Bir Kurban Bayramı daha geride kaldı. Kurban kesmesi üzerine vacip olanların muhtelif gayretleri ile yüzbinlerce kurban kesildi. Başta ülkemiz olmak üzere İslam ülkelerinde bulunan hali münasip Müslümanlar bu vazifesini yerine getirdi.
Ancak her yıl giderek amacının dışına çıkan, Allah c.c ve Resulünün (aleyhisselam) emir ve yasaklarına uyma konusunda gösterilen usul ve erkana itaatten çok uzak Kurban Bayramlarını yaşar olduk. Kurbanlar keser olduk.
Gaflet ve hıyanetin giderek arttığı kurbanlar keser olduk.
Sözde kurban kestik özde et sahibi olduk.
Sözde kurban kestirdik özde boşa giden paralar oldu.
Sözde vekaletler verdik ticaret malına dönen mal satımlarına vesile olduk.
Sözde kurban kestiğimizi sandık, gurur duyduk, özde sadece kasaptan et alır gibi bir alışverişe sebep olduk.
Allahu Teala c.c'nın "kurban kes" emrine itaat ediyormuş gibi yaptık, "şan olsun, nam olsun, dediler desinler" diye ve buzdolaplarımızda et yığılsın diye peygamber efendimiz Hazreti Muhammed aleyhisselamın yaptıklarından, emirlerinden, tavsiyelerinden çok ama çok uzak yaşadığımız bir Kurban Bayramını geride bıraktık
"Kurbanını kendin kes" emrini kendimiz kesemediğimiz için vekil tutarak yerine getirenlerimiz çok. Bilhassa şehirlerde kurban kesmeyi beceremeyen milyonların tercih ettiği yol bir kasap tutarak bu görevi ifa etmesi yadırganamaz bir durum. Burada bir eleştiri sözümüz yok. Vatandaş hayvanını satın alır, kendisi kesemezse bir kasap bulur. Gözünün önünde usule uygun kestirir. Allah c.c kabul etsin. Uygundur.
Lakin, vekil, vekalet olayı yanlış anladığımız ve bu işi rant kapısı yapanların hileli tavsiyeleri ile havale, eft yaparak görülmeyen bilinmeyen tanınmayan hayvanlar üzerinde kurban kestirdik. Kim kesti, nasıl kesti ne oldusu bilinmeyen sözde kurbanlar kesildi.
Kurban sahibi, adına kesilen hayvanı görmedi. adına keseni görmedi. Kurbanın takva üzerine eksilip kesilmediğini bilmedi. Nerede kesildi, nasıl kesildi, kime verildi, bilemedi. Kesildi mi kesilmedi mi şüphelerinin hasıl olduğu bir durum söz konusu ortada iken.
Derneklere, vakıflara, şirketlere sözde vekalet vererek kurban kestiğini sananların yaşadığı olay bu .Geçtik.
Marketler üzerinden kurbanlık alanlar oldu. Diyanet İşleri Başkanlığı Fetva Kurulu marketlerden alınan etlerin kurban vasfında olmayacağını açıklaması her yıl tekrarlandı. Bu şekilde alanların kurbanlarının olmadığı da böylece ortada..
Hayvanlara zulüm ederek, vura vura sürükleye sürükleye kurban kesim alanlarına götürüldüğü, kıble, niyet, duaların es geçildiği kesimler yapıldı. Usule ve emre aykırı bu tür kesimlerde sevap ummak abesle iştigal etmekten farksız değil.
Şimdi gelelim bizzat şahit olduğumuz hisseli kurban satanların kesim yerindeki durumlarına..
Bayram öncesinden günler öncesinde kurbanları İslami usule göre kesileceğini, istenilen boyda paketlenip teslim edeceğini söyleyen bir kurbancının kesim yerinde şahit olduklarımız verilen sözün sadece parayı alana kadar olduğunu gördük.
Saatte ancak bir kurbanın 10-15 kişilik bir kadroyla kesilebildiği alanda kurbanın kıbleye çevrilmeden, yatırılmadan, gözleri kapanmadan, duaları tam yapılmadan ve hatta bir çok kişinin vekaleti alınmadan kesildiği görmek vicdanımızı sızlattı. Kurban sahiplerinin sadece "Allahu Ekber"i tekerleme gibi söylemesi ve kasabın da bir kez "Alllahu Ekber" diyerek ayaklarından askıya asılmış hayvanın boynuna bıçağı geçirmesi sadece Allah'ın adı ile vahşete imza atılmasından başka bir hal değildi.
Kesim yerine getirilen hayvanın bacağına bağlanan halatla havaya kaldırılmasının ardından boynu ne tarafta denk geldiyse orada bıçaklanması dine ve örfe aykırıdır.
Kocaman açılan bir çukura istenmediği takdirde atılan iç organları, kafalar atılırken diğer yanda milli ekonomiye yarar yerine bir fayda sağlamayacak şekilde hoyratça parçalanan deriler bir tarafta yığılırken ortaya çıkan eti hisseye bölerken söylenen "kaç kilo, kaç kilo" nidaları da takdir edilecek bir davranış değildi.
Ya çalışanların her kurban kesenden bahşiş istemeleri rüşvet istemenin diğer adı olmuştu. Kurban kesenin kulağına eğilerek " bahşiş verirsen etini şöyle parçalarım, böyle parçalarım" tehdidi bile kurban üzerinden rant sağlamaya çalışanların itici hallerinden farklı değil idi.
Kurban kesmek için tutulmuş, alacakları ücretleri belirlenmiş ve sadece hizmet için orada çalışması gereken bu insanların dilenciliği bile kurban kestirenleri bezdirmeye yeterdi.
Kurbanı kesen kasaba yalvararak kıble, vekalet ve dua talebiniz bile "işimiz çok, fazla uzatmayalım, o kadar uğraşamayız. Koca hayvanı nasıl çevirelim. Sırada bir sürü kesilecek hayvan var. " uyarısı ile karşılanırken parçalara ayıracak olanların , kemikleri hızarda doğrayacak olanların, hisse için terazinin başında duranların arsızca istekleri yenilir yutulur cinsten değildi.
Ve gelelim, kurban kesim yerine gelmeden hisseye ortak olanların görmedikleri, bilmedikleri hisse payının belirlenmesine ..
İnanın o kişiler kurban kestiklerini sansınlar lakin sorumluluğu alan kişi bunlara adeta ihanet etmiştir.
Hisse satın alarak kurban kesim alanına gelmeyenler için belirlenen hayvanlar sadece "Allahu Ekber" diye kesiliyor. Hayvan üzerinde kim hissedar kim değil belli edilmeden, kişilerin isimleri belirtilmeden kesim işlemi ve parçalama yapılıyor
Parçalama sonrası teraziye getirilen etler tartılıyor. Kemikler tartılıyor ve yediye bölünüyor.
Hisseler ortaya çıktıktan sonra defterinden listeye bakan görevli falanca kişinin adını yaz şuraya koy, falanca kişini adını yaz buraya koy diyerek kesinden sonra hisseleri sahiplerine ayırıyor ki böyle bir kurban kesme usulü yoktur. Önce ortaklar belirlenir. Ortaklar adına kesilecek hayvan belirlenir. Kesenlerin niyetleri öğrenilir. Kesim öncesi vekaletler alınıp isim isim söylenir.
Üzülerek belirteyim ki bu şekilde kurban vazifesi yerine getirilmemiş olunur.
Kurbanlar zayi ediliyor:Vacipleri yerine getirilmiyor. Sünnetlere uyulmuyor. Adı kurban olsa da özde kurban olmuyor.
Müslümanlara son uyarı.. Kurbanına sahip çık..