Bugünlerde bir kısım din tüccarlarının, din istismarcılarının ortaya çıkarak Allahu Teala'nın güzel isimleriyle (esma) dua etmekten vaz geçiren beyanları sosyal medyada boy göstermeye başladı.
Hatta zaman zaman Allah-u Teala'nın isimlerini çarpıtarak bunlara farklı anlamlar yüklemeye başlayanlar da çoğalmaya başladı. Oysa Allah-u Teala en güzel isimlerin kendisine ait olduğunu bizlere bildirmiş ve onun ismi hakkında gerçeği çarpıtanların da cezalara çarptırılacağını bildirmiştir.
وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.” (A’râf, 7/180)
Allah-u Teala, Kur'an-ı Kerim'înde biz inananları bu şekilde uyarırken birilerinin kalkıp "esma zikriyle bugüne kadar ne elde ettin onu bırak tevhid zikri yap" şeklinde abuk sabuk düşüncelerini yayma istekleri Allah'ın bu emrine karşı gelmekten, onun emrine isyan etmekten başka ne olabilir ki..
Bunun yanı sıra her dönemde tüm peygamberler dahil her mümin istek ve dileyişlerine , yalvarış ve yakarışlarına, istek ve arzularına erebilmek için Allah-u Teala'nın en güzel isimlerinden yardım isteyerek dua ve niyazda bulunmuşlardır.
Bu tür çürük söylemlere itibar edilmemesi müminlerin bu tür tuzaklara düşülmemesi gerektiğini hatırlattıktan sonra yukarıda zikredilen ayeti kerimenin tefsirine bakalım.
AYETİN TEFSİRİ
"En güzel isimler” diye çevirdiğimiz esmâ-i hüsnâ (el-esmâü’lhüsnâ), “Allah Teâlâ’nın hepsi de en güzel ve en mükemmel olan niteliklerine, özelliklerine delâlet eden isimleri” anlamına gelir. Buna göre Allah’ın sıfatlarını ifade eden kelimeler de esmâ-i hüsnâ içine girmektedir. Bu anlamda sadece Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın 100’den fazla ismi yer almakta; ayrıca hadislerde O’na başka isimler de nisbet edilmektedir. Esmâ-i hüsnâ deyimi geniş anlamıyla bütün bu isimleri ve sıfatları içine almakla birlikte terim olarak daha çok –bir hadiste topluca zikredilen– doksan dokuz ismi kapsadığı kabul edilir (Buhârî, “Tevhîd”, 12; Müslim, “Zikir”, 5).
Bu âyette ve “el-esmâü’l-hüsnâ” deyiminin geçtiği diğer âyetlerde (İsrâ 17/110; Tâhâ 20/8; Haşr 59/24) Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının güzellikle nitelendirilmesinin sebebi konusunda Ebû Bekir İbnü’l-Arabî şu görüşleri ileri sürmektedir:
1. Bu isimler, Allah hakkında yücelik ve aşkınlık ifade eder, kullarda da saygı hissi uyandırır.
2. Zikir ve dua olarak okunduğunda kabule vesile olur, sevap kazandırır.
3. Kalplere huzur verir, rahmet ümidi aşılar.
4. En yüce varlık olan Allah’ın isimlerini, anlamlarını kavrayarak okumak, okuyanın değerini de yüceltir.
5. Bu isimler Allah hakkında zorunlu, mümkün ve imkânsız olan inançları ve kanaatleri ifade ettiği için bu isimleri bilip okumak doğru inancın oluşmasına da katkıda bulunur.
Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın zâtına –bazan ardarda sıralanarak– birçok isim nisbet edilmiştir. Ancak bu tür kelimeler ve kavramlar, hakkında kullanıldıkları varlığın kendisi değil, O’nun hatırlatıcısı ve kısmen tanıtıcısı durumundadır. İslâm bilginlerinin birçoğu “İsim müsemmânın gayrıdır” derken bunu anlatmak istemişlerdir. Bizim kullandığımız kelimeler Allah’ın yüce zâtını aynıyla ifade etmez; esasen insan zihni Allah’ı kuşatıcı bir tamlıkta kavramaktan âciz olduğu için O’nun hakkında kullandığı isimlerin ve sıfatların bize anlattıkları da sınırlıdır. Ama bütün bu kelimelerle ifade edilmek istenen de hep O’dur. Ayrıca Kur’an’da ve hadislerde yüce Allah özellikle bu isimlerle anıldığı için bunlar Allah hakkında kullanıldığında daima aşkın anlamlar içerir; onun için müminin bunları telaffuz etmesi zikir, tesbih, dua gibi kelimelerle ifade edilen bir ibadet değeri taşır.
Birçok hadis mecmuasında yer alan (bk. Wensinck, Miftâhu künûzi’ssünne, “İsm” md.) bir hadiste Hz. Peygamber, Allah’ın doksan dokuz isminin bulunduğunu, bunları ezberleyip benimseyen (anlamlarını öğrenip bu isimlerin telkin ettiği inancı özümseyen) kimselerin cennete gireceğini müjdelemiştir. Esmâ-i hüsnânın neler olduğu ve sayısı hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ayrıca Tirmizî ve İbn Mâce’nin Sünen’lerinde (Tirmizî, “Da‘avât”, 83; İbn Mâce, “Duâ”, 10) bu açıklamadan sonra doksan dokuz ismin listesi de verilmiştir.
Ancak bu rivayette geçen isimlerin bazıları Kur’ân-ı Kerîm’de bulunmamaktadır, bu sebeple bazı âlimler anılan iki kaynaktaki listenin hadisin aslından olmayıp râvinin kişisel tesbiti ve eklemesi olduğunu savunmuşlardır. İbn Hacer el-Askalânî, Kur’ân-ı Kerîm’deki isimlerden yeni bir doksan dokuz esmâ-i hüsnâ listesi oluşturmuştur.
Konumuz olan âyette kalbini yani aklını, diğer duyu ve bilgi vasıtalarını veriliş amacına uygun ve sağlıklı kullananların ulaşacağı doğru tanrı inancının özet bir ifadesi yer almaktadır. Buna göre “En güzel isimler Allah’ındır.” Şu halde insan, bu isimlerle Allah’a yakarışta bulunmalı, yalnız Allah’a verilebilecek olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına vermemeli, yani başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalı, Allah’tan başkasını tanrısal bir yücelikte görmemelidir. Fakat insanlar arasında Allah’ın isimleri hakkında inkâra sapanlar da bulunmaktadır. Burada “inkâr”kelimesiyle çevirdiğimiz ilhâd, “haktan sapmak, itidalden ayrılmak” anlamına gelir. Kelimenin bu âyetteki anlamının üç noktada yoğunlaştığı anlaşılmaktadır:
a) Bu isimleri ancak Allah hakkında kullanılması gereken anlamlarıyla Allah’tan başkası için kullanmak.
b) Allah’ı, baba oğul gibi sadece yaratılmışlara özgü isim ve sıfatlarla anmak.
c) Allah’ın isimlerini tamamen inkâr etmek veya böyle bir sonuç doğuracak şekilde te’vil ve tahrif etmek
(Taberî, IX, 133-134; Râzî, XV, 71-72. Esmâ-i hüsnâ hakkında geniş bilgi için bk. Topaloğlu, “Esmâ-i hüsnâ”, DİA, XI, 404-418).
Âyette bu şekilde Allah’ın yetkinlik ve aşkınlığının, zatına mahsus en üstün niteliklerinin ifadeleri olan güzel isimlerini gerçek anlamlarından saptıranlar kınanmakta, onların bu kötü niyetli tutumlarının cezasını görecekleri uyarısında bulunulmaktadır. Bu âyet, inkârcıların ve müşriklerin ulûhiyyetle ilgili inançlarının bozukluğunu göstermesi yanında; bazı insanların riyâ, tabasbus, aşırı hayranlık, saygı, çıkar sağlama veya başka bir sebeple yönetici, lider, kahraman, şeyh gibi bazı kişileri överken iltifatın dozunu kaçırarak, övdüğü kişiyi âdeta tanrısal bir konumda gösteren ifadeler kullanmaları konusunda da önemli ve yararlı bir uyarı değeri taşımaktadır. (*)
Esmâ-i Hüsnâ; yüce Rabbimizin en güzel ve en mükemmel olan niteliklerine, özelliklerine delâlet eden isimleri anlamına gelir. Bu anlamda gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse hadis-i şeriflerde Allah’a nispet edilen yüzlerce isim yer almaktadır. Esmâ-i Hüsnâ deyimi geniş anlamıyla bütün bu isimleri ve sıfatları içine almakla birlikte terim olarak daha ziyade Hz. Peygamber (s.a.s)’in “Allah’ın doksan dokuz isminin bulunduğunu, bunları ezberleyip benimseyen kimselerin cennete gireceğini müjdelediği” (Buhârî, “Da’avât”, 68, “Tevhîd”, 12; Müslim, “Zikir”, 5,6) hadisinde zikredilen; doksan dokuz ismi kapsadığı kabul edilmektedir. Ancak, Allah’a nispet edilen 99 ismin bir bir sayıldığı rivayetlerde ise birbirinden farklı isimler yer almaktadır. Örneğin; Tirmizî (Da’avât, 83) ve İbn Mâce’nin (Duâ, 10) rivayetlerinde doksan dokuz ismin verildiği listede birbirinden farklı isimler bulunmaktadır. Bu sebeple, bazı hadis bilginleri, zikredilen iki ayrı rivayetteki listenin hadisin aslından olmadığını, râvinin kişisel tespiti sonucu bu listeyi oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir. Ayrıca, bu rivayetlerde geçen isimlerin bazıları Kur’an-ı Kerim’de bulunmasından hareketle İbn Hacer el-Askalânî, Kur’an-ı Kerim’deki isimlerden yeni bir doksan dokuz esmâ-i hüsnâ listesi oluşturmuştur. (Bu listelerin tamamı için bk. Bekir Topaloğlu, “Esmâ-i hüsnâ” mad., DİA, XI/404-418.) * İdris BOZKURT 82
Mealini vermiş olduğumuz âyet-i kerimede; “En güzel isimler Allah’ındır.” Şu hâlde insan, bu isimlerle Allah’a yakarışta bulunmalı, yalnız Allah’a verilebilecek olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına vermemeli, yani başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalıdır. Fakat insanlar arasında bu isimler hakkında inkâra sapanlar da maalesef mevcuttur. Âyette; bu şekilde tavır sergileyen kişiler kınanarak onların bu kötü niyetli tutumlarının cezasını görecekleri uyarısında bulunulmaktadır (Kur’an Yolu, 2/497).
Cenab-ı Hakk’ın bu en güzel isimleri arasında “rahîm, kerîm, latîf, raûf, azîz, celil, melik” gibi bazı isimler vardır ki bunların günümüzde insanlara da sıfat olarak verildiği görülmektedir. Bu itibarla bu isimlerin, insanlara iyi niyetli olarak verilmesi, ayetin uyarılarından istisna tutulur. Ancak Zat-ı ilahiye has “Allah, Rahman, Hâlik, Kuddüs, Rezzak, Muhyî, Mümit, Malikü’l-Mülk, Zü’l-Celal-i ve’l-İkram gibi isimler Allah’tan başkasına ad olarak konulamaz. Bu sebeple, bu gibi isimlerin bir varlığa kullanılması başına “abd” kelimesiyle birlikte mümkün olabilir. O halde biz insanlar, Allah’ın bu güzel isimleriyle Rabbimize yalvarmalı, O’na yakarışta bulunmalıyız. O’na dua ederken, bir derdimizi, bir sıkıntımızı arz edip O’ndan yardım talep ederken bu isimlerle çağırmalı, bu güzel isimlerle O’na iltica etmeliyiz. Yâni O’na hangi konuda dua edeceksek o konuyla alâkalı ismini dile getirerek dua etmeliyiz.
Eğer Rabbimizden isteyeceğimiz şey, kusurlarımızın affı ise o zaman “ya Rahmân! ya Rahîm! Bizi affet, bizi bağışla” diye; eğer konu ayıplarımızın ve kusurlarımızın örtülmesi ise, “ya Ğaffar! ya Settar!” diye, eğer konu rızık ise “ya Rezzak!” diye, eğer şifa konusu ise “ya Şafi!” diye, eğer bir tehlikeden korunma konusu ise “ya Hafız!” gibi isimlerle O’na dua etmeli ve O’nu imdadımıza çağırmalıyız.
Bu konuda etkin ve yetkin olanın sadece O olduğuna iman edip isimleri konusunda, göklerde ve yeryüzünde asla kendisine benzerlerin olmadığına iman etmeliyiz. Yalnız Allah’a has olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına asla vermemeli, başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalıyız.
Esma-i Hüsnâ’da bulunan bütün güzel isimler arasında “ALLAH” lafz-ı celalinin ise çok özel ve diğer isimleri de bünyesinde barındıran en kapsamlı olması nedeniyle ALLAH isminin diğer isimler arasında müstesna bir yeri bulunmaktadır. İşte bu nedenle yüce Allah’ın isimlerinden bizim talebimiz olanı ifade edeni hatırlayamadığımız zaman da ALLAH ismiyle dua edebiliriz
(*) Kur'an Yolu Tefsiri
(**) Kur'an'dan Öğütler
Hatta zaman zaman Allah-u Teala'nın isimlerini çarpıtarak bunlara farklı anlamlar yüklemeye başlayanlar da çoğalmaya başladı. Oysa Allah-u Teala en güzel isimlerin kendisine ait olduğunu bizlere bildirmiş ve onun ismi hakkında gerçeği çarpıtanların da cezalara çarptırılacağını bildirmiştir.
وَلِلّٰهِ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَاۖ وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَٓائِه۪ۜ سَيُجْزَوْنَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın. Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.” (A’râf, 7/180)
Allah-u Teala, Kur'an-ı Kerim'înde biz inananları bu şekilde uyarırken birilerinin kalkıp "esma zikriyle bugüne kadar ne elde ettin onu bırak tevhid zikri yap" şeklinde abuk sabuk düşüncelerini yayma istekleri Allah'ın bu emrine karşı gelmekten, onun emrine isyan etmekten başka ne olabilir ki..
Bunun yanı sıra her dönemde tüm peygamberler dahil her mümin istek ve dileyişlerine , yalvarış ve yakarışlarına, istek ve arzularına erebilmek için Allah-u Teala'nın en güzel isimlerinden yardım isteyerek dua ve niyazda bulunmuşlardır.
Bu tür çürük söylemlere itibar edilmemesi müminlerin bu tür tuzaklara düşülmemesi gerektiğini hatırlattıktan sonra yukarıda zikredilen ayeti kerimenin tefsirine bakalım.
AYETİN TEFSİRİ
"En güzel isimler” diye çevirdiğimiz esmâ-i hüsnâ (el-esmâü’lhüsnâ), “Allah Teâlâ’nın hepsi de en güzel ve en mükemmel olan niteliklerine, özelliklerine delâlet eden isimleri” anlamına gelir. Buna göre Allah’ın sıfatlarını ifade eden kelimeler de esmâ-i hüsnâ içine girmektedir. Bu anlamda sadece Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın 100’den fazla ismi yer almakta; ayrıca hadislerde O’na başka isimler de nisbet edilmektedir. Esmâ-i hüsnâ deyimi geniş anlamıyla bütün bu isimleri ve sıfatları içine almakla birlikte terim olarak daha çok –bir hadiste topluca zikredilen– doksan dokuz ismi kapsadığı kabul edilir (Buhârî, “Tevhîd”, 12; Müslim, “Zikir”, 5).
Bu âyette ve “el-esmâü’l-hüsnâ” deyiminin geçtiği diğer âyetlerde (İsrâ 17/110; Tâhâ 20/8; Haşr 59/24) Allah’ın isimlerinin ve sıfatlarının güzellikle nitelendirilmesinin sebebi konusunda Ebû Bekir İbnü’l-Arabî şu görüşleri ileri sürmektedir:
1. Bu isimler, Allah hakkında yücelik ve aşkınlık ifade eder, kullarda da saygı hissi uyandırır.
2. Zikir ve dua olarak okunduğunda kabule vesile olur, sevap kazandırır.
3. Kalplere huzur verir, rahmet ümidi aşılar.
4. En yüce varlık olan Allah’ın isimlerini, anlamlarını kavrayarak okumak, okuyanın değerini de yüceltir.
5. Bu isimler Allah hakkında zorunlu, mümkün ve imkânsız olan inançları ve kanaatleri ifade ettiği için bu isimleri bilip okumak doğru inancın oluşmasına da katkıda bulunur.
Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın zâtına –bazan ardarda sıralanarak– birçok isim nisbet edilmiştir. Ancak bu tür kelimeler ve kavramlar, hakkında kullanıldıkları varlığın kendisi değil, O’nun hatırlatıcısı ve kısmen tanıtıcısı durumundadır. İslâm bilginlerinin birçoğu “İsim müsemmânın gayrıdır” derken bunu anlatmak istemişlerdir. Bizim kullandığımız kelimeler Allah’ın yüce zâtını aynıyla ifade etmez; esasen insan zihni Allah’ı kuşatıcı bir tamlıkta kavramaktan âciz olduğu için O’nun hakkında kullandığı isimlerin ve sıfatların bize anlattıkları da sınırlıdır. Ama bütün bu kelimelerle ifade edilmek istenen de hep O’dur. Ayrıca Kur’an’da ve hadislerde yüce Allah özellikle bu isimlerle anıldığı için bunlar Allah hakkında kullanıldığında daima aşkın anlamlar içerir; onun için müminin bunları telaffuz etmesi zikir, tesbih, dua gibi kelimelerle ifade edilen bir ibadet değeri taşır.
Birçok hadis mecmuasında yer alan (bk. Wensinck, Miftâhu künûzi’ssünne, “İsm” md.) bir hadiste Hz. Peygamber, Allah’ın doksan dokuz isminin bulunduğunu, bunları ezberleyip benimseyen (anlamlarını öğrenip bu isimlerin telkin ettiği inancı özümseyen) kimselerin cennete gireceğini müjdelemiştir. Esmâ-i hüsnânın neler olduğu ve sayısı hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ayrıca Tirmizî ve İbn Mâce’nin Sünen’lerinde (Tirmizî, “Da‘avât”, 83; İbn Mâce, “Duâ”, 10) bu açıklamadan sonra doksan dokuz ismin listesi de verilmiştir.
Ancak bu rivayette geçen isimlerin bazıları Kur’ân-ı Kerîm’de bulunmamaktadır, bu sebeple bazı âlimler anılan iki kaynaktaki listenin hadisin aslından olmayıp râvinin kişisel tesbiti ve eklemesi olduğunu savunmuşlardır. İbn Hacer el-Askalânî, Kur’ân-ı Kerîm’deki isimlerden yeni bir doksan dokuz esmâ-i hüsnâ listesi oluşturmuştur.
Konumuz olan âyette kalbini yani aklını, diğer duyu ve bilgi vasıtalarını veriliş amacına uygun ve sağlıklı kullananların ulaşacağı doğru tanrı inancının özet bir ifadesi yer almaktadır. Buna göre “En güzel isimler Allah’ındır.” Şu halde insan, bu isimlerle Allah’a yakarışta bulunmalı, yalnız Allah’a verilebilecek olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına vermemeli, yani başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalı, Allah’tan başkasını tanrısal bir yücelikte görmemelidir. Fakat insanlar arasında Allah’ın isimleri hakkında inkâra sapanlar da bulunmaktadır. Burada “inkâr”kelimesiyle çevirdiğimiz ilhâd, “haktan sapmak, itidalden ayrılmak” anlamına gelir. Kelimenin bu âyetteki anlamının üç noktada yoğunlaştığı anlaşılmaktadır:
a) Bu isimleri ancak Allah hakkında kullanılması gereken anlamlarıyla Allah’tan başkası için kullanmak.
b) Allah’ı, baba oğul gibi sadece yaratılmışlara özgü isim ve sıfatlarla anmak.
c) Allah’ın isimlerini tamamen inkâr etmek veya böyle bir sonuç doğuracak şekilde te’vil ve tahrif etmek
(Taberî, IX, 133-134; Râzî, XV, 71-72. Esmâ-i hüsnâ hakkında geniş bilgi için bk. Topaloğlu, “Esmâ-i hüsnâ”, DİA, XI, 404-418).
Âyette bu şekilde Allah’ın yetkinlik ve aşkınlığının, zatına mahsus en üstün niteliklerinin ifadeleri olan güzel isimlerini gerçek anlamlarından saptıranlar kınanmakta, onların bu kötü niyetli tutumlarının cezasını görecekleri uyarısında bulunulmaktadır. Bu âyet, inkârcıların ve müşriklerin ulûhiyyetle ilgili inançlarının bozukluğunu göstermesi yanında; bazı insanların riyâ, tabasbus, aşırı hayranlık, saygı, çıkar sağlama veya başka bir sebeple yönetici, lider, kahraman, şeyh gibi bazı kişileri överken iltifatın dozunu kaçırarak, övdüğü kişiyi âdeta tanrısal bir konumda gösteren ifadeler kullanmaları konusunda da önemli ve yararlı bir uyarı değeri taşımaktadır. (*)
Esmâ-i Hüsnâ; yüce Rabbimizin en güzel ve en mükemmel olan niteliklerine, özelliklerine delâlet eden isimleri anlamına gelir. Bu anlamda gerek Kur’an-ı Kerim’de ve gerekse hadis-i şeriflerde Allah’a nispet edilen yüzlerce isim yer almaktadır. Esmâ-i Hüsnâ deyimi geniş anlamıyla bütün bu isimleri ve sıfatları içine almakla birlikte terim olarak daha ziyade Hz. Peygamber (s.a.s)’in “Allah’ın doksan dokuz isminin bulunduğunu, bunları ezberleyip benimseyen kimselerin cennete gireceğini müjdelediği” (Buhârî, “Da’avât”, 68, “Tevhîd”, 12; Müslim, “Zikir”, 5,6) hadisinde zikredilen; doksan dokuz ismi kapsadığı kabul edilmektedir. Ancak, Allah’a nispet edilen 99 ismin bir bir sayıldığı rivayetlerde ise birbirinden farklı isimler yer almaktadır. Örneğin; Tirmizî (Da’avât, 83) ve İbn Mâce’nin (Duâ, 10) rivayetlerinde doksan dokuz ismin verildiği listede birbirinden farklı isimler bulunmaktadır. Bu sebeple, bazı hadis bilginleri, zikredilen iki ayrı rivayetteki listenin hadisin aslından olmadığını, râvinin kişisel tespiti sonucu bu listeyi oluşturduğunu ileri sürmüşlerdir. Ayrıca, bu rivayetlerde geçen isimlerin bazıları Kur’an-ı Kerim’de bulunmasından hareketle İbn Hacer el-Askalânî, Kur’an-ı Kerim’deki isimlerden yeni bir doksan dokuz esmâ-i hüsnâ listesi oluşturmuştur. (Bu listelerin tamamı için bk. Bekir Topaloğlu, “Esmâ-i hüsnâ” mad., DİA, XI/404-418.) * İdris BOZKURT 82
Mealini vermiş olduğumuz âyet-i kerimede; “En güzel isimler Allah’ındır.” Şu hâlde insan, bu isimlerle Allah’a yakarışta bulunmalı, yalnız Allah’a verilebilecek olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına vermemeli, yani başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalıdır. Fakat insanlar arasında bu isimler hakkında inkâra sapanlar da maalesef mevcuttur. Âyette; bu şekilde tavır sergileyen kişiler kınanarak onların bu kötü niyetli tutumlarının cezasını görecekleri uyarısında bulunulmaktadır (Kur’an Yolu, 2/497).
Cenab-ı Hakk’ın bu en güzel isimleri arasında “rahîm, kerîm, latîf, raûf, azîz, celil, melik” gibi bazı isimler vardır ki bunların günümüzde insanlara da sıfat olarak verildiği görülmektedir. Bu itibarla bu isimlerin, insanlara iyi niyetli olarak verilmesi, ayetin uyarılarından istisna tutulur. Ancak Zat-ı ilahiye has “Allah, Rahman, Hâlik, Kuddüs, Rezzak, Muhyî, Mümit, Malikü’l-Mülk, Zü’l-Celal-i ve’l-İkram gibi isimler Allah’tan başkasına ad olarak konulamaz. Bu sebeple, bu gibi isimlerin bir varlığa kullanılması başına “abd” kelimesiyle birlikte mümkün olabilir. O halde biz insanlar, Allah’ın bu güzel isimleriyle Rabbimize yalvarmalı, O’na yakarışta bulunmalıyız. O’na dua ederken, bir derdimizi, bir sıkıntımızı arz edip O’ndan yardım talep ederken bu isimlerle çağırmalı, bu güzel isimlerle O’na iltica etmeliyiz. Yâni O’na hangi konuda dua edeceksek o konuyla alâkalı ismini dile getirerek dua etmeliyiz.
Eğer Rabbimizden isteyeceğimiz şey, kusurlarımızın affı ise o zaman “ya Rahmân! ya Rahîm! Bizi affet, bizi bağışla” diye; eğer konu ayıplarımızın ve kusurlarımızın örtülmesi ise, “ya Ğaffar! ya Settar!” diye, eğer konu rızık ise “ya Rezzak!” diye, eğer şifa konusu ise “ya Şafi!” diye, eğer bir tehlikeden korunma konusu ise “ya Hafız!” gibi isimlerle O’na dua etmeli ve O’nu imdadımıza çağırmalıyız.
Bu konuda etkin ve yetkin olanın sadece O olduğuna iman edip isimleri konusunda, göklerde ve yeryüzünde asla kendisine benzerlerin olmadığına iman etmeliyiz. Yalnız Allah’a has olan bu güzel isimleri O’ndan başkasına asla vermemeli, başka hiçbir şeyi O’na denk tutmamalıyız.
Esma-i Hüsnâ’da bulunan bütün güzel isimler arasında “ALLAH” lafz-ı celalinin ise çok özel ve diğer isimleri de bünyesinde barındıran en kapsamlı olması nedeniyle ALLAH isminin diğer isimler arasında müstesna bir yeri bulunmaktadır. İşte bu nedenle yüce Allah’ın isimlerinden bizim talebimiz olanı ifade edeni hatırlayamadığımız zaman da ALLAH ismiyle dua edebiliriz
(*) Kur'an Yolu Tefsiri
(**) Kur'an'dan Öğütler
Hazırlayan @erolkaranet - 01.07.2020