@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Böyle Doktorlar Görmek İstiyoruz.




Önce son yıllarda patlak veren "sağlıkta şiddet" haberlerinin giderek artması.. 
Sağlıkçılara saldıranlara verilen itirazı olmayan hapis cezaları..
Sağlıkçıların her fırsatta gelen her hasta ya da yakınını potansiyel saldırgan görmesi..
Doktor, hemşire, hastabakıcı, hizmetli, hastane güvenlik elemanı ve vatandaş..
Her an karşı karşıya he an polisiye olay korkusu...
Sağlıkçıların gelişi güzel "Beyaz Kod" uygulamasına sığınıp olur olmaz her olayı polise intikal ettirmesi.
"Beyaz Kod"un  amacından saptırılarak adeta savunma aleti gibi kullanılması.
Devlet hastaneleri sayıca artarken buna paralel doldurulamayan kadrolar..
Yetersiz çalışma ve zaman zaman işe girene kadar 40 takla atıp işe girdikten sonra "adam sende" sorumsuzluğu
Vatandaşın sağlık hizmetinden tam yararlanamaması.
Sağlıkçıların vatandaşa olması gereken şekilde davranmaması, davranamaması..
Vatandaşların kendisine hizmet veren kamu görevlilerine olması gereken şekilde davranmaması
Kamuda çalışanın kendisini dokunulmaz gibi görmesi, kibrin varlığı, vatandaşım hazımsızlığı
Bilhassa Pandemi süresince MHRS ya da 184'ten devlet hastanelerinden randevu alınamaması. 
Devlet hastanelerinin pandemi süresince vatandaşa normal servislerde hizmet verememesi.
Ve diğerleri...
Bütün bunlar bilinen, duyulan, görülen ve yaşanılan durumlar.
Ancak bu yazımızda bize bir rüyayı yaşatan "Doktor"dan bahsedeceğiz.
Hani hep hayal ettiğimiz, hep olmasını istediğimiz doktor..
Günlerce değil aylarca alamadığımız randevuya en azından bizzat hastaneye giderek yalvar yakar muayene olma ihtimali içinde en yakın hastaneye gittik.
Gitmemiz gerekirdi...
Zira tek çözüm olarak gördüğümüz Aile hekimi yönlendirmek zorunda kaldı.
Bir insaflı doktora rast geliriz diyerek muayene olma/olmama arasında bir tereddütle en yakın devlet hastanesine gittik.
Önce barkod veren sekretere gittik. Dahiliye doktorundan randevu alamadığımızı, MHRS'den talep açmamıza rağmen bir sonuca ulaşamadığımızı dile getirerek müsait bir doktor olup olmadığını sorduk.
Sekreter "12 numaradaki doktorla görüşün, kabul ederse barkod veririz." dedi.
12 numaraya gittik.
İçerdeki hastanın çıkmasını kapıda bekledikten sonra içeriye girerek derdimizi söyledik.
Henüz genç.yaşında bayan doktor "Yardımcı olmaya çalışırım, barkodu alın sıranız gelince girersiniz, dedi.
Barkodu alıp sıramızı bekledik.
Ekranda adımızı görünce girdik ve "randevu almadan geldiğimiz" için özrümüzü dile getirdiğimizde, "rahatsızlık verdiğimizi" ifade ettiğimizde aldığımız cevaba bakar mısınız ?
"NE RAHATSIZLIĞI, BİZ SİZE HİZMET ETMEK İÇİN BURADAYIZ. İŞİMİZ BU. SİZLER BİZİM İÇİN BİZLER SİZİN İÇİN VARIZ " demez mi ?
Orada adeta eridim. Bu ne güzel söz idi.
Burası bir devlet hastanesi ve karşımızdaki doktor "BİZ SİZİN VARIZ" dedi.
İnanın, o anda "öl" dese keyiften ölebilirim.
Yıllardır duymayı arzu ettiğimiz söz idi.
İnanın bu sözle adeta derdimizi unutmuştuk.
Hastamın derdini dinledi. Gayet detaylı bir şekilde..Elimizdeki evrakları inceledi. "Yeni bir test gerekir" dedi ve yapılması gereken tüm testleri tek tek ekrana işlerken sonuçlarla gelmemiz istedi.
Yanından çıkarken bunun bir rüya olduğunu sanmıştık.
Herhalde doktor hanımın keyifli günü idi, bize denk geldi diye içimizden geçti.
Ancak,öyle değilmiş.
Bir daha gittiğimizde odadan çıkan her hastanın aynı duyguyla çıktığına, dua ile kapıdan çıktığına da şahit olduk.
Aradan bir hafta sonra tüm sonuçlarla yine aynı doktora geldik.
Aklımızda ilk geldiğimiz günün sıcak duyguları var.
Neyse, sıra geldi ve içeriye girdik.
Ekrandan test sonuçlarına bakarken bir hayli üzüldüğünü gördük."Tüm değerler alt üst olmuş, ne yapmışsınız neden doktora gelmediniz" dedi.
Randevu alamadığımızı, Salgın yüzünden "hastanelere gelmekten çekindiğimizi bu nedenle geç kaldığımızı" dile getirdik.
Tek tek değerlere baktı. Farklı doktorlara yönlendireceğini belirtti. Hatta bir ara hocasını arayarak ne yapılmasını gerektiğinin teyidini aldı.
Her ne zaman bir devlet hastanesinde gitsek, derdimizi anlatma için fırsat bulamadığımızı, bir muayenenin üç beş dakikayı geçmediğini bildiğimiz halde bu muayenemiz olması gereken süreç içerisinde sürüyordu.
Test sonuçları üzerinde bilgiler verirken, sıkı sıkıya nasihatlerde bulunurken öylesine şefkatli davranıyordu ki, bir insan böyle bir davranışı ancak ve ancak kendi annesine, babasına ya da çok sevdiğine yapardı. 
Bu doktor insan değil sanki bir melekti.
İşini öylesine gönülden yapıyordu ki gönlümüzde taht kurmuştu..
Çıkarken "Allah'ım, böyle doktorların sayısını artır, bunların ayağına taş dokundurma, her türlü kötülükten uzak tut. Sevdiklerine bağışla" diyerek hastaneden uzaklaştık
Evet, Burası bir devlet hastanesi..
İnanılacak gibi değildi.
Biz, bir rüyayı yaşamıştık. Hem de gerçek hayatta..
Burası İstanbul Sultangazi Haseki Haztanesi.
Bu güzel insanın, bu insan evladının,bu melek doktorun adı Sunay AKBİYİK
Henüz 6 yıllık bir doktor. 
Hayata ve işe güzel başlamıştı.
Dileriz bu güzelliği asla tükenmez. Bu iyiliği her zaman sürer.
Doktorların yüz akı.
Allah kendisinden gani gani razı olsun. Yetiştiren ebeveynlerinden de..
Erol Kara - 260.1.2021

Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.