
Halk arasında yaygın şekilde “darp etme” tabiriyle tanımlanan şiddet fiili, ceza hukukunda "kasten yaralama" olarak tanımlanmıştır. Türk Ceza Kanunu m. 86 hükmü, kasten yaralama suçunu düzenlemiştir. Bu maddenin birinci fıkra hükmüne göre, kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır denilmektedir.
İkinci fıkra hükmüne göre ise, kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
Maddenin üçüncü fıkra hükmü uyarınca, kasten yaralama suçunun; üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya silahla işlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek cezanın yarı oranında artırılacağına hükmedilmiştir. Basit yaralama şikayete tabi bir suç iken, nitelikli yaralama şikayete tabi bir suç değildir.
Darp etme fiili neticesinde mağdurda kalıcı iz ve hasar kalması halinde ceza ne şekilde verilecektir? Türk Ceza Kanunu m. 87 hükmü ise, “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçunu düzenlemektedir. Maddenin birinci hükmü uyarınca, kasten yaralama fiili, mağdurun; duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, konuşmasında sürekli zorluğa, yüzünde sabit ize, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olmuşsa, Türk Ceza Kanunu m. 86 hükmüne göre belirlenen ceza, bir kat artırılacaktır. Bu durumda verilecek ceza, Türk Ceza Kanunu m. 86 hükmünün birinci fıkrasına giren hâllerde üç yıldan, ikinci fıkrasına giren hâllerde beş yıldan az olmayacaktır.
Türk Ceza Kanunu m. 87/2 uyarınca, Kasten yaralama fiili, mağdurun; iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, yüzünün sürekli değişikliğine, gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılacak olup, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hâllerde beş yıldan, ikinci fıkraya giren hâllerde sekiz yıldan az olmayacaktır. Üçüncü fıkra hükmüne göre ise, kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Yaralama kastıyla hareket edilmiş ancak neticede ölüm meydana gelmişse bu durumda ne gibi ceza verilecektir? Türk Ceza Kanunu m. 87/4 uyarınca, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, m. 86/1 hükmüne giren hâllerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, ikinci fıkrasına giren hâllerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunacaktır.
Mala Zarar Verme Nedir? (TCK m.151-152)
Mala zarar verme, başkasına ait bir malın yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi veya kirletilmesidir. Mala zarar verme suçu, başkasına ait malvarlığına zarar vermeye dönük hukuka aykırı müdahaleleri cezalandırmak amacıyla ihdas edilmiştir. Mala zarar verme suçu ile malvarlığı değerleri korunmak istendiğinden, bu suç “Malvarlığına Karşı Suçlar” bölümünde TCK md. 151-152 arasında düzenlenmiştir.
Mala zarar verme suçu ile mülkiyet hakkı korunmaktadır. Suçun konusu menkul bir mal olabileceği gibi gayrimenkul bir mal da olabilir. Yani, mağdurun cep telefonu, gözlüğü, arabası gibi menkul mallarına veya evi, arsası gibi taşınmaz mallarına zarar verilmesi hallerinde mala zarar verme suçu oluşur.
Mala zarar verme suçu genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Failin mala zarar verme fiilini gerçekleştirirken özel bir amaçla hareket edip etmemesinin bir önemi yoktur.
Emsal Olacak Kararlar
Daire:9
Esas No:2008/19268
Karar No:2010/10608
Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
1- İnşaat bekçisi olan sanığın, katılanı inşaat alanına girmemesi için önceden uyardığı ve aksi kanıtlanamayan savunmaya göre katılanın buna rağmen inşaat sahasına girmesi üzerine kolundan tutup çıkarmak isterken katılanın direnip sanığa hakaret ederek vurmaya çalışması nedeniyle atılı suçları işlediği anlaşılan sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Sanığın gözünde gözlük bulunan katılanın yüzüne vurması sonucu gözlüğünün de kırılmış olması karşısında mala zarar verme suçunun olası kastla işlendiği ve TCK’nın 21/2. maddesi uyarınca cezada indirim yapılması gerektiği gözetilmeden fazla ceza tayini,
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA ÖLDÜRME VE YARALAMA SUÇLARI
Kanuna aykırı, Üst Cumhuriyet savcısı ile sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 18.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Uygulaması:
Daire:15
Esas No:2013/33167
Karar No:2014/2137
Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
Sanığın, katılanın gözüne yumruk vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına ve gözlüğünün kırılmasına sebebiyet vermesi şeklinde gerçekleşen olayda;
YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA ÖLDÜRME VE YARALAMA SUÇLARI
1-Mala zarar verme suçundan kururlan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılanın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2-Kasten yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde; Sanığın eyleminin, mala zarar verme ve kasten yaralama suçlarını oluşturduğu, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince bir fiil ile birden farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren sanığın, bunlardan en ağır cezayı gerektiren mala zarar verme suçundan cezalandırılması ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden kasten yaralama suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/02/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Karar No:2006/5128
Kasten Yaralama ve Mala Zarar Verme
1-)Kasten yaralama ve mala zarar verme suçları birlikte irtikap edilebildiği gibi, fikri içtima hükümleri de birlikte uygulanabilir. Kasten yaralama suçunun konusu ile yaralama suçunun konusu birbirinden farklıdır.
2-)Bir kimse, arkadaşına çekiçle vurmak istereken, mağdurun çekilmesi sonucu, arabaya isabet etmesi nedeniyle arabanın camının kırılması halinde, muhtemel kasıtla nası ızrar suçundan dolayı tecziye edilmesi gerekir.
3-)Bir kimse, bir yumrukla, mağdurun gözüne vurup gözlüğünü kırması ve gözünüde kör etmesi halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesi gereğince kasten yaralma suçundan ceza tayin edilmesi gerekir.Nası ızrar suçu muhakkak kastla irtikap edilmiştir
4-)Bıçakla, montunu, gömleğimi ve atletini kestikten sonra dalağının da alınacak şekilde yaralaması halinde, organ işlevin yitirilmesi olaşacak şekilde yarlama suçundan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesi gereğince tecziye edilmesi gerekir.Nası ızrar suçu, muhakkak kastla irtikap edilmiştir
5-)Bir kimse, mağdurun yüzüme tek yumrukla vurur, mağdurun başının sallanması sonuçu mağdurun gözünde bulunan gözlük veya kulağında bulunan kulaklık düşerek kırılması halinde fikri içtima hükümlerinin uygulanması gerekir.
T.C
YARGITAY
9.CEZA DAİRESİ
ESAS NO:2009/16497
KARAR NO:2011/27230
KARAR TARİHİ:26.09.2011
FİKRİ İÇTİMA
5237 s. Yasa m. 44
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,
ancak;
1- Gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği yer ve zaman diliminin gösterilmemesi ve sanığın baba adının "Şıh Ömer" yerine "Şeyh Ömer" olarak gösterilmesi,
2- Sanığa 5271 sayılı CMK'nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmadan, 5237 sayılı TCK'nın 58/7. maddesinin uygulanması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
3- Sanığın mağdurun gözüne yumruk vurarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına ve gözlüğünün kırılmasına sebebiyet verdiği olayda, bir fiil ile kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarının oluştuğu, sanığın hukuki durumunun TCK'nın 44. maddesi uyarınca farklı nevi'den fikri içtima hükümleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden iki ayrı suçtan yazılı şekilde uygulama yapılması,Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 26.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Derlemedir . @erolkaranet / 21.09.2021