Tek bir Kur'an-ı Kerim'imiz var. Asla ve asla tek bir ayetini değiştirmeye kimsenin ne aklı ne gücü yetmeyecektir. Zira İslam dininin bu kutsal kitabı Allah-u Teala'nın koruması altındadır. Ve bunda hiç şüphe yoktur.
Diğer yandan tek bir Kur'an-ı Kerim sahibi olsak da sayısız meal ve tefsir kitapları yıllar yılı raflardaki yerinden eksik olmamaktadır. Her tefsir kitabı ve her meal taraftarları tarafından diğerleri hatalı olduğu iddiasıyla uzak durulması gereken yayınlar olarak işaret edilir.
Tefsirler olsun mealler olsun peygamber olmayan ya da peygamberleri yakinen tanıyan yanında olmayan kimselerin araştırma, sahabe aktarımları, muhtelif kaynaklar ve gelenek görenek zihniyeti içerisinde veyahut kasıtlı olarak dini bozmak amaçlı olarak yayınlanmıştır. Yayınlanmaktadır. Yayınlanmaya devam edecektir. Sadece ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları arasında bulunan meal ve tefsirlerin de incelendiğinde görülecektir ki, kurumun yayınladıkları dahi yıllar içerisinde değişim göstermektedir.
Ve zaman zaman Diyanet yeni bir meal yeni bir tefsir çalışması yapmaktadır.
Yeni bir meale ya da tefsire ihtiyaç var mıdır konusu nedense her yıl tartışma konusu olur. Oturumlar, çalıştaylar, tartışmalar, paneller ve programlar yapılır, durur. neden yapılır derseniz "zamana uydurmak için" özü olan bir nedenler zincirini duyarsınız.
Geçen yıl, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Cağfer Karadaş’a göre Kur’an meali okuyan öğrencilerde deist ve ateist olma eğilimi gözleniyormuş. Bunun nedeni de meaalerin gençlere eksik bilgilendirme ile cevap verme özelliğinde olması, bunun için yeni bir meaalle gençlerin kazanılması gerektiği gibi yuvarlama cevaplar medyaya yansımıştı.
Daha sonra, bundan bir kaç ay önce Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, Din İşleri Yüksek Kurulunca Kur'an-ı Kerim meallerinin geliştirilmesi amacıyla çevrim içi olarak düzenlenen "Meallerde Geliştirilmeye Açık Alanlar Çalıştayı"yapılmış, programda konuşan DİB başkanı Erbaş, "Bu tebliğ ve müzakerelerden çok faydalı sonuçlar çıkacağını ümit ediyorum. En kısa zamanda bu yoğun çalışmaların neticesini görmeyi arzu ediyorum" diye konuşmuştu.Konuşmasında, "Günümüz insanının aklına, kalbine, idrakine hitap eden bir meal çalışmasına çok ihtiyaç var."demişti.
Konuşmada, Din İşleri Yüksek Kurulu işaret edilerek "Bugün Diyanet İşleri Başkanlığımıza, İlahiyat ve İslami İlimler fakültelerimize düşen görev, Kur'an tercümeleri ile ilgili örnek bir çalışmayı ortaya koymaktır. Bu çalışma, aynı zamanda şimdiden bundan sonra yapılacak bütün meal çalışmaları için her açıdan bir standart oluşturacak, nitelik zemini haline gelecek ve rehberlik edecek düzeyde olmalıdır." değerlendirmesinde bulunmuştu.
Bugünlerde, Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından “Meal Yazım Stratejisi: İhtilaflı Alanlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayı” düzenleniyor 16-18 Haziran 2021 tarihlerinde Ankara’da düzenlenen çalıştay, Komisyon Başkanı Prof. Dr. Ömer Kara ve Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı’nın açılış konuşmalarının ardından altı oturumda gerçekleştirilecek. “Mealde Çeviri Yöntem ve Teknikleri Stratejisi”, “Temel Çeviri Sorunlarına İlişkin Çözüm Önerileri”, “Meal Yazımında Harici Bilgilerin Kullanımı ve Referans Sorunu”, “Belagata Dayalı Konularla İlgili Çeviri Sorunları”, “Arapça Gramer Kuralları Bağlamında Çeviri Sorunları I”, ve “Arapça Gramer Kuralları Bağlamında Çeviri Sorunları II” başlıklı oturumlarda alanın uzmanı akademisyen ve araştırmacılar tarafından sunumlar gerçekleştirilip, müzakereler yapılacak. Üç gün sürecek olan çalıştay “Genel Müzakere ve Kapanış” oturumunun ardından sona erecek.
Ve ihtimaldir diyoruz ki, Başkanın işaret etmesi, yüksek kurulun çalıştayları yapması sonunda bir de bakmışsınız, Diyanet İşleri Başkanlığı (normalde yıllar sürecek olan bir çalışmayı) kısa sürede tamamlayarak Türk halkına yeni bir meal dayatması yapacaktır. Eski mealler çöpe, yeni mealler raflara girecektir. Lakin bu yeni mealler yeni ilmihal kitaplarını getirecek. Tüm bilinenlerin yanlış olduğu ortaya çıkacak. Yeni zihniyet, yeni kavramlar yeni müctehidler icat edilerek yeni bir din anlayışı ortaya çıkacaktır ki, o yeni dini zaten avam din görevlilerinin ( imamların, vaizlerin ve müftülerin) yetersiz ve emrivaki olarak söylemek zorunda kaldığı dini bilgilerin yaygınlığı ile zaten yaşamaktadır. Ve bu yaşanılan ve Müslümanları İslamın esas çizgisinden uzaklaştıracak bilgiler yığınının kağıda dökülmüş hali olacaktır. Bunun en büyük kanıtı da, sözde soru cevap programları ile her gün tv, radyo ve sosyal medyada farklı mezheplerin, farklı inanışların harman edilerek yaptığı açıklamalarda görülmektedir.
Bugün Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki gibi dört büyük mezhep, varla yok arasında olan irili ufaklı bir çok sünni mezhep, sapkın mezhep olarak nitelenen Şia, Yezidi, Batını gibi İslam dini içinde sayılan, bunların dışında İslamı baltalamak isteyen Yahudi ve Hristiyanların Katolik, Ortodoks, Protestan, Reformist, Muhafazakârların ve ateistlerin yaptıkları yayınların erozyonunda yaşayan , araştırmayan, öğrenmeyen taklitçi avamın da helak olmasına sebep olacak çalışmalar son sürat yayılmaktır
O yüzden yeni meal çalışması değil, dine en uygun olan ilmihallerin, meallerin, tefsirlerin tespit edilerek asla dönülmesi ve yaygınlaşması en doğru hareket olacaktır.
Değirmende su dövmekten öteye gitmeyecek olan bu arayışlar İslama zarar getirecektir. Zira eski hanif olan yayınlar nefislerne hükmetmiş, din üzerinden para kazanmamış, yedikleri ve içtiklerini kendi elleriyle kazanıp ilim için kimseye el açmamış tertemiz Müslümanların emekleridir. İnsanın yaşadığı sahne değişmiş olsa da çıkılacak huzur Allah-u Teala'nın huzurudur. Hesap ona verilecektir. O halde Hazreti Muhammed'in (aleyhisselam) vasıtasıyla insanlara bir hikmet ve yol gösterici olarak gelen Kitab-ı Mukaddesin emir ve yasaklarıyla yaşamamız lazım. Bunun üzerine insanlar doğru yola yönlenmesi ve kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'in ve peygamberimizin işaret ettiklerine uymanın eğitiminin verilmesi şarttır.
Erol Kara - Araştırmacı Yazar - @erolkaranet - 18.06.2021