Diyanet İşleri Başkanlığı yayınladığı son İmam Hatip - Müezzin alımında yine "eski tas eski hamam" uygulamasından vaz geçemedi ve lise mezunlarına imam yolunu yine açtı.
Yıllar öncesinin kıymetli lise mezunu imamlarıyla bugünün imam hatip liselerinden çıkan yeni mezunların kalite yönünde dağlar kadar fark olduğu inkar edilemez gerçek iken Diyanet İşleri Başkanlı'ğının imamlık gibi âli bir makama bilgi yönünden diplerde dolaşan dağarcıklarıyla hiç bir zaman o makama konulmayacak olanları imamlığa getirmesi kabul edilir bir düşünce değildir.
Geçen yıllarda da sıkça eleştiri konusu olmuş, sempozyum, toplantı ve aile sohbetlerine kadar girmiş olan "lise mezunlarından imam" tartışmasını yeniden alevlendiren bu şartın Diyanet İşleri Başkanlığı'nın son alımlarında yine tercih nedeni olması şaşkınlık vericidir.
Üniversite sınavlarında dahi İlahiyatlara ya da daha kabul edilir meslek grubunda kazanım elde edeceği bir fakülteye girmeye dahi hak kazanamayan son dönem İHL mezunlarını bir topluluğa, bir cemaate önder olarak getirmenin bu dine vurulmuş bir darbe olacağını düşünememek sadece hayatın akışını bilmemek anlamına gelmektedir.
Başkanlığın son yayınlamış olduğu alınacak olan ve revize edilmiş ilanının (ilana ulaşmak için tıklayınız ) incelendiğinde görülecek odur ki İlahiyat mezunu ve İlahiyat ön lisans mezunlarını Kuran Kursu öğreticiliğine hak olarak gören zihniyet imam hatiplik gibi bir makamı önemsememesi anlaşılır gibi değildir.
Her ne kadar Kuran Kursu öğreticiliği de önemli bir misyon içerse de imamlık gibi bir makam sahibi olacak kişilerin önüne geleni al zihniyetiyle aranan şartlara katılması düşündürücüdür.
Son 10 yılın İHL mezunlarının bilgisi tartışmalıdır. Sınıf geçmede elenmeyen, ders ve ödevleri kopyala yapıştıra geçiştirilen eğitim sistemi içerisinden gelen ve sadece öğretmen başarısız olmasın diye şişirilmiş notlarla mezun edilen öğrencinin bugün özel sektörde bile kabul görmediği gerçeğiyle bunlar çırak bile yapılamazken Diyanet gibi bir kurumun bu kategoride topluma önder olacak göreve 1210 İHL mezunu alımı doğru bir karar değildir.
Her ne kadar büyük çoğunluğa hafız olması tercih edilme şartı konulsa da hafız olanların sadece (medrese eğitimi görenleri istisna tutarak) Kuranı Kerim'i ezberleyip bununla yetinmiş olması da ayrı bir tartışma konusudur.
KKÖ alımında üniversite mezunlarının tercih etmesi alkışlanacak bir durum iken 1210 lise mezunu alımı da bir o kadar eleştiriye ve tepkiye açık bir durumdur.
Bugün İlahiyat mezunu ya da farklı fakülte+İHL mezunları sokaklarda işsiz dolaşır ve alım bekler durumda iken lise mezununun alımların %50'sini kapsaması olur durumda değildir.
Eski Diyanet İşleri Başkan yardımcısı ve son olarak İstanbul il Müftülüğü yapmış bulunan Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın geçtiğimiz yıllarda ifade ettiği "Türkiye'de lise mezunlarının mesleki hizmette istihdamı artık tarih oldu, bunun tek istisnası galiba Diyanet'tir. Ben, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da bu uygulamaya son verip, artık fakülte mezunu arkadaşlarımızın imamlık ve müezzinlik yapması gerektiğini; yani doğrusu imam ve müezzinlerin, üniversite mezunu olması lazım geldiğini düşünüyorum" sözlerini bir kez daha hatırlatırken alımlarda yıllar önce toplu alımlarla tahsil durumları göz ardı edilerek sadece Diyanet'te görevli yakınları sayesinde, sadece müftülüklerde kayıtları var diye işe alınan KKÖ'lerin Diyanet'e verdiği zarar halen konuşulurken, yüce bir makam olan, peygamberi temsil edecek konuda görev verilmesi düşünülen bu insanların İslam alemine yarar sağlamayacağı, Dini hizmet amacında olmayacaklarını, din gönüllüsü değil yarın sadece Diyanet'in ATM memuru olacakları, bununla yetinecekleri asla ve asla akıldan çıkarılmamalıdır. Ve toplumda bir hiç olarak görülecekleri cami ve imam saygınlığını yerle bir edeceklerini şimdiden görmek gerektiğini dile getiriyoruz.
Diyanet'in son dönem lise mezunlarını imamlık kadrosuna düşünmesi imamlık makamını hiçe saymaktır. Alım yapılmadan bundan vaz geçilmesi gerektiğini Diyanet İşleri Başkanlığı'nın öngörülü, inisiyatif sahibi, deneyim sahibi akil kişilerden de bu konuda öneri alarak eleman alımında hassas olması gerektiği kanaatiyle doğruları bulacağına inanıyoruz.
Erol Kara - 07.10.2020