Ailede zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir mi?
Evde aile reisinin kurban kesmesi ile zengin olan öteki aile fertlerinden kurban vecibesi düşer mi?İslam dininde aile fertleri arasında da olsa mülkiyetin şahsiliği ve dolayısıyla mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir.
Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında -nâmî (artıcı) olup olmadığına ve üzerinden bir yıl geçip geçmediğine bakılmaksızın- 80.18 gram altını ya da bunun değerinde parası veya malı varsa o kimse zengin sayılır. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef olduğu gibi kurban kesmekle de yükümlüdür.
Şâfiî mezhebine göre ise aile için bir kurban kesmek sünnet-i kifâyedir. Dolayısıyla aileden birisinin kurban kesmesi ile hepsi için sünnet yerine gelmiş olur. Bu görüş asgarî derecede nisâba sahip olan aileler için daha uygundur.
Hanefi mezhebine göre nisap miktarı mala sahip olan her bir bireyin ayrı bir kurban kesmesi gerekir.
Kurban kesmeyi “vacip” olarak kabul eden Hanefi mezhebine göre nisap miktarı mala sahip olan her bir bireyin ayrı bir kurban kesmesi gerekir. Aile bireylerinden sadece birinin kurban kesmesi, diğerlerinden bu sorumluluğu düşürmez. Aralarında ufak tefek farklılıklar olmasına rağmen kurbanı “sünnet” olarak kabul eden başta Şâfii, Mâlikî ve Hanbeliler olmak üzere birçok alim ise aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinin tek bir hayvan -ki bu bir küçükbaş da olabilir- kesebileceklerini, böylelikle hepsinin birden sevaba nail olabileceklerini söylemişlerdir. (Ali Bardakoğlu, “Kurban (İslam’da Kurban)”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2002, c: 26, s: 437)
Hac suresinin 34. ayetinde diğer ibadetlerden farklı olarak tek tek fertlere değil de “Her ümmete/topluluğa” kurban kesme görevinin yüklenmiş olduğunun beyan edilmesi ve Resûlullâh’ın zaman zaman hem kendi aile bireyleri ve hem de ümmeti adına tek bir kurban kesmekle yetinmiş olması, çoğunluğun görüşünün daha isabetli olduğunu göstermektedir.
“Ey insanlar! Her sene her ev halkına bir kurban kesmek gerekir” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 1; Tirmizî, Edâhî, 19; İbn Mâce, Edâhî, 2) buyurarak kurbanı ev halkıyla (aile ile) ilişkilendiren Resûlullâh, bir sene kurban bayramında sadece bir koç kurban etmiş ve “Bismillâh… Allah’ım! (Bunu) Muhammed’den, onun hane halkından ve Muhammed ümmetinden kabul eyle!” (Müslim, Edâhî, 19 [1967}) şeklinde dua etmiştir. Kaynaklarda onun, semiz ve boynuzlu iki tane koçu, birisini ümmetinden kurban kes(e)meyenler, diğerini de kendisi ve aile fertleri adına kurban olarak kestiği de nakledilmiştir.
Ayrıca burada sahabeden Halid b. Zeyd’in, nâmıdiğer Ebû Eyyûb el-Ensârî’ (ö. 49/669)’nin bir sözünü de hatırlatmadan geçemeyeceğiz. Tâbiîn devrinin önde gelen fakih ve muhaddislerinden Atâ b. Yesâr (ö. 103/721), Ebû Eyyûb el-Ensârî’ye Resûlullâh zamanında kesilen kurbanların sayısına dair bir soru sormuş, o da şöyle cevap vermiştir:
“(Resûlullâh zamanında) Kişi kendisi ve çoluk çocuğu için sadece bir kurban keserdi. Onun etinden hem kendileri yer hem de başkalarına yedirirlerdi. Fakat (o devirden) sonra halk (çok sayıda kurban kesmekle) iftihar etmeye başladı ve durum işte şimdi gördüğün hale dönüştü!’” (Tirmizî, Edâhî, 10; İbn Mâce, Edâhî, 10; Muvatta, Dahâyâ, 4)
Buraya kadar yer verilen bilgiler “nafaka halkasına dahil olup hayatlarını aynı çatı altında sürdüren aile bireyleri adına tek bir kurban kesmenin yeterli olduğu hususunda herhangi bir tereddüde mahal bırakmamaktadır. Ayrıca bu husustaki rivayetlerin geneli dikkate alındığında ashab-ı kiramın Hz. Peygamber zamanında kurban ibadetini bu şekilde yerine getirdikleri, Resûl-i Ekrem (sas)’in bu uygulamadan haberdar olmasına rağmen herhangi bir olumsuz tavır sergilemediği anlaşılmaktadır. Bir küçükbaş hayvanın kaç kişi adına kurban edilebileceği hususunda fukaha arasında bazı ihtilaflara rastlanmakta ise de, bir ev halkının tamamı adına bir küçükbaş hayvanın kafi olduğu hususunda bu rivayetler açık ve kesindir.”
Netice itibariyle aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinden maddi imkanı yerinde olanların her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi şart değildir. Hepsinin birleşerek aile adına tek bir kurban (küçükbaş) kesmelerinde bir sakınca yoktur. Bunu yaparken aile reisi -tıpkı Hz. Peygamber’in yaptığı gibi- hayvanın bedelini tek başına karşılayabileceği gibi aile bireylerinin hep birlikte para katarak ortaklaşa küçükbaş bir hayvan kesmeleri veya bir büyükbaş hissesine girmeleri de pekâlâ mümkündür. Fakat buna rağmen kendisine kurban düşen aile bireylerinden her biri ayrı bir kurban kesebilirler.
KAYNAK: Yahya Şenol, “Kurbanla Gönülleri Hoş Tutmak”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Ekim-Aralık 2014, Sayı: 7, s: 58-62.
Kurban kesmeyi “vacip” olarak kabul eden Hanefi mezhebine göre nisap miktarı mala sahip olan her bir bireyin ayrı bir kurban kesmesi gerekir. Aile bireylerinden sadece birinin kurban kesmesi, diğerlerinden bu sorumluluğu düşürmez. Aralarında ufak tefek farklılıklar olmasına rağmen kurbanı “sünnet” olarak kabul eden başta Şâfii, Mâlikî ve Hanbeliler olmak üzere birçok alim ise aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinin tek bir hayvan -ki bu bir küçükbaş da olabilir- kesebileceklerini, böylelikle hepsinin birden sevaba nail olabileceklerini söylemişlerdir. (Ali Bardakoğlu, “Kurban (İslam’da Kurban)”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Ankara, 2002, c: 26, s: 437)
Hac suresinin 34. ayetinde diğer ibadetlerden farklı olarak tek tek fertlere değil de “Her ümmete/topluluğa” kurban kesme görevinin yüklenmiş olduğunun beyan edilmesi ve Resûlullâh’ın zaman zaman hem kendi aile bireyleri ve hem de ümmeti adına tek bir kurban kesmekle yetinmiş olması, çoğunluğun görüşünün daha isabetli olduğunu göstermektedir.
“Ey insanlar! Her sene her ev halkına bir kurban kesmek gerekir” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 1; Tirmizî, Edâhî, 19; İbn Mâce, Edâhî, 2) buyurarak kurbanı ev halkıyla (aile ile) ilişkilendiren Resûlullâh, bir sene kurban bayramında sadece bir koç kurban etmiş ve “Bismillâh… Allah’ım! (Bunu) Muhammed’den, onun hane halkından ve Muhammed ümmetinden kabul eyle!” (Müslim, Edâhî, 19 [1967}) şeklinde dua etmiştir. Kaynaklarda onun, semiz ve boynuzlu iki tane koçu, birisini ümmetinden kurban kes(e)meyenler, diğerini de kendisi ve aile fertleri adına kurban olarak kestiği de nakledilmiştir.
Ayrıca burada sahabeden Halid b. Zeyd’in, nâmıdiğer Ebû Eyyûb el-Ensârî’ (ö. 49/669)’nin bir sözünü de hatırlatmadan geçemeyeceğiz. Tâbiîn devrinin önde gelen fakih ve muhaddislerinden Atâ b. Yesâr (ö. 103/721), Ebû Eyyûb el-Ensârî’ye Resûlullâh zamanında kesilen kurbanların sayısına dair bir soru sormuş, o da şöyle cevap vermiştir:
“(Resûlullâh zamanında) Kişi kendisi ve çoluk çocuğu için sadece bir kurban keserdi. Onun etinden hem kendileri yer hem de başkalarına yedirirlerdi. Fakat (o devirden) sonra halk (çok sayıda kurban kesmekle) iftihar etmeye başladı ve durum işte şimdi gördüğün hale dönüştü!’” (Tirmizî, Edâhî, 10; İbn Mâce, Edâhî, 10; Muvatta, Dahâyâ, 4)
Buraya kadar yer verilen bilgiler “nafaka halkasına dahil olup hayatlarını aynı çatı altında sürdüren aile bireyleri adına tek bir kurban kesmenin yeterli olduğu hususunda herhangi bir tereddüde mahal bırakmamaktadır. Ayrıca bu husustaki rivayetlerin geneli dikkate alındığında ashab-ı kiramın Hz. Peygamber zamanında kurban ibadetini bu şekilde yerine getirdikleri, Resûl-i Ekrem (sas)’in bu uygulamadan haberdar olmasına rağmen herhangi bir olumsuz tavır sergilemediği anlaşılmaktadır. Bir küçükbaş hayvanın kaç kişi adına kurban edilebileceği hususunda fukaha arasında bazı ihtilaflara rastlanmakta ise de, bir ev halkının tamamı adına bir küçükbaş hayvanın kafi olduğu hususunda bu rivayetler açık ve kesindir.”
Netice itibariyle aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinden maddi imkanı yerinde olanların her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi şart değildir. Hepsinin birleşerek aile adına tek bir kurban (küçükbaş) kesmelerinde bir sakınca yoktur. Bunu yaparken aile reisi -tıpkı Hz. Peygamber’in yaptığı gibi- hayvanın bedelini tek başına karşılayabileceği gibi aile bireylerinin hep birlikte para katarak ortaklaşa küçükbaş bir hayvan kesmeleri veya bir büyükbaş hissesine girmeleri de pekâlâ mümkündür. Fakat buna rağmen kendisine kurban düşen aile bireylerinden her biri ayrı bir kurban kesebilirler.
KAYNAK: Yahya Şenol, “Kurbanla Gönülleri Hoş Tutmak”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Ekim-Aralık 2014, Sayı: 7, s: 58-62.