İtikafın Edepleri nedir?
• İtikaf, Ramazan ayının son on gününde ve mescitlerin en faziletlisinde ( mümkünse Mescid-i Haram'da ) bu mümkün olmadığı zaman bulunduğu yerleşim yerindeki en kıymetli camide ) yapılmalıdır
Kadınlar da kendi evlerinde mescit edinilen veya edecekleri birer odada itikafta bulunurlar. Buraları onların haklarında birer mescit sayılır. Kadınların evleri dışındaki mescitlerde itikaf etmeleri caiz ise de, mekruhtur. Kadınların kendi evlerinde namaz kılmaları, mescitlerde namaz kılmalarından daha faziletli olduğu gibi, evlerinde itikafları da her türlü fitne ve fesat düşüncesinden uzak olması sebebi ile mescitlerde itikafta bulunmalarından daha faziletlidir.
(İmam Şafiiye göre itikaf, tazime layık bir yerde yapılabilir ki, o da mescitlerdir. Evlerde mescit edinilen yerler, bu tazime layık değildir.)
İtikaf için bülûğ çağına ermek, erkeklik, hürriyet şart değildir. Bundan dolayı akıllı olan çocuğun, kadının, kölenin itikafları da sahihtir. Şu kadar var ki, kadının itikafı: Var ise kocasının, kölenin itikafı da: Efendisinin iznine bağlıdır. Hatta itikafda bulunmayı adamış olsalar bile. İzin bulunmadığı takdirde kadın, adamış olduğu itikafı kocasından ayrı kaldığı günlerde, köle de azat edildikten sonra kaza eder.
Bir kimse, itikaf için hanımına izin verse, bundan dönemez; artık men etmesi sahih olmaz. Efendi ise, kölesine vermiş olduğu izninden dönebilir. Bir bedel karşılığında azad edilmek üzere efendisiyle bir anlaşma yapmış olan köle veya cariye ise, efendisinin izni olmasa da itikafta bulunabilir. Çünkü bu, kısmen hürriyetine sahiptir.
• İtikaf esnasında hayırdan başka bir şey söylenmemelidir. Günah gerektirmeyen şeyleri konuşmakta bir sakınca yoktur. Bir ibadet inancı ile susmak ise mekruhtur. Günah sayılan şeylerden dili tutmak ise, ibadetlerin büyüklerinden biridir. Aslında Müslüman her zaman hayrı konuşur. Müslümanın şer ile işi olmaz. O halde burada hayrı konuşmaktan maksat, buna azami gayret göstermesidir.
• İtikaf esnasında Kur'ân-ı Kerim okumaya, ilme ve ilim tedrisine, Enbiya-i İzam’ın ve Nebi (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in siyerini okumaya ve salihlerin haberlerini araştırmaya devam eder.
• İtikaf yapan kimse, temiz elbiselerini giymeli, güzel kokular sürünmelidir. Başını da yağlayabilir.
• Nefsine itikafı vacib kılacak kimse, buna yalnız kalben niyetle yetinmemeli, dili ile de söylemelidir.
• Vacip olan bir itikafta, itikaf eden kimse oruçlu bulunmalıdır. Bu halde orucun yanılarak bozulması itikafa zarar vermez. Diğer itikaflar için oruç şart değildir. Çünkü onlar için bir müddet yoktur. Hatta camii şerifden bir iki saat içinde çıkıncaya kadar itikafa niyet edilmesi de sahihtir.
(Şafiiler’e göre vacip olan bir itikafta da oruç şart değildir.)
• İtikafta olan kişi rahatsız edilmemelidir
Ebu Said der ki:
Resulullah mescide itikafa girdiği zaman cemaatin Kur'ân’ı sesli olarak okuduğunu işitti. Kaldığı yerin perdesini ayarladı ve: “Bilin ki hepiniz Yüce Allah’a yakarıyorsunuz. Onun için kimse kimseyi (sesini yükselterek) rahatsız etmesin. Kur'ân okurken” veya “namaz kılarken de kimse sesiyle bir diğerinin sesini bastırmasın” buyurdu. (Ebu Davud- Cem-ul Fevaid)
İ’tikâf’ın Güzelliği
İ’tikâfta, i’tikâfa girenin kendini bütünüyle Allâh-u Te’âlâ’ya ibadet etmeye ayırması söz konusudur.
Böylece kul, dünya işlerinden kendini koparıp, Allâh-u Te’âlâ’ya ibadet etmeye verir.
İslâm büyüklerinden “Atâ” (Rahimehullâh) demiştir ki:
“İ’tikâfa girenin hali çok önemli bir ihtiyacı için, bir büyüğün kapısında oturup da: “İhtiyacım görülmeden bu kapının önünden gitmem” diyen kimsenin haline benzer.
İ’tikâfa giren kimse ise en büyüğün kapısında oturmuş, ondan yardım talebinde bulunmaktadır. Bu, amellerin en şereflisidir.”
İ’tikâfa giren kişi,bütün vakitlerini namaza tahsis etmiş olur. Namaz vakitlerinde bunun böyle olduğu âşikârdır. Diğer vakitlerde ise mescidin içerisinde namazı beklediği için, hükmen namaz kılıyormuş gibidir.
İ’tikâfa giren kişi, kendini dünya kirlerinden arındırır. Maneviyat denizine dalar. Kalbi nurlanır. Sîmâsında kulluk nişaneleri parlar.