
Hamd; rububiyeti tahsis ettiğimiz, noksansız, tekliğine iman ettiğimiz Allah’a, salat ve selam Nebi’nin üzerine olsun. Ashab ve tabiinden Allah razı olsun.
İslam’da, Allah’ın müslimlerin dayanışma, kaynaşma, ülfet, yardımlaşma vesilesi kıldığı bayramlar; Nebi tarafından pratikte gösterilmiş, kıymetli topluluk ashabla bizlere yön gösterilmiştir. Bu yazımda da Allah’ın ümmetimize hakiki bayramı yaşatmasını temenni ederek, kurban bayramında elçisi Hz. Muhammed’in (sav) bayramı nasıl ihya ettiğini öğrenmek ve amel etmek açısından işleyeceğim biiznillah.
Resûlullah ile Bayram Namazı
Rasulullah (s.a.v.)’in kurban günü yaptığı ilk iş Müslümanlara bayram namazını kıldırmak olmuştur. Bayram günü, hava muhalefeti veya başka bir engel bulunmadığı takdirde, Peygamberimiz bayram namazını Medine dışında, herkesin iştirak edebileceği açık alanda yani namazgâhta (Kesîr b. Sait’in evinin yanındaki musallâ denilen yerde) kıldırmış ve bayram namazına herkesin iştirak etmesini istemiştir.
Ebû Said el-Hudrî Hazreti Peygamber’in bayram namazını şöyle anlatmıştır: “Resûlullah (s.a.v.) Ramazan bayramı ile kurban bayramı günü namazgâha çıkardı. İlk önce bayram namazını kıldırır, sonra cemaat saflar halinde iken ayağa kalkar, onlara dönerek vaaz eder, tavsiyelerde bulunur, emirler verirdi. Hatta o anda bir askerî birlik göndermek isterse gönderir yahut başka bir şeyin yapılmasını emredecek olursa emreder, ondan sonra Medine’ye dönerdi.” (Buhari, İdeyn 4)
Hz. Peygamber (s.a.v.) “Kim imkân bulur da, mal genişliği yerinde olur kurban kesmezse namazgâhımıza yaklaşmasın.” (Müsned-i Ahmed) buyurarak imkânı olduğu halde kurban kesmeyenleri ağır bir dille uyarmıştır.
Resûllullah’ın İlk Kurbanı
Ebû Ümâme (r.a.) de Resûlullah (s.a.v.)’ın “Kurbanlığın en hayırlısı (boynuzlu) koçtur.” (Tirmizi, Edahi 18) dediğini nakleder.
Sonraki yıllarda da Hz. Peygamber’in kurban olarak daha çok koçu tercih ettiği görülmektedir.
Kurbanın Süslenmesi
İbn Abbâs (r.a.), “Resûlullah (s.a.v.) Zülhuleyfe’de öğle namazını kıldı, sonra kurbanlık devesini getirip hörgücünün sağ yanına nişan vurdu, kan akıttı, (boynuna) iki tane nalın taktı. Sonra binek devesine atladı. Beydâ düzlüğüne ulaşınca hacca niyet ederek telbiye getirdi” (Müslim, Hacc 205; Tirmizî, Hacc 67) demektedir. Yine Hz. Aişe de Hz. Peygamber’in kurbanlık olarak ayırdığı koyunları işaretlediğini ifade etmekte (Buhârî, Hacc 110 Edâhî 15)
Kurban Kesimini Güzel Yapmak
Hz. Peygamber (s.a.v.) hayvan hakları konusuna bugün modern toplumların bile ulaşamadığı çok önemli kıstaslar getirmiştir. Susamış bir hayvana su vermenin cennete gitmeye, bir hayvana eziyet etmenin de cehenneme gitmeye vesile olabileceğini ifade etmiştir. Normal şartlarda bile hayvanların hakları hususunda çok titiz olan Peygamberimiz, bir ibadet olan kurban kesimi hakkında “Yüce Allah, her şeyi iyi ve güzel yapmayı emretmiştir. Hayvan keserken, kesimde iyi davranınız; bıçağı güzelce bileyiniz ve hayvana eziyet vermeyiniz” (Müslim, Sayd, 57; Ebû Dâvûd, Edâhî, 11) buyurarak kurbanlığa ibadete yaraşır şekilde davranılmasını emretmiş ve kendisi de öyle yapmıştır.
Kurbanı Kurban Sahibinin Kesmesi
Hz. Peygamber (s.a.v.) Veda Haccı’nda 100 deve kurban etmiş, bunlardan 63 tanesini –her yaşına bir kurban gelmek üzere- bizzat kendisi kesmiş, gerisi için Hz. Ali’ye vekâlet vermiştir. Enes b. Mâlik, “Hz. Peygamber (s.a.v.)bizzat kendi eliyle boynuzlu iki alaca koç kurban etti. Besmele çekti, tekbir getirdi ve dizini boyunlarının yanının üzerine koydu.” (Müslim, Edâhî, 17) demektedir.
Kurbanı Keserken Dua Etmek
Hz. Peygamber (s.a.v.) kurban keserken, “Allah’ım, bunu Muhammed, ailesi ve ümmeti adına kabul et” (Müslim, Edâhî, 19) diye dua ederdi. O, kesilen kurbanın kanının ilk damlası yere düşerken yapılacak olan duaların kabul olacağını ifade ederdi.Hz. Câbir Hz. Peygamber’in kurban keserken yaptığı duaları şöyle nakleder: “Resûlullah yevm-i nahr’de alacalı, boynuzlu ve iğdiş edilmiş iki koç kesti. Koçları kesmek üzere (yatırıp kıbleye) yöneltince, ‘Şüphesiz ki ben, bir muvahhid (Allah’ı bir tanıyıcı) olarak yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allah’a yönelttim. Ben müşriklerden değilim’ (el-En’âm6/79) ve ‘Şüphesiz benim namazım da, menâsikim de, hayatımda, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan, âlemlerin Rabbi Allah’ındır. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmette)Müslüman olanların ilkiyim’ (el-En’âm 6/162) âyetlerini okudu ve ‘Ey Rabbim (bu kurban bize) sendendir, senin rızan için(kesiyoruz) ve sana (ulaşacak)tır. Ey Rabbim, Muhammed ve ümmetinden bunu kabul buyur. Bismillahi vallahu ekber!’ deyip, sonra koçu kesti.” (Tirmizî, Edâhî, 21)
Bayramda Paylaşmak
Resulullah (s.a.v.) kurbanda kestiği hayvanın etinin büyük bölümünü fakirlere dağıtırdı.
Bir defasında Hz. Peygamber(s.a.v.) Hz. Aişe’ye sorar: “Aişe! Kurban etini dağıttınız mı?” Hz. Aişe “Dağıttık ya Resûlallah”diye cevap verir. “Ne kadarını dağıttınız?” sorusuna “Hepsini dağıttık, bize bu buttan başka hiçbir şey kalmadı” cevabını alınca gülümseyerek “Desene Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı” diye karşılık verir, (Tirmizî, “Sıfatü’l-kıyâme”, 35)
O, komşusunun boğazından kurbanın eti geçmeden kendisi yemezdi. Efendimiz (sav) ihtiyaç sahiplerinin çok olduğu dönemlerde kurban etlerinin kurban kesen tarafından saklanmasını doğru bulmazken, normal şartlarda yoksullara, misafirlere ve aile fertlerine olmak üzere kurban etinin üç parçaya ayrılmasını tavsiye etmiştir.
Bayram ve Eğlence
Rasulullah (sav) bayramları Müslümanlar için yardımlaşma, dayanışma ve sevinç günleri olarak kabul etmesinin yanında bu günlerde insanların eğlenmelerine de izin vermiştir.
Bayram eğlencesini Hz. Aişe annemiz şöyle anlatmıştır: “Bir bayram günü evde def çalıp şarkı söyleyen iki kızı seyrediyordum. Rasûlullah eve geldi ve gidip sedire uzanarak yüzünü çevirdi. Biraz sonra babam EbûBekir içeri girdi. Def çalan kızları görünce; ‘Bu ne hal? Allah’ın elçisinin yanında şeytan ezgileri ha!’ diye beni azarladı. Bunun üzerine Rasûlullah dönüp; ‘Onlara ilişme. Her toplumun bayramı vardır. Bugün de bizim bayramımız’ buyurdu.” (Buhârî, Îdeyn, 25; Müslim, Îdeyn, 17)Yine Hz. Aişe nakletmiştir: “Bir bayram günüydü. Mescitte Habeşliler’den bir grup mızrak-kalkan oyunu oynuyorlardı. Resûlullah bana, ‘Onları seyretmek ister misin?’ diye sordu. ‘Evet’ dedim. Bunun üzerine beni arkasında yanağı yanağıma değecek şekilde ayakta durdurup, Habeşlilere; ‘Devam edin’ dedi. Ve ben usanıncaya kadar gösterileri bana seyrettirdi.” (Buhârî, Îdeyn, 13)Yine bir bayram günüyle ilgili olarak Ebû Hureyre anlatıyor: “Habeşistanlılar mızrakları ile Resûlullah’ın (s.a.v.) huzurunda oynarlarken birden Ömer geliverdi. Onları taşlamak için taşlara uzandı. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) ‘Ömer, onları kendi hallerine bırak’ buyurdu.” (Buhârî, Îdeyn, 13; Müslim, Îdeyn, 19)
Yoksulu Gözetmek
Hz. Peygamber (s.a.v.), yoksulların ve kimsesizlerin bayramlardan nasiplerini almaları için onlara daha fazla yardımda bulunmuştur.
İbn Abbas (r.a.) bununla ilgili olarak şunu anlatır: “Hz. Peygamber bir bayram vaazında sesini duyuramadığı için Bilal ile birlikte kadınlar tarafına geçti ve onlara nasihatte bulundu, sadaka vermelerini emretti. Bunun üzerine kadınlar küpe ve yüzüklerini atmaya başladılar. Bilal de elbisesinin eteğine topluyordu.” (Müslim, Îdeyn, 2)
Kurban bayramında kesilen kurbanın bir kısmının ihtiyaç sahiplerine, kurban kesemeyenlere ve eşe dosta ikram edilmesi ihtiyaç sahiplerinin bayramdan nasiplenmeleri amacına matuftur.
Resûlullah’ın Vefatından Sonrası İçin Kendi Adına Kurban Vasiyeti
Peygamber (s.a.v.) kurban ile yükümlü kılındığı hicretin ikinci yılından itibaren hayatı boyunca kurban ibadetini hassasiyetle yerine getirmekle beraber vefatından sonra da kurban ibadetinin kendisi adına yerine getirilmesini vasiyet etmiştir. Hz. Ali’nin her zaman iki koç kurban ettiğini gören ve bunun nedenini soranlara Hz. Ali şu cevabı vermiştir; “Allah’ın elçisi bana kendi adına kurban kesmemi vasiyet etti. Ben de onun adına kesiyorum.” (Ebû Davûd, Dahâyâ, 2)
Allah bizleri İbrahimî adanmışlık ve İsmailî teslimiyet üzere kılsın. Hayatlarımızı Allah’a kurban etme vakti gelmedi mi?
Tüm mü’minlerin bayramını kutlar, Allah’ın rahmetine mazhar olmalarını dilerim.
Amin, velhamdülllahi Rabbil alemin.
Selam ile.
Dilan GÜNEŞ