Her yıl tekrarlanan sahne bu yıl da tekrarlanıyor
"Kurbanını vakfa bağışla" denilerek ve kamu görevlilerine verilen gizli bir talimatla adeta bağış yarışı başladı.
Falan bürokrat kurbanını filan kuruma bağışladı..
Geçen yıllarda görülmeyen bir bağış kampanyası adeta patlak verdi.
Bürokratlar sıraya girerek bir veya iki hisse Kurban bağışını falan ya da filan kuruma yapıyor.
Bu uygulamanın en başında da, "Kurbanını kendin kesmen evladır" diye fetva veren kurum yapıyor
Diyanet'in ileri gelen ne kadar çalışanı varsa, ta cami görevlilerine kadar vatandaşı bu yönde yönlendirmeye çalışıyor. Aklını çeliyor.
Bak onca bürokrat TDV'ye bağışlıyor sen de bağışla.. Onlar kadar aklın yok mu ?
Bir de kurban kesmek için vatandaşa imkan tanınmaması, belediyelerin buna izin vermemesi, kurban kesim yerlerindeki fahiş ücretleri de buna eklersek vatandaşa da bahane oluyor.
En iyisi, biz de böyle yapalım. EFT ile parayı gönderelim, ne yaparlarsa yapsınlar.
Sonra kurban kestim diye hava at.
Sonra Allah'ın (c.c) rızasını ara..
Yok öyle.
Sallamayalım.
Böyle bir Kurban kesiminde Allah'ın (c.c) rızasını aramak boş bir kuruntu.
Sonra .. Bunun dini yönüne bakan yok.Allah (c.c) "Rabbin İçin Kurban Kes" diyor.(Kevser süresi)
Müslüman, bizzat üzerine vacip olan kurbanını kendisi kesecek.
"Kestir" demiyor, yani.
Hazreti peygamber (selam onun üzerine olsun ) bizzat kızı Fatıma'ya ( Allah ondan razı olsun ) "Kalk kızım Kurbanını kes" diyor. Dini peygamberden iyi bilen varsa ortaya çıksın.
"Kestir" demiyor, yani.
Hazreti peygamber (selam onun üzerine olsun ) bizzat kızı Fatıma'ya ( Allah ondan razı olsun ) "Kalk kızım Kurbanını kes" diyor. Dini peygamberden iyi bilen varsa ortaya çıksın.
Ortaya çıktığında da dinden çıksın.
Peygamber, kızına "Medine ya da Mekke de kurulan vakfa ver" demedi.
Hep söyledik. Hep yazdık.
Eğer,Müslüman olarak üzerine vacip olan bir kurban keseceksen. Bunu sen kendin keseceksin.
"Beceremiyoruz", diyorsan. Müslüman bir kasap bulacaksın. Hanif olmasına özen göstereceksin.
Yanında kestireceksin. O zaman ona vekalet vermiş oluyorsun. O vekilin bıçağı hayvanının gerdanına vurduğunda,sen de hayvanın bir yanına dokunmuş olacaksın.
Hayvanın kanının aktığını gözlerin, ellerin ve ruhun hissettiğinde yalvaracaksın
"Kurbanım da canımda malımda verdiğin nimetlerde senindir ey rabbim. Kabul eyle" diyeceksin.
Hayvan yere yatırılırken, “Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a, O’nun birliğine inanarak çevirdim. Ben müşriklerden değilim” (el-En‘âm 6/79); diyeceksin.
Hep söyledik. Hep yazdık.
Eğer,Müslüman olarak üzerine vacip olan bir kurban keseceksen. Bunu sen kendin keseceksin.
"Beceremiyoruz", diyorsan. Müslüman bir kasap bulacaksın. Hanif olmasına özen göstereceksin.
Yanında kestireceksin. O zaman ona vekalet vermiş oluyorsun. O vekilin bıçağı hayvanının gerdanına vurduğunda,sen de hayvanın bir yanına dokunmuş olacaksın.
Hayvanın kanının aktığını gözlerin, ellerin ve ruhun hissettiğinde yalvaracaksın
"Kurbanım da canımda malımda verdiğin nimetlerde senindir ey rabbim. Kabul eyle" diyeceksin.
Hayvan yere yatırılırken, “Yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah’a, O’nun birliğine inanarak çevirdim. Ben müşriklerden değilim” (el-En‘âm 6/79); diyeceksin.
“Benim namazım, ibadetim (kurbanım), hayatım ve ölümüm hep âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Allah’a teslim olanların ilkiyim” (el-En‘âm 6/162-163) meâlindeki âyetleri okuyacaksın.
Kestiğin ve gözlerinin önünde kanı akıp giderken onun kabulü için Allah’a dua ederceksin.
İşte vacip kurban vazifesi Müslümanın üzerinden böyle düşer.
Sonra kendine, akrabana ve komşularının içerisinde muhtaç olanlara dağıtacaksın.
Bir zamanlar bir il müftüsü konuşmasında, "Kurban fakirin hakkıdır, ferde verilmesi lazım" diyor. Vakıftan, dernekte söz etmeden. Bakma memur oldukları için aldıkları emri uygulayıp, vakfa ver demelerine. Vicdan bazen susar..
Ne demek o , "vacip kurbanını yurt dışında kestir, yurt dışında fakir fukaraya verelim"
Sormazlar mı,
Bu ülke insanında ihtiyaç sahibi yok mu ?
Benim yakınımda fakirim varken Afrika nere..Orası nere burası nere.
Ülkemde et yüzü görmeyen yüzbinler yok mu ?
Sonra kendine, akrabana ve komşularının içerisinde muhtaç olanlara dağıtacaksın.
Bir zamanlar bir il müftüsü konuşmasında, "Kurban fakirin hakkıdır, ferde verilmesi lazım" diyor. Vakıftan, dernekte söz etmeden. Bakma memur oldukları için aldıkları emri uygulayıp, vakfa ver demelerine. Vicdan bazen susar..
Ne demek o , "vacip kurbanını yurt dışında kestir, yurt dışında fakir fukaraya verelim"
Sormazlar mı,
Bu ülke insanında ihtiyaç sahibi yok mu ?
Benim yakınımda fakirim varken Afrika nere..Orası nere burası nere.
Ülkemde et yüzü görmeyen yüzbinler yok mu ?
Oralara yardım yapılmasın demiyoruz. Ama Müslümanlara vacip olan kurbanını kendisini kesmesini anlatmaları lazım. Bunun dışında yani vacip olanın dışında keffaretleri, adakları , şükürleri topla, başka amaçla kesileni topla ama Müslümanın vacib olan kurbanını alma..
Müslümanın kurbanına göz diken hangi kurum olursa olsun, hem kendisi vebal altında kalıyor hemde çalışanlarını vebal altında bırakıyor.
Müslümanın kurbanına göz diken hangi kurum olursa olsun, hem kendisi vebal altında kalıyor hemde çalışanlarını vebal altında bırakıyor.
Topladığın kurbanların tamamını üç gün içerisinde nasıl, ne vakit, ne şekilde din üzerine keseceksin.
Soran yok.
Vatandaş, Allah'ın ve Resulu'nün emrettiği şekilde kurbanını kesmek zorundadır.
Vatandaş, Allah'ın ve Resulu'nün emrettiği şekilde kurbanını kesmek zorundadır.
Bunu anlatması gereken Diyanet gibi bir kurum.
Ne var ki, Kurban mevsiminde yapılmıyor.
Ne var ki, Kurban mevsiminde yapılmıyor.
Sonra din elden gidiyor diyerek istismarcıların yaptıklarını yapma..
Erol Kara - 27.07.2020