Fatih ilçesi Sultanahmet eteklerinde Kadırga semtinde Küçük Ayasofya Camii yakınında taş yapı bir bina göreceksiniz. Önünden her gün binlerce insanın ve yüzlerce yabancı turistin gelip geçtiği bir cadde üzerinde ürkütücü bu yapının adı Çardaklı Hamamı.
Bugün tam bir harabe halinde olmasına rağmen kaynaklara göre Osmanlı mimarsinin özelliklerini taşıyan 500 yıllık bir hamam olduğu söyleniyor. Sıra dışı mimarisi ile İstanbul’un en önemli hamamlarından sayılmaktadır. Hamamın ismi Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde Küçük Ayasofya Hamamı olarak geçmektedir.
Kitabesinin altında bir Bizans levhasının bulunması ve sıcaklık kısmının hiçbir Osmanlı hamamına uymayan biçimi Çardaklı Hamamı’nın Bizans dönemiyle ilişkilendirilmesine neden olmuştur.
Küçük Ayasofya Hamamı olarakta bilinen tarihi mekanın giriş kapısı taşlarla örülmüş ve giriş, eski kapıya göre yan cepheden verilmiştir. Yapıya ismini veren çardaksa, sol tarafta kalan halvetin üst katında bulunmaktadır. Ortada geçidin üstündeki eyvan, bir balkon biçiminde sıcaklığa açılır. Bu balkonun çardağı andırması nedeniyle yapıya Çardaklı Hamamı denilmiştir.
Yapıldığı yıllarda vakfiye olarak kayıtlara geçen bu hamamın 42.500 akçe tutarındaki yıllık gelirinin hamama komşu Küçük Ayasofya Caminin ihtiyaçları için karşılanması için verilmesi gerektiği kayıtlara geçmiş.
TDV İslam Ansiklopedisinden öğrendiğimize göre, R. Ekrem Koçu’nun, Mustafa Galib Bey’in Rehnümâ-yı Zâbıta (İstanbul 1336) adlı eserinden tesbit ettiğine göre Çardaklı Hamam kitabın yayımlandığı 1917-1918 yıllarında henüz faaldi. Nitekim 1917’de hamamı inceleyen Heinrich Glück burayı bakımlı bir halde görmüştür. Bu vakıf eserin ne zaman özel mülkiyete geçirildiği bilinmemekle beraber İstanbul’un idarî makamlarda bulunmuş önemli bir şahsiyeti olan sahibinin onu yok etmek için büyük gayret gösterdiği anlaşılmaktadır. J. Pervititch’in sigorta planında 1924’te sadece kadınlar kısmının soyunma yeri (camekân) harap olarak işaretlenmiştir. Hamam sahibi tarafından kapatılmış, 1935-1940 yılları arasında önce depo, sonra atölye haline getirilmiştir. Bu arada mermer döşemeleri, kurnaları sökülerek bir harabe haline sokulmuştur.
Ansiklopedideki bilgilerin sonunda "Tarihe ve eski eserlere saygısı olmayan ellerde perişan edilmesi üzücüdür." ifadesini çok manidar olmuş.
Binayı gördüğümüzde eski bir mezarlık ya da türbe görüntüsü veriyor olması üzerine SAHİL yönünü gösteren elle yazılmış kocaman bir çirkin yazı ile kapanmış demir bir kapı ve parmaklıklar arkasında örülmüş bir duvar görmemiz olmuştur.
"Neden bu halde, ne yapılıyor ne yıkılıyor" diyen çevre halkından sonra yaptığımız araştırmada, Kadırga semtinde inşa ettirilen tarihi hamamın yıllardır kaderine terk edilmiş bir halde ihya edileceği günü beklediği söyleniyor. Çatısında otların bittiği, duvarlarında çatlakların oluştuğu tarihi eser adeta bir harabeyi andırıyor. Çardaklı Hamamı, İstanbul’un en önemli mirasları arasında ve eserin anıtsal statüye sahip..Sahip ama özel mülkiyette olduğu için Vakıflar Genel Müdürlüğü hamama hukuki açıdan restore etme hakkına sahip bulunmuyormuş.
Dediklerine göre, bir türlü bulunamayan varisler nedeniyle tarihi eserin ne kapısı açılıyor, ne restore ediliyor, ne de kamuya devri yapılabiliyormuş. Yazımızı yayına hazırlarken bir müjde ginbi gelen bir haberin medyada yer aldığını duyunca umutlandık. Haberde, tapusu bulunan, tapusu bulununca mirasçılarının da bulunduğu hamamın restore edilmesi için bir umut doğduğu söyleniyor. Tapu da mirasçılarda tesadüfen bulunmuş. Bakarsınız, tesadüfen de eski haline dönemeyecek bir çalışma ile günümüz bozuk restore çalışmalarına kurban edilir.
Derleme ve fotoğraflar : @erolkaranet - 02.06.2021