlatıp nezrinin kabûlünü ricâ etti. Meryem, Beyt-i Makdis’e kabul edildi. Fakat Meryem’in kimin himâyesinde kalacağı husûsunda Beyt-i Makdis hizmetçileri olan âlimler arasında anlaşmazlık oldu. Zekeriyya aleyhisselam; “Çocuğu himâyeme ben alacağım. Akrabâlık yönünden çocuğa en yakın benim.” dedi.
Diğer âlimler de çocuğu himâyelerine almak istediler. Çekilen kur’a netîcesinde hazret-i Meryem’in Zekeriyya aleyhisselamın himâyesinde kalması kararlaştırıldı.
Zekeriyya aleyhisselam hazret-i Meryem’i evine götürdü. Onu hanımı Elîsa büyüttü. Sonra da hazret-i Meryem için Beyt-i Makdis’te yüksek bir oda yaptırdı. Hazret-i Meryem bu odada hem Allahü teâlâya ibâdet etti, hem de Zekeriyya aleyhisselamdan Tevrat okudu. Zekeriyya aleyhisselam ona hergün yiyecek getirir, ibâdetten bir şey öğretirdi. Bir kış günü odasına girdiğinde önünde dünyâ yiyeceklerine benzemeyen türlü türlü nîmetler gördü. Nereden geldiğini sorduğunda; “Allahü teâlâ tarafından geliyor.” diye cevap verdi. Bu yiyecekler Allahü teâlânın kudretinden hazret-i Meryem’e verdiği bir kerâmetti.
Zekeriyya aleyhisselam 99 veya 120 yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yoktu. Hanımı da zâten çocuk doğurmuyordu ve 98 yaşındaydı. Gerek Zekeriyya aleyhisselamın, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmişti. Fakat içine bir evlâd sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlâd ihsân etmesi için Allahü teâlâya dua etti. Allahü teâlâ ona Yahya isminde bir oğlan çocuğu ihsân edeceğini Cebrâil aleyhisselam vâsıtasıyla bildirdi. Birgün Zekeriyya aleyhisselam odasında namaz kılarken beyaz elbiseler içersinde Cebrâil aleyhisselam gelerek Allahü teâlânın kendisine Yahya isminde bir oğul ihsân edeceğini müjdeledi. Ayrıca onun hazret-i Îsâyı tasdik edeceğini, zamânın büyüklerinden ve bütün kötülüklerden uzak, nübüvvetle (peygamberlikle) muttasıf, sâlihler zümresinden bir zât olacağını haber verdi.
Zekeriyya aleyhisselam bu müjdeye sevinip arzusunun çabukluğunu arz ederek: “Yâ Rabbî! Bana vâd ettiğin çocuğun meydana geleceğine delil ve alâmet olmak üzere, bu gönlüme yerleşmesi ve kalbimin bana vâdettiğin şeyde mutmain olması için bir nişan ver. O alâmetle bu nîmeti şükürle karşılayayım.” diye münâcaatta bulundu. Allahü teâlâ Zekeriyya aleyhisselamın duasını kabul ederek; “Senin için alâmet, birbiri ardınca üç gece (ve gündüz) insanlarla konuşmamandır.” Bir hastalık ve sebeb olmaksızın, sen sıhhatli olduğun halde üç gece (ve gündüz) dilini konuşmadan alıkoymandır” buyurdu. Yahya aleyhisselam ana rahmine düşünce Zekeriyya aleyhisselam konuşamaz oldu. Meramını ancak işâretle anlatabiliyordu. O, bu üç gün içinde devamlı ibâdet ve zikirle meşgul oldu. Cenâb-ı Hakka karşı hamd ve şükür vazîfesini yerine getirdi.
Müddet tamam olunca Zekeriyya aleyhisselamın oğlu Yahya aleyhisselam dünyâya geldi. Yahya aleyhisselamın doğumu ile, Zekeriyya aleyhisselam ve âilesi sevince gark oldular. Yahya aleyhisselamdan altı ay sonra İsa aleyhisselam dünyâya geldi.
Yahudiler, Îsâ aleyhisselâmın kundakta iken ve en açık sözlerle, iftiraya mahal bırakmayacak şekilde ("Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı." (Meryem, 19/30) ) konuşmasıyla susmuşlardı.
İsa Aleyhisselam sözleriyle onların bütün iftiralarını, yalan yanlış sözlerini çürütmüştü.
Fakat bir müddet sonra aynı iftira ve ithamlarını tekrarladılar. Hz. Meryem’e -hâşâ- zînâ isnâd ediyorlar, hiç bir şekilde, çocuğun babasız olarak meydana gelemeyeceği iddiasında bulunuyorlardı. Bu iftira ve çirkin yalanlarını Zekeriyyâ aleyhisselâma da bulaştırdılar, Hâşâ; “Bu zinayı yapsa yapsa o yapmıştır” dediler.
Bu iftiraları çıkaranların elebaşları, Zekeriya Aleyhisselâm'a kötülük etmeye karar verirler. Onu takibe alırlar. Bâzı bozuk îtikâdlı, pis, kötü kalbli zındıklar, Hz. Meryem’e ve onunla -hâşâ- zina etti diye Hz.
Zekeriyya aleyhisselamı şehit etmek üzere aramaya başladılar.
Yahudilerin iftirâlarını ve kendisini öldürmek istediklerini haber alan Zekeriyya aleyhisselam “Takat getirilemeyen şeyden uzaklaşmak, peygamberlerin sünnetidir.” kâidesince Yahudilerin bulundukları yerden uzaklaştı.
Hz. Zekerişya'nın Allah c.c Yerine Ağaca Sığınması
Yahudilerde, peşine düşerler. Peşindekiler ona yaklaştığında bir ağaç görür: ”Ey ağaç beni içine al” diye yakarır. Ağaç ikiye yarılıp Hz Zekeriyya’yı içine alır ve kapanır.
İsrailoğulları Zekeriyya aleyhisselamın izini tâkip edip nereye gittiğini anlayamadılar. Ağacın içine girerken, giydiği elbisenin eteğinden bir parça dışarıda kalır. Ağacın yanına gelen teröristler ağaçtan dışarı sarkan elbise parçasını görünce bu işte bir tuhaflık olduğunu anlarlar ve ağacı kesmeye karar verirler. İçlerinden bir zındık gelerek Yahudilere Hz Zekeriyya’nın olduğu ağacı gösterir; “Bu ağacı bıçkı ile kesin, burada ise meydana çıkar. Yoksa ne kaybedersiniz.” dedi.
Ağacı ortadan keserler.
Hz. Zekeriyya, Allah Teala’ya değil de bir ağaca güvendiği için başına böyle bir musibet gelir ve testereyle ortadan ikiye bölünür.
Rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
”Allah Teala buyuruyor ki: Kulum, başına bir sıkıntı geldiği an bana sığınırsa o benden bir şey istemeye kalmadan ben ona istediğini veririm. Bana değil de başka bir varlığa sığınırsa gök kapılarını üzerine kilitlerim.”
Testere başını kesmeye başladığında Hz Zekeriyya acıyla feryat etmeye başlar. Bunun üzerine: ”Ey Zekeriyya, Allah: ”Niçin belaya sabretmiyorsun! Şayet ikinci kez feryat edersen adını peygamberler defterinden silerim!’ buyuruyor.” Bu ihtar üzerine Hz Zekeriyya dişlerini sıkar, iki parça oluncaya kadar sabreder.
Zekeriyya aleyhisselamın türbesi Halep’tedir.
Zekeriyya aleyhisselamın Mucizeleri:
1. Kalemleri, kendi kendine Tevrat’ı yazardı. Zekeriyya aleyhisselam Beyt-i Makdis’te maiyyetinde yetmiş kişi olduğu halde Tevrat yazarlardı. Yahudilerin biri gelip; “Hak peygamber olsaydın, elinde Tevrat yazmağa muhtaç olmazdın; sen de elinle yazıyorsun, emrindekilerle aranızda hiçbir fark görmüyorum.” diye konuştu. Hazret-i Zekeriyya bu söze çok üzüldü ve meraklandı. Cebrâil aleyhisselam gelip: “Ey Zekeriyya, buradan kalkınız! Kaleminize emr ediniz, kendi kendine yazsın!” dedi. Zekeriyya kalkıp, emr edince, kalem istenen şeyi yazmaya başladı. O saatte kalem on iki sûre yazdı. Bu mucize ile birçok kimse îmân etti.
2. Zekeriyya aleyhisselam hazret-i Meryem’i terbiyesi altına aldığı vakti, yazılması lâzım gelen kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasız yazmışlardır.
3. Kur’ân-ı kerîmde bildirildiği gibi, Zekeriyya aleyhisselam ve Beyt-i Mukaddes hademe ve kayyimlerinden yirmi dokuz kişi arasında hazret-i Meryem’in kefâleti hakkında meydana çıkan ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmışlarken, yalnız Zekeriyya aleyhisselamın kalemi suyun üzerinde dikilmiş kalmıştır.
4. Ağaçlar, Zekeriyya aleyhisselamla konuşurlardı. Yahudilerden bir tâife kendisini şehit etmek üzere araştırırlarken, kendileri de onlardan kaçtığı vakit, bir ağaç; “Ey Allah’ın peygamberi, gel bende gizlen seni ben muhâfaza ederim” diye dile gelmişti.
5. Zekeriyya aleyhisselam su üzerinde yürür ve mübârek ayakları ıslanmazdı. Kendisi için suda yürümekle, karada yürümek arasında fark yoktu.
6. Zekeriyya aleyhisselamdan mucize istendiği vakitte, yakınlarındaki ağaçlara mübârek eliyle işâret etmiş, hemen ağaçlar, köklerinden kopup, önlerine gelip kalmışlardır.
Kur’ân-ı kerîmin Âl-i İmrân, Meryem, Enbiyâ ve En’am sûrelerinde Zekeriyya aleyhisselamla ilgili haberler verilmektedir.
Yahudiler, Zekeriyyâ’ya iftira ettikleri hattâ işi, Zekeriyyâ aleyhisselâmı şehîd etmeye kadar vardırdıkları gibi, bununla da kalmadılar. Hz. Meryem’le aynı mescidde bulunan ve değişik bir odada ibâdetle meşgul olan Yûsuf-i Neccâr’a da iftira ettiler. Hz. Meryem, Yûsuf ile gayr-i meşru alâka kurmuş diye ithamda bulundular.
Alıntıdır -
@erolkaranet - 1709..2021