Yargıtay'ın, "Hışşt" diye hitap etme konusunda farklı olaylarda değişik kararlar verdiği görülmektedir. Olayın gelişimine, vuku bulduğu duruma, muhatap kişiler arasındaki ilişkilere göre değişkenlik gösteren kararlar aşağıda yer almaktadır. Ancak, kararların genelinde salt olarak "hışşt" demenin cinsel taciz sayılarak mahkumiyete karar verilmesinin kabul edilmediği de görülmektedir.
"14. Ceza Dairesi
2014/4710 E. , 2015/10149 K
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 14 - 2012/299441
MAHKEMESİ : Kapatılan İstanbul 9. Sulh Ceza Mahkemesi : (İstanbul 65. Asliye Ceza Mahkemesi)
TARİHİ : 06.06.2012
NUMARASI : 2009/1965 Esas, 2012/1148 Karar
SUÇ : Cinsel taciz
İlk derece mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, 28.06.2014 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler de gözetilip dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suç tarihinde sanığın postanenin önünde beklediği sırada yanından geçmekte olan mağdureyi görünce gülerek “hişt hişt baksana baksana” şeklinde sarf etmiş olduğu sözün cinsel amaçlı olmadığı gibi bu sözün cinsel amaçla söylendiğine dair başkaca bir delil de bulunmadığı gözetilerek üzerine atılı cinsel taciz suçunun unsurları itibariyle oluşmaması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
******
2. Hukuk Dairesi
2014/15210 E. , 2014/25928 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Diyarbakır 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ :06.05.2014
NUMARASI :Esas no:2012/507 Karar no:2014/338
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı (kadın) tarafından, maddi tazminatın ve nafakaların miktarı, reddedilen manevi tazminat, ziynet alacağı ve vekalet ücreti yönünden; davalı (koca) tarafından ise kusur belirlemesi, maddi tazminat ve nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı (koca)'nın tüm, davacı (kadın)'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davalı (koca)'nın eşine kaba davrandığı, eşine ismi ile hitap etmeyip “hişt, hey veya ıslık çalarak” çağırdığı ve eşini istemediğini söylediği anlaşılmaktadır. Davalı (koca)'nın gerçekleşen bu kusurları davacı (kadın)'ın kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Davacı (kadın) yararına Türk Medeni Kanunun 174/2. maddesi koşulları oluşmuştur.
Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı (kadın)'ın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK md. 4, TBK md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı (kadın) yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple manevi tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 123.60 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.12.2014 (Çrş.)
**************
18. Ceza Dairesi
2019/10233 E. , 2020/6296 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1- Sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükmün temyizinin incelenmesinde;
Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünde, TCK’nın 43/2. maddesinin TCK’nın 265/3. maddesinden önce uygulanması, sonuca etkili olmadığından bozma yapılamayacağı,
Anlaşıldığından, sanık ...'ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkında hakaret ve sanık ... hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlerinin temyizinin incelenmesinde ise;
a. Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanık ...'ın katılan ve müştekilere hitaben söylediği kabul edilen “siz kimsiniz lan, hişt akıllı olun vb.” şeklindeki sözlerinin katılan ve müştekilerin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanık ...'ın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
b. Aynı yargı çevresinde başka suçtan hükümlü olduğu anlaşılan sanık ...'ın bağışık tutulma talebi bulunmaması karşısında, duruşmada hazır bulundurulması sağlanıp, yüzüne karşı hüküm verilmesi gerektiği gözetilmeden karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 193. ve 196. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
Kanuna aykırı, sanıklar ... ve ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, sanık ... hakkında başkaca yönleri incelenmeksizin, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
***********
14. Ceza Dairesi
2016/6884 E. , 2019/11838 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi : (İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesi)
SUÇ : Cinsel taciz, hayasızca hakeretlerde bulunma
HÜKÜM : Mahkumiyet
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle başvurunun muhtevası ve inceleme tarihine kadar getirilen kanuni düzenlemeler nazara alınarak dosya tetkik edildi gereği görüşüldü:
Sanık hakkında cinsel taciz suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.06.2005 gün ve 61/82 sayılı Kararında vurgulandığı üzere, hükmün temyiz edilebilir olup olmadığını belirleme bakımından hüküm tarihindeki kanuni düzenlemeler dikkate alınması gerektiği, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 2. madde ile hapis cezasından çevrilenler hariç sonuç olarak hükmedilen 3.000 TL'ye kadar (3.000 TL dahil) para cezaları kesin nitelikli olup, sanık hakkında cinsel taciz suçundan doğrudan belirlenen 1.500 TL adli para cezasının miktarı itibarıyla CMUK'nın 305/1. maddesi gereğince kesin olmasından dolayı temyizi mümkün bulunmadığından anılan hükme yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
Sanık hakkında hayasızca hareketlerde bulunma suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Mağdurenin aşamalardaki samimi ifadeleri, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında olay günü on beş yaşını tamamlamayan mağdureyi aracıyla takip eden sanığın, evinin önüne gelen mağdureye "hişt" diye seslenerek kendisine bakmasını sağladıktan sonra araç içerisinden cinsel organını gösterdiği ve mevcut haliyle eylemin sadece 5237 sayılı TCK'nın 105/1. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturup, sanık hakkında bu suçtan mahkumiyet kararı verildiği anlaşıldığından, aynı eylemden dolayı hayasızca hareketlerde bulunma suçundan açılan kamu davasıyla ilgili olarak mahkemece hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde bu suçtan da mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
***************
14. Ceza Dairesi
2014/7573 E. , 2017/3426 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı, kasten yaralama
HÜKÜM : Beraat
İlk derece mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan mağdurenin aralarında daha önceden husumet ve tanışıklık bulunmayan sanığın eylemine yönelik aşamalardaki istikrarlı beyanları, savunma, olayın intikal şekli ve tüm dosya kapsamına göre sanığın, olay günü markete giden ondört yaşındaki mağdureye "hişt yavrum naber" dedikten sonra elinden tutup kendisine çekmeye çalıştığı anlaşıldığından, eylemlerinin bütün halinde 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren ve cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda değişiklik yapan 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı TCK'nın 103/1-2. cümlesinde düzenlenip sarkıntılık düzeyinde kalan çocuğun basit cinsel istismarı suçunu oluşturduğu nazara alınarak mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten yaralama ve beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçlarından beraatine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, katılan Bakanlık vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.06.2017 tarihinde üye ...'in karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy
Sanık savunması, yeminli tanık beyanları, müştekinin sanığın babasıyla kavga etmesinden sonra şikayetçi olması ve tüm dosya kapsamından sanığın eylemi gerçekleştirdiğine dair müştekinin beyanı dışında delil bulunmadığı, müştekinin tek başına beyanının ise yeterli ve inandırıcı olmadığı, bu nedenle mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
*************
14. Ceza Dairesi
2012/7863 E. , 2013/14061 K.
"İçtihat Metni"
Cinsel taciz suçundan sanık ...'in yapılan yargılaması sonunda; atılı suçtan beraatine dair Bayramiç Sulh Ceza Mahkemesinden verilen 07.12.2010 gün ve 2010/266 Esas, 2010/335 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi O Yer Cumhuriyet Savcısı ve katılan tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre mağdure ile annesinin birlikte evlerine doğru yürüdükleri esnada yanlarına ****** plakalı araç ile sanık ...'in geldiği ve aracın içinden mağdureye yönelik ''hişt gelsene'' dediği ayrıca eliyle öpücük atarak uzaklaştığı, sanığın mağdurenin annesi tarafından teşhis edilerek aracın da plakasının verildiği, bu aracın sanığa ait olduğu, mağdure ile sanık arasında herhangi bir husumet de bulunmadığı gibi sanık tarafından söylenen ve suç teşkil eden sözlerin mağdurenin annesi tarafından da duyulduğu gözetilerek sanık hakkında atılı suçtan mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
***********
Derleme : @erolkaranet - Yayın Tarihi : 16.05.2021