Bu yazımızda Gül Caminin sırlarından, efsanelerinden, az bilinenlerinden söz edeceğiz.
Mimari planı haç şeklinde aslında bazilikal tipte yapı.
Mihrabın sol tarafındaki kolon içerisinde Gül babaya ait olduğu rivayet edilen bir mezar var. Gül Baba isimli bir yatırın cami içinde defnedilmiş olmasından dolayı yapı bu adı almıştır.
Başka bir rivayete göre Hazreti İsa aleyhisselamın havarilerinden birisi burada yattığı iddia ediliyor.
İsminin Gül olmasının bir sebebi Fetih günü etrafının güllerle kaplanmış olması deniliyor. Türkler İstanbul’u fethettikleri gün Thedosia yortusu sebebiyle camiyi güller içinde bulmuşlar, yapı bundan dolayı Gül ismini almıştır.
Bir diğer sebebi ise Theodosia'nın solmayan gül anlamına gelmesiymiş.
Diğer bir rivayete göre, Bir diğerine göre; IV. Murat zamanında tamir edilen caminin kubbe ve çevresi güle benzediği için yapıya Gül adı verilmiştir.
Bizans döneminde üç farklı isimle anıldığından hangi isminin geçerli olduğu bilinmese de Aziz Euphemia, Aziz Theodosia ve Euergetis Manastırı kiliseleri adı ile anılmaktadır.
Yapı, Bizans tarihçisi J. Pargoire’e göre; burada daha önce var olan bir kilisenin üzerine, Ayia Eufemia’ya ithafen I.Basileios (867-886) devrinde yapılmış,
Latin istilasından sonra da ‘Azize Theodosia’ adını almıştır. Theodosia İkonoklazma döneminde (726-842), Büyük Saray’ın Khalke kapısı üzerindeki İsa ikonasının indirilmesini önlemek isterken ölmüş, sonrasında da azize mertebesine yükseltilmiştir.
Azize bu kiliseye gömüldükten sonra, hastalıklardan şifa bulmak isteyenler Bizans’a gelen hacılar ve seyyahlar tarafından devamlı ziyaret edilmiştir.
Yüksekçe bir tepe üzerinde, adeta bir kale gibi inşa edilmiş olan Theodosia Kilisesi, kapalı yunan haçı planlıdır ve bir mahseni vardır.