Son günlerde artan tarikat ve cemaatlerin disipline edilmesi, bir çok selefi cemaaatin silahlanmaya başlayıp isyan çıkartacağı iddiaları, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Müslümanların uyarılması yönünde açıklamaların çoğalması gündem oluştururken, sapkın din adamlarının tepki çeken faaliyetlerine yeni bir faaliyetin de katıldığı görüldü.
Resullulah aleyhisselam'dan günümüze kadar sayısız kereler gündeme gelen "Mehdi" olayı bir kez daha internette dolaşmaya başladı. Son aylarda reyting çalışmaları ile kendilerini webte liste başına çıkartmayı başlayan bir grubun faaliyetleri hızla yayılmaya başladı. "Mehdi İstanbul'da" zuhur etti" iddiasıyla gündem oluşturmaya çalışan kişi/kişiler bu yönde insanları etkilemeye çalışıyorlar.
"Allah (c.c.)'ın Nebisi Muhammed Mehdi'den İnsanlığa Çağrı" başlığı ve "Ey İnsanlar; Allah (c.c.)'ın Halifesi, Peygamberimiz (s.a.v.)'in müjdesi, Hz. Muhammed Mehdi (a.s.) zuhur etmiştir, vazifesine başlamıştır." açıklamasıyla yazdıkları yazıların yer aldığı web sitelerine paralel olarak sosyal medyada yayınlanan videolarla da çalışmalarını pekiştirmektedirler. Mehdi aleyhisselam'ın geldiğini, faaliyete başladığı iddiasını öne süren kişi/kişiler, geldiklerini iddia ettikleri Mehdi'nin kim olduğunu, İstanbul'un neresinde ikamet ettiğini ise henüz açıklamamaktadırlar.
Yazılarında, peygamber efendimiz Hz. Muhammed aleyhisselam'ın bir çok mucizesinin geldiğini iddia ettikleri Mehdi tarafından da tekrarlandığını iddia eden bu sapkın kişiler "Peygamberimiz (s.a.v.)'in işareti ile ayı ikiye yarması gibi bugün de Rabbimiz (c.c.)'in vahyiyle, Muhammed Mehdi; ilmiyle ayı ikiye yarmış, mucize yeniden tekrarlanmıştır , Muhammed Mehdi as'ın nebi vasfıyla zuhuru ile de fiili olarak mucize tamamlanmıştır. " diyerek ayın ikinci defa ikiye bölündüğünü ifade etmektedirler
Tevbe kapısının kapandığını iddia eden, Mekke'yi doğuda, İstanbul'u batıda göstererek coğrafi bilgiden bile yoksun olan bu grubun düşüncesine göre hadisi şerif isnat edilerek " gökten bir münadi seslenecek" olayını da teknolojiye ve uydulara denk getirerek "Muhammed Mehdi (a.s.)'ın zuhurunun, yaşadığımız teknoloji çağında olması ve uydu aracılığıyla semadan(gökten) dünyaya duyurulması ile hadise gerçekleşmiştir." demektedirler. Ayrıca doğu ve batı kavramı Müslümanların yaşadığı ülkelere göre değişiklik göstereceği göz ardı edilmiştir. Mesela Hindistan'da yaşayan biri için Mekke'de İstanbul'da batıdadır. Mekke, İstanbul ya da Kars'ta bulunan kişi için güneydedir. Tüm bunlar göz ardı edilmiştir.
Hadisi şeriflerle destekledikleri yazılarının dikkatle incelediğinde safsatayla dolu olduğu net olarak anlaşılmasına rağmen sosyal medya hesaplarında bir çok taraftar bulduklarını, kendilerine inananların yorumlarına yer vererek ilgi çekmeye çalışmaktadırlar. Gönderilerin aynı IP'den ya da benzer yerlerden geldiği de gözden kaçmamaktadır. Sosyal medya paylaşımlarında bozuk Türkçe aksanları da göze çarpmaktadır.
Satın alınmış olunan internet adreslerinin menşeinin de Amerika'nın Burlington şehrinden olması, domainlerden bazılarının sahiplerinin gizli tutulması yine İslam düşmanlarının yeni bir hareketi olarak görülmesine, Müslümanların kafasını karıştırmaya, iman konusunda tereddüt içinde kalarak imanlarını zedelemeye yönelik olduğu kuşkusunu oluşturmaktadır.
Müslümanlar dinlerine sahip çıkmadıkça bu tür atışların önü arkası kesilmeyecektir. Lakin "önce ilim" diyen İslamiyet'te dinini öğrenmeyen milyonlarca Müslüman bu tür saçmalıklara da kolaylıkla inanmaktadır. Bu düşünce İslam düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektedir.
Dünyayı saran günümüz vebası olan Korona dolayısıyla bunu bahane ederek Müslümanları yanıltan yeni düşüncelerin olduğu gibi tarih boyunca yaşanılan tüm sıkıntılarda da bu Mehdilik kavramı ortaya atılmıştır. Bu iddialar kıyamete kadar sürecek olup Kur'an-ı Kerim'de asla yer bulamayan yeni bir kurtarıcının yeni bir nebi'nin, yeni bir peygamberin geleceğini, bir çok hanif mezhep kurucusu alimlerin dahi kitaplarında yeri olmayan mehdi olayını temcit pilavı gibi ortaya sürmenin tek amacı insanları Allah'ın kudret ve kuvvetine, Allah c.c'nın her türlü kudrete sahip olduğunu unutturmak, şüphelendirmek yönünde çalışma olduğunu göstermektedir.
Bilindiği gibi son yıllarda meşhur olarak ortaya çıkan mehdi olduğunu iddia edenlerden ve bir süre önce ölen İskender Ali Mihr namlı İskender Erol Evrenesoğlu ile şimdi yargısı süren ve hapiste bulunan Harun Yahya lakaplı Adnan Oktar'ın, geçmişte ve halen Nurculardan bazılarının kabul ettiği Saidi Nursi'nin de mehdi olduğunu söyleyenlerin varlığı unutulmamalıdır.
Son olarak, Allah (celle celalahu) ve Resulüne (aleyhisselam) gerçekten iman eden bir kimse ne yeni bir nebi, peygamber ne de yeni bir kurtarıcı beklemesin. Bu tür mehdi geldi, peygamber geldi türü safsatalar yerine imanlarını artırmaya yönelik faaliyetlere girmesi, Allahu Teala'ya tam iman etmesi için gerekli düşüncelere yönelmesi, bu tür tuzaklara düşmemesi gerekir. İsrailiyat ve şia kokan düşüncelerden uzak durmalıdır.
Sonuç olarak, ortaya atılan bu tür mehdi geldi safsataları Müslüman toplumun kendini elden ayaktan düşmüş bir aciz ve kötürüm gibi algılamasının bariz göstergelerinden biridir.
Derleme : erolkara.net / 29.09.2020