Taşköprü'nün Kuma Türküsünün Öyküsü
Bu türkünün hikâyesi Taşköprü’ye bağlı Bey Köyü’nde geçmektedir. Emine, ailenin dört çocuğundan biridir. Daha dokuz yaşındadır.
Emine’nin babası bir gün karısının üzerine bir kuma almaya karar verir ve eve bir kadın getirir. Emine’nin annesi bu duruma çok üzülür ve yatağa düşer. Emine de bu duruma çok üzülmektedir. Artık ailenin huzuru bozulmuştur. Emine, üzüntüsünü dile getirmek için gece gündüz ağlayarak bir türkü yakar. Bu türküsünü yatağa düşen annesine okur. Annesi de, türküyü babasına okumasını ister.
Emine, hemen gider ve babasının önünde bu türküyü okur. Bunun üzerine babasının da yüreği yumuşar ve ağlamaya başar. Onlara çektirdiklerinden dolayı üzülür ve eve getirdiği kumayı bırakır.
Belinezi’nin çayları da çağlasın
Hiç durmasın anam otusun da ağlasın
Anam bizi Fadim’imiz eylesin
Ay Allah’ım ne diyelim duralım
Anam buna nasıl çare bulalım
Evimizin öñü bakacak
Dört yavruña şindi kimle bakacak
Yavrularıñ güccükden boynu buruk galacak
Ay Allah’ım ne diyelim duralım
Anam buna nasıl çare bulalım
A bubam entireñde gök müydü
Hiç göğsünde din iman da yok muydu
Dört uşağıñ içine saña kürd gızı hak mıydı
Ay Allah’ım ne diyelim duralım
Anam buna nasıl çare bulalım
Ne uzunumuş şu Sökü’nüñ düzleri
Gırılmışdu sala sala dizleri
Yakdı seni şu gahbeniñ sözleri
Ay Allah’ım ne diyelim duralım
Anam buna nasıl çare bulalım