@erolkaranet'te Aradığınız Kelime veya Konuyu Buraya yazınız!

Reklam


Peygamberimizden Önce Namaz ve Namaza Çağrı Var mıydı.




Namaz ibadeti Hz. Peygamber’den (s.a.s.) önce de var mıydı?
Kur’an’da Hz. Muhammed’den (s.a.s.) önceki peygamberlerin de namaz ibadetiyle mükellef kılındıkları belirtilmektedir (Bakara, 2/83; Yûnus, 10/87; Hûd, 11/87; İbrâhim, 14/37, 40; Meryem, 19/30-31, 54-55; Tâhâ, 20/14; Enbiyâ, 21/72-73; Lokmân, 31/17). Ayet-i kerimelerden, namaz ibadetinin sadece Hz. Muhammed (s.a.s.) ümmetine has olmayıp, önceki ümmetlerde de var olduğu anlaşılmaktadır. Yine aynı şekilde, önceki ümmetlerin namazlarında da kıyam, rükû ve secde gibi temel rükûnların var olduğu bildirilmekle birlikte, namazın kılınışına dair detaylı açıklamalar mevcut değildir. ( Kaynak : Diyanet )
Namaz ibadetinin peygamber efendimiz Hazreti, Muhammed aleyhisselam'dan öncede var olduğu, hatta Arapların tekrar İslama davet edildiği zamana kadar ruhsuz, karmaşık, saygısız bir şekilde yerine ve sadece Allah'ın kızları diye söyledikleri melekleri razı etmek amacıyla getirdikleri namaz denilen bir ibadet türü olduğu  kaynaklarda mevcuttur. Sonuç olarak diyebiliriz ki, cahiliye döneminde eda edilen ibadet için Kur'an-ı kerim'de şöyle bildiriliyor.  “Onların Kâbe'nin yanındaki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. 'İnkâr etmenize karşılık azabı tadın bakalım!” (Enfal, 8: 35).
Yine cahiliye döneminde Ka’b b. Lüey, Kureyşlileri cuma günü toplar ve birlikte, içinde bir de hutbe kısmı bulunan haftalık bir ibadet yaparlardı. Bu güne; cuma, maruzat (açıklama), yevmü’l-arûbe (Araplık günü) denilmekteydi. ( Kaynak : Ömer Kayacan)
İlâhî dinler arasında iman esasları hususunda hiçbir fark olmadığı gibi, bilhassa temel ibadetler hususunda da fark bulunmamaktadır. Bu nedenle namaz da bütün peygamberlere ve onların ümmetlerine farz kılınmış bir ibadettir. Fark, sadece vakitlerde ve rekât sayısındadır. Bize ise, sevap bakımından elli vakte denk, beş vakit olarak farz kılındı. Namazın geçmiş ümmetlere de emredildiği hususu bizzat Kur'an-ı Kerîm'de ifade edilmektedir. Meselâ, (İbrahim, 14/40) âyeti kerimesinde Hz. İbrahim (as)’in devamlı namaz kıldığı ve neslinin de namaza devam etmelerini istediği "Yâ Rabbi, beni ve benim neslimden olanları namaz da devamlı kıl. Ey Rabbimiz, duamı kabul buyur." şeklinde haber verilir: Hz. Musa (as)ında namazla emrolunduğunu Mâide Sûresinin 12. âyeti kerimesinden öğreniyoruz.  Hz. Şuayb (as) da çok namaz kılanlardandı ve onun için Kur'an-ı Kerîm'de şöyle beyan buyurulur: "Onlar dediler ki: 'Ey Şuayb, atalarımızın taptıklarını terk edip mallarımız hakkında dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor?" (Hûd, 11/87) Yine Kur'an-ı Kerîm'de Hz. Ishak ve Yakub'un, Hz. Zekeriya'nın, Hz. İsa’nın (aleyhimüsselam) namaz kıldıkları bildirilmektedir.
Diğer taraftan oruç ve zekât da sadece Peygamberimizin (asm) ümmetine mahsus ibadetler değildir. Nitekim, Kur'an-ı Kerîm'de bu ibadetlerin diğer ümmetlere de farz kılınmış olduğu bildirilmektedir. Meselâ, Bakara sûresinin 183. âyetinde mealen şöyle buyurulur: "Ey imân edenler! Oruç, sizden evvelki ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Tâ ki, günahtan sakınıp takvaya eresiniz." Evet, namaz, oruç, zekât ve daha birçok ibadetler diğer peygamberlerin şeriatlarında da vardı. (Kaynak : Sorularla İslamiyet)
Ve konu ile ilgili diğer ayetler
"İşte bunlar, Âdem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan,
İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet
verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye
kapanırlardı. Onlardan sonra yerlerine; namazı zayi eden ve şehvetlerine uyan bir nesil
geldi.” Meryem, 19/58,59.
“Ey Rabbimiz ben evlatlarımdan bazısını senin mukaddes olan evinin
yanında ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Ta ki namazı dosdoğru kılsınlar. Artık sen
insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir" İbrahim 14/37.
"Ona (İbrahim'e) İshak'ı bahşettik. Üstüne Ya'kub'u da (ihsan ettik.) Her birini sâlih
insanlar yaptık. Onları emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren rehberler kıldık. Kendilerine hayırlı işler yapmayı, dosdoğru namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize kulluk eden kimselerdi.”Enbiya 72-73
-"Yavrum, namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçerse başına gelene
sabret. Çünkü bunlar azmedilmesi gereken işlerdendir.” Lokman, 31/17
"O (Zekeriyya)
mabette ayakta durmuş vaziyette namaz kılarken melekler ona: 'Allah sana bir kelimeyi
doğrulayıcı, efendi, nefsine hakim ve sâlihlerden bir Peygamber olarak Yahya'yı müjdeler'
diye seslendiler..” Âli İmran 3/ 39
8- "Beni bulunduğum her yerde insanlara yararlı kıldı. Sağ olduğum sürece bana
namaz kılmayı, zekât vermeyi emretti.” Meryem, 19/31
Peygamberimizden Önce Namaza Çağrı Var mıydı ?
Bir çok kaynaktan bahsedildiği şekilde peygamberimizden önce namaz için belirli bir çağrı olup olmadığı konusunda değişik rivayetler söz konusu. Peygamber efendimizie namaz farz kılıp, 5 vakit kılınması emri verildikten sonra Müslümanlara namaz vakitlerinin geldiğini haber vermenin nasıl olacağı konusunda günlerce tartışıldığı bilinmektedir. Bu da gösteriyor ki ibrahimi dinin dışına çıkarak bir çok dini kuralı unutan insanların namaz için bir çağrıdan söz edilmediği ortadır. Ne var ki önemli günlerde yapılan bir takım uygulamalar toplu ibadete davet için kullanılıyordu.
Bunun için nâkūs (hıristiyanlarca şimdiki çan yerine kullanılan, üzerine bir çomakla vurularak ses çıkarılan tahta parçası) çalınması, Yahudilerin boru öttürmesi, Mecûsîler’in ateş yakması veya bayrak dikilmesi şeklinde çeşitli tekliflerin Ezan-ı Muhammed öncesi önerilmesi bu araçların kullanıldığını göstermektedir.

Derleme : Erol Kara - 02.09.2020
Hukuk, Yaşam, Din, Sağlık, Magazin, Turizm

Yorum Gönder

0 Yorumlar
*Asılsız yorum yapmayınız. Mesajlar Yönetici tarafından denetleniyor.